Quantcast
Channel: Girişim Haber
Viewing all 7039 articles
Browse latest View live

İslam Ülkeleri Arasında Ortak Kripto Para Sistemi Kurulabilir!

$
0
0

Uluslararası İş Forumu (IBF) Genel Başkanı Erol Yarar, IBF'de İslam ülkeleri arasında ticarette kullanılacak bir kripto para sistemini gündeme getireceklerini belirterek, "İslam ülkeleri arasında ortak bir kripto para sistemi kurulabilir." dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), tarafından bu yıl 17'ncisi gerçekleştirilecek MÜSİAD EXPO kapsamında, "Dünya Para Sisteminde Çoğulculuk ve Adalet" ana temasıyla 22. Uluslararası İş Forumu (International Business Forum - IBF) 20 Kasım'da düzenlenecek.

Etkinlikte "Uluslararası Para Sistemi'nin Reformu ve Makul ve Adaletli İktisadi, Düzen Tasarımı" ile "Uluslararası Ticaret ve Para Sistemi'nde Blockchain Teknolojisinin Konumu" başlıklı iki oturum gerçekleştirilecek. Dünya ekonomisinin en yeni gündem konularının masaya yatırılacağı etkinlikte, blockchain sistemi bir çıkış yolu olarak tartışmaların odak noktasını oluşturacak.

Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın da katılacağı Kongre’de, MÜSİAD Genel Başkanı AbdurrahmanKaan ve IBF Başkanı Erol Yarar açış konuşmalarını gerçekleştirecekler. Güncel temalar etrafında fikir ve bilgi alışverişi ortamı sağlayacak olan IBF, MÜSİAD EXPO’nun en ilgi çekici tartışma ortamlarından biri olarak tüm dünyadan ilgi görüyor. IBF, Müslüman milletler arasında güncel ekonomik gelişmeler ve gündem konuları ışığında global iş ağının kurulmasını amaçlıyor.

Blockchain, Kripto Para Birimleri Ve Çok Kutuplu Uluslararası Para Sistemi Gündemde

IBF Kongresi’nin yerli ve yabancı uzman katılımcıları arasında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü Mehmet Bulut, Blockchain teknolojisi uzmanlığı noktasında Türkiye’deki sayılı isimlerden olan, “Blockchain 101” kitabının yazarı Ahmet Usta ve TÜBİTAK BİLGEM Blockchain Araştırma Laboratuvarı’nın Direktörü Mehmet Sabır Kiraz da bulunuyor. Kongre’nin gündem maddeleri hakkında bilgi veren IBF Başkanı Erol Yarar, Blockchain sisteminin ve kripto paraların uluslararası para sistemindeki rolünün sorgulanacağı Kongre’de, mevcut Blockchain sistemlerinin ve kripto paraların uluslararası ticaret açısından barındırdığı avantajlar ve risklere değinileceğini belirtti. Yarar, Blockchain sistemi ve kripto paralar vasıtasıyla daha makul ve adil bir uluslararası para sisteminin dünya ekonomisinde denge ve adaletin sağlanması bakımından önemli olduğunu ve bu konuda ihtiyaç duyulan reformun tüm boyutlarıyla IBF Kongresi’nde tartışılacağını ifade etti.

"İslam Ülkeleri Arasında IMF Benzeri Bir Fon Kurulmalı"

IBF Başkanı Erol Yarar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, IBF'nin Müslüman milletler arasında güncel ekonomik gelişmeler ve gündem konuları ışığında global iş ağının kurulmasını amaçlayan bir platform olduğunu söyledi.

IBF'de güncel ekonomik sorunların konuşulduğunu dile getiren Yarar, "Dolar ortak para birimi olmaktan çıktı, bir yaptırım aracı haline getirildi. ABD, para transferlerini kontrol altında tutuyor, sadece doları araç olarak kullanarak uluslararası piyasalarda yaptırım uyguluyor, ülkelerde kriz yaratıyor. Bu yıl IBF'de, daha adil sistemi ve sağlıklı bir ticaret ortamı oluşturabilmek için 'parasal çoğulculuk' kavramı üzerinde duracağız. Bu aşamada, finansal teknolojilerde blockchain ve kripto paranın da bunun için kullanılıp kullanılamayacağını konuşacağız. IBF'de İslam ülkeleri arasında ticarette kullanılacak bir kripto para sistemini gündeme getireceğiz. İslam ülkeleri arasında ortak bir kripto para sistemi veya blockchain sistemi kurulabilir. Bunu iş adamları, borsalar ve ülkeler kullanır. Bu para, emtiaların fiyatlanmasında ana para birimi olarak kullanılabilir." diye konuştu.

Yarar, İslam ülkeleri arasında IMF benzeri bir fon kurulması gerektiğinin vurgulayarak, söz konusu fonun faizsiz finans esalarına göre çalışması gerektiğinin altını çizdi. Kurulacak fonun ekonomik krize giren İslam ekonomilerinin krizi atlatmasına yardımcı olacağını belirten Yarar, söz konusu fona 'uluslararası Islami yardımlaşma sandığı' benzeri bir ismin verilebileceğini sözlerine ekledi.

Unutmayın,  "Dünya Para Sisteminde Çoğulculuk ve Adalet" ana temasıyla gerçekleştirilecek 22. Uluslararası İş Forumu (International Business Forum - IBF) 20 Kasım'da  İstanbul WOW Otel’de.

22. Uluslararası İş Forumu hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.musiad.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Ruhsar Pekcan: 16 İlde İhracat Destek Ofisleri Kuruyoruz!

$
0
0

Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) birlikte yürüttüğü "İhracat Destek Ofisleri İşbirliği Protokolü İmza Töreni ve Tanıtım Toplantısı" TOBB İkiz Kuleler'de gerçekleştirildi.  Pekcan, törende yaptığı konuşmada, Bakanlık olarak hedeflerinin ihracatı KOBİ'lerden başlayarak bütün iş dünyasına yaymak olduğunu söyledi.

Bakanlık olarak hedeflerinin ihracatı KOBİ'lerden başlayarak bütün iş dünyasına yaymak olduğunu söyleyen Pekcan, buna bir anlamda "ihracat seferberliği" de denilebileceğini ifade etti. İş dünyasının tüm aktörlerini bu seferberlik içinde görmek istediklerini bildiren Pekcan, Bakanlık olarak bu konuda çaba gösterdiklerini, bu yıl 45 ilde verdikleri 66 ayrı eğitim programıyla 3 bini aşkın iş insanına temas ettiklerini dile getirdi.

Şu anda kapasite kullanım oranlarının yüzde 80'ler civarında olduğuna işaret eden Pekcan, ihracatı artırmak için yeni yatırımlara, bunun için de iş insanlarını cesaretlendirmeye, teşvik etmeye ihtiyaç olduğunu vurguladı. 

Pekcan, ihracatı KOBİ'ler, esnaf ve sanatkarlar yoluyla tabana yaymaya çalıştıklarına dikkati çekerek, katma değeri yüksek, markalaşmaya, tasarıma ve teknolojiye dayalı ihracatı artırmak gerektiğini, bu nedenle de ihtisas serbest bölgelerini teşvik ettiklerini anlattı.

Esnaf ve sanatkarlar için bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdiklerini anımsatan Pekcan, bu toplantılarda söz konusu kesimi e-ihracat ve e-ticaret konusunda bilgilendirdiklerini kaydetti. Pekcan, esnaf ve sanatkarların da ihracat camiasına hızla katılmasını umduklarını belirterek, ekim ayında 166,8 milyar dolar ihracatla tarihin ihracat rekorunun kırıldığını hatırlattı. 

İlk Aşamada 16 İlde 25 İhracat Destek Ofisi

İhracatı artırmanın yolunun iş dünyasının doğru ve hızlı bilgiye ulaşabilmesinden geçtiğini vurgulayan Pekcan, şöyle devam etti: "İş dünyamız ne kadar donanımlı ve bilgili olursa ihracat artış hızı da o kadar yüksek olacaktır. Bu nedenle 24-25 Eylül'de 'İletişim Noktaları Eğitim Programı'nı düzenlendik. Bu programa katılım sağlayan 72 ticaret ve sanayi odasından temsilcileri Bakanlığımızın sahadaki birer temsilcisi olarak görüyoruz. Bakanlık olarak, bütün bu çalışmalarımızı yereldeki paydaşlarımızla birlikte icra etmek amacıyla bugün TOBB desteğiyle çok önemli bir adım atıyoruz, ticaret ve sanayi odalarımız bünyesinde kurulacak ihracat destek ofisleri projemiz. Artık siz TOBB temsilcileri Bakanlığımızın birer mesai arkadaşı oluyorsunuz. Sayenizde, KOBİ'lerimizden başlayarak tüm ihracatçılarımız uluslararası standartlarda bilgi ve donanıma sahip olacaklar. İhracat destek ofisleri, Bakanlığımız ile sürekli iletişim içinde olacak. Bakanlığımızın uzman kadrolarının bilgi ve donanımları en etkin ve hızlı bir şekilde bu ofisler sayesinde tüm Anadolu'ya yayılacak. İlk aşamada 16 ilde, 25 oda ve borsamızla ihracat destek ofisleri kuruyoruz. Bu 16 ilimiz 53,6 milyar dolar ihracatla 2017 yılı ihracatımızın üçte birini gerçekleştirdi."

Hedeflerinin hem bu rakamı daha yukarı taşımak hem de ihracatçı olmayan ya da çok az ihracatı bulunan illeri de ihracatçı potasında daha fazla görebilmek olduğunu dile getiren Pekcan, söz konusu iller arasında henüz yer almayan memleketi Manisa'da da ofis kurulması önerisinde bulundu. Sadece ihracatı yüksek illerde değil, ihracatı artma potansiyeli bulunan illerde de bu ofislerin açılması gerektiğine dikkati çeken Pekcan, Diyarbakır'a da 197 milyon dolarlık ihracatı yakıştıramadığını söyledi. 

Pekcan, ihracat destek ofislerini yaygınlaştıracaklarını vurgulayarak, "Hedefimiz hem bu rakamları daha yukarı taşımak hem de ihracatçı olmayan ya da çok az ihracatı olan illerimizi de desteklemek. Ofislerimiz bu illerimizle kısıtlı kalmayacak. Diğer odalarımızla da destek ofisleri kuracağız." diye konuştu. 

Bakan Pekcan, daha sonra TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ileİhracat Destek Ofisleri İşbirliği Protokolü'nü imzaladı.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

KOSGEB: 1 Ocak 2019 İtibariyle Girişimcilikte Yeni Dönem Başlıyor!

$
0
0

KOSGEB Başkanı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, 1 Ocak 2019 tarihinde uygulanmaya başlanacak olan Yeni Girişimcilik Desteği ile teknolojik alanlarda faaliyet gösterecek girişimlere daha fazla destek sağlanacağını açıkladı.

KOSGEB Başkanı Uzkurt, 2010 yılından bu yana uygulanmakta olan destek programlarından Girişimcilik Destek Programı'nın, KOSGEB’in yeni vizyonu doğrultusunda ve girişimcilerden gelen taleplerin dikkate alınması ile KOSGEB İcra Komitesi tarafından alınan karar çerçevesinde 1 Ocak 2019 itibariyle yerini Girişimciliği Geliştirme Destek Programı’na bırakacağını söyledi.

Girişimciliği Geliştirme Destek Programı kapsamında uygulanacak Yeni Girişimci Programı ile imalatçı ve teknoloji tabanlı girişimciliğe daha yüksek miktarda destek sağlanacağını belirten Uzkurt, bu sayede ülke ekonomisinin ihtiyaçlarına daha etkin katkı sağlanacağını, bürokrasinin azaltılması anlamında da girişimci adaylarına daha kolay, sade ve hızlı çözümler sunulacağını ifade etti.

50.000 TL hibe ve 100.000 TL geri ödemeli olarak uygulanan destek üst limitlerinin yeni program ile arttırıldığını, imalatçı ve yenilikçi iş yapacak olan girişimcilerin 360.000 TL’ye kadar, diğer geleneksel sektörlerde faaliyet gösterecek girişimcilerin ise sağladığı istihdam performansına göre 60.000 TL’ye kadar destek alabileceklerini açıklayan Uzkurt“Programın destek oranı arttırılarak %75 olarak belirlendi. Kadın, genç, gazi, engelli ve şehit yakınlarımız için pozitif ayrım gözetilmeye devam edilecek. Geleneksel girişimcilere verilecek olan destekler istihdam performansına göre verilecek olup, bu vesileyle hem azaltılmış bürokratik süreç odaklı destek alma imkânı sağlanacak hem de istihdam yaratılmasına katkı sağlanmış olacak. Bununla birlikte, tüm başvuru ve ödeme süreçleri e-devlet üzerinden elektronik ortamda gerçekleştirilecek.

Girişimciliği Geliştirme Destek Programı kapsamındaki Yeni Girişimci Programı'na başvurular 01.01.2019 itibariyle alınmaya başlayacak olup, Girişimcilik Destek Programı kapsamındaki Yeni Girişimci Desteği'ne ise 31.12.2018 tarihi saat 23:59’dan sonra yeni başvuru alınmayacaktır. Yeni Girişimci Desteği kapsamında başvuru yapmış ve destek almaya hak kazanılmış işletmelerimize ilişkin süreçler devam edecek.”  şeklinde konuştu.

Girişimciliği Geliştirme Destek Programı 

Geleneksel Girişimci Programı

Geleneksel Girişimci Programı kapsamında başvuru tarihi itibariyle son bir yıl içinde kurulmuş olan işletmelere destek sağlanacak.

Kuruluş desteği kapsamında gerçek kişi statüsünde kurulmuş olan işletmeler için hibe olarak 5.000TL, sermaye şirketi statüsünde kurulmuş olan işletmeler için hibe olarak 10.000 TL destek sağlanacak.

Geleneksel Girişimci Programı Performans Desteği kapsamında ise işletmelerin çalıştırdıkları personel için Sosyal Güvenlik Kurumu'na ödedikleri prim gün sayıları için hedeflenen asgari rakamlarına ulaşmaları durumunda hibe olarak destek sağlanacak.

Desteğin ilk yılında toplam 180-539 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 5.000 TL,  540-1079 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 10.000 TL,  1080 ve üstü prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 20.000 TL destek ödemesi yapılacak.  

Desteğin ikinci yılında toplam 360-1079 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 5.000 TL, 1080-1439 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 10.000 TL, 1440 ve üstü prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 20.000 TL destek ödemesi yapılacak.

Asgari prim gün sayısına ulaşan işletme için girişimcinin; genç, kadın, engelli, gazi veya birinci derecede şehit yakını olması durumunda her bir performans döneminde belirlenen tutarlara 5.000 TL eklenecek.

İleri Girişimci Programı

İleri Girişimci Programı kapsamında başvuru tarihi itibariyle son bir yıl içinde kurulmuş olan ‘’İleri Girişimci Programı Kapsamındaki Faaliyet Konuları Tablosu’’nda yer alan konularda faaliyet gösteren işletmelere destek sağlanacak.

Kuruluş desteği kapsamında gerçek kişi statüsünde kurulmuş olan işletmeler için hibe olarak 5.000 TL, sermaye şirketi statüsünde kurulmuş olan işletmeler için hibe olarak 10.000 TL destek sağlanacak.

İleri Girişimci Programı Performans desteği kapsamında ise işletmelerin çalıştırdıkları personel için Sosyal Güvenlik Kurumu'na ödedikleri prim gün sayıları için hedeflenen asgari rakamlarına ulaşmaları durumunda hibe olarak destek sağlanacak.

Desteğin ilk yılında toplam 180-539 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 5.000 TL,  540-1079 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 10.000 TL,  1080 ve üstü prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 20.000 TL destek ödemesi yapılacak. 

Desteğin ikinci yılında toplam 360-1079 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 5.000 TL,  1080-1439 prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 10.000 TL,  1440 ve üstü prim günü sağlayan işletmelere hibe olarak 20.000 TL destek ödemesi yapılacak.

Asgari prim gün sayısına ulaşan işletme için girişimcinin; genç, kadın, engelli, gazi veya birinci derecede şehit yakını olması durumunda her bir performans döneminde belirlenen tutarlara 5.000 TL eklenecek.

Ayrıca, İleri Girişimci Programı'nda %75 destek oranı ile Makine Teçhizat ve Yazılım Desteği sağlanacak. Bu kapsamda işletmelere geri ödemesiz olarak 100.000 TL’ye kadar hibe verilecek. Ancak, işletmenin orta yüksek teknoloji seviyesinde faaliyet göstermesi durumunda geri ödemesiz olarak sağlanacak desteğin üst limiti 200.000 TL, yüksek teknoloji seviyesinde faaliyet göstermesi durumunda geri ödemesiz olarak sağlanacak desteğin üst limiti 300.000 TL’dir.

Ayrıca destekleme kararı verilen makine, teçhizat ve yazılımın; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 13/09/2014 tarih ve 29118 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan SGM 2014/35 sayılı Yerli Malı Tebliği’ne uygun olarak alınmış ve fatura tarihi itibariyle güncel yerli malı belgesi ile tefrik edilmesi durumunda, destek oranına %15 ilave edilerek %90 oranında destek sağlanacak.

Orta yüksek ve yüksek teknoloji alanlarında faaliyet gösteren işletmelerin mentörlük, danışmanlık ve işletme koçluğu ihtiyaçlarına binaen %75 oranında 10.000 TL’ye kadar destek sağlanacak.

KOSGEB kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bilişim Grubu Vizyon Toplantısıyla Teknoloji Gündemini Değerlendirdi

$
0
0

İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleşen Gelecek 5.0 Vizyon Toplantısı'nda bir araya gelen BİLİŞİMGRUBU, birbirinden farklı panellerde siber güvenlik ve dijital pazarlama gibi çağımızın en popüler teknolojik gelişmelerini değerlendirdi. 

14 Kasım Çarşamba günü İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen panellerde bir araya gelen BİLİŞİM GRUBU, Gelecek 5.0 Vizyon Toplantısı adını verdikleri etkinlikte kamunun ve özel sektörün 2019 ajandasına odaklandı. Tamamı Türkiye teknoloji sektörünün profesyonellerinden oluşan 900'den fazla üyesi ile BİLİŞİM GRUBU ve Bilişimciler tarafından organize edilen Gelecek 5.0 Vizyon Toplantısı'nda gerçekleşen panellerde siber güvenlik, sosyal medya ve dijital pazarlama gibi konular tartışıldı.

BİLİŞİM GRUBU Başkanı Şenol Vatansever'in "Türkiye'nin 2023 yılı ihracat hedefi 500 milyar dolar. Üretim, markalaşma ve ihracatımızı kökten değiştirecek önlemler alarak bu hedefe ulaşabiliriz. Katma değeri yüksek olan ve yüksek teknolojili ürünlere odaklanmalıyız" sözleriyle başlayan Gelecek 5.0 Vizyon Toplantısı'nda Vatansever kamunun ve özel sektörün dijital dönüşüm için yapması gereken hazırlıklara dikkat çekti. 

İki farklı panele binden fazla dinleyicinin katıldığı etkinlikteŞenol Vatansever, BİLİŞİMGRUBU ve Bilişimciler olarak tüm Türkiye'yi kapsayan bir hizmetler envanterini çıkarttıklarını, bu sayede dijital dönüşüm için ihtiyaç duyulacak çözümlerin somut bir şekilde ortaya çıkarılacağını söyledi. Vatansever, dijital dönüşümün özel sektör, üniversite, STK ve kamu iş birliğinde yapılması durumunda hedefe ulaşabileceğinin altını çizdi.

Küresel Dünyada Siber Savaşların Devletlere Etkisi

Günün ilk panelinde Türk Nippon Sigorta, Sistem ve Network Yönetimi Müdür Yardımcısı HüsnüTavlaş, WatchGuard Türkiye Ülke Müdürü Yusuf Evmez ve AvukatMurat Keçeciler"Küresel Dünyada Siber Savaşların Devletlere Etkisi"üzerine görüşlerini beyan ettiler.

Kamu Teknolojileri Dergisi Yayın Yönetmeni Ersin Akman'ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Hüsnü Tavlaş "Güvenlik açıklarının büyük bir bölümünün insan kaynaklı olduğunu göz önüne aldığımızda, kurumların ve işletmelerin siber tehditlere karşı kendilerini korumak için yaptıkları yatırımların yanında, çalışanlarını siber risklere karşı eğiterek farkındalığı arttırmalarının bir gereklilik olduğuna" dikkat çekti. 

WatchGuard Türkiye Ülke Müdürü Yusuf Evmez ise "Türkiye siber güvenlik indeksine göre 164 ülke arasında 43. sırada ve en başarısız olduğu konu iş birliği. Devlet kurumları ile özel sektör arasında bilgi paylaşımı yok denilecek seviyede. 164 ülke arasında bot cihaz sayısında ülke olarak birinciyiz. Şehir bazında ise İstanbul birinci, Ankara ikinci sırada. Bu iki şehrin sahip olduğu bot sayısı, ilk 10 ülkenin yüzde 58’ini oluşturuyor fakat kullanıcıların bu konudan haberi yok" sözleriyle tehlikenin büyüklüğünü dile getirdi.

Bilişim suçları ve yürürlükteki kanunlar konusunda uzman Avukat Murat Keçeciler ise konuşmasında şu noktalara değindi: "Siber güvenlik tarafında TCK ve KVKK haricinde yaşanan yeni gelişmeler ışığında daha kapsamlı bir yasal mevzuat ihtiyacı olduğu açıktır.  Bu yasal mevzuatın hazırlanmasında ve düzenleyici kurumun desteklenmesinde sivil toplum kuruluşlarının ve bilişimcilerin öncü rol alması gerekmektedir. Siber güvenliğin kamu güvenliği ve ülkeler arası ilişkileri düzenleyen uluslararası bir norm ve sözleşme mevcut değildir. Bu kapsamda da siber saldırılar yeni düzende hibrit savaşların birer parçası ve dış politika aracı haline gelmektedir."

Dijital Pazarlama ve Dijital Vatandaşlık 

Habertürk TV'den Cem Sünbül'ün moderatörlüğünde gerçekleşen Dijital Pazarlama ve Dijital Vatandaşlık Paneli'ne ise Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Başkanı Said Ercan, 2ROI Medya'dan Alaattin Çağıl ve Medya Okuryazarlığı Derneği Başkanı Cansu Aydemir katıldı. 

Sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan Alaattin Çağıl"Dijital dönüşüm freni patlamış bir kamyon değil. Çünkü freni patlamış bir kamyon bir yere çarpar ve durur. Fakat dijital dönüşüm durmayacak" sözleriyle daha da teknolojik bir dünyaya hazır olunması gerektiğini belirtti. 

Medya Okuryazarlığı Derneği Başkanı CansuAydemir"Dijital Vatandaşlık 2010 yılı gibi gündemimize geçmiş bir kavramdır. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde nefret söyleminde bulunmayan, siber zorba olmayan nesiller yetiştirilebilmesi için medya okuryazarlığı dersi mutlaka zorunlu ders olmalıdır" diyerek dijital vatandaşlık kavramının önemini vurguladı.

Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Başkanı Said Ercan siber yurttaşlığın önemini şu sözlerle dile getirdi "24 saatin 8 saatini uyku 12 saatini sanalda geçiren bir jenerasyondan bahsediyoruz. Bu gençler ancak 4 saat bilinen anlamda vatandaş olabilirken 12 saat siber yurttaş olabiliyor".

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yeni Dönemlerde Hedeflerinizi Nasıl Belirliyorsunuz?

$
0
0

Yeni yıl, yeni yaş, yeni proje veya yeni bir sektör.. Kısacası  yeni bir dönemle birlikte hayatınızda bazı şeylerin değişmesini istiyor musunuz? Eğer henüz kendinize yeni dönem hedefleri oluşturmadıysanız, hedef belirleme konusunda farklı bir teknik uygulamaya ne dersiniz?

İnsanlara yeni dönem hedefleri sorulduğunda genellikle tekrar ve tekrar aynı hedeflerin belirlendiğini görürüz:

  • İş kurmak,
  • İşinizi büyütmek,
  • Kilo vermek,
  • Spora başlamak,
  • Sigarayı bırakmak,
  • Daha fazla su içmek,
  • Daha erken uyumak,
  • Daha az alkol tüketmek,
  • Sevdiklerime daha fazla zaman ayırmak,
  • Doğum günlerini hatırlamak,
  • Diğer insanlara yardım etmek,
  • Yeni bir iş bulmak,
  • Para biriktirmek,
  • Aşık olmak,
  • Çocuk yapmak,
  • Tatile çıkmak,
  • Başarılı olmak,
  • Yatırım bulmak,
  • ……

Evet tüm bu hedeflerin hepsi çok güzel ama onları gerçekleştirmek için içinizde herhangi bir heyecan duymadığınızı farkettiniz mi?

Çevrenizdeki çoğu kişinin yeni hedefler listesine baksanız, bu maddelerden çoğunu görebilirsiniz. Peki size ait ne var burada? Bu hedefleri yüreğinizde bir tutku halinde hissetmek için neyin olması gerekiyor?

Eğer hedef belirlemeye çalışmak sizi yoruyor, sürekli olarak bir şeyleri başarmak için koşturup durduğunuzu hissediyorsanız, başardıktan sonra bile kendinizi tatmin olmuş hissetmiyorsanız;

Önce hedeflerinizi değil, hissetmek istediğiniz duyguyu belirleyin!

Bir hedef belirlerken, aslında bizim için önemli olan, o hedefe ulaşmak değil, o hedefe ulaştıktan sonra o şekilde hissetmek. Yani esas olan hissetmek. Buna göre, yeni dönem hedeflerinizi belirlerken ve onları gerçekleştirme konusunda ilerlerken, dikkate alabileceğiniz unsurlar bana göre şöyle:

1. Sizi İyi Hissettiren Şeylerin Neler Olduğunu Bulmak

Hayatınızı, aşağıdaki gibi üç alanda değerlendirebilirsiniz. Bu alanlarda nasıl hissetmek istediğinizi 3′er kelimeyle tanımlayabilirsiniz.

  • Yaşam standardı (yaşam ve maddi anlamda)
  • Beden ve sağlık
  • İlişkiler ve toplum

Örnek: İlişkiler konusunda sevgiyi hissetmek, beden konusunda hafif hissetmek, yaşam standardı olarak da bolluk hissetmek.

2. Asıl Hedeflediğiniz Şeyin Ne Olduğunu Netleştirmek

Çoğu insan başarılı, güzel, saygın, zengin vs. olmak ister. Ama bunları istemenin size ne hissettirdiğini bulmanız gerekiyor.

Örnek: Zengin olmak isteyen birisi eğer bunu güvende olduğunu hissetmek için istiyorsa, asıl isteği ve peşinden koştuğu şey, çok para kazanmak değil, güvende olduğunu hissetmek oluyor.

Asıl hedeflerinizin neler olduğunu bulmak için acele etmeyin. Bazıları bunu tek bir hafta sonunda sıralar ve farkına varır, bazılarınınki de aylar hatta yıllar sürebilir. Temelde nasıl hissetmek istediğinizi bilmek demek, kendi hayatınızın bilinçli programcısı olmak demektir.

3. Hedeflerinizin Sorumluluğunu Almak

Hedeflerinizin neler olduğunu bulduktan sonra, yaptıklarınız, düşünme ve olma haliniz, her şeyiniz bu hedeflerle örtüşmeli, bir bütün olmalı.

Örnek: Eğer sizin yeni yıl için hedefiniz, her ne olursa olsun sevgiyi hissetmek ise, başınıza gelen can sıkıcı bir durum karşısında, karşınızdakileri suçlamak yerine, durup kendinize şunu sorabilirsiniz: ”1 dakika, şu anda bu olay kaşısında bile sevgi hissetmek için ne yapabilirim?”. Bu çalışma, dünyada olup bitenlerin bizi yönetmesi yerine, kendi hedeflerimizin ve hislerimizin sorumluluğunu kendi elimize almamızı sağlar.

4. Küçük Adımlara Bölmek

Hedeflerinizi netleştirdikten ve 100% sorumluluğunu aldıktan sonra, onu gerçekleştirmek için küçük parçalara bölmek gerekiyor. Bunu yapmak için de sondan geriye gelerek kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

  • Yeni dönemde hedefimi gerçekleştirmem için yapmam gereken 3 şey nedir?
  • Önümüzdeki 4 ay içinde, yapmam gereken 3 şey nedir?
  • Bu ay içinde, yapmam gereken 3 şey nedir?
  • Bu hafta içinde, yapmam gereken 3 şey nedir?
  • Bu gün içinde, yapmam gereken 3 şey nedir?
  • Bu hedefimi gerçekleştirmem için benimle işbirliği yapabilecek 3 kişi kimdir?

Hedeflerinizin neler olduğunu bulduktan sonra, onlarla ilgili neler yapmanız gerektiğini adım adım ortaya koymanız çok önemli. Belki evinizi satıp Hindistan’a yerleşeceksiniz, belki hep istediğiniz kitabınızı yazmaya başlayacaksınız, belki, dünya turuna çıkmak için tüm hayatınızı sadece tek bir sırt çantasına sığdıracaksınız, belki de çalıştığınız işten ayrılmanın planlarını yapmaya başlayarak, iş fikrinizi hayata geçirmeye başlayacaksınız.

Derleme makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye'ye En Çok Avrupa Ülkelerinden Yatırım Geldi

$
0
0

Türkiye'ye 2002'den bu yana toplam 201,3 milyar dolarlık doğrudan yatırım gelirken 152,1 milyar dolarlık sermaye girişi gerçekleşti. Ülkeye bu dönemde gelen sermayenin yüzde 73,8'i Avrupa ülkeleri kaynaklı oldu.

2002'den bu yılın ağustos ayına kadar olan süreçte Türkiye'ye toplam 201,3 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişi gerçekleşti. Ülkeye bu dönemde gelen uluslararası doğrudan sermaye ise 152,1 milyar dolar seviyesinde oldu. Söz konusu dönemde, Avrupa ülkeleri kaynaklı sermaye girişi, 112,3 milyar dolarla toplam içinde yüzde 73,8'lik oranla pastadan en büyük payı aldı. Avrupa'yı yüzde 17 ile Asya ve yüzde 8,4 ile Amerika takip etti.

Avrupa ülkeleri arasında 2002-2018 döneminde Türkiye'ye en fazla sermaye girişinin olduğu ülke, 24,2 milyar dolarla Hollanda oldu. Söz konusu rakamlar Hollanda'nın ülkeye giriş yapan toplam doğrudan sermaye girişi içindeki payı yüzde 15,9 oldu.

Hollanda'yı 11,5 milyar dolarlık sermayenin geldiği ABD takip etti. Avusturya ise yaklaşık 10,5 milyar dolarlık doğrudan sermaye girişiyle 3'üncü sırada yer aldı.

Yabancılar En Çok Hizmet Sektörüne Yatırım Yaptı

Sektörlere göre incelendiğinde, 2002-2018 döneminde, hizmetler sektörüne yapılan yatırımların toplam doğrudan yatırımlar içindeki oranı yüzde 61,9 olarak kayıtlarda yer aldı. Bu sektörü, yüzde 23,7 ile imalat ve yüzde 11,8 ile enerji takip etti.

Hizmetler sektörü içinde doğrudan yatırım girişinin en çok olduğu alan yüzde 34,2 ile finans ve sigorta oldu. En çok yatırım alan diğer sektörler ise yüzde 8,3 ile telekomünikasyon, yüzde 6,1 ile toptan-perakende ticaret ve yüzde 4,5 ile ulaştırma-depolama olarak sıralandı.

"Yeni Yatırım İçin En Cazip Alanlar Teknoloji ve Enerji"

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Erdem konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye'nin başta Avrupa şirketleri olmak üzere tüm uluslararası doğrudan yatırımcılar için büyük bir potansiyel ve bölgeye giriş için cazip fırsatlar sunduğunu söyledi.

Türkiye'ye gelen uluslararası doğrudan yatırımlarda Avrupa ülkelerinin "aslan payını" oluşturduğunu vurgulayan Erdem, "Bu yıl eylül ayı sonu itibarıyla ülkemize gelen doğrudan yatırımlar toplamda 8 milyar dolardır. Son 9 ayda gelen net doğrudan yatırımların içinde Avrupa ülkelerinin payı ise yaklaşık yüzde 70'tir." dedi.

Erdem, dünyada yatırımların yönünün gelişmiş ekonomilerden Türkiye'nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ekonomilere doğru kaydığını aktararak şöyle devam etti: "Türkiye’nin, avantajına işleyen küresel uluslararası doğrudan yatırım akışlarındaki bu trendi yakalaması ve fırsatı değerlendirmesi önem taşımaktadır. Bu süreçte özellikle, Türkiye'nin, AB’ye tam üyelik ve kısa vadede Gümrük Birliği modernizasyon süreçlerini kararlılıkla sürdürmesi, sürdürülebilir rekabetçiliği ve refahı için zaruridir. Türkiye, ticaret ilişkileri, dış politika, terörle mücadele, göç, bölgesel istikrar ve kalkınma gibi pek çok alanda AB'nin vazgeçilemez bir stratejik ortağıdır."

Erdem, Türkiye'nin küresel sermaye akışlarından aldığı payın önümüzdeki yıllarda yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik atılacak somut adımlar, iş yapma kolaylığı ve yapısal reformlar alanlarındaki ilerlemeye de bağlı olarak artacağını dile getirerek "Türkiye'ye doğrudan yatırım yapan şirketlerin yatırım tercihlerine bakıldığında enerji, üretim, e-ticaret, sağlık ve finansal hizmetler alanları öne çıkan sektörler olurken, son birkaç yıldır girişim sermayesi ve melek yatırımcı aktivitesinin yükselişi ile teknoloji, internet ve mobil hizmetler en aktif yatırım yapılan alanlar oldu. Gelecek yıl da uluslararası doğrudan yatırım için en cazip alanların başında teknoloji ve enerji sektörleriyle geleneksel olarak her dönem yatırımcıların ilgisini çeken üretim ve altyapı sektörlerinin olması bekleniyor." diye konuştu.

TRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

KOSGEB Desteğiyle Karaman'ın Tek Kadın Oto Bakım Girişimcisi Oldu!

$
0
0

Karaman'da oto bakım servisinde çalışan 40 yaşındaki Öznur Duran, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığından (KOSGEB) aldığı destekle oto bakım ve ekspertiz alanında kendi iş yerini kurdu.

Bir çocuk annesi Duran, oto yetkili servisinde 9 yıl yedek parça, müşteri temsilciliği ve araç kabulü gibi bölümlerde çalıştı. Bu süreçteİŞKUR'un girişimcilik kursuna katılan Duran, eğitimi başarıyla tamamlayarak belgesini aldı. Çalıştığı iş yeri kapanınca kendi işini kurmaya karar veren Duran, KOSGEB desteğiyle 3 yıl önce oto bakım ve ekspertiz alanında iş yeri açarak çalışmaya başladı.

Duran, şu anda Karaman'da oto tamir, bakım ve ekspertiz sektöründe çalışan tek kadın olarak hizmet veriyor.

İŞKUR'un Girişimcilik Kursuna Katıldı

Duran yaptığı açıklamada, önceki iş yerinde çalışırken mesleğin tüm yönlerini öğrendiğini söyledi.

Kendini sürekli geliştirmeye çalıştığını belirten Duran, "İŞKUR'un açtığı girişimcilik kursuna katıldım. Aslında kursa giderken iş yeri açma hedefim yoktu. Ama çalıştığım firma kapanınca KOSGEB desteğiyle kendi iş yerimi açmaya karar verdim." diye konuştu.

İlk önce yedek parça dükkanı açmak istediğini, fakat çok fazla sermeye gerektiği için vazgeçtiğini anlatan Duran, şöyle devam etti: "Çalıştığım firma ekspertiz işi ile de uğraşıyordu. Karaman'da bu işi yapan tek firmaydı. İşe başlarken önce Karaman'daki araç sayısını araştırdım. Otomotiv sektörü şu anda en iyi sektörlerden biri. Ben bu işi yapabilirim dedim. Babam da destek verdi, bu iş yerini açtık. Yanıma yetişmiş tecrübeli elemanlar aldım. İkinci el araçların kontrollerini yapıyoruz. Kaporta, boya, mekanik kontrol, elektronik arıza hizmeti veriyoruz."

"Bu Sektörde Çalışan Tek İş Yeri Sahibi Kadın Benim"

Duran, bir kadın olarak sanayide çalışmanın zorlukları olduğuna işaret ederek, sözlerin şöyle sürdürdü: "Dükkanı açtığımda olup olmayacağı konusunda endişelerim vardı. Ama ben şanslıydım, çünkü sanayiyi tanıyordum. Zaten kendime güveniyordum, işi de biliyordum. Bir iş yeri açarken maddi ve manevi zorluklar çekiliyor. Ama geri dönüşü çok güzel oldu. Çevremdeki esnaf arkadaşlar destek oldu. Bize iş gönderdiler. İlk başta araçlara bindiğim zaman müşteriler 'siz mi bakacaksınız’ diyorlardı. Artık alıştılar hatta 'kadınlar daha çok inceler, kadınların işlerine daha çok güveniyoruz' demeye başladılar. Karaman'da bu sektörde çalışan tek iş yeri sahibi kadın benim."

"Ön Yargılar Yavaş Yavaş Siliniyor"

Çok çalışarak çevresindeki ön yargıları yıktığı için mutlu olduğunu vurgulayan Duran, "Kadın olduğumuz için 'bunu yapamazsın' sözlerini çok duyduk. Çalışan birçok kadının bunu defalarca duyduğundan eminim. Onlara diyorum ki, bu ön yargılar yavaş yavaş siliniyor. Biz kadınların sayesinde siliniyor. Şu anda birçok meslek dalında çalışan kadınlar var. Çalışmak isteyen bütün kadınlara güzel örnek olalım. Hayallerinin, yapmak istedikleri işlerin peşinden gitsinler. Bir erkeğin yaptığı her işi kadın da yapabilir. Sanayide Ayşe, Fadime ustaların çoğalmasını istiyorum." şeklinde konuştu.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Hedef 5G'yi Dünyada Kullanan İlk Ülke Olmak!

$
0
0

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, "Biz 5G'yi dünyada ilk kullanan ülke olmak için programımızı yaptık. 2020'de 5G hizmetini topluma sunmayı planlıyoruz." dedi.

AA muhabirine, 5G ile ilgili sürecin nasıl işleyeceği konusunda değerlendirmelerde bulunan Bakan Turhan, yaklaşık 253 milyon lira yatırımla gerçekleştirilecek 5G sistemlerinin tamamen yerli ürün olarak piyasaya çıkarılacağına işaret ederek, "Sistem Türk Telekom, Vodafone ve Turkcell tarafından da desteklenmekte. Bunlarla ilgili 5G Vadimiz'de yeni nesil haberleşme teknolojileriyle birlikte ODTÜ, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun beraber yürüttüğü birtakım işletim firmalarınca desteklenen bir ortamda çalışmalar sürdürülüyor." diye konuştu.

5G ile ilgili Ulaştırma ve AltyapıSanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi çatısı altında 17 firmanın yabancı ürüne gerek kalmayacak şekilde tüm iletişim sistemlerini yerli ürün olarak piyasaya çıkarmak üzere güçlerini birleştirdiğini belirten TurhanTÜBİTAK'ın da destek vermesini teminen imzaların atıldığını söyledi.

Programlarını 5G'yi dünyada ilk kullanan ülke olmak için yaptıklarını dile getiren Turhan şunları kaydetti: "Dünyadaki ülkeler 5G'ye 2022'de geçmeyi planlıyor. Bizimle birlikte Güney Kore de bu konuda çalışmaları hızlı yürütüyor. Biz 2020'de 5G hizmetini topluma sunmayı planlıyoruz. 5G dediğimiz zaman, daha hızlı, yüksek kapasiteli hızda internet ve iletişim hizmeti ve daha çok sektöre hizmet verme imkanını gündeme getiriyor. Bunları yaptığımızda bu teknolojiyi ilk defa kullanan ülke konumuna gelmiş olacağız."

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Yarının Eğitimi Zirvesinde "Eğitimde Fırsat Eşitliği"ne Dikkat Çekildi

$
0
0

Eğitimde başarılı olmuş ülkeleri incelemek amacıyla her yıl bir zirve organize eden Yarının Eğitimi Platformu, Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. Yarının Eğitimi Zirvesi’nde konuşan Güney Koreli eğitim uzmanları gerçekleştirdikleri eğitim mucizesini ve ekonomik gelişimi anlattı. Başarının kaynağında istikrar, sabır ve kültürel olarak eğitime değer vermekten kaynaklandığı ifade edildi.

Sanbot : “Siz İnsanlar Daha Yaratıcı Olabilirsiniz Ama Biz Daha Çalışkanız” 

Yarının Eğitimi Zirvesi, 17 Kasım Cumartesi günü Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde gerçekleşti. Eğitim dünyasının ve basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği zirve, Sanbot isimli yapay zeka robotun karşılaması ile başladı.“Siz insanlar daha yaratıcı olabilirsiniz ama biz daha çalışkanız” dedi. Zirve, Acıbadem Okulları Genel Müdürü İdris Topçuoğlu’nun açılış konuşmasıyla devam etti. Yarının Eğitimi Zirvesi’nin, dünyadaki eğitim modellerinden ilham alma ve hayata geçirme projesi olduğunu ifade eden Topçuoğlu zirvenin toplanma nedenini özetle, “Dünyayı gezemeyenler için biz dünyanın eğitimini Türkiye’ye getirmek istedik.” diyerek açıkladı.

Güney Kore Eski Başbakan Yardımcısı ve Gyeonggi Bölgesi Eğitim Müdürü Lee Jae Joung, Seul National Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ki Seok Kim, Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel gibi konuşmacıların sunumlarıyla devam eden zirvede eğitimin ekonomi üzerindeki etkisi, öğrenme ve eğitimde güncel konular ve gelişmeler, eğitimde 4.0 ve geleceğin eğitimi, 21. yüzyılda eğitim yöneticiliği, öğretmenlik ve dijital dünyaya uyum, uluslararası eğitim modelleri ve sürecin nasıl yönetildiği gibi eğitime dair konular masaya yatırıldı.

Lee Jae Joung: "Öğretmenlerimize Demokratik Yurttaşlığı Öğretiyoruz"

Konuşmasına Türkiye’ye gelir gelmez kendisini evinde gibi hissettiğini, tarihi bağları güçlü iki ülke olduğumuzu ifade ederek başlayan Lee Jae Joung, Güney Kore’de inovatif okul projesine 13 okulla başladıklarını ve şu an bölgelerinde 540 okulun inovatif okul olarak adlandırıldığını söyledi. Hayal okulu projelerinden bahseden Joung, geleneksel eğitim ile inovatif eğitim modelini karşılaştırdı.

Joung,“Geleneksel eğitim bilgiyi hatırlamak ve cevap vermek demekti. Öğretmenin görevi ise bilgiyi aktarmaktı. Şimdi sanayide 4.0’ı yaşıyoruz. Toplum ve eğitim ilerliyor. Her şey birbiriyle bağlantılı ve akıllı. Bu değişim ve dönüşüm çağında eğitimi nasıl ele almalıyız? Biz, öğretmenlere demokratik yurttaşlığı öğretiyoruz ve öğrencilerine de bunu öğretmelerini istiyoruz. Güney ve Kuzey Kore arasında olumlu adımlar atılıyor. Öğrenciler barış nedir, insanlık haysiyeti nedir gibi kavramları anlasınlar istiyoruz. Amacımız, insanlık barışını koruyacak nesiller yetiştirmek” dedi.

Ortak çalışma ve orkestrasyonun önemine vurgu yapan Lee Jae Joung, çeşitliliğe saygı göstermenin ve öğretmenin öğrencileri bu yönde motive etmelerinin önemli olduğunu söyledi. Hayal Okulu (Dream School) projesinin amacını ise “Öğrencilerin, kendi kendine hayal kurarak sorunları çözebilmesi” olarak tanımladı.

Ki Seok Kim: “Güney Kore’de Eğitim Pali Pali”

Eğitim ve eğitimin ekonomi üzerinde etkisi üzerine bir konuşma yapan Prof. Dr. Ki Seok Kim, konuşmasına “Türkiye ile Güney Kore’nin ezelden beri kardeş. Türk askeri 1953’e kadar bizimle savaştı. Bu nedenle ben buna ‘kan kardeşliği’ diyorum. Türkiye, bizim için dövüşmekle kalmadı, bizim için okullar da açtı. Bu nedenle, bizim bir başarımız varsa onu sizinle paylaşmalıyız ve birlikte yükselmeliyiz” dedi. Savaş zamanında Türk askerleri tarafından sahiplenilen Ayla isimli kıza da değinen Kim, sahnede Türkçe ve Korece ‘Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur’ şarkısını söyleyerek Yarının Eğitimi Zirvesi katılımcılarından büyük alkış aldı.

Kore’de eğitimin 1950’den bu günlere geçirdiği serüveni fotoğraflarla anlatan Kim, “Güney Kore, eğitimi merkeze koyan bir ülke ve her aile çocuklarını mutlaka okutur.” dedi. Açık havada, bomba düşen bir yerin yakınında ve çatısı olmayan mekânlarda eğitim alan öğrencileri gösteren Kim,“Güney Kore’de eğitim pali pali” dedi. Pali Pali’nin yerel bir ifade olduğunu açıklayan Ki Seok Kim, açıklaması zor olmakla beraber bu kelimenin yavaş ama istikrarlı ilerlemek anlamı taşıdığını ifade etti.

Eğitimde Fırsat Eşitliğine Dikkat Çekildi

Prof. Dr. Ki Seok Kim, Güney Kore’de ailelerin eğitime büyük kaynak ayırdığını söyledi. “Kalite gereklidir ancak fırsat eşitliği de önemlidir. Kore’de varlıklı ailelerin çocukları daha başarılı değildir. Süper zengin bir aileden gelmeyenler de yüksek skorlara ulaşabilir” dedi.

 Prof. Dr. Adnan Yüksel: Dünyadaki En Büyük Zafer İnsanın Kendini Keşfetmesi 

Beyin ve öğrenme üzerine konuşma yapan Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel, beynin nasıl öğrendiği ve eğitim ürettiği konusunda detaylı bir sunum yaptı. Dünyada en büyük zaferin insanın kendini keşfetmesi olduğunu söyleyen Yüksel, “Taklit yapmayacağız. Kendimize has bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Tek ihtiyacımız çok daha fazla çalışmak” diyerek her ülkenin kendi özgün serüvenini takip ettiğini, Türkiye’nin de mecburen ve mutlaka ilerleyeceğini ancak bunun çok daha erken gerçekleştirilmesi için çok çalışmak gerektiğini ifade etti.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Kripto Paralar ve Blockchain Hakkında Bilmeniz Gerekenler

$
0
0

Kripto Paralar; genel olarak Blockchain teknolojisini bir kaç farklı şekilde kullanarak üretilmiş dijital ve çift harcama olanağı olmayan dijital varlıklardır. Kripto paraların en önemli ortak özelliği hemsi temel olarak Blockchain teknolosi kullanır. Kimi direckt olarak Blockchain temenile bağlıdır, kimi ise dağıtık Node adı verilen bir ağ üzerinde çalışır. fahat her biri kendi içerisinde farklı bir protokol kullanır.

Eğer Bitcoin gibi bu işin en bilinen ve güçlü olan dijital varlığını ele alacak olursak. Diğerlerine göre çok data kararlı, kayda değer ve tutarlı şekilde hareket eder. Eleştirilere aldırış etmeden sadece 1 veya iki kez Fork yapmış olan aynı zamanda Segwit’i başarılı şekilde gerçekleştirmesi ile bir üst katmanı Blok yoğunluğunu ve diğer ufak hataları güncellemesi sonucu ortadan kaldıran bir dijital varlıktır Bitcoin.

Bitcoin‘in temel amacı konusunda aslında birçok spekülasyon bulunuyor. Şahsi fikrim; “Ne bankaları bitirmek, ne de aracı kurumları ortadan kaldırmak için tasarlanmadı” Bitcoin’in tasarlanmasında 3 temel amaç vardı. Bunlar şu şekilde sıralanıyor.

  1. Kağıt Paranın Kopyalanabilir Olması: Bildiğiniz gibi kağıt paralar her ne kadar önemli kalıplar ve dijital bazı araçlar ile oluşturulmuş olsada günümüz teknolojisinde bir kağıt parayı bire bir kopyalayabilen bir teknoloji bulunuyor. Dolayısıyla ne yaparsanız yapın Dolar, Euro ve Türk Lirası gibi paraların kopyalanmasının önüne geçemezsiniz. Ekonomik darbeler bu şekilde vuruluyor. Ülke içerisinde basılmış olan paralar çeşitli ticari işlemler ile farklı ülkelere taşınıyor ve ülke içerisinde ekonomik problemlerin yaşanması sağlanabiliyor. 3. Dünya ülkelerinde bu paranın basılarak kullanılıp kullanılmadığını bilemiyorsunuz. Bunu devletler dahi yapıyor olabilir. Kendi ülkesi içerisinde bu organizasyonu yapması kadar kolay bir işlem yok devletler için.
  2. Küsürat ve Tam Karşılıklı Ödeme: Genel olarak tüm dünya ülkelerinde kredi kartı ödemeleri dışında genel ödemelerde küsürat kıyası vardır. Avrupa küsüratlarda çok dikkatlidir ancak diğer ülkeler aynı şekilde değil. haksız kazançlar küsüratlar sayesinde oluşabiliyor. Buna bağlı olan bir diğer konu ise metal paralar. Dünya genelinde bozuk paraların kaybı konusunda tüm ülkeler muzdarip aslında. Örneğin 80 milyonluk Türkiye’yi ele alalım. 1 yıl içerisinde 52 Milyon kişinin bozuk paralar ile işlem yaptığını kabul edelim. Bu 52 Milyon kişinin 1 yıl içerisinde 0.5 kuruş tan 50 kuruş 1 lira 2 lira gibi değişik miktarlarda 10 TL kaybettiğini düşünelim koltuk arasına düşürmesi, yolda düşürmesi , çeşitli sebeplerden dolayı kaybetmesi diyelim. 52 Milyon x 10 TL dediğimiz zaman 520,000,000,00 TL 1 yıl içerisinde kaybettiğimiz gerçeği ortaya çıkıyor. Bu kesinlikle resmi bir hesaplama değildir afaki de olabilir oldukça düşükte. Bunu belirlemek devletin kurumlarının işi. Dolaşımda olan metal parayı ve olmayanı hesapladığında ortaya çıkan rakam içler acısı olacaktır. Kaybettiğiniz her kuruş milli sermayeye vurduğunuz büyük darbedir.
  3. Kişiler Arasında Değişim ve İletişim:  Bir ticari ilişkiyi Banka ve Aracı Kurumlara ihtiyaç duymadan gerçekleştirebilmenize olanak tanıyan Bitcoin ve Kripto paralar, aslında ilk olarak Hacker olarak adlandırdığımız Bilgisayar Korsanları arasında yaygın olarak kullanılmıştır. Sonrasında piyasa değeri oluşmuş ve global ölçekte bir değer sahibi olmuştur. 2017 ve 2018 yılları Bitcoin ve diğer Kripto Paralar için önemli dönüm noktalarından biri olmuştur. Burada anlattığım araçların dışında birçok şey söylenebilir. Ancak buna bağlı ve bağımlı olan birçok konu bulunuyor.

Finans ve Kripto Para dünyasını kısa metinlerde anlatmak oldukça zor açık oturumlarda konuşmak, tartışmak ve uzmanlar ile bazı fikir birliklerine varmak gerekir. Ancak herkesin çok bildiği yerde aslında hiç kimsenin hiç bir şey bilmediği nedense hep ortaya çıkmıştır. Gerek Merkez Bankamız’ın atmış olduğu adımların geç kalınmış adımlar oluşu. Gerekse Siyasilerin Merkez Bankası ve Poltikalarını eleştirerek onlar üzerinde be piyasada Merkez bankası itibarı konusunda kötü etki yaratması ülkemizin çıkarını gözeten bir yaklaşım ve davranış olduğundan pek emin değilim.

Elbette herkesin kendine göre sebepleri ve nedenleri vardır, ne de olsa çıkar ilişkilerinin döndüğü bir dünyada ülke çıkarları kişisel çıkarlardan her zaman önde olacaktır. Eğer ülke batarsa kişisel çıkarları olanlarda batan ülkenin içinde batacağı için temkinli hareket etmek zorundalar.

Ülkemiz katmadeğer üreten bir ülke, silah sanayi ve üretim alanında başarılı çalışmalar ortaya koymaya devam ediyor. Bu hemen bir katma değer üretebilir mi? Ciddi bir soru işareti ancak öünümüzdeki bir kaç yıl içerisinde hem Silah Sanayi hem de çeşitli kalem ürünlerde dışa bağımlılık tamamen ortadan kalkacaktır. Buna inanmak başarımızın anahtarı olabilir. Ülke yandı bitti haberleri yapanları bu ülkenin ne Dolar nede Euro ile yönetilmediğini bilmesi gerekir. Alternatifler artık gün geçtikçe artıyor. Petrol ürünlerinde Rusya İran gibi pazarlar bulunuyor. Bunların yanı sıra diğer ithalat ve ihracatlarda yine Çin ile yapılan anlaşmaya göre Çin Yuanı kullanılması muhtemel. Dolayısıyla hiç bir ülkenin artık Dolar veya Euro’yu baz alması söz konusu değil. Herkes kendine çok kısa süre içerisinde çekidüzen vermek zorunda kalacaktır.

Bilişimciler Üyesi Hakan Atabaş tarafından kaleme alınan makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Kendinizi Daha İyi Tanımanıza Yardımcı Olacak 18 Soru

$
0
0

Etrafımızdaki insanların hakkımızdaki olumsuz düşünceleri, çoğumuz için stres ve üzüntü kaynağı olabiliyor. Negatif yorumlar ve eleştirilerle karşılaştığımızda, tüm bunların sebebinin çevremizdekilerin bizi yeterince iyi tanımaması olduğuna inanıyoruz. Peki biz kendimizi yeterince tanıyor muyuz?

Kendinizi tanımanın yolu, kendinize soracağınız etkili sorulardan ve bu sorulara dürüstçe, kendinizi yargılamadan ve sınırlandırmadan vereceğiniz cevaplardan geçiyor.

İşte kendinizi tanımanıza yardımcı olacak 18 soru: 

  1. Tek bir cümleyle tanımlaman gerekirse: Sen kimsin?
  2. Tek kelimeyle: Ne için yaşıyorsun?
  3. Ne için acı çekmeye değer?
  4. Asla vazgeçmeyeceğin şey nedir?
  5. Her zaman önlemeye çalıştığın şey nedir?
  6. Kıymetini yeterince bilmediğin şey nedir?
  7. Şu an en çok ihtiyaç duyduğun şey nedir?
  8. Kimsenin seni yargılamayacağını bilsen ilk yapacağın şey ne olur du?
  9. Kimsenin elinden asla alamayacağı şey nedir?
  10. Kimi affetmek isterdin?
  11. Boşluğu doldur: Mutluluk   ...   değildir.
  12. Sevdiğin kişiler üzerinde nasıl bir etki bırakmak istersin?
  13. Boşluğu doldur: Hayat   ...  'e tahammül etmek için çok kısa.
  14. Seni daha önceleri korkutmuş olsa da artık korkutmayan şey nedir? 
  15. Her zaman sabırsızlıkla beklediğin şey nedir?
  16. Hayatın boyunca asla unutmak istemediğin şey nedir?
  17. Sana zamanın ne kadar hızlı aktığını hatırlatan son olay nedir?
  18. Herkesin ölmeden önce en az bir kez söylemesi gereken şey nedir?

Yukarıda yer alan, Marc ve Angel Chernoff tarafından hazırlanan soruları belirli aralıklarla kendinize tekrar tekrar sorarak, kendinizdeki değişimleri de net olarak gözlemleyebilirsiniz. 

Uplifers kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Kitlesel Fonlama İle Gerçekleşmiş Garip Ama Özgün Fikirler!

$
0
0

Kitlesel fonlama hayallerin gerçeğe dönüşmesine yardımcı olacak finansmanın sağlanmasıdır. Tüm büyük projeler ve işletmeler önce bir fikirle başlar ve ilk olarak özgün bir şekilde yaratıcılığını konuşturup ortaya bir proje çıkarır. Tabi hayata geçirelen fikirler zamanla bizim hayatımızda da etkin rol oynamaya başlıyorsa işte orada başarı faktörleri yatıyor.

Herkesin mutlaka;

Acaba şunu yapsam olur mu?

Ya bir fikrim var ama gerçekten bana herkes güler mi? 

Acaba bu çılgın fikirlerim destek alır mı?

tarzında aklını kurcalayan düşünceleri vardır. Hatta bir çoğumuz bu gibi düşünceler ve maddi yetersizlikler nedeniyle düşünmekten bile korkar hale gelerek yaratıcılığımızı kaybederiz.

İşte tamda bu noktada kitlesel fonlaması sisteminin önemi ortaya çıkıyor. Çünkü kitlesel fonlama sistemi; hiç ummadığımız fikirlerin hayata geçirilerek insan hayatında önemli bir yer edinmesini amaçlıyor. Kitlesel fonlaması sistemi denilen mekanizma fon talep eden proje sahiplerine fikirlerini gerçekleştirebilmeleri için destekçi oluyor.

Şimdi kitlesel fonlama ile desteklenmiş tuhaf ancak bir o kadar da başarılı olan bir kaç proje inceleyelim; 

1-) BugASalt- The Final Push: Orijinal Tuz Silahı

Genellikle yaz aylarında artan sineklerle baş etmek zorunda kalmak biraz canımızı sıkabilir. Kabul edelim ki sinek raketleri de sıkıcıdır. Av tüfeğine benzeyen bu alet sıradan sofra tuzu kullanarak kullanıcıların ev sineklerini ve sivrisinekleri imha etmesini sağlıyor ve Lorenzo Maggiore’nin bu fikri Indiegogo’nun en başarılı kampanyalarından biri olma özelliğini taşıyor. 2012 yılında başarılı olan bu proje aynı yılda 10.000′in üzerinde müşteri ve 21.400′den fazla Bug-A-Salt Orijinal Tuz Silahı satılmıştır. Tehlikeli kimyasallar ve böcek ilaçları kullanmak yerine sıradan sofra tuzu kullanmak daha iyi bir yoldur. Sadece sıradan sofra tuzu kullanılarak sinekleri ve diğer haşere böceklerini öldürmek için bu dahiyane tasarımla minyatürize edilmiş bir av tüfeği etkisi yaratılır. Özellikleri arasında zehirli madde içermemesi, bataryalı olmaması, son derece kullanımı kolay olması, tavanlar ve köşelerdeki davetsiz böceklere de kolayca yok edilebilir özelliklerini taşımaktadır.

2-) Breathometer: Alkol Ölçüm Cihazı

Breathometer, nefes analizi teknolojisinde öncüdür. Misyonları, insanların daha akıllı kararlar almalarına ve yaşamlarını iyileştirmelerine yardımcı olmak için dünyanın ilk taşınabilir nefes analizi platformunu oluşturmaktır. Bu özgün ve yaratıcı icat olan Breathometer’s akıllı telefonlarınızı alkol ölçüm cihazına döndürüyor. iOS ve Android uyumlu olan aksesuarı kullanabilmeniz için ilk başta uygulamayı mobil cihazınıza indirilmesi ve ardından Breathometer’ı mobil cihazınızın 3,5 mm kulaklık girişine takmanız gerekiyor. Cihaz alkol oranınızı test ediyor ve uygulama sonuçlarını kaydediyor. Proje sahibi Charles Michael Yim, Silikon Vadisi’nin deneyimli 3x’lik bir seri girişimcisidir. Eylül 2012′de Charles Michael Yim tarafından kurulan Breathometer için, ABC’nin Emmy Ödülü kazanan Shark Tankı’nda bir Reality TV yıldızı olduğu için Mark Cuban’ın da dahil olduğu 5 ünlü yatırımcıyı 1 milyon dolarlık Breathometer’a yatırım yapmaya ikna etmiştir. Indiegogo’nun başarılı kampanyalarından olan Breathometer’s için 15 Nisan 2013′te % 553 fon sağlandı.

3-) Lady Dinah’s Cat Emporium: Kedi Kafe

Londra ve dünyadaki inanılmaz hayvan sever insanlar tarafından yoğun ilgi gören Lauren Pears’ın bir projesi olan Cat Emporium, 15 Şubat 2013 tarihinde, kediler ve insanların Shoreditch yakınlarındaki Doğu Londra’da bir rahatlama ve sevinç ruhu içinde paylaşacakları lüks bir alan açılması fikri için başvurduğu Indiegogo platformundan 109.510 £ toplandı. Başlarda yer bulmakta zorlanan proje sahibi, Birleşik Krallık’ta yeni bir iş türü açmanın bürokrasisini müzakere ettikten ve sosyal medya ağlarının aracılığıyla harika destekçilerle emin adımlarla kendini duyurdu. Kedilerle her seans 2 saat sürmektedir. Ayrıca kedileri iyi ve sağlıklı tutmanın maliyetlerini karşılanması ve personellerin bakım masraflarının karşılanması için 5 sterlinlik bir teminat bulunmaktadır.

Belki de bunun gibi birçok fikir aklınızdan geçmiş olabilir. Ya da daha çılgınlarcası… Yani tuhaf diye düşündüğünüz fikirler aslında yaratıcı olabilir. Sonuçta öyle ya da böyle bu başarılı girişimlerin sonunda bazı insanların hayatlarında da etkin rol oynayabiliyor. Bu yüzden hiçbir zaman projenizi tuhaf bulmayınız ve kitlesel fonlama ile çılgınca fikirler üretmeye devam ediniz.

Fongogo kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

6 Adımda Yaşamınızdaki Stresi Azaltın, Başarıyı Arttırın!

$
0
0

Hadi, uzun bir günün ardından eve ilk adım attığınız o ana bir gidelim. Kapıdan girdiniz, kiminizi oldukça dağınık bir manzara karşılıyor olabilir. Bazılarınızın görece daha düzenli bir çerçevesi olabilir. Ancak askılığınıza astığınız montlarınızın düzeni, belki salonunuzda var olan renk tonları, yaşam alanınızı paylaştığınız bitkiler ve daha birçok tasarım elementinin sizin sakinliğiniz ile doğrudan bağlantılı olacağını biliyor muydunuz?

Kökeni 12.yy’ a kadar dayanan Zen felsefesi de işte tam da bundan bahsediyor. “Zen” kısacası küçük ayrıntıların anlama sahip olduğundan bahseder. Zen felsefesi, olan biten ne ise onu olduğu gibi tüm farkındalığı ile yaşamak ve bir diğer olay, konu ya da duruma yine yepyeni, kapsayıcı ve tam bir farkındalıkla geçebilmektir. O halde yaşam alanınıza zen felsefesi ile yaklaşmak, mekanın farkındalığınızı bozmaması olarak da özetlenebilir. Zen felsefesine göre tasarlanmış bir ev, sizin tüm eylemlerinizde farkındalığınızı artıracak ve daha bilinçli bir farkındalık haline geçmenize önayak olacaktır.

Peki Zen felsefesine göre bir tasarım bize tam olarak ne anlatıyor?

Öncelikle Zen, minimalist bir yaklaşımı tarifler. Doğal malzemeleri, doğal ışığı ve karmaşadan tamamen sıyrılmış bir sadeliği kullanmayı ön plana çıkarmaktadır. Yani Zen bir ev ortamı, minimalist, görsel olarak dengeli ve aynı zamanda estetik ve dolayısıyla sakin ve rahatlatıcı olmalıdır. Peki hangi yollarla daha Zen bir ev tasarlayabiliriz?

1- Fazlalıklardan kurtulun

Yukarıda bahsettiğim gibi, sizi daha dengeli bir hale getirecek bir ev tasarlamak için öncelikle fazlalıklarınızdan kurtulmanız gerekir. Bunun için işe ev eşyalarınızı kategorize ederek başlayabilirsiniz. Mutfak eşyaları, kıyafetleriniz, ayakkabılarınız, dekoratif objeleriniz, takılarınız, mobilyalar, mobilya aksesuarları, teknolojik aletler ve varsa çocuklarınıza ait eşyalar olmak üzere çalışmanızı kategorilendirin. İşe mutfak eşyalarınızla başlayın. Kullanmadığınız ve muhtemelen de kullanmayacağınız ya da sayıca çok fazla olan aynı kategorideki objenizi bir masanın üzerine yerleştirin ve mutlaka bir parçayı kenara ayırın. Daha sonra da bir ihtiyaç sahibine vermek üzere onunla vedalaşın. Bunu mutfaktaki aynı kategorideki tüm objeleriniz için yapabilirsiniz. (Mesele 5 adet borcam yerine 2-3 adet seçebilirsiniz.)

Kıyafetlerinizi ve ayakkabılarınızı ayıklamak da için de aynı senaryoyu izleyebilirsiniz. Bunun yanı sıra kendinize bir kural geliştirin. Örneğin, geçen kış hiç giymediğiniz eşyaları muhtemelen bu kış da giymeyeceğiniz için onları ayırın ve vedalaşın. Unutmayın bir gün lazım olur diye kenara istiflediğiniz her bir obje, bağ kurduğunuz yeni bir alan yaratır. Bu bağı koparıp özgürleşin. Evinizde istiflediğinizi düşündüğünüz tüm objeler için bunu yapın.

2- Yeşil alan yaratın

Az ve öz sayıda ve akıllıca yerleştirilmiş bitkilerin modunuzu yükseltmesi kaçınılmaz olacaktır. Ancak, bitkileri ne kadar severseniz sevin, 15-20 tane bitkinin ev ortamındaki bakımının zorluğu ve sürekli çürüme  riskine karşılık belki 5 tane uzun ömürlü bitki edinebilirsiniz. (Ancak bu sizin bir tutkunuz ise, bitkileriniz için belki bir balkonda yeni bir alan tasarlayabilirsiniz, ancak iç mekanda fazla sayıda bitkiden uzaklaşmanızı öneririm.) Bunun için çiçekli bitkiler yerine, az bakım gerektiren ve evinizin havasını yenileyen sukulentleri tercih edebilirsiniz.

3- Duvarlarınıza yeni bir dokunuş

Evinize bir bakın ve duvarlarınız sayıca ve düzensiz birçok obje ile kaplıysa, yine sadeleşin. Örneğin resimleriniz için bir duvar seçip, o duvarı bir galeri duvarına dönüştürebilir ve tüm objelerin tek bir duvarda düzenli bir biçimde yer almasını sağlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra salonunuzda TV arkasındaki duvarı ve yatak odasında yatak arkasındaki duvarı mutlaka sakinleştirici, sıcak ve pastel tonlarda bir renge boyatın. Bunu yaparken renklerin insan üzerindeki etkileri üzerine küçük bir araştırma yapabilir ve mobilyalarınızla uyumlu bir ton seçerek evinize sıcaklık katabilirsiniz. Ya da Türkiye’de çoğumuzun hoşuna gitmese de diğer bir minimalist yaklaşım olarak, tüm duvarları bembeyaz ve sade bırakabilirsiniz.

4- Dekoratif objelerinizde doğallığı yakalayın

Halihazırdaki evinizi yeniden dönüştürdüğünüz için mobilyalarınıza dokunmayabilirsiniz ya da günümüzde oldukça popülerleşen “kendin yap” işleri ile mobilya kapaklarınızı vb. minimalize edebilirsiniz. Ancak, kristal görünümlü, parlak, dikkat çeken objelerinizle vedalaşmanızda fayda var; ahşap tonlarındaki birkaç objeyle mekanınızı tasarlayabilirsiniz. Belki ahşap bir dresuar ve üzerinde minimalist bir yeşil bitkiyi giriş alanınıza yerleştirmek, eve girdiğinizde o sakinliğe adım atmanızı da kolaylaştıracaktır.

5- Toparlanın

Komodinin üstünü, belki makyaj masanızı, banyo ve mutfak tezgahınızı bir gözden geçirin. Her şey el altında olsun diye yarattığınız düzen belki sizi daha sakin bir ortamdan alıkoyuyor olabilir. Örneğin eşyalarınızı mümkünse açıkta değil, çekmece ve dolaplarda tutun. Kaldırma işlemini yaparken mutlaka bir fazlalık elemesi yapmayı da unutmayın. Mutfakta ve banyoda, birkaç küçük müdahale ile, belki duvara yerleştireceğiniz bir raf ya da edineceğiniz küçük doğal ahşap bir dolap vb ile, gerekli malzemelerinizi salon duvarında olduğu gibi tek bir noktada ve belli bir düzende yerleştirin. Bunu yaparken mevcut çekmece ve dolaplarınızı da belirli bir düzene sokmayı ihmal etmeyin.

6- Evinizin kokusunu tarifleyin

Her evin bir kokusu vardır. Siz de kendi ev kokunuzu değiştirin. Günümüzde bir çok ev dekorasyon mağazası ya da kişisel bakım marketlerinden edinebileceğiniz, size huzur veren bir koku bulun ve bu kokuyu, banyonuz ve giriş alanınıza yerleştirin. Eğer hoşunuza gidiyorsa, yatak odanızda tercih edeceğiniz, lavanta özlü bir kokunun sizi sakinleştirip daha derin bir uykuya dalmanızı sağlayacağını söyleyebilirim.

Tüm bu 6 adımı belirli periyotlarla tekrar gözden geçirmeyi ve sadeleşmeyi yaşamınızın her alanında uygulamayı unutmayın. Daha sakin bir ruh halinin sizi karşılaması kaçınılmaz olacaktır.

UpLifers yazarı Fulya Ateş'in kaleme aldığı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Millileşme Trendi ve Yerli Yazılım Üzerine

$
0
0

Millileşme bugünlerin trend kelimesi.Tabi biz bugün değil, yıllardır "yerli" ve "millileşme" kelimesini kullanıyoruz. Çünkü bu vatan da yaşayan her bireyin bence görevi. Ancak yabancı markalara düşkün ne kadar çok insanımız var.

Konuşmaya gelince millileşmeyi ağzından düşürmeyen, ama icraata gelince ben yerli ürün almam diyen kişilerden bahsediyorum. Yabancı markalara devasa bütçeler ayıran, fakat yerli markaya gelince kısanlardan bahsediyorum. Denemeden, imkan verilmeden veya araştırma yapılmadan nasıl olunur da ürünü en iyi yapabilirsin.

Gaziantep de 5 adet organize sanayi bölgesi mevcut. Özellikle halı sektöründe ki “dünyada halının çini Gaziantep” sözünü yabana atmamak gerekir. Yatırımın en büyüğü halı tezgahı bunu Belçika’dan veya Almanya’dan alıyoruz. Bununla yetinmiyor sarf malzemesini de dışardan alıyoruz. Çünkü Türkiye’de üretilen malzemeler kaliteli değil diyoruz. Arkadaş deneyin kalitesiz olsun, kaliteli hale getirmek için üretici ile bağlantı kurarak yenisini yaptırın. Yabancıdan 250.000 Euro aldığınız bir sarf malzemeyi o kadar harcayarak bur da yaptırta bilirsiniz. Bu her sanayicinin milli görevi olmalı. Hatta geçen bir toplantıda bahsettim bölge ihracat rakamlarında Şampiyon olan sektörler için tematik ARGE merkezleri, tematik teknoparklar ve araştırma enstitüleri kurulmalı ve o sektöre özel hem sarf malzeme bazında, hem de sektörün gelişmesi bazında hizmet verilmelidir. Artık laf bölümünü geçip bu ülke için icraat döneminde çalışmamız gereklidir

Türkiye’de dünyada olmayacak kadar girişimci mevcut bunları değerlendiremiyoruz. Doğru mentörlüklerle bu girişimciler destan yazarlar ben şahsen inanıyorum. Devletimize açık çağrımdır; bu girişimcilere para vermeyin, ürettikleri ürünleri veya projelerini birlikte yaparak ticari hale getirmek için mentörlük yapınız. Problem ürünü "TİCARETLEŞTİREMEMEK". Bu görev teknoparklara düşüyor. Ancak sadece kira geliri elde etmenin dışında hiç bir şey yapmıyorlar.

Tüm girişimcilere yine çağrımdı; aynı proje konusu ile uğraşan firmalarla tanışmaktan, beraber çalışmaktan ve hatta ortaklıklar yapmaktan korkmayınız. Bakınız, Avrupa’da büyük markalar her zaman böyle çıkmıştır. Ben her proje duyduğumda bu ülkeye katacağı katma değerden ötürü heyecanlanıyorum. Sonuç olarak millileşmede en önemli nokta sanayici ve ihtiyaç sahiplerinin milli ve yerli ürünü denemesi ve o ürünün gelişiminde etkin rol almasıdır.

Ünlü bir düşünürün dediği gibi“aynı şeyleri yapanlar aynı sonuçlar alırlar” geliştirdiğimiz her proje bu ülke için bir dünya markası olabilir. Her proje yeni istihdam yaratabilir. Onun için mücadele edecek bakanlığa ihtiyaç var. Ne dersiniz belki bir gün bu ülkede girişimcilik bakanlığı kurulur ve akıllı insanlar göreve getirilir. Bu bakanlık sektörel ARGE merkezleri kurar, bu bakanlık her il’e girişimcilik evleri ile her projeye imkan ve olanak sağlar. Gerekli sarf ve hammaddeleri alır ve projenin olması için çalışır, sektörel gelişim evleri ile sektörün dışa bağımlılığını bitirmek için teknik ve spektif değerleri yaratır. Sektörde çok iyi olan firmalara daha çok kazanması için mentörlükler yapar. TÜBİTAK ve KOSGEB bitirilerek bu bütçeler bu bakanlığa devir olarak doğru işlenmesi sağlanır. Dışa giden beyin göçü bu sayede durur ve projesi olan bu girişim evlerinde katma değer projeler üretir. 

Kim bilir belki bir gün…

BilişimcilerÜyesi Dr. Ayhan Demir tarafından kaleme alınan makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Kendi Kurduğu Şirketten Uzaklaştırılan 9 Efsane Girişimci!

$
0
0

Şirket değerini milyar dolarlık seviyelere getirerek büyütmüş olmak; büyük başarılara imza atarak dünya çapında hayran kitleleri yaratmak; “en başarılı bilmem kaç yaşın altında gösterilen CEO”lardan biri olarak gösterilmek ya da kendi işini kurmuş olmak; CEO ve Kurucu Ortak olarak dokunulmazlığın olduğu anlamına gelmiyor. 

Özellikle yatırım almış ve belirli büyüklükteki şirketlerde oluşturulan dev Yönetim Kurulu; şirketin maddi manevi zararına olabilecek ve/ya şirketin itibarını zedeleyebilecek tüm davranışlardan sorumlu tutarak CEO ve Kurucu Ortakları işten çıkarabilir. Şimdi sizleri kendi kurduğu şirketten çıkarılan 9 Kurucu Ortağı ile tanıştıralım.

İşte Karşınızda Kendi Kurduğu Şirketten Çıkarılan 9 Girişimci

1- Steve Jobs – Apple

Steve Jobs, Steve Wozniak ve Ronald Wayne tarafından kurulan Apple; 1977’de Ronald Wayne olmadan şirketleşti.

Apple Kurucu Ortağı olan Steve Jobs; şirketin dünyanın en başarılı şirketlerinden biri olmasına yardım etmeden önce, Apple’a atanan CEO John Sculley ile Macintosh bilgisayar fiyatlandırması ile ilgili tartışmalarından sonra, 1985 yılında Yönetim Kurulu tarafından, işten çıkarıldı.

12 yıl sonra “geçici CEO” olarak Apple’a geri döndü. Hayatını kaybederek aramızdan ayrıldığı, 2011 yılına kadar, şirketin CEO’su olarak çalıştı.

Image result for 1- Steve Jobs – Apple

2- Sandy Lerner – Cisco

Stanford Üniversitesi’nde Bilgisayar Bilimleri bölümünde Doktora öğrencisi olan Sandra Lerner ve kendisi gibi Bilgisayar Bilimleri öğrencisi, Len Bosack ile birlikte Cisco Systems şirketini 1984 yılında kurdu. Hem iş hem aşkı birarada götüren çift önce evlendi, ikisi de şirketten ayrılmadan önce de boşandılar. 

Sandra Lerner ve Len Bosack, John Morgridge’i 1988’de Cisco’nun üçüncü CEO’su olarak getirdiler. 1990 yılında Cisco NASDAQ’da halka açıldı. Cisco’nun Yönetim Kurulundaki çeşitli anlaşmazlıklar nedeniyle Sandra Lerner işten çıkarıldı. Aynı yıl Len Bosack da istifa etti. İkisi de tüm hisselerini 170 milyon dolara sattı.

San Francisco şehrinin son iki hecesinden oluşturulmuş olan Cisco, 2000 yılına kadar 500 milyar dolar değerinde piyasa değeri ile dünyanın en değerli şirketiydi. 2018 itibariyle Cisco, toplam gelire göre en büyük Amerika Birleşik Devletleri şirketlerinin Fortune 500 listesinde 62. sırada yer alıyor.

3- Elon Musk – Paypal

PayPal, Max Levchin, Peter Thiel, Luke Nosek ve Ken Howery tarafından, Aralık 1998’de Confinity Inc olarak kuruldu. Confinity, Elon Musk tarafından kurulmuş bir online bankacılık şirketi olan X.com ile 2000 yılında birleşti. 

Elon Musk, Paypal’da CEO iken, şirketin Unix tabanlı altyapısını, Microsoft Windows’a taşıma isteğinden ötürü CTO Max Levchkin ile anlaşmazlıklar yaşadı. Ardından PayPal, kullanıcılarının yaptığı büyük dolandırıcılık nedeniyle 10 milyon dolarun üzerinde kaybetti. Tüm bu olaylar nedeniyle Elon Musk 2000 yılında ilk eşi ile çıktığı balayı ile birleştirilmiş bağış toplama gezisinde iken işten çıkarıldı. 

X.com şirketi daha sonra 2001 yılında PayPal olarak isim değiştirdi, 2002 yılında PayPal eBay tarafından 1,5 milyar dolar karşılığında satın alındı. Bu satınalmanın sonrasında Elon Musk, 165 milyon dolar aldı.

Günümüzde Tesla’nın CEO’su olan Elon Musk;  Menkul kıymetler dolandırıcılık suçlanmaları sebebiyle Tesla’nın Yönetim Kurulu Başkanlığından çıkarıldı ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’yla (SEC) yaptığı anlaşmaya göre 20 milyon dolar ceza ödeyecek.

Image result for elon musk paypal

4- Martin Eberhard – Tesla Motors

Martin Eberhard, Marc Tarpenning ile birlikte 2003 yılında Tesla Motors şirketini kurdu. Tesla Yönetim Kurulu 2007 yılında yayınladığı bir basın duyurusuyla; Martin’in Danışma Kuruluna alarak ve Martin Eberhard‘in istifasını istemiştir. 

New York Times, 2008 yılında, Tesla Motors’un kurucu ve eski genel müdürü Martin Eberhard’ın Yönetim Kurulu ve Şirket Yönetiminden, Şirket Danışmanlığına geçtiğini açıklayan bir bildiri yayınladı. Martin, artık Tesla Motors’ta çalışmadığını ve şirkette sadece bir hissedar olduğunu doğruladı. 

2008’de ayrılmasından sonra Martin, Tesla ve Elon Musk aleyhine, sözleşmenin ihlali nedeniyle dava açtı.

Image result for Martin Eberhard – Tesla Motors

5- Jack Dorsey – Twitter

Jack Dorsey; Noah Glass, Biz Stone ve Evan Williams ile 2006 yılında Twitter’ı kurdu. Twitter sisteminde herhangi bir yedeklemenin yapılmaması, Jack’in tasarım, yoga dersleri gibi hobilere odaklanması ve sık sık partilerde boy göstermesi, Yönetim Kurulu’nu rahatsız etti. Jack Dorsey, şirket yönetmeye uygun olmadığı sonucuna varılarak, işten çıkarıldı.

2011 yılında Yönetim Kurulu Başkanı olarak Twitter’a geri döndü. Steve Jobs gibi giyinmeye ve konuşmaya çalışması ile eleştiriler alan Jack Dorsey, Twitter’ın yıllar süren belirsiz büyüme, durgun hisse bedeli ve Twitter’ın uzun vadeli vizyonunu geliştirememe sebeplerinden CEO Dick Costolo yerine; “geçici CEO” olarak geldi. 2015’te “Twitter’ın daimi CEO’su” seçildi.

Jack Dorsey; 2009 yılında kurduğu mobil ödeme şirketi Square şirketi ile Twitter’ı birarada götürerek çalışmalarına devam ediyor.

Image result for Jack Dorsey – Twitter

6- Jerry Yang – Yahoo, Inc

Jerry Yang, Stanford Üniversitesi’nde okurken David Filo ile 1994 yılında Yahoo! Inc. şirketini kurdu. 1999 yılında Jerry, MIT Technology Review’ de 35 yaşın altındaki dünyanın en iyi 100 inovatörlerinden biri seçildi. 2007 yılında CEO Tim Koogle yerine, “geçici CEO” olarak geçti.

Microsoft, Yahoo’yu 44,6 milyar dolara satın almak için teklifte bulundu. Jerry teklifin şirketin değerinin oldukça altında olduğunu ve hissedarlarının çıkarına uygun olmadığını açıklayarak reddetti. Microsoft’tun bu teklifini reddettiği için eleştirildi. Yönetimdeki birçok değişikliğin yanı sıra Jerry Yang’ı 2009’dan ayrılmaya zorlandı. 2009 yılında CEO olarak görevinden ayrıldı ve şirketi 2012’de tamamen terk etti. 

Yahoo!, 2005 yılında Alibaba’nın yüzde 40 hissesini, 1 milyar dolara satın aldı. Alibaba ve Stanford Üniversitesi’nde Yönetim Kurulun’da olan Jerry Yang; 2015 yılında AME Cloud Ventures şirketini kurdu.

2016 tarihinde, Amerikan telekomünikasyon şirketi Verizon, Yahoo!‘nun çekirdek faaliyetlerini 4.83 milyar dolara satın alacağını açıkladı.

7- Mike Lazaridis – BlackBerry

Mike Lazaridis Research In Motion Limited (RIM) olarak da bilinen BlackBerry Limited’i; Douglas Fregin ile birlikte 1984 yılında kurdu. Mike Lazaridis 2012 yılına kadar BlackBerry’de Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO; 2012’den 2013’e kadar Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve İnovasyon Komitesi Başkanı gibi çeşitli görevlerde bulundu.

2000’li yılların ortalarında yöneticiler ve ünlüler arasında oldukça popüler olan Blackberry akıllı telefonunu şirkete kazandırdı. İlk iPhone’un piyasaya çıkmasına rağmen, BlackBerry 2011 yılında büyük bir pazar payı büyümesine sahipti.

BlackBerry akıllı telefonlar için 2011 yılında, yeni platform BBX’i piyasaya sundu. BBX adıyla ilgili ticari marka ihlali suçlamasıyla, platform BlackBerry 10 olarak değiştirilmişti.

BlackBerry 10’un piyasaya sürülmesinin 2012 yılının başlarında olacağını söylendi. BlackBerry lansman tarihi iki kere geciktirerek ancay 2013 yılında piyasaya sürüldü. iPhone ve Android karşısında BlackBerry pazarda büyük pay kaybetti. Hissedarların aylar süren baskı sonrasında Mike Lazaridis 2012’de işten çıkarıldı. Başkan Yardımcısı olarak devam etti ancak Blackberry 10’un tamamen piyasaya sürülmesinden sonra şirketten tamamen ayrıldı.

Çocukluk arkadaşı ve BlackBerry Kurucu Ortağı Douglas Fregin ile 2013’te Quantum Valley Investments‘ı kurdu.

Image result for Mike Lazaridis – BlackBerry

8- Andrew Mason – Groupon

Andrew Mason, 2008 yılında Groupon şirketini kurdu. 2012’de Andrew, CNBC’den Herb Greenberg tarafından “Yılın En Kötü CEO’su” seçildi. 

Groupon’un Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun dikkatini çeken muhasebe sorunları, işyerindeki sorunları yönetmede yaşadığı problemler, Andrew Mason’un işten çıkarılmasına neden oldu. 

Hatalarının sorumluluğunu alarak, en unutulmaz CEO istifa mektuplarından birini yazdı:

“After four and a half intense and wonderful years as CEO of Groupon, I’ve decided that I’d like to spend more time with my family. Just kidding – I was fired today. If you’re wondering why… you haven’t been paying attention.”

“Groupon CEO’su olarak dört buçuk yıl ve yoğun bir yıl geçirdikten sonra, ailemle daha fazla zaman geçirmek istediğime karar verdim. Şaka yapıyorum – bugün kovuldum. Nedenini merak ediyorsanız… dikkat etmediniz. ”

Related image

9- Travis Kalanick – Uber

Travis Kalanick,  Garrett Camp ile Uber şirketini 2009 yılında kurdu. Travis Kalanick, 2017 yılına kadar CEO olarak devam etti, Uber bu tarihte 68 milyar dolar değerlemeye ulaştı.

2017 yılında Uber, sayısız skandal haber ile çalkalandı. Eski Uber mühendisi Susan Fowler, blogunda yayınladığı yazıyla; şirkette üst düzey erkek yöneticiler tarafından yaşadığı cinsel taciz olaylarını ve şirket içerisindeki kadın-erkek ayrımcılığı ilgili yazılar yayınladı.

Şirket kültürüne yönelik bir soruşturma açıldı. İnsan Kaynaklarına yapılan 200’den fazla, cinsel taciz ve zorbalık şikayetlerinin incelenmesinden sonra, Uber, 20’den fazla kişinin işten çıkarıldığını ve gerekli kişilere de çeşitli cezalar verildiğini belirtti.

Daha sonra Google merkezli Waymo, kendi kendine çalışan arabalar için geliştirilen teknolojinin çalındığını iddia ederek, Uber’e dava açtı.

Sonrasında Travis Kalanick’in bir Uber şoförü ile şirketin ücret yapısı ile ilgili öfkeyle tartıştığı bir video ortaya çıktı.

New York Times’ın haberine göre, Uber’in beş büyük yatırımcısı Travis Kalanick’in derhal istifa etmesi gerektiğini ve şirketin liderlikte bir değişime ihtiyacı olduğunu yazdı. New York Times haberi sonrası, TechCrunch Travis Kalanick’in istifasını onayladı.

Travis Kalanick teknik olarak istifa ederken, gerçekte istifa etmeye zorlandı. Travis’in Uber’in Yönetim Kurulunda görev almaya devam edeceği belirtildi.

Related image

Ceyda Anıl tarafından kendi blogunda kaleme alınan www.ceydaanil.com kaynaklı makale haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


İş Dünyasından 17. MÜSİAD EXPO'ya İlk Günden Yoğun İlgi!

$
0
0

Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın katılımıyla gerçekleşen, 124 farklı ülkeden yabancı iş adamlarının, yatırımcı kurumların ve devlet adamlarının ağırlanacağı 17. MÜSİAD EXPO açılışı yoğun ilgi ile gerçekleştirildi. 

Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın katılımıyla gerçekleşen 17. MÜSİAD EXPO’da Sudan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayınİbrahim Al-Senoussi, Somali Finans Bakanı Sayın Mohamud Ibrahim Hayır ve Uganda Kamu Hizmetleri Bakanı Wilson Muruli Mukasa konuşma yaptı. Rekor sayıda katılımcı ülkeyi ağırlayan EXPO, 21-24 Kasım 2018 tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da gerçekleşiyor.

8 binin üzerinde B2B görüşmesine ev sahipliği yapması beklenen etkinliğe, 124 farklı ülkeden 400’e yakın alım heyeti katılıyor. Fuarın ayrıca 30 ülkeden, bakanlık seviyesinde üst düzey katılımcıya ev sahipliği yapması bekleniyor. 17. MÜSİAD EXPO, uluslararası iş fırsatları sunan bir platform olduğu kadar, bu yıl, üretmek isteyen sanayicinin yüzünü güldürecek somut projelerin de açıklanacağı bir fikir paylaşım ortamına dönüşüyor. Gayrimenkul Kıymetler Borsası GABORAS, Orta Ölçekli Sanayi Projesi, Karz-I Hasen Sandığı ise bu projelerden bazıları.

Yapısal Dönüşümde Temel Eksenimiz: “Yerlileşme”, “Teknoloji Üretimi” ve “Markalaşma”

Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank17. MÜSİAD EXPO açılışında yaptığı konuşmasında“Aslında bugün burada, Türkiye’den dünyaya çok güzel bir mesaj da veriyoruz. Küresel ticaret savaşlarının gündemi meşgul ettiği bu dönemde, biz yeni işbirliklerini yeşertmenin ve birlikte kazanmanın peşindeyiz. Çünkü şunu biliyoruz, ticaret savaşının galibi olmaz. Yatırımın, üretimin ve ticaretin canlanması için kolektif bir çabaya ihtiyaç var. MÜSİAD EXPO gibi organizasyonlar da bu çabanın somut çıktılara dönüşmesi açısından önemli fırsatlar barındırıyor.

Ekim ayıyla birlikte, 12 aylık ihracatımız geçen seneye göre yüzde 8 arttı ve 167 milyar dolara ulaştı. Bu tutarın 145 milyar dolarını sanayi sektörümüz sırtladı. Sanayimizin daha da güçlenmesini çok önemsiyoruz. Yine sanayide rekabeti artırmak için, üretimde yapısal dönüşümü gerçekleştirmeye odaklandık. Bu dönüşümde temel eksenlerimiz; “yerlileşme”, “teknoloji üretimi” ve “markalaşma” olacak.” dedi.

İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde Ülkemiz 190 Ülke Arasında 43’üncü Sıraya Yükseldi

Yatırımcı dostu bir ortam sağlamanın hükümetin en temel öncelikleri arasında bulunduğunu belirten Bakan Varank, “Bakın Ekim ayında sevindirici bir gelişme yaşadık. Dünya Bankası’nın İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde ülkemiz 190 ülke arasında 17 sıralık bir sıçrama göstererek 43’üncü sıraya yükseldi. Bu özetle şu anlama geliyor: İdare olarak, yatırım yapmak isteyene ilave iş çıkartmıyor, bürokrasiyi azaltıyor ve hayatlarını kolaylaştırıyoruz. Hiç kuşkusuz bu durum ülkemizin uluslararası yatırımlar için daha da cazip hale gelmesine katkı sağlayacaktır. Uyguladığımız istikrarlı politikalar sayesinde, 16 senede 201 milyar dolar’lık doğrudan yabancı yatırıma ev sahipliği yaptık. Yüksek katma değerli ve nitelikli istihdam oluşturan uzun vadeli yatırımları ülkemize çekmeye yönelik politikalarımız önümüzdeki dönemde de devam edecek. Türk iş insanlarının da özellikle Afrika Bölgesi’ndeki potansiyeli değerlendirmeleri gerektiğinin de bir kez daha altını çizmek isterim.”

“MÜSİAD 85 Ülkede 125 İrtibat Ofisiyle Güçlü Bir Ticaret Diplomasisi Yürütmektedir”

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan ise yaptığı konuşmasında “MÜSİAD, bundan 28 yıl önce bütün derdi, memleketi olan, bir avuç yürekli insan ile başladı yolculuğuna. Yolumuz uzundu. Yolumuz meşakkatliydi. Çok badireler atlattık. Çok virajlar döndük. Ve bugün, vardığımız noktada artık MÜSİAD, olgunluk çağını yaşayan, tecrübeleriyle gelecek öngörüleri yapabilen, geçmişiyle gurur duyan, geleceğine sahip çıkan bir hamidir. Bugün MÜSİAD, ona kalan mirasın bilfiil farkında ve her daim hazır, vakur ve bir o kadar mütevazı bir güçtür. MÜSİAD, sadece ülkesine değil dünyaya da varlığını kabul ettirmiş bir sermaye örgütüdür. Gücünü tabandan alan ve paylaşımı tabana yayan bir ekonomik ağdır. Sadece ülkesinde değil dünyanın dört bir yanında beraberlik ruhunu ateşleyen, birleştirici bir unsurdur.

85 ülke, 215 irtibat noktasına ulaştırdığımız teşkilat ağımızdan aldığımız güçle, bir “Ticaret Diplomasisi” yürütüyoruz. Birer ticari ataşe gibi çalışan yurt dışı şube başkanlarımız ve temsilcilerimiz aracılığıyla, bulunduğumuz ülkelerde iş insanlarını bir araya getiriyor ve ülkelerimiz arasında işlevsel bir köprü kuruyoruz. Teşkilatlanma çalışması yürüttüğümüz ülkelerin önemli STK’ları, kurum ve kuruluşlarıyla iş birliği anlaşmasına giderek ve MoU anlaşmaları imzalayarak Türkiye adına önemli ticaret köprüleri kuruyoruz.

hracatımızın % 56’sını ve ithalatımızın %38’ini gerçekleştiren ve ülkemize cari fazla veren, ekonomisinin taşıyıcı gücü olan KOBİ’lerimiz için güven verici ve birleştirici bir unsurdur. MÜSİAD, zamanla kazandığı iş yapma tecrübelerini KOBİ yapıları ile paylaşıp yeni iş modelleri geliştirmektedir. Orta ölçekli Sanayi Bölgeleri Projeleri bu desteklerden sadece biridir. Bu projemiz, küçük sanayi siteleri ve OSB arasında sıkışmış işletmeleri bir alternatifle buluşturmaktadır. İşletmesini küçükten orta ölçeğe taşıma hedefi olan firmalara cesaret vermektedir. MÜSİAD EXPO Projeler Vadisi kapsamında görücüye çıkacak olan bu Proje, bir “üretim kampüsü” şeklinde inşa edilecektir. Alman ekonomisinin %80 nini 20.000 KOBİ oluşturmaktadır. Biz de ülkemizde her yıl 2000 KOBİ firmamızı, orta ölçekli hale getirip, faaliyete geçtikten sonra yılda 200 milyar $’ı ülke ekonomisine kazandırmayı amaçlıyoruz. Bu yılki fuarın hedefi «fikir ve hedeflerini hayata geçirmek isteyen yerli ve yabancı iş insanlarını bir iş platformunda bir araya getirmek ve Türkiye’nin ticari hacmini artırmaktır. 2023 için koyulan 500 milyar dolarlık ihracat hedefine yönelik en kritik zirvelerden biri olan MÜSİAD EXPO, potansiyel ihracat ilişkilerinin kurulacağı önemli bir iş platformu oluşturmayı öngörmektedir.”

İnsansız Deniz Aracı (İDA) Görücüye Çıkıyor

MÜSİAD EXPO kapsamında bu yıl, High Tech Port, 22.International Business Forum (IBF) ve 6. Uluslararası Genç İş Adamları Kongresi (UGİK) programları da eş zamanlı olarak düzenleniyor. Fuar kapsamında düzenlenecek High Tech Port’ta ise savunma ve havacılık sektörlerinin öncü isimleri ileri teknolojiyle üretilen ürünlerini sergileyecek. Fuarda bu yıl ilk kez, yeni geliştirilen “İnsansız Deniz Aracı” (İDA) da görücüye çıkacak.

Fuarın son günü ise Genç MÜSİAD tarafından düzenlenen 6. Uluslararası Genç İş Adamları Kongresi (UGİK), düzenlenecek. “İşin Başında Gençler Var” sloganıyla EXPO kapsamında gerçekleştirilecek organizasyonda, “Gençlik, Girişimcilik ve Bilgi Ekonomisi” ana teması altında, “Dijital Para, İnovasyon ve Kurumsallaşma” ve “Dönüşen Dünyada Geleceğin Meslekleri” gibi konular ele alınacak.

Asya’dan Avrupa’ya, Orta Doğu ve Afrika’dan Türki Cumhuriyetlere kadar yabancı iş adamları ve devlet adamlarını konuk edecek 17. MÜSİAD EXPO hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.musiadexpo.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Global Kripto Para Piyasaları Küçülürken, Türkiye’deki İşlem Hacmi Artıyor!

$
0
0

Ocak 2018’den bu yana %82 oranında değer kaybeden kripto para piyasası, yalnızca son bir haftada 65 milyar dolardan fazla eridi. Birçok kripto para birimi çift haneli değer kaybederken, Türkiye’deki yatırımcıların yerli kripto para platformlarındaki işlem hacmi son 1 haftada %72, son 1 ayda ortalama %37 arttı.

2018 yılının ilk çeyreğinden bu yana küçülen kripto para piyasaları yeni bir değer kaybı kriziyle karşı karşıya bulunuyor. Kripto para birimlerinde yaklaşık bir haftadır süren keskin düşüşler, işlem hacmi ve pazar büyüklüğünü de daralttı. Piyasalardaki hareketliliği analiz eden uluslararası kripto para işlem platformu Bitmarex, son 1 ayda %35 küçülen küresel kripto para piyasalarının hacminin 145 milyar dolara gerilediğini açıkladı. 2018 Ocak ayıyla kıyaslandığında ise kayıp %82’ye ulaşıyor. Globaldeki düşüş trendindin aksine Türkiye’deki yerli kripto para platformlarındaki işlem hacmi, son 1 haftada %72 yükselirken, 1 aydaki toplam artış ortalama %37 oldu.

En Değerli 100 Kripto Paradan Yalnızca 4’ü Değer Kaybetmedi

Piyasa hacmine göre en değerli 100 kripto para birimini inceleyen Bitmarex’in çalışması, ilk 100’de yer alan kripto para birimlerinden yalnızca dördünün son bir haftada değer kaybetmediğini ortaya koydu. Bunlar, stabil kripto para (stablecoin) olarak adlandırılan çoğunluğu dolara endeksli kripto paralar oldu: True USD (TUSD), USD Coin (USDC), Paxos (PAX) ve Dai (DAI).

Bitcoin Cash’deki çatallanma sonucunda, en büyük değer kayıplarından biri Bitcoin’de (BTC) yaşandı. Geçtiğimiz hafta 6.350 dolar seviyelerinde olan Bitcoin, 21 Kasım 2018 itibarıyla 4.450 dolara kadar geriledi. Bir haftada değerinin üçte birini kaybeden kripto para birimi kan kaybetmeye devam ediyor.

Son 2 haftalık süreçte Ripple (XRP), Ethereum’u geride bırakarak Bitcoin’in ardından piyasa değeri açısından en değerli kripto para haline gelmiş olsa da son 1 hafta içerisinde yaşanan kayıplardan o da payını aldı. Geçen hafta 0,54 dolar seviyelerinde olan Ripple, %15 değer kaybederek 0,44 dolara kadar geriledi. Rus girişimciler tarafından geliştirilen ve piyasanın en güvenilir kripto paralarından biri olan Ethereum (ETH), geçtiğimiz hafta 208 dolar seviyelerindeyken, %35 değer kaybederek 21 Kasım’da 133 dolar seviyelerine kadar indi.

Yasal Düzenlemeler Gerçekleşmeden Kripto Para Piyasaları Dengelenmeyecek

Kripto para piyasalarındaki ani değerli kaybını değerlendiren Bitmarex Kurucu Ortağı Bünyamin Yavaş, şunları aktardı: “Sene başından beri piyasalara hakim olan stresin bir türlü dağılamamasına ek olarak; Uluslararası Para Fonu, Avrupa Merkez Bankası ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu tarafından yapılan olumsuz açıklamalar ve Çin kripto para borsalarında yaşanan hırsızlık vakaları, düşüşü hızlandırdı. Ayrıca Bitcoin Cash'in iki ayrı para birimine bölünmesinin diğer para birimlerini istikrarsızlaştırabileceği endişeleri de satışları artırdı. Kripto para piyasalarındaki olumlu ya da olumsuz kararsızlıkların dengeli bir hal almasını sağlamak, sanıyoruz ki yasal düzenlemeler yapılmadan pek de mümkün olmayacak.”

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Huzurlarınızda Üç Büyük Operatörün Sosyal Medya Mücadelesi

$
0
0

Türkiye’de sosyal medya kullanım oranı 51 milyona ulaştı. Durum böyleyken, markalar sosyal medyada reklam ve pazarlama yaparak daha fazla kitleye ulaşma şansına erişiyorlar. Özellikle operatör firmalarının bu mecradaki aktifliği çok daha önemli.

Mamut Teknoloji Tasarım İletişim şirketi operatörlerin sosyal medyadaki etkileşimleri ile ilgili yaptığı “Türkiye’de Bulunan 3 Büyük Operatörün Karşılaştırmalı Sosyal Medya Etkileşim Araştırması”nı yayınladı. 13 Ekim – 11 Kasım tarihleri arası Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom firmalarına ait sosyal medya hesaplarındaki etkileşim durumları baz alınarak yapılan araştırmada, Facebook, Twitter ve Instagram platformları ayrı ayrı incelenmiş. Operatörlerin dijital platformdaki varlıklarının, sosyal medya kullanım etkileşimlerinin, müşteri ilişkileri açısından sosyal medya kullanım oranlarının değerlendirildiği bu araştırmada her platform için farklı sonuçlar elde edilmiş. 

Turkcell Takipçi Sayısı İle Birinci Sırada

Araştırmada Turkcell, Twitter ve Instagram hesaplarında takipçi sayısı en yüksek olan operatörken, Facebook platformunda takipçi sayısı en fazla olan operatör Türk Telekom. Müşteri Hizmetleri ve Destek hesaplarında da yine Turkcell takipçi sayısı konusunda birinci sırada yerini almış durumda. 

Türk Telekom Paylaşım Başına Düşen Etkileşim Sayısında Birinci Sırada

Operatörlerin sosyal medya hesaplarındaki toplam etkileşim sayılarına bakıldığında, Turkcell aldığı toplam etkileşim sayısı ile birinci sırada yer alıyor. Ancak paylaşım başına düşen etkileşim sayılarına bakıldığında Türk Telekom’un diğer operatörlere göre daha fazla etkileşim aldığı görülüyor. 

Vodafone Profil Başına Düşen Paylaşım Sayısında Zirveyi Zorluyor

Operatörlerin sosyal medya hesaplarında profil başına düşen paylaşım sayılarında Twitter’da 39, Instagram’da 32, Facebook’ta 34 paylaşım ile Turkcell birinci sırada yer alıyor. Ancak Vodafone profil başına düşen paylaşım sayısında tüm sosyal medya hesapları için zirveyi zorluyor. Türk Telekom’un paylaşım sayısı ise diğer operatörlere göre oldukça az.

Müşteriler İle En Sık İletişim Kuran Operatör Turkcell

Mamut şirketinin yaptığı araştırmada Twitter Müşteri Hizmetleri ve Destek hesapları üzerinden müşterilerin sorularını en hızlı şekilde yanıtlayan operatör Turkcell. Müşterilerin sorularını ortalama yanıtlama süresi Turkcell’in 22 dakika, Türk Telekom’un 46 dakika ve Vodafone’nun ise 9 saat 22 dakika olarak gözlemleniyor. Operatörlerin Twitter Müşteri Hizmetleri ve Destek hesapları üzerinden müşterilerin sorularını yanıtlama oranları karşılaştırıldığında Turkcell %68 ortalama yanıtlama oranı ile yine birinci sırada yerini alıyor.

Araştırmada Turkcell takipçi sayısı, paylaşım sayısı ve toplam etkileşim konusunda evet birinci sırada yer alıyor. Ancak paylaşım başına düşen etkileşim sayısına baktığımızda Türk Telekom’un sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları az olmasına rağmen oldukça yüksek. Bu durumda Türk Telekom sosyal medya hesaplarından daha fazla içerik paylaştığında toplam etkileşimde üst sıralara taşıyabilir. 
Vodafone, Twitter’daki takipçi sayısı, Instagram’daki toplam etkileşim sayısı ve profil başına düşen paylaşım sayısı konusunda zirveyi zorluyor. Vodafone, Twitter Destek hesabında daha sık aktif olarak ve müşterilerin sorularına daha sık cevap vererek sosyal medyadaki memnuniyetini arttırması mümkün. 

Araştırmanı sahibi olan Mamut Teknoloji Tasarım İletişim şirketi hakkında detaylı bilgi için mamut.ist web adresini ziyaret edebilirsiniz. Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye’nin Teknoloji Kaptanları Bilişim Zirvesi’18’de Ödüllendirildi!

$
0
0

Türkiye’nin bilişim ve teknoloji alanında en deneyimli yayınlarından BThaber’in Bilişim Zirvesi’18 çatısı altında organize ettiği Teknoloji Kaptanları Ödülleri sahiplerini buldu. Akademik dünyadan ve STK’lardan 11 deneyimli ismin jüri üyeliğiyle belirlenen Teknoloji Kaptanları için 5000’in üzerinde halk oylaması yapıldı ve kazananlar 21 Kasım Çarşamba günü, Bilişim Zirvesi’18’de düzenlenen Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni’nde açıklandı.

Neyzen Burak Malçok ve Semazen Ramazan Korkut’un ney dinletisi ve sema performansıyla başlayan Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni’nde açılış konuşmasını BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe gerçekleştirdi. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusuyla hayata geçirdiği girişimlerin küresel ölçekte başarılı projelere imza attığını vurgulayan Göçe, “Teknokent ziyaretlerimizde yurt dışına açılımını gerçekleştirmiş, alanında öncü, son derece başarılı projeler görüyoruz. Ancak bu şirketler ciddi bir pazarlama ve tanıtım eksikliği çekiyor. Bunları tanıtacak bir platform mevcut değildi. Teknoloji Kaptanları Ödülleri ile bu başarılı proje ve şirketleri iş dünyasına tanıtarak hem sektörümüz hem bu şirketler hem de Türkiye için katma değer oluşturmayı hedefliyoruz.” dedi. 

Murat Göçe, yarışmanın eleme sürecini ise şöyle açıkladı: “Bağımsız ve adil bir eleme yapılması için 12 değerli akademisyenden destek aldık. Tüm projeler tek tek incelendi ve finalistler belirlendi. Ardından, sosyal medya üzerinden bir halk oylaması gerçekleştirdik ve burada oy kullananların da sahte hesap olmamasına özen gösterdik. Teknoloji Kaptanları Ödülleri ile birlikte bu başarılı ve yenilikçi projelere destek olmaktan dolayı mutluyuz.”

Teknoloji Kaptanları Ödül Töreni, Sosyal Popi Kurucu Ortağı ve Sosyal Medya Uzmanı MehmetBurak Torun’un “Sosyal Medyada Yaşam” başlıklı konuşmasının ardından kazanan kurumlara ödüllerinin takdim edilmesiyle tamamlandı.

İşte Teknoloji Kaptanları Ödülleri ve Kazananları

Hem kamu hem de özel sektörden 14 değerli projenin finalist olarak yarıştığı organizasyonda 6 kategoride ödüller sahiplerini buldu. İşte kazanan isimler;

  • Yılın Teknoloji Kaptanı Ödülü: Mobil Emniyet Teknolojileri (Mete) Projesi -  İstanbul Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan
  • Yılın İnovasyon Projesi Ödülü: Mobil Emniyet Teknolojileri (Mete) Projesi -  İstanbul Müdürü Dr. Mustafa Çalışkan
  • Yılın Dijital Dönüşüm Projesi Ödülü: Gebze Organize Sanayi Bölgesi Teknoloji Müdürü Engin Işık, 
  • Yılın Maliyet İyileştirme Projesi Ödülü: Panda Dondurmaları CIO’su Çağatay Sözer,
  • Yılın Müşteri ile Etkileşim Projesi Ödülü:  Kapalı Alan Navigasyon Sistemli Mobil Uygulama Projesi - Hannover Fairs Türkiye Bilgi Sistemleri ve Online Projeler Direktörü Cihan Keser,
  • Yılın Operasyonel Yetkinlik Projesi Ödülü: Otokoç Otomotiv CIO’su Dr. Erdal Kemikli

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Alıcı Frekansınız Nasıl? Tüm Olasılıklara Ne Derece Açıksınız?

$
0
0

‘‘Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa, bütün cihan önüne serilse sana ters…’’ Mevlana Celaleddin Rumi

Evet yanlış okumadınız; frekanstan bahsedeceğiz. Ve evet, “alıcı frekans”öyle önemli bir kavram olacak ki… Şu anda başladığımız bu yazıyı bitirdiğimizde (siz okuyucu olarak ve ben de bu kelimeleri hayata akıtan olarak) hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Nedir Alıcı Frekans?

Bunu anlatmaya alıcı olmayan frekanstan başlamak istiyorum. Alıcı olmayan frekansı sıklıkla gün boyunca sergilemekteyiz:

  • Neden olmuyor?
  • Neden eksik?
  • Neden istediğim gibi değil?
  • Neden benim düşündüklerim beni bulmuyor? 

Ve daha birçok benzer ifade ile olmayana odaklanan, yaşadığımız anın eksik olduğunu tekrar tekrar yinelediğimiz, varlığın güzelliğini görmekten aciz olduğumuz, evet o bizim çok iyi bildiğimiz alıcı olmayan frekansımız…

Nedir gözlerimizi bu kadar kapalı tutan?

Bakmaya ve görmeye bu derece “alıcı olmayan” taraftan yaklaşma nedenimiz ne?

Hemen cevap verelim: Şu anda olmayan fakat olmaya hazır olanları görememek, bu gerçeği almaya bile gönüllü olmamak. Örneğin yeni bir araba istiyoruz. Evren, güç, hayat, her ne dersek diyelim bize vermeye hazırdır. Ama biz, zamanı veya nasılı bir kenara bırakarak sadece istediğimiz şeyin bize bahşedileceğine inanmak ve bu yolda karşımıza çıkanlara alıcı frekans ile yaklaşmak yerine,  şu anda bu arabayı alamayacağımızı tekrarlarız. Ve bu ne kadar doğrudur!

Ya Her Şey Göründüğü Kadar Kötü Değilse?

Belki bir gün sonra hiç beklemediğimiz bir akışla elimize toplu bir para geçiverecektir. Belki hiç beklemediğimiz bir anda bir arkadaşımız acilen arabasını satmak durumunda kalacak ve hiç düşünmediğimiz tutarlara kadar indirim yapabilecektir. Belki annemiz biriktirdiği bir parayı kullanmamız için bize borç vermek isteyecektir veya bu arabayı bize hediye alacaktır.

Ve işte ancak bizler alıcı frekansta olduğumuzda kabul etmeyi öğrenmiş oluruz. Alıcı frekans aslında kalbimizden geçen her dileğin bir şekilde bir yolla bize iletileceğini bilme durumudur. Bu yolda “olanlara” veya “olmayanlara” şu anda hayatımızda var edemediklerimize odaklanmak yerine, sondan başa düşünmek kapasitemizdir. Diğer bir anlamda, sondan, yani yine araba örneğimizden gidelim, sadece bize gelecek olanı kabul etmeye hazır halimizden, o arabanın sahibi olduğumuzu bilerek, o aracın bizim kısmetimiz olduğuna ve buna tam anlamıyla açık olduğumuza inanarak, alıcı frekansta kalabilmek demektir.

Bizler alıcı frekansa odaklandığımızda birçok şey farklılaşmaya başlar. Hayatımızda “olmayanlar” yerine sadece olmasını istediklerimiz kocaman bir yer kaplar. Eksikleri, kırıklıkları ve kaybedilenleri büyütmek yerine alıcı olduğumuz, almaya gönüllü olduğumuz şeyi düşünür ve bunu söyleriz. Bu şey hayatımızda büyür; bolluk istiyorsak bolluk, yenilik istiyorsak yenilik, başarı istiyorsak başarı…

Şimdi bir örnek düşünelim. Yeni bir iş istiyoruz ve alıcı olmayan frekansımızda sürekli bir iş bulamamaktan, iş olasılıklarının çok kısıtlı olduğundan, aradığımız iş ile asla karşılaşamayacağımızdan bahsediyoruz.

Karşımıza çıkan ne olacaktır?

Bize gelmek isteyen onca kısmete karşı ördüğümüz bu kocaman duvarlar, alıcı olmaya engel değil midir?

Bir de şöyle düşünelim, sadece tek cümle: Bugün ben, bana gelmeye hazır olan tüm tekliflere, tüm kısmetlere, tüm olasılıklara, alıcı olarak bakmaya hazırım, kabul ediyorum ve şimdiden bana ulaşan tüm yeni işler için teşekkür ediyorum. Biliyorum ki benim içi en iyi olan her zaman bana gelir!

Son paragrafı okurken ne hissettik?

Alıcı frekansın o muhteşem yüksekliğini, rahatlığını, güvenini, inancını hep birlikte duyabildik mi?

Evet, yaşamımız boyunca bize milyonlarca farklı olasılık tanınmıştır. Ve her gün de tanınmaya devam etmektedir.

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız kendinize bakmanızı dilerim: Almaya kapalı mısınız, yoksa alıcı frekansınız sonuna kadar açık mı?

UpLifers yazarı Pınar Ulus tarafından kaleme alınan makaleyi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 7039 articles
Browse latest View live