Quantcast
Channel: Girişim Haber
Viewing all 7043 articles
Browse latest View live

Dijital Bir İş Fikri Düşünen Girişimcilere 5 Altın Tavsiye

$
0
0

Günümüzde birçok insan gerek hayallerini gerçekleştirmek için gerekse yaşadıkları sorunlara çözüm üretmek için pek çok alanda yeni iş fikirleri üretiyor. Ancak yeni bir iş kurmak, alınan risklerin yanısıra bilinmesi ve dikkat edilmesi gerekilen onlarca unsuru da beraberinde getiriyor. Bu yazıda dijital bir iş kurmak isteyenlere beş altın tavsiyeden bahsedeceğiz.

İşte Dijital Bir İş Kurmak İsteyen Grişimci Adaylarına Beş Altın Tavsiye

1) Fikrinizin İhtiyaç Olduğunu Doğrulamalısınız

Çözmek istediğiniz sorunun gerçekten sizin haricinizdeki insanlar için de bir sorun olup olmadığını ya da bu soruna üretilecek çözümleri kullanma istekleri olup olmadığını öğrenmelisiniz. İlk aşamada basit pazar araştırmaları yaparak bu sorularınıza çözüm bulabilirsiniz. Dijital platformlar için Facebook gruplarında, Instagram’da veya Twitter’da parçalı anketler oluşturarak bilgi toplayabilirsiniz.

2) Müşterinizi Tanımalısınız

Çözdüğünüz sorundan en çok zarar gören ve yakınan insanları bulmalısınız. Fikrinizin geniş kitlelere hitap ettiğini düşünebilirsiniz; ancak ilk aşamada düşük bütçeyle ulaşabileceğiniz insanlar sınırlı olduğundan pazarlama kampanyalarınızı çözümünüzün maksimum fayda sağlayacağı müşteri gruplarına yapmalısınız. Müşteri davranışlarını ve sorun hakkındaki düşüncelerini öğrenmek, ürününüzü oluştururken en büyük yardımcınız olacaktır. Örneğin, herhangi bir işletme grubuyla alakalı bir çözüm üretiyorsanız bu işletmelerin müşteri yorumlarını, Google yorumlarından, çeşitli şikayet platformlarından analiz edebilirsiniz.

3) Tanıtıcı Websitenizi Oluşturmalısınız

Landing page dediğimiz tanıtıcı websiteniz ile kullanıcı siteye ulaştığında bir dakikadan kısa sürede, sorunun ne olduğunu, sunduğunuz çözümü ve bu çözümü hangi şekilde sunduğunuzu öğrenebilir. Websitenizde müşteriyi harekete geçirecek yönlendirmeler olması faydalıdır. Ürününüz hazır değilse, ürününüz çıkınca insanların bilgi alması için mail adreslerini isteyebilir, ürününüz hazırsa ürününüzün özelliklerinin olduğu sayfaya yönlendiren bir buton koyabilirsiniz.

4) Sosyal Medyada Görünüz Olmalısınız

Günümüzde çoğu internet kullanıcısı yeni ürünlerin sosyal medya aracılığıyla farkında olup satın almakta. Sosyal medyanızın da en az websiteniz kadar özenli olmalıdır. Ürününüz hakkındaki güncellemeleri, dönemsel indirimleri ve promosyon kuponlarını sosyal medyadan paylaşabilirsiniz. Ayrıca ürününüze ihtiyaç duyduğunu düşündüğünüz takipçi kitleleri olan insanlara sponsorlu içerik teklif edebilir, böylece insanların sosyal medyada zaman geçirirken bile ürününüzün farkında olmasını sağlayabilirsiniz.

5) Satış Öncesi Maliyetlerinizi Minimum Seviyede Tutmalısınız

Dijital bir iş kurmak aklınıza gelecek/gelmeyecek birçok maliyet doğuruyor. Bu maliyetleri kısmak ve minimum masrafla maksimum verim almak için çeşitli alternatifler kullanmalısınız. Müşteri analizleri için, websiteniz için, ürününüzün geliştirilmesi için satın almayı düşündüğünüz dijital servislerin veya ürünlerin fiyat araştırmasını mutlaka yapmalısınız.

Fongogo Blog kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


TTGV 2019 Ödülleri İçin Aday Gösterme Süreci Başladı!

$
0
0

Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından düzenlenen 2019 TTGV Ödülleri kategorileri için aday gösterme süreci başladı. Aday gösterme için son tarih 28 Haziran 2019.

TTGV’nin kurumsal hedeflerine uygun alanlardaki başarılı örneklerin ödüllendirilerek teşvik edilmesi ve örnek olarak duyurulmasına yönelik düzenlediği 2019 TTGV Ödülleri kapsamında Dr. T. Fikret Yücel Ödülü ve Mehmet Şuhubi Ödülü olmak üzere iki kategoride ödül verilecek.

2019 TTGV Ödül Kategorileri

  • Dr. T. Fikret Yücel Ödülü Kategorisi: Ar-Ge, inovasyon, bilim ve teknoloji politikaları ve teknoloji yönetimi alanlarında Türkiye odaklı yapılmış araştırma çalışmalarını (tez,makale,yayın vb.) desteklemek ve teşvik etmek amacıyla bu araştırma sahiplerine verilen ödüldür. 
  • Mehmet Şuhubi Ödülü Kategorisi: Teknoloji ve inovasyon ekosisteminde görünürlük ve başarı hikayesi yakalamış girişimcilere ve/veya girişimcilik yoluyla teknoloji ekosistemine katkı sağlamış kişilere verilen ödüldür.

 Peki Aday Gösterme Süreci Nasıl İşliyor?

Başvurular, her iki kategoride de aday gösterme yoluyla alınacak. Aday gösterme formları, ilgili alanlarda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlara gönderilece. Doldurulan aday gösterme formlarının TTGV’ye iletilmesiyle başvurular alınmış olacak. (*Aynı dönemde TTGV Ödülleri kapsamında bulunan kategorilerden yalnızca birine başvuru yapılabilinecek.)

TTGV Ödülleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.ttgvodulleri.org web adreslerini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye'nin En Eski Şirketi Tam 242 Yıldır Ağızları Tatlandırıyor!

$
0
0

Türkiye'nin bilinen en eski firması ve dünyanın da en eski markalarından biri olan şekerci Ali Muhiddin Hacı Bekir, yaptığı inovasyon ve 2,5 asırdır değişmeyen lezzeti ile Türk lokumunun dünyaca ünlü markası haline gelirken, 100'ü aşkın çeşidi ile ağızları tatlandırmaya devam ediyor.

Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul'a gelerek 1777 yılında Bahçekapı'da açtığı küçük şekerci dükkanında, lokum ve akide gibi şekerlemeleri imal edip satmaya başlayan, 1817-1820'de hac görevini yerine getirmesiyle de "Hacı Bekir" olarak anılan şekerci Hacı Bekir Efendi'nin şirketi, bugün 2,5 asra yaklaşan bir maziye sahip.

1811'de Alman bilim adamı Kirchhoff tarafından bulunan nişastayı un yerine kullanarak şeker ve nişasta bileşimi ile bugünkü lokumu üreten Bekir Efendi, kendi eliyle yaptığı imalat ve hassas çalışmalarıyla Türk şekerleme ve lokum çeşitlerini geliştirdi. Akide ve lokumlarının ünü Osmanlı sarayına ulaşınca Hacı Bekir Efendi, modern Osmanlı'nın kurucusu, yenilikçi padişah 2. Mahmud tarafından Nişan-ı Ali Osmani'nin 1. Rütbe Nişanı ile sarayın şekercibaşılığına layık görüldü. Sarayın şekerlemeleri Hacı Bekir Efendi imalathanesinden alınmaya başlandı.

Roman ve Yazılarda Yer Aldı

Türk-Osmanlı toplumu ve tarihinin bir parçası halinde kültür ve geleneğe yerleşen Hacı Bekir, özellikle zamanın yaşam tarzını belgeleyen roman ve yazılarda yer aldı. 19. ve 20. yüzyıl başlarındaki İstanbul mozaiğinin parçaları olan yabancı sanatkarlar tarafından kaleme alındı, hatta dönemin ünlü ressamlarından Maltalı Amadeo Preziosi fırçasıyla resmedildi. Zamanın yaşamını ve Hacı Bekir Efendi'yi resmeden ve orijinali Paris Louvre Müzesi'nde bulunan 43x58 santimetre boyutlarındaki sulu boya tablonun litografik reprodüksiyonu, 214 numara ile Topkapı Sarayı'nda sergileniyor.

Hacı Bekir Efendi'nin vefatını takiben, önce oğlu Mehmed Muhiddin Efendi, onun vefatıyla da torunu Ali Muhiddin Hacı Bekir işleri devraldı. Aynı prensip, yetenek ve meslek aşkıyla işi devam ettirmeleri sonucu sarayın şekercibaşıcılık unvanı onlarla beraber babadan oğula devam etti.

Saray tarafından 1873 yılında Avusturya-Macaristan imparatoru Franz Joseph himayesinde Viyana'da düzenlenen fuarda Osmanlı şekerlemelerini tanıtmakla görevlendirilen Mehmed Muhiddin Efendi, fuar komisyonu tarafından verilen gümüş madalya ile döndü. Fuarda tüm batılı ülke katılımcılarının birer marka kullandığını gözlemleyen Mehmed Muhiddin Efendi, yurda dönüşünde, kazandığı gümüş madalya ile Osmanlı'nın ve firmasının ilk markasını oluşturdu.

Türk Lokumu Dünya Genelinde "Turkish Delight" Fransa ve Balkanlarda "Lokoum"

Hacı Bekir Efendi’nin İngiliz müşterilerinden bir gezginin, beraberinde götürdüğü lokumları ülkesinde kendi taktığı adı ile ikram etmesi sonucu Türk lokumu, o günden bugüne İngilizce konuşulan ülkeler ve dünya genelinde "Turkish Delight", Fransa ve Balkanlarda ise "Lokoum" olarak biliniyor.

Hacı Bekir Efendi'nin, lokum ve akidenin yanı sıra sallama kazanlarda yapılan badem şekeri, haşlanmış bademlerin soyulup havanlarda dövülerek şeker ve şeker şerbeti ile yoğrulup şekillendirilen çeşitli badem ezmeleri ile günümüze kadar ulaştırdığı ilgi ve şöhret, şimdilerde ailenin en genç üyeleri tarafından dünyanın çeşitli yerlerine ulaştırılıyor.

Ailenin 6. kuşak üyesi Leyla Celalyan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1777'te kurulan şirketin, dönemin ticaret merkezi olan Eminönü'nde başladığını anımsatarak, büyük dedesi Bekir Efendi'nin yurt dışında Osmanlı kültürünü tanıtmak için gittiği Avrupa şehirlerinde nişastanın ve rafine şekerin kullanıldığını fark ederek o dönemlerde bile inovasyona imza attığını anlattı.

Celalyan, Bekir Efendi'nin döndükten sonra öğrendiklerini alıp yüzyıllardır pekmezle, balla yapılan Türk lokumu reçetesine, bu yeni inovasyonları eklediğini ve şu anda yenilen küp formlu hafif elastik dokulu lokumu ürettiğini söyledi. Gelinen noktada 30'un üzerinde lokum çeşidi, 15 akide, şekerlemeler ve ezmelerle birlikte 100 ürün çeşidinin üzerine çıktıklarını bildiren Celalyan, asırlık şirket olmanın; avantajların yanı sıra kendilerine yüklediği sorumluluklar da bulunduğunu dile getirdi.

Celalyan, bu zamana kadar gelmiş Türkiye'nin en eski aile şirketi olduklarına işaret ederek, şunları kaydetti: "Büyüklerimiz, teknoloji yokken ne şartlarda neler neler yapmışlar. Bunu düşününce insanın omzuna biraz yük biniyor. Bu tatlı bir sorumluluk tabii. Başardığında getirdiği haz çok daha yüksek oluyor, bizi motive eden de bu. Genç bir aile üyesinin, şirkete adapte olmakta yaşadığı zorluk yok. Ben de, kardeşim de küçük yaştan beri, bu şirket kültürünün, dükkanların, ürünlerin içinde olduğumuz için dünyada olanları buraya adapte edip, daha iyi hizmet ve lezzet yaratıp bu şekilde ilerlemeyi amaçlıyoruz."

"Şirketi Satmayı Hiç Düşünmedik"

Leyla Celalyan, önemli teklifler gelmesine rağmen şirketi satmayı hiç düşünmediklerini ifade ederek, "Burası bizim için işten, ticarethaneden çok daha büyük bir şey. Ailemizden, bizden bir parça.  Bu bizde bulunmalı diye düşünüyoruz. Gelecek kuşaklarda da umarım şartlar ve duygular aynı kalır. Tabii ki, zamanın gereksinimi, değişen şartlar, değişen trendler işe bir şekilde adapte edilmeli ama şirketin kimliği kesinlikle korunmalı. Bugüne kadar gelebilen şirketler, muhtemelen bunu yaparak geliyorlar. Sürdürülebilirliğin temelinde, özünden şaşmamak yatıyor. Çalışanlarımız açısından da çok şanslıyız. Mesela 65 yıllık Seyfi Usta'mız var. Herhalde bu şirkete 14-15 yaşında girdi. İlk günkü gibi o şevkle, motivasyonla çalışıyor. Burayı belki hepimizden daha çok sahipleniyor. Bekir Efendi'yle başlayan usta-kalfa ilişkisi bugünlere kadar gelebildi, bu konuda çok şanslıyız. Bir aileden birkaç üye burada yetişti, üretti, işi öğrendi, başka yere gitse, memlekete dönse de bu kültürün bir parçası oldular. Hem kendileri bir şeyler öğrendiler hem de bize bir şeyler kattılar."

"Şeker Katkısız, Tatlandırıcılı Lokum Üretmeye Başladık" 

Ailenin 6. kuşağından Celalyan, müşterileri de ailenin bir parçası olarak gördüklerini ifade ederek, her jenerasyondan müşterilerin, zamanla kendileriyle birlikte çocuklarını, torunlarını da getirdiklerini, zamanında kendi dedesiyle gelen kişilerin şimdi torunlarını getirdiklerini, geleneklerin gittikçe nesilden nesile aktarıldığını söyledi.

Değişen şartlara uyum sağlarken geleneksellikten şaşmak istemediklerini belirten Celalyan: "Bugün makineler bizim üretimimize de girdi ama bizde asla 'bir makinede 20 dakika kaynayacak, dökülecek gibi bir' koşul uygulanmıyor. 20 dakika kaynatmaya bakılır ama usta her zaman bunu kontrol eder. Ham madde değişiyor, sıcaklık şartı değişiyor, makineler geldiği için asla tam standardizasyon yok. Her zaman kendi reçetemize uygun şekilde yapılıyor, beklemesi de bu şekilde yapılıyor. 'Ürünümüz bitti, hemen ürün çıkaralım' gibi beklemeden ürünü tepsiden asla almayız. Üretime her ne kadar yeni şeyler gelse de biz ürünümüzde ilk günkü tadı korumak için her şeyi yapıyoruz. Yeni tatlar, yeni yöntemler ekliyoruz. Mesela, günümüzün en önemli konularından biri şeker... İnsanların yeme alışkanlığı değişiyor ama bunun yanı sıra bir de şeker hastası insanlar var. Onlar için şeker katkısız, tatlandırıcılı lokum üretmeye başladık." dedi.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Sanayide Mühendis ve Kadın Olmak MAKTEK'te Konuşulacak

$
0
0

Bu sene ilk kez kapılarını açacak olan MAKTEK Konya Fuarı, 11 Nisan Perşembe günü sanayide kadın istihdamını artırmayı amaçlayan ‘Sanayide Mühendis ve Kadın Olmak’ isimli önemli bir panele ev sahipliği yapacak.

Tezmaksan Akademi, Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Faydasıçok Vakfı işbirliğiyle düzenlenecek olan  ‘Sanayide Mühendis ve Kadın Olmak’ panelinde ‘nitelikli iş gücü’, ‘sanayi ve eğitim kurumları arasındaki işbirliğinin artırılması’, ‘kız öğrencilerin iş hayatına katılımı’ gibi konular masaya yatırılacak.

Tezmaksan Müşteri İlişkileri Koordinatörü Yalçın Paslı moderatörlüğünde 11 Nisan Perşembe günü 14.00-16.00 saatleri arasında düzenlenecek ‘Sanayide Mühendis ve Kadın Olmak’ isimli panelde sektöründe büyük başarılara imza atmış konuşmacılar deneyimlerini paylaşacak. Etkinliğe konuşmacı olarak; Seger A.Ş Genel Müdürü Tülin Sezer, Mesa Makina Döküm İcra Kurulu Başkanı Şeyma Ayhan, Şakalak Tarım Teknik Müdürü Hatice Keskin, MVD İnan Takım Tezgahları Yönetim Kurulu Başkanı A. Vasıf İnan, Yamazaki Mazak Turkey Genel Müdürü Fatih Varlık ve Akım Metal Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Salih Böyet gibi önemli isimler katılacak.

Geleceğin Kadın Sanayicileri Bu Panelden Çıkacak

Gerçekleştirilecek olan panelin halka açık olduğunu belirten Yalçın Paslı konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu; “Türkiye’deki üniversite sayısı ve buna bağlı öğrenci sayısının artıyor olmasına rağmen, sanayi ve eğitim kurumları arasındaki uçurum gözle görülür şekilde büyüyor. Bir başka temel sorunumuz ise üniversitelerden mezun olan kız öğrencilerimizin çalışma hayatına kısıtlı olarak katılıyor olmaları. Hem sanayideki iş gücüne katılım hem de kız öğrencilerimizin iş hayatına katılımını desteklemek amacıyla bu konuya kendini adamış Tezmaksan Akademi, TİAD, TAYSAD ve Faydasıçok Vakfı ilgilileri bir araya gelerek Konya’da 11-13 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Maktek Konya fuarında faklı bir çalışmanın altına imza atmaya karar verdik.11 Nisan Perşembe Konya’da bulunan Selçuk Üniversitesi, KTO Karatay Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Konya Gıda ve Tarım Üniversitesinde eğitim alan kız öğrencilerimizi fuara davet ederek teknolojik gelişmeleri yakından görme imkânı sağlamanın yanı sıra konferans salonunda farklı sektörlerde yaptıkları çalışmalarla başarılara imza atan kadın ve erkek konuşmacılarımızla bir araya getirerek iş hayatına dair tecrübe paylaşımlarında bulunacağız. Yapacağımız bu çalışma sadece Konya ile sınırlı kalmayacak olup, diğer şehirlerde de farklı konuşmacılarla paylaşımlara devam edeceğiz” .

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye’deki İşletmeler Önümüzdeki 5 Yıldan Endişeli!

$
0
0

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 40’tan fazla ülkeden 4.600 işletme lideri ile gerçekleştirilen Dijital Dönüşüm Endeksi'ne göre, Türkiye’deki her 10 işletmeden 9’u 5 yıl içinde müşteri taleplerini karşılamakta zorlanacağını söylüyor.

Dell Technologies Dijital Dönüşüm (DT) Endeksi'nin sonuncusu pek çok işletmede dijital dönüşüm programlarının hâlâ emekleme evresinde olduğunu gösteriyor. Türkiye’deki her 10 işletmenin 9’u (yüzde 92) önümüzdeki beş yıl içinde değişen müşteri ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük yaşayacaklarına inanıyor. Bu oran dünya çapında yüzde 51 oranında kalırken ve dünya çapındaki işletmelerin yaklaşık üçte biri (yüzde 30) dijital dönüşümün işletmelerinin geride kalmasından endişe duyuyor. Türkiye’de ise dijital dönüşümde geride kalma konusunda endişeler dünya ortalamasının altında kalıyor (yüzde 13).

Araştırmanın Türkiye sonuçlarını değerlendiren Dell EMC Türkiye Genel Müdürü Sinan Dumlu, “Dijital olgunluk konusunda gelişmekte olan pazarların, daha önce gelişmiş olan pazarlara kıyasla önde olduğu görmek sevindirici. Ülkemizin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesinde dijital olgunlukta zirvede yer alması önümüzde harika fırsatlar olduğuna işaret ediyor. Sonuçlarda dikkat çeken bir diğer konu ise önümüzdeki 5 yılda değişmesi beklenen müşteri ihtiyaçlarının karşılanmasından endişe edilmesi. Bu sorunun önüne geçmek için işletmelerin, şimdiden önlemlerini alarak, geleceğe hazır yatırımlar yapması gerekiyor” dedi.

Veri Gizliliği ve Güvenliğinden Endişeliyiz

Türkiye’deki bulgular ayrıca işletme liderlerinin bir güven krizi eşiğinde bulunduğunu ve kalıcı engellerin %92 oranında işletme liderini harekete geçmekten alıkoyduğunu ifade ediyor.

Türkiye’de dijital dönüşüm başarısının önünde ilk beş engel şu şekilde sıralanıyor:

  • Veri gizliliği ve güvenliği endişeleri (%45)
  • Bütçe ve kaynak yetersizliği (%40)
  • Olması gerekenden fazla bilgi (%35)
  • Üst seviye destek eksikliği (%29)
  • Olgunlaşmamış dijital kültür (%27)

Katılanların neredeyse tamamı (%89), işletmelerinin önümüzdeki beş yıl içinde güvenilirliklerini kanıtlamakta zorluk yaşayacağına inanırken, dünyada bu oran yalnızca yüzde 49’da kalıyor. Türkiye’deki işletmelerin yaklaşık üçte biri (%29) kendi işletmelerinin yönetmeliklere (KVKK, AB Genel Veri Koruma Yönetmeliği gibi) uygunluk sağlayacağına güvenmiyor. Hem dünyada hem de Türkiye’dekilerin üçte biri kendi işletmelerinin çalışan veya müşteri verilerini koruyacağına da güvenmiyor.

En Çok Yatırım Siber Güvenliğe

Liderler, gelecekteki dönüşüme yardımcı olmaya yönelik olarak iş gücüne, güvenliğe ve bilişim teknolojisine odaklanmayı içeren benzer öncelikler ve yatırımlar bildirdi. 2016 yılındaki %27’ye göre artışla liderlerin yüzde kırk altısı, örneğin tüm çalışanlara nasıl kodlama yapılacağını öğreterek şirket içi dijital becerileri ve yetenekleri geliştiriyor. Anket sonuçlarına göre Türkiye’de bu oran yüzde 50 düzeyinde.

Türkiye’de yapılması planlanan önümüzdeki bir ila üç yıl için en önemli teknoloji yatırımları ise şunlardan oluşuyor:

  • Siber güvenlik (%70)
  • Bilişim merkezli yaklaşım (%59)
  • Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisi (%52)
  • Bilişsel sistemler (%52)
  • Çoklu bulut ortamı (%51)

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Peter Estlin: Türk Ekonomisi Dünyadaki 13. Büyük Ekonomi!

$
0
0

Londra Finans Merkezi Başkanı Peter Estlin, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen "Brexit sonrası finans ve hizmet sektörlerinde Türkiye - Birleşik Krallık iş birliğini güçlendirmek" panelinde konuştu.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen "Brexit sonrası finans ve hizmet sektörlerinde Türkiye - Birleşik Krallık iş birliğini güçlendirmek" panelinde yaptığı konuşmada Londra Finans Merkezi Başkanı Peter Estlin, "Türk ekonomisi büyüdü. Şu anda Türk ekonomisi dünyadaki 13. büyük ekonomi. Türk ekonomisi Avrupa ülkelerinden daha hızlı ilerliyor. İngiltere için Türkiye en önemli ticaret ortağı.  2017 yılı verilerine göre İngiltere Türkiye'nin 2. ihracat pazarı konumunda. Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ilişkiler iyi. Bunu daha da çok geliştirmeliyiz ve bu ilişkiler çok eskiye dayanıyor.

Türkiye bizi güneşi ile çok etkiliyor. İngiltere'den Türkiye'ye birçok turist geliyor. Türkiye'nin turistlere servisi çok üst seviyede. Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki ticaret hacminde 20 milyar dolardan fazlasını hedefliyoruz. Türk ekonomisi büyüdü. Şu anda Türk ekonomisi dünyadaki 13. büyük ekonomi. Türk ekonomisi Avrupa ülkelerinden daha hızlı ilerliyor." dedi.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Suriyeli İş Adamları Türkiye'ye 1,5 Milyar Dolar Yatırım Yaptı

$
0
0

Suriye'de yaklaşık 9 yıldır devam eden iç savaşta yüz binlerce kişi hayatını kaybetti, milyonlarca insan da yaşadıkları yerleri terk ederek güvenli gördükleri bölgelere sığınmak zorunda kaldı. İç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan 300'ün üzerinde Suriyeli iş insanı ise yaptıkları yatırımla ekonomik faaliyetlerine devam ediyor.

Suriyeli İşadamları ve Girişimciler Derneği (SİAD) Başkan Yardımcısı Ziad Shamaoun, "Türkiye'de faal olan işletmelerimizin bugüne kadar oldukça yüksek tutarda yatırımları oldu. Suriyelilerin yatırımı 1,5 milyar dolar civarında" dedi.

SİAD Başkan Yardımcısı Ziad Shamaoun, yeni yatırım olanaklarını araştırmak üzere geldiği Konya'da, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Suriye'nin Halep kentinde doğup büyüdüğünü belirten Shamaoun, ülkesinde iç savaş nedeniyle ailesiyle Türkiye'ye sığındığını anlattı. Shamaoun, Gaziantep'te 200'ün üzerinde Suriyeli iş insanıyla SİAD'ı kurduklarını ifade ederek, "Mobilya ve benzeri eşya üretimi yapıyorum. Dernekte Suriyeli iş adamlarıyla çalışmalar yürütüyoruz. Üretimimizi ve Türk menşeli mamulleri Arap ülkelerine pazarlıyoruz. Şu anda işlerimiz gayet güzel." diye konuştu.

Suriyeli iş insanlarının, İstanbul, Bursa, Gaziantep ve Hatay başta olmak üzere birçok şehirde yatırım yaptığına dikkati çeken Shamaoun, "Yatırım hacimleri büyük firmalar var. Bir örnek vermek gerekirse, bir arkadaşımız yıllık 45 milyon dolarlık ticaretiyle Türkiye ekonomisine katkı yapıyor. Türkiye'de faal olan işletmelerimizin bugüne kadar oldukça yüksek tutarda yatırımları oldu. Suriyelilerin yatırımı 1,5 milyar dolar civarında. Önümüzdeki bir ay içinde yeni yatırımlarla kesin rakamı açıklayacağız. Büyük kapasiteli fabrikalarımız var. Yatırım tutarını daha da artırmak için çaba gösteriyoruz." dedi.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

"Beş F Yasası" ile İnovasyonun Kapılarını Aralamaya Ne Dersiniz?

$
0
0

İnovasyon, yeni fikrin değere dönüşmesi ise o zaman ne yapıyorsak yapalım o işe bir şekilde değer katabilecek, henüz bilinmeyen, bizi bir yerlerde bekleyen, gizlenmiş fikirler -yani “yeni fikirler”- peşinde koşmamız gerekmektedir. 

Bizler, etrafımızda dolaşan yeni fikirleri henüz görmüyoruz ama birileri görüyor; görüyor ki ürün ve/veya hizmet hâline getirip değere dönüştürüyor ve biz de bu değerleri satın alıyoruz. 

Esrarengiz bir süreçtir yeni fikirlerin bulunması: Beynimizin yaptıkları ile yapabilecekleri arasındaki boşluklara yeni anlamlar yüklenmesi açısından esrarengiz...

Bu esrarlı konuyu biraz açalım:

Yaptığımız işte, sergilediğimiz yeteneklerde, hayatımıza giren her türlü yardımcı konuda, bir hedefe ulaşmak için kullandığımız yöntemlerde, geçmişten devraldığımız ve bizim de sanki “tam da doğrusu buymuş” diye kullandığımız her türlü metotta ve daha birçok konuda, bir yerlere gizlenmiş, değere dönüşme potansiyeli olan düzinelerce fikir bizi bekliyor. 

Evet ama biz bunları görmüyor, göremiyor ve böylelikle değere ulaşamıyoruz. Çünkü ne aradığımızı bilmiyoruz, farklı gözle bakamıyoruz. Hatta çoğu zaman hiç aramıyor, hiçbir efor sarf etmiyoruz. 

Hülasa herkesin yapması gereken, yaptığı işte, üretim yaptığı alanda, çalıştığı sahada, faaliyet gösterdiği sektörde veya her ne ile meşgulse onda, gizlenmiş “yeni fikirler”e odaklanmak ve bunları gün yüzüne çıkarmaktır.

Elbette sırf yapılması gerekenleri bilmek, bizi sonuca ulaştırmayacaktır. Ne yapmamız gerektiğini bilmek kadar nasıl yapmamız gerektiğini de bilmeye ihtiyacımız var. Bu noktada, “nasıl”ı bize “İnovasyonda Beş ‘F’ Yasası” anlatmak için devreye girmekte...

İşte, “İnovasyonda Beş ‘F’ Yasası”:

1.“F” Yasası: Farklı Oku

Alışılagelmiş okuma şeklinden vazgeçin. Mesela, bir kitabı tersten okuyun ya da kitabın farklı sayfaları açarak rastgele kelimeler seçerek bunlar arasında ilişki kurun. Bağlantı kurma egzersizini farklı kitapların herhangi bir sayfasını açarak seçtiğiniz kelime öbekleri ile de yapabilirsiniz. Bu yöntemle farklı bağlantılar kurma yetinizin geliştiğini, bakış açınızın değiştiğini göreceksiniz. 

Farkı oku yöntemi dâhilinde yapabileceğiniz bir başka egzersiz de “aynı anda birden fazla kitabı okuma” olarak nitelendirebileceğimiz “çapraz okuma”. Yaşam tarzınıza göre değişecek olmakla birlikte örneğin kitabın birini ofiste, diğerini çantanızda, ikisini yatak odanızdaki konsolun üstünde tutabilir; kitap konularını mekâna ve zamana göre uyarlayabilirsiniz. Bu şekilde birden fazla kitabı hiç sıkılmadan okuma imkâna erişebilirsiniz.

2. ‘F’ Yasası: Farklı Düşün

“Zekânın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil.” demiş Albert Einstein.

Genelin “düşünme yolu” ndan gitmeyin; hatta bir konuda çoğunluk ne düşünüyorsa tam tersini düşünmeye çalışın.

Neden farklı düşünmeliyiz?

Farklı düşünerek kendimizi değiştirme yönünde cesur adımlar atabilir; deneyim, eğitim, kültür vb. etkileyicilere bağlı olarak benzer olaylara farklı tepkiler verebiliriz. 

Farklı düşünen kişinin gittiği yol, kendine özgü sonuçlar doğuracaktır.

Filozoflar, “sadece var olanları ilişkilendirmek” olarak tanımlamıştır yaratıcılığı. İş dünyasındaki birçok akıllıca hamle ilk bakışta birbirlerinden bağımsızmış gibi görünen, hatta aralarında çelişki olduğu düşünülen ürünleri ve hizmetleri ilişkilendirmekle yapılmıştır.

Genelin gözünden bakılırsa hep aynı şey görülür; genelin yürüdüğü yoldan yürünürse hep aynı yere çıkılır. 

Günümüzde çok daha önem kazanmıştır “düşünmek” ve en önemlisi “farklı düşünebilmek”… 

Farklı düşününce:

  • Görünmeyenler ortaya çıkar, 
  • Zihin sondajı yapılmış ve analiz yeteneği geliştirilmiş olur, 
  • İlginç bağlantılar keşfedilir,
  • Birden fazla anlam kombinasyonları kurulabilir,
  • Çok katmanlı düşünce yapılarıyla karşılaşılmış olur, 
  • Yeni kapılar açılır; birbirinden bağımsız odaklara geçiş yapılır.

İnovasyonda ileri olan ülkeler, dünyayı yönlendiren fikirler geliştirmede oldukça ustalar. Bu ustalığın temelinde, düşüncelerini serbest bırakmaları ve basmakalıp anlayışları aşmış olmaları yatıyor. Yeni fikirler ya da icatlar da, hâliyle, dünyanın geleceğini belirlemiş oluyor.

3.‘F’ Yasası: Farklı Git

Aynı yoldan gitmeyin. 

Aynı yerde hep aynı şekilde oturmayın. 

Aynı yere hep aynı şekilde ulaşmayın.

Kısacası, aykırı durun!

Mesela, akşam yemeğinde gün boyu canınızın çektiğini değil, farklı bir şeyler yemeği tercih edin. Değişin, değiştirin. 

Arabayla gidilecek yere otobüsle gidin ya da yakın bir yere yürüyerek giderken yolu farklı yollara saparak uzatın.

Kapıyı farklı şekilde açın.

Genelin kullandığı rotadan vazgeçin: Fazla riskli olmamak şartıyla kendi yeni rotanızı oluşturun ve bu rotayı kullanın. 

4.‘F’ Yasası: Farklı Davran

Geleneksel düşünceye göre her insanın sabit olarak ölçülen bir IQ seviyesi vardır. IQ’yu yükseltmekse bizim elinizde! İşe, basit davranışlarınızı değiştirmekle başlayabilirsiniz.

Mesela;

Hareketleriniz kimseninkine benzemesin; reaksiyonlarınız da öyle... 

Sosyal ortamlarda “Kim, ne der acaba?” kaygısından kurtularak orijinal davranış kalıplarının korunması, yenilikçi olabilmek için zaruridir. 

“Farklı davran, kafan çalışsın”

Uzmanlar beyin gücünü artırmak ve hafızayı güçlendirmek için hareket rutinini bozmayı öneriyorlar. Diş fırçasını farklı elle tutarak kullanmak, örnek olarak verilebilir. 

5.‘F’ Yasası: Farklı Konuş

Beyninizi uyku modundan çıkarın ve onun sürekli aktif olmasının yolunu açın.

Mesela,

Aynı konuşma kalıplarını kullanmayın. Eş anlamlı kelimeleri aynı cümle içinde geçirmeyin. Aynı minvalde sorulmuş sorulara, standart cevaplar vermeyin; soruları farklı ifadelerle yanıtlamanın yollarını arayın. Bu değişiklikler, düşünme yetisini geliştirip kelimeleri kullanma becerisini artıracağından oldukça önemli.

En önemli nokta, beyni sürekli yeni bir arayışta tutarak dinamik kılmaktır. Bu da yaratıcı yanımızın durmaksızın gelişeceği anlamına gelmektedir.

İngiliz BBC kanalında bu konuya yakın bir konunun ele alındığı TV programı yayımlanmaya başladı. "Bir Haftada Daha Zeki Ol" isimli programda günlük hayatta yapılabilecek ufak tefek değişikliklerle insanın beyninin nasıl daha iyi kullanılabileceği gösteriliyor. Oxford ve Cambridge üniversitelerinin profesörleri, program için testler hazırlayarak 15 kişi üzerinde özel bir araştırma yaptı. Program öncesi ve sonrası uygulanan testler karşılaştırıldığında kişilerin değişiklik yapmaları sonrası, sorulara yüzde 40 oranında daha fazla doğru cevap verdiği ortaya çıktı. 

Velhasıl, “İnovasyonda Beş ‘F’ Yasası”; hayatımızı kökten değiştirme, beynimizi uyku modundan çıkarma yasasıdır… Gelişen dünyada yarışta ben de varım, diyebilmek için “Beş F Yasası” ile değişmeye, inovasyonun kapısını aralamaya ne dersiniz?


BTM Girişimi Otelika 2,8 Milyon Lira Değerleme ile Yatırım Aldı!

$
0
0

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından girişimciliğin desteklenmesi amacıyla kurulan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) 10’uncu girişimi Otelika de yatırımcı ile anlaşma imzaladı. 

Otellerin iş süreçlerini minimize ederken, ziyaretçilerin otel servislerine 10 farklı dilde erişimini sağlayan B2B SaaS çözümü üreten Otelika projesi, 2,8 milyon lira değerleme ile SGN Yapı’dan yatırım aldı. Otel ziyaretçilerinin otele girdikleri andan itibaren akıllı telefonları üzerinden kendi ana dillerinde herhangi bir App indirmelerine gerek kalmadan oda servisi, housekeeping, taksi, otel içi spa ve restaurant rezervasyonları, fırsatlar ve etkinliklere erişimine olanak sağlayan Otelika, arkaplanda da yaptığı entegrasyonlar ile otellerin iş süreçlerini hızlandırıyor ve gereksiz zaman maliyetlerini ortadan kaldırıyor. 

Yatırım ile ilgili açıklama yapan Otelika kurucu ortağı Muhammed Gider, Otelika’nın en yenilikçi yönlerinden birinin de gelir modeli olduğunu belirterek, kazan-kazan ilkesi temelinde yeni maliyetler oluşturmadan oteller çözümler sunduklarını dile getirdi. Otelika’nın bir diğer kurucu ortağı Emirhan Yumak ise yakın zamanda çıkaracakları v4 ile ziyaretçi anketlerini ve ziyaretçinin otele gelmeden Otelika ile karşılanacağı yeni bir sisteminin altyapısını kuracaklarını söyledi. 

Yatırım ekosistemine ilk adımını atan SGN Yapı’nın CEO’su Semih Taşan ise Otelika’nın ilk yatırımları olduğunu belirterek,“Otellerin müşteri memnuniyetini artırırken aynı zamanda süreçleri de minimize etmesi beni Otelika’da en çok etkileyen nokta oldu. Ve ayrıca ciddi bir pazar büyüklüğünden bahsediyoruz. Otelika, bugünkü gelir modeli ile Türkiye’de yıllık bazda 42 milyar dolarlık bir pazarı, globalde ise 5.2 trilyon dolarlık bir pazarı hedefliyor. Otelika’nın yatırım için iyi bir fırsat sunduğunu gördük, bu nedenle yatırım yapma kararı aldık” dedi. 

2,8 milyon lira değerleme ile yatırım alan Otelika hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.otelika.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

AB Kırsal Kalkınma Programı IPARD 2 İçin 5. Dönem Başvuruları Başladı

$
0
0

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nca, "Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Programı 2 (IPARD 2) Beşinci Başvuru Çağrısı"na ilişkin yeni proje başvuruları başladı.

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu'nun internet sitesinde yer alan duyuruya göre, çağrı ilanıyla sadece "Tarımsal İşletmelerin Fiziki Varlıklarına Yönelik Yatırımlar" ile “Tarım ve Balıkçılık Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması ile İlgili Fiziki Varlıklara Yönelik Yatırımlar" tedbirleri kapsamındaki başvurular alınacak.Başvurular, yatırımın uygulanacağı ildeki TKDK koordinatörlüklerine yapılacak. 

Tarımsal İşletmelerin Fiziki Varlıklarına Yönelik YatırımlarTarım ve Balıkçılık Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması ile İlgili Fiziki Varlıklara Yönelik Yatırımlar
- Süt Üreten Tarımsal İşletmeler
- Kırmızı Et Üreten Tarımsal İşletmeler
- Kanatlı Eti Üreten Tarımsal İşletmeler
- Yumurta Üreten Tarımsal İşletmeler
- Süt ve Süt Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması
- Kırmızı Et ve Et Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması
- Kanatlı Eti ve Et Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması
- Su Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması
- Meyve ve Sebze Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması

"Tarımsal İşletmelerin Fiziki Varlıklarına Yönelik Yatırımlar"a ilişkin online proje başvuru sistemi 14 Mayıs'ta saat 21.00'de, "Tarım ve Balıkçılık Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması ile İlgili Fiziki Varlıklara Yönelik Yatırımlar" için online proje başvuru sistemi ise 21 Mayıs'ta aynı saatte kapatılacak.

Başvuruların son teslim tarihi ise sırasıyla 17 ve 24 Mayıs saat 18.00 olarak belirlenirken, son teslim tarihinden sonra yapılacak başvurular kabul edilmeyecek.

AB Kırsal Kalkınma Programı 2 (IPARD 2) hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tkdk.gov.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Gelecekte Bilişim Konferansı 27 Nisan'da Geleceğe Işık Tutacak!

$
0
0

Ülkemiz bilişim sektörü ve girişimcilik ekosistemi için oldukça önemli olduğunu düşündüğüm bir etkinlik haberi ile karşınızdayız. Dijital ve akıllı sistemler, yapay zeka, bulut bilişim, siber güvenlik ve büyük veri gibi geleceğin dünyasını şekillendiren teknolojilerin konuşulacağı "Gelecekte Bilişim Konferansı", 27 Nisan'da SETA İstanbul Konferans Salonu'nda yapılacak. 

Bilişim Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, Smart Future Forum tarafından "Gelecek Geliyor" sloganıyla düzenlenecek konferansta dijital dönüşüm ve değişim bilişim sektörü perspektifinden değerlendirilerek, dijital teknolojiler konusundaki farkındalığın artırılması, alanında uzman konuşmacıların sektöre vizyoner bir bakış açısı kazandırması ve gelecek vizyonu çizmesi hedefleniyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Bilişim Grubu Başkanı Şenol Vatansever, geçen eylül ayında yapılan (ve Girişim Haber olarak medya sponsoru olduğumuz) Bilişimciler Gelecek 5.0 Zirvesi 2018'den sonra büyük kapsamlı ilk konferansı düzenleyeceklerini belirtiyor.

Smart Future Forum'un sektöre kazandırdığı birbirinden başarılı zirvelerde ortaya koyduğu performansına ve tecrübesine çok güvendiklerini aktaran Vatansever, siz değerli Girişim Haber okurlarına şunları aktarıyor:

"Bildiğiniz üzere Endüstri 4.0 Almanya ile Toplum 5.0 ise Japonya ile anılan bir yaklaşım. Biz de Türkiye ile anılmasını ve markalaşmasını istediğimiz 'Gelecek 5.0' yaklaşımını ortaya koyduk. 'Gelecek 5.0' yüksek teknoloji, mutlu insan ve dünya barışı temelli bir yaklaşım. Türkiye savunma sanayinde ve askeri teknolojilerde önemli çalışmalar yapıyor. Konferansta 'Gelecek Geliyor' sloganının alt bileşenleri olarak yapay zeka, robotlar, blockchain, siber güvenlik gibi birçok alanı beraber değerlendireceğiz. Herkesin en az 40-50 kişiyle tanışıp kartvizit alışverişi yapmasına imkan sağlayacak sürpriz bir networking planlaması yapmayı da düşünüyoruz."

 

Bilişim Sektörünün Geleceği Tartışılacak

Smart Future Forum Başkanı Murat Karataş ise geleceğin yeniden şekillendiğini, otomasyon sistemleri, veri alışverişleri ve üretim teknolojilerini içeren bu yeni devrimin her bir verinin toplanmasına ve iyi bir şekilde izlenip analiz edilmesine olanak sağlayarak daha verimli iş modelleri ortaya çıkaracağını kaydediyor.

Karataş, gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkenin bu konuda kendi konseptlerini geliştirdiğine, geleceği kendi bakış açıları üzerinden kurmayı istediğine dikkati çekerek, bilgilendirmesine şöyle devam ediyor:

"Türkiye bu yeni çağda daha önce yaşanan devrimlerde olduğu gibi sadece tüketici değil, üretici de olabilmenin çabası içindedir. Bu dönüşümde hak ettiğimiz çıktıları elde edebilmenin ön koşulu yaşanan dönüşümü anlayarak fırsatları ve tehditleri doğru tespit etmekten geçiyor. Özellikle KOBİ'ler başta farklı boyuttaki işletmelerin bu dönüşümün kendi iş ve sektörlerine olan etkilerini değerlendirmeleri, bu konuda hazırlık yapmaları gerekmektedir. Smart Future Forum İstanbul'un dijital dönüşümün global lideri olması vizyonuyla ekosistemi bir araya getiren ve bilgi/içerik oluşturan bir platform olarak hareket etmektedir. Sektörün önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Bilişim Grubu ve bilişimciler destekleriyle organize edilen Gelecekte Bilişim Konferansı, bu amaca hizmet eden ve bilişimin liderlerinin sektörün geleceğini tartıştığı bir etkinlik olacaktır."

Gelecekte Bilişim Konferansı'na Girişim Haber olarak medya sponsoru olduk. Bu vesile ile teknolojinin önümüze koymaya hazırlandığı yeni trendleri farkedip, bu trendleri sorgulamak ve iş modellerinize uygulayabilmek için bu değerli konferansa katılmanızı önemle tavsiye ediyoruz.

www.smartfutureexpo.com/gelecektebilisim internet adresini ziyaret ederek konferans programına ve kayıt formuna erişebilirsiniz. Unutmayın "Gelecekte Bilişim Konferansı", 27 Nisan'da SETA İstanbul Konferans Salonu'nda yapılacak.

Haberimizi bilişim sektöründeki okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019 Açıklandı

$
0
0

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Programı kapsamında "Yapısal Dönüşüm Adımları" paketini Dolmabahçe Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi'nde açıkladı.

"Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019"u düzenlenen basın toplantısıyla açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ekonomi politikaları açısından önemli bir gündem için bir araya gelindiğini belirtti. 

“Türkiye’nin Gündemi: Ekonomide Reform”

Türkiye’nin gündeminin ekonomide reform olduğuna işaret eden Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Büyük ve güçlü Türkiye idealine kavuşmak için ekonomide gerekli yapısal dönüşümleri hayata geçirmektir. Bugün başlatacağımız süreç, yalnızca bir paketin hayata geçirilmesinden ibaret olmayacak. Bugün sadece, 2019 yılında tamamlayacağımız bir dizi reformu sizlerle paylaşacağız. Ama bu değişim ve reform süreci önümüzdeki 4,5 yıl boyunca, yılmadan kararlılıkla devam edecektir.” diye konuştu. 

Paketin bütününü bir reform paketi olarak adlandırdıklarını, içerisinde tek başına ele alındığında bile başlı başına önemli birer reform olacak adımlar olduğu gibi, onları destekleyen, hedefleri yakalamayı sağlayacak maddelerin de olduğunu aktaran Albayrak, bu zamana kadar bu maddelerin teknik detayları ve içeriğiyle ilgili de önemli çalışmaların bakanlıkların koordinasyonunda yapıldığını ve artık hayata geçirilmeye hazır hale getirildiğini, bu nedenle 2019 yılsonuna kadar diyerek tüm Türkiye’ye dünyaya ve ekonomideki paydaşlara net bir tarih verdiklerini vurguladı. 

"Reform Alanlarının Başında Finansal Sektör Geliyor"

Bakan Albayrak, reform alanlarının başında finansal sektör geldiğini belirterek, finansal sektör altındaki ilk alanın da bankacılık sektörü olacağını kaydetti. Yeni Ekonomi Programı’nda“Bankacılık sektörümüzün güçlü yapısını sürdürmesini ve reel sektörümüzü finanse etmeye devam etmesini temin etmek bu programın en önemli önceliklerinden bir tanesidir” dediğini anımsatan Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geldiğimiz noktada, bankacılık sektörümüzün kredi hacmi, tahsili geçmiş alacaklar hariç 2 trilyon 513 milyar TL’dir. Geri ödemelerinde sorun beklenmeyen 1. gruptaki kredilerin toplam krediler içindeki oranı yüzde 89 seviyesindedir. 2. gruptaki yakın izlemedeki kredilerin payı ise 276 milyar TL, yani toplamda yüzde 11 seviyesindedir. Bu rakamın da 107 milyar TL’lik kısmı bugüne kadar yapılandırıldı. 3. grup, yani tahsili gecikmiş ya da takip hesabında izlenen alacakların miktarı Mart 2019 itibarıyla 106 milyar TL’dir. Tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranı yüzde 4,2’dir. 106 milyar TL tutarındaki tahsili gecikmiş alacaklar için 72 milyar TL seviyesinde özel karşılık ayrılmıştır. Gerçekleştirdiğimiz mali bünye analizi sonucunda BDDK da NPL olarak adlandırılan bu kredilerin oranının en yüksek yüzde 6 seviyesine ulaşabileceğini ortaya koymuştu.” 

Bugün, dünyanın en önemli finans kuruluşlarının da raporlarında, NPL’lerle ilgili bu oranların burayı yakınsayacak şekilde revize edildiğini gördüklerini dile getiren Bakan Albayrak, “Tahsili gecikmiş alacaklar için yüksek oranda karşılık ayrılması, birçoğunun teminatının bulunması, tahsilat oranlarının yüksek olması ve tahsili gecikmiş borcu bulunan işletmelerin büyük çoğunluğunun faaliyetlerine devam ediyor olması dikkate alındığında tahsili gecikmiş alacakların, bankacılık sektörümüz için bir risk oluşturmayacağını öngörüyoruz. Ancak, sektörümüzün daha dirençli hale getirilmesini ve sermaye yeterlilik oranlarının güçlendirmesini önemsiyoruz.” diye konuştu. 

Bu kapsamda bir dizi önemli adımı devreye aldıklarını belirten Albayrak, "İlk adımımız kamu bankalarımızın sermayelerini güçlendirmek için olacak. Hazine ve Maliye Bakanlığı ihraç edeceği 28 milyar TL'lik İkrazen Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senetlerini kamu bankalarına verecektir." dedi.

"Kredi Yapılandırmalarında Önemli İlerlemeler Sağlandı"

Özel bankalar tarafında Bankalar Birliği koordinasyonunda, BDDK ile birlikte sermayelerini güçlendirmek için 2018 yılı karlarının dağıtılmaması ve buna benzer bir dizi adımı içeren stratejinin devamlılığını sağlayacaklarını aktaran Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özel bankalarımız yeniden sermayelendirme planlarını halihazırda yürütüyorlar. İhtiyaç halinde bu planlamalar doğrultusunda sermayelendirmelerini yapacaklar ve yapmaya da başladılar. Ayrıca, mali sistemin gözetim ve denetiminin güçlendirilmesi ve veriye dayalı iktisadi politikalar geliştirilmesi amacıyla, Ulusal Veri Merkezi’ni kuracağız. Dünyadaki en iyi örneklerin uygulaması olacak bu merkezle risk ve potansiyellerin çok daha erken ve etkili analiz edilmesi sağlanacak."

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, bankacılık alanında bir diğer önem verdikleri başlığın bankaların aktif kalitesinin çok daha iyi bir düzeye taşınması olduğunu belirterek, "Bildiğiniz gibi bankacılık alanında, yeniden yapılandırma süreçlerine büyük önem veriyoruz. 2018 yılının son çeyreğinde 7 büyük banka, konkordatolu firmaların kredi borçlarının yapılandırılması konusunda çalışma başlatmış, 2019 yılı başında banka temsilcilerinden oluşan 'konkordato heyeti' kurulmuş ve heyet tarafından konkordatolu firmalarla görüşmelere başlanmıştı." diye konuştu.

Şubat ayından itibaren de 7 büyük bankaya ilave olarak diğer bankaların da bu sürece katılarak müzakereleri devam ettirdiğini anımsatan Albayrak, "Sürece diğer bankaların da destek vermeye başlaması, borçlu firmalara sunulan çözümleri hızlandırdı, kredi yapılandırmalarında önemli ilerlemeler sağlandı. Konkordato ve kredi yapılandırma meselesini, çok daha iyi, herkesin çıkarına olan yeni bir yasal çerçeveyle ele alacağız." şeklinde konuştu.

Albayrak, yeni yasal çerçeveyle yeniden yapılandırma ve alacak tahsil süreçlerini hızlandıracak, özellikle, borç ödeme kabiliyetini yitirmiş şirketlerin hızlı şekilde tasfiyesini sağlayacak bir çerçeve oluşturacaklarını aktararak, şu bilgileri verdi: "Arkadaşlarımız bu konuda, dünyadaki en iyi ülke örnekleri taradı. Dünyada bugün en başarılı modeli ülkemize uyarlayacağız. Bu sayede, icra-iflas ve ipoteklerin nakde çevrilmesinin de daha kolay olacağı bir yapıyı oluşturmuş olacağız. Bu başlıkta önem verdiğimiz bir diğer adımımız sorunlu kredilerle ilgili olacak. Bankalarımızın NPL’leri ile ilgili tabloyu ortaya koyduk. Yüzde 4,2’lik bir oran var ve bu oranın oldukça iyi bir seviye olduğunu tüm paydaşlarımız ve sektörümüz kabul ediyor. Sektörümüzün aktif kalitesini daha da iyileştirecek bir adım atıyoruz.Bankalar Birliği öncülüğünde, kamunun olmadığı bir yapıda, buranın altını çiziyorum, kamu yok, Enerji ve inşaat gibi NPL’ler noktasında önem teşkil eden iki sektörde, sorunlu varlıkların borç-hisse takası ile dışarı çıkaracak ve bankalarımızın bilançolarını daha iyi bir hale getireceğiz. Bunun için Enerji Girişim Sermaye Fonu ve Gayrimenkul Fonu Kurulması’nı gündeme aldık. Bu yeni finansal modelle sorunlu varlıkların ayrılıp, bankaların, yerli ve yabancı yatırımcıların iştirak edebileceği fonlarla yönetilmesini sağlayacağız."

"Tasarruflarımız Kırılganlıkları Gidermedeki En Önemli Araç"

Berat Albayrak, finansal sektör başlığında hayata geçirecekleri reform alanlarından bir diğerinin de 'tasarruf ve sigorta' alanı olduğunu belirterek, "Bu dönem etkin ve sağlıklı bir tasarruf sistemi oluşturmayı çok ama çok önemli görüyoruz. Devletten başlayarak, bireye kadar her alanda tasarrufları önceliklendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Tasarruflarımızın, ekonomimizin kırılganlıklarını gidermedeki en önemli araç olduğuna inanıyoruz." şeklinde konuştu.

Bu kapsamda, emeklilik sisteminin reforme edilmesinin en önemli yapısal reformlardan birini oluşturduğunu dile getiren Albayrak, "YEP kapsamında, emeklilik sistemini daha sürdürebilir hale getirmek önümüzdeki dönemde en öncelikli konularımızdan birini oluşturacak. Daha sürdürülebilir bir emeklilik sistemi vatandaşa ve ekonomiye birçok açıdan fayda sağlayacak. Tamamlayıcı emeklilik sistemi vatandaşlarımıza emekliliklerinde ek gelir oluşturarak çalışma dönemlerindeki hayat standartlarını korumalarını sağlayacak. Artık vatandaşlarımız, emekli olunca nasıl geçinirim kaygısı taşımayacaklar. Tamamlayıcı emeklilik sistemi ile birlikte ülkemizde tasarrufları artırarak dış finansman bağımlılığını azaltacağız. Bu da ekonomimizi dış müdahalelere karşı çok daha güçlü hale getirecek. Sistemde biriken fonların sermaye piyasaları üzerinden reel sektöre ve ülkemizin sürdürülebilir büyümesine kanalize edilmesini sağlayacağız. Artık şirketlerimiz çok daha kolay, ucuz ve uzun vadeli bir biçimde yeni yatırımlarını finanse edebilecekler. Aynı zamanda, ülkemizi ileriye götürecek stratejik sektörlerdeki projeleri için ek kaynak oluşturmuş olacağız."

"Kesintiler BES ile Entegre Kıdem Tazminatı Fonu’nda Toplanacak"

Bakan Albayrak, gelecek süreçte, ekonomiye bahsedilen faydaları sağlayacak güçlü bir tamamlayıcı emeklilik sistemini hızla hayata geçirmeyi planladıklarını dile getirerek, "Vatandaşlarımızın kazançlarına göre, azdan az çoktan çok, belirleneceği zorunlu bir bireysel emeklilik sistemini yani tamamlayıcı emeklilik sistemini yeniden ele alacağız. Bu sistemle birlikte Kıdem Tazminatı Reformunu da hayata geçireceğiz. Tüm paydaşlarımızın katılımı ile tıpkı çalışanlardan olduğu gibi iş verenden de yapılacak kesintiler BES ile entegre Kıdem Tazminatı Fonu’nda toplanacak." diye konuştu.

Hedeflerinin; her iki reformu da bu yıl hayata geçirmek ve 2020 yılından itibaren fiilen bu fonları hayata geçirmek olduğunu vurgulayan Albayrak, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu yeni yapıyla birlikte 5 yılda, burada sistemde biriken fonların milli gelirin yüzde 10'unun üstüne çıkacağını öngörüyoruz. Oluşturacağımız sistem tüm ana paydaşlara, yani çalışanlara, işverenlere ve devletimize katma değeri en yüksek olacak şekilde oluşturulacaktır. Finansal sektördeki bir diğer değişim alanımız sigortacılık sektörü olacak. Sigortacılık, BES ve Kıdem Tazminatı sonrasında hepimiz için çok önemli bir yeni finansman kaynağı olacak. Sigortacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu kurarak sektörü izlenmesi ve denetlenmesini daha yakından takip edeceğiz. Sektörün çok daha hızlı bir şekilde güçlenmesine destek olacağız. Ayrıca Milli Reasurans şirketi ile birlikte sigorta şirketlerimizi destekleyecek, sigortalanmayan sektörlerin sigortalanmasına imkan sağlayacağız."

Albayrak, bir diğer yapısal adımlarının, sağlıklı ve sürdürülebilir büyümenin dayanağı olan ihracat ve katma değerli ürün üretimini, yerlileştirmeyi sağlayan sektörlerin kredi arzından daha fazla yararlanmasını sağlamak olacağını anlattı.

Bu kapsamda Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) bünyesinde bir kurulla bu stratejik alanlara daha fazla kredi sağlanması için teşvik mekanizmalarının devreye alınacağını dile getiren Albayrak, şu ifadeleri kullandı: "Finansal sektördeki atacağımız adımların son başlığı reel sektör olacak. Ağustos ayında yaşadığımız türbülans reel sektörümüzü, dolaylı olarak da bankacılık sektörümüzü etkiledi. Finansal sektörün daha sağlıklı işleyişini sağlamak için reel sektör alanında da bazı adımlar atacağız. BDDK 2019 başında 500 milyon ve üzeri riski bulunan gruplar için bir düzenleme hayata geçirmişti. Bunu bir adım ileriye taşıyoruz. Bankacılık sektöründe toplam 100 milyon TL ve üzeri riski olan şirketlerin, mali yılın kapanmasının ardından 120 gün içerisinde bankalarına bağımsız denetimden geçmiş finansal tablolarını ve borç ödeme kapasitesi, likidite riski, kur riski, ve karlılık gibi unsurları da içeren bir mali denetim raporu sunmak zorunda olacak. Aksi halde sektörden ek kredi alamayacak."

Ayrıca, BDDK koordinasyonunda, mali şeffaflığın artırılması, kurumsal yönetim standartlarının yükseltilmesi, finansal yönetim kalitesinin artırılması için gerekli tedbirleri de hayata geçireceklerini belirterek, "Daha önce duyurmuş olduğumuz ulusal kredi derecelendirme kuruluşu işlemlerini bu yıl içinde tamamlayacağız. Bu şekilde reel sektörün kredi taleplerinde çok daha gerçekçi ve sağlıklı değerlendirme imkanı sağlanmış olacak." bilgisini verdi.

"Tarımda Milli Birlik Projesi"

Enflasyonda en önemli sorunun gıda alanında yaşanmasından dolayı yapısal reformların da en önemli ayağını gıda alanında hazırladıklarını belirten Albayrak, "Bu alandaki adımları Tarım Bakanlığımız ile Gıda Komitesi koordinasyonunda takip edeceğiz. Gıda enflasyonu ile mücadele için en önemli yapısal reformumuz "Tarımda Milli Birlik Projesi" olacak. Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından çalışılan bu kapsamlı strateji mayıs ayında tüm kamuoyumuzla paylaşılacak." ifadelerini kullandı.

"Sağlıklı beslenme temel bir insan hakkıdır" felsefesinden hareket edeceklerini dile getiren Albayrak, şöyle devam etti: "Buna bağlı olarak da bölge ve ürün bazında bir makro arz, talep ve ticari planlama sürecinin kurumsal alt yapıları tesis edilecek. Tohumdan sofraya daha hakkaniyetli bir değer zinciri dizayn edilecek. Sahada operasyonel yetkinliğimizi kooperatif yapısının merkezde olduğu güçlü kurumsal alt yapılarla sağlayacağız. Bu kurumsal altyapı ürün ve bölge bazında sözleşmeli tarımın daha da yaygınlaştırılmasını sağlayacak. Tarımda Milli Birlik projesinin detaylarını da hep birlikte projenin lansmanında Tarım Bakanlığımızdan dinleyeceğiz."

Albayrak, bu nokta atılacak bir diğer adımın da Sera AŞ'nin kurulması olduğuna dikkati çeken Albayrak, "Özellikle mevsimsel dalgalanmalarla enflasyonla mücadelede önemli yer tutan taze meyve sebze pazarında dengeleyici unsur olması amacıyla Tarım Kredi Kooperatifi ortaklığıyla Sera AŞ kurulacak. Sera AŞ bünyesinde 2019 yılında ilk etapta 2 bin hektar teknolojik sera inşa edilecek. Orta vadede 5 bin hektar üretim alanına ulaşılırken uzun vadede örtü altı sebze üretiminin yüzde 25’inin karşılanması hedeflenecek." dedi.

Küçükbaş Hayvancılık ve Hal Yasası Alanında Atılacak Adımlar 

Bir diğer önemli adımında da küçükbaş hayvancılık ve hal yasası alanlarında atılacağı bilgisini veren Bakan Albayrak, şunları kaydetti: "Ülkemiz coğrafi gerçeklerine uygun şekilde kırmızı et fiyat istikrarını Küçükbaş Hayvancılık Hamlesi ile destekleyeceğiz. İhracat kapasitesi, yerli yem ve coğrafi şartlara uygunluk gibi özellikleri dikkate aldığımızda, küçükbaş hayvancılıkta potansiyelimizin gerisindeyiz. Bu kasamda verilecek desteklerle 47 milyon olan küçükbaş hayvan varlığımız 4 yıl içinde 100 milyona yükseltilecektir. Son olarak, hal yasası kapsamında üretici kooperatiflerinin haller içerisindeki payının artırılması hedeflenerek toptan, perakende ve lojistik alanlarında daha rekabetçi bir yapının oluşturulmasını sağlayacağız. Bu kapsamda tarladan sofraya daha kısa, daha etkin, daha rekabetçi ve daha denetlenebilir bir değer zinciri oluşturacağız. Ayrıca, üretimde rekabeti, toptan, perakende ve lojistikte denetim ve gözetimi sağlayacak bir regülasyon çerçevesi de devreye alacağız."

"Bütçe Hedeflerini Tutturacak Tasarruf Adımlarımız Devam Edecek" 

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, atılacak bir diğer adımında bütçe disiplini alanında olacağını bildirdi. Sıkı maliye politikasının en temel politikaların başında geldiğini vurgulayan Albayrak, şunları söyledi: "Bildiğiniz gibi, Yeni Ekonomi Programında 76 milyar TL’lik tasarrufu ve gelir artırıcı önlemleri devreye alacağımızı ifade etmiştik. Şu ana kadar, 2019 bütçesinde bu rakamın 44 milyar TL’lik kısmını uygulamaya aldık. Bütçeyle ilgili spekülasyonlara karşı tüm vatandaşlarımızın bu güçlü tablonun farkında olmalarını arzu ediyoruz. Bundan sonra da bu adımlarımız devam edecek. Bütçe hedeflerini tutturacak tasarruf adımlarımız devam edecek. Mali tarafta da güçlü, uyumlu ve koordineli bir süreç devam edecek. Seçimden önce nasıl bu mali disiplinden vazgeçmediysek, seçimden sonra da vazgeçmeyeceğiz. Büyümeyi ve istihdamı desteklemek amacıyla sorun yaşayan bazı sektörlere bir kısım vergi teşvikleri sağladık. Çok dengeli yönetmemiz lazım. Hem bütçe hem büyüme ve istihdam. Birinden vazgeçmemizi hiçbir zaman kimse bizden beklemesin dedik. Bunu yaparken yılsonu bütçe hedeflerimizi de bu manada koordineli bir şekilde hep yürüttük, yürütmeye de devam edeceğiz. Bundan sonra da gelirlerimizi daha da arttırmak için, toplumun genelini etkilemeyen ve yüksek vergi noktasında bakıldığında yüksek gelir gruplarının daha adil vergilendirilmesini sağlayacak ve enflasyona etkisi minimumda olacak bazı adımları atmakta projeksiyonlarımız arasında önümüzdeki süreçte hayat geçirilecek."

Vergi Dönüşümü Reformları

Albayrak, 2019 yılı içerisinde hayata geçirecekleri en önemli reformlardan birisinin de vergi dönüşümü olacağını kaydederek, detaylarını süreç tamamlanınca daha net bir şekilde ortaya koyacaklarını söyledi.

Vergi Konseyi gibi toplumun tüm kesimlerinin içinde olduğu çok kapsamlı bir ekiple bu reform çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren Albayrak, reformun temel detaylarını üç başlıkta paylaşmak istediğini, birincisinin yeni mimari olduğunu anlattı.

Albayrak, "Yeni vergi mimarimizde istisna ve muafiyetleri artık azaltacağız. Kurumlar vergisinin kademeli olarak düşürüp daha rekabetçi bir noktaya taşıyacağız. Daha adaletli bir vergi sistemi için, gelire göre artan oranlarda vergilendirmeyi daha etkin hale getireceğiz. Özellikle beyannameyi yaygınlaştırarak gelir artışlarının sağlayacağı potansiyelle dolaylı vergileri azaltıp, dolaysız vergileri artırarak verginin daha da fazla tabana yayılmasını sağlayacağız." diye konuştu.

Yeni Vergi Mimarisinin dünyada çağdaş vergi reformlarının önceliklerinden olan "istihdam oluşturma" hedefine oturacağını aktaran Albayrak, ayrıca iş yapma kolaylığı endeksinde bulundukları seviyeyi, atacakları adımlarla daha da yukarıya çıkacaklarını, girişimciliğin ve yeni iş kurmanın kolaylaştırılmasını sağlayacaklarını anlattı.

Albayrak, vergi dönüşümündeki ikinci başlıklarının "Kayıtdışılık ile Mücadele" olacağını belirterek, gönüllü uyum adı verilen yeni bir sistemle mükelleflerin beyanlarının esas olduğu ve ilk inceleme sonrasında sorun görülmediği takdirde süreçlerin tamamlandığı sadeleştirilmiş bir süreci hayata geçireceklerini söyledi.

Bakan Albayrak, "Ayrıca sahte ve yanıltıcı belge ile mücadele için, etkin yaptırım, teknik çözüm, e-fatura ve e-faturanın eş zamanlı takibi, benzersiz kodlu mal hareketi takip sistemi ile kayıtdışılığa karşı etkin bir yapıyı devreye almış olacağız." ifadesini kullandı.

"Yüksek Katma Değer ve Teknolojik Üretimi Önceleyen Ekonomi Tesis Edeceğiz"

Albayrak, vergi dönüşümünde önemli gördükleri bir diğer alanın da "mükellef hakları" olacağını belirterek, mükellef dostu bir vergi sistemi ile, süreçlerin başarısını daha da artıracaklarını, bu kapsamda Mükellef Hakları İcra Kurulu kuracaklarını söyledi.

Bu kapsamda mükelleflerin, vergi süreçlerindeki beyanları ile ilgili yazılı destekleri devreye alacaklarını dile getiren Albayrak, mükellef memnuniyetini düzenli ve sürekli olarak ölçeceklerini, süreçlerdeki eksikleri anında tespit edeceklerini bildirdi.

Albayrak, ayrıca mükellef hakları bildirgesinin bağlayıcı hale gelmesini sağlayacaklarını ifade etti.

Açıkladığı tüm reformlarla aslında bir hedefin de alt yapısını çok sağlam adımlarla hayata geçirmiş olacaklarını vurgulayan Albayrak, ulaşmak istedikleri noktanın sürdürülebilir bir büyüme ve istihdam olacağını, ihracata dayalı, yüksek katma değer ve teknolojik üretimi önceleyen bir ekonomiyi tesis edeceklerini bildirdi.

"Reformlarla İş Yapma Kolaylığı Endeksinde Sıçramayı Hedefliyoruz"

Albayrak, geçen yıl iş yapma kolaylığı endeksinde 17 basamak atlayarak 43. sıraya yükseldiklerini anımsatarak, bu yıl işe başlama, vergi ödemesi, kredi temini, sözleşmelerin icrası, tapu ve şirket tasfiyesi alanlarında gündemlerine aldıkları reformlarla daha fazla sıçramayı hedeflediklerini söyledi.

Gelecek dönem için geçici beyanname sayısının 4'ten 3'e düşürülmesi ve elektronik çeklerin ücretten muafiyet konusu üzerinde çalıştıklarını dile getiren Albayrak, inşaat izinlerinde, elektrik bağlamada, işe başlamada belediyeler ile SGK, belediyeler, ticaret sicil müdürlükleri gibi ilgili kamu kuruluşları arasındaki elektronik imzanın sürece dahil edilmesi için mevcut sistemlerin entegre edilmesini gerçekleştireceklerini anlattı.

Albayrak, "Vergi dönüşümü ile süreçleri kolaylaştıracak, kayıt dışılık ile mücadele ile gelirleri daha da artıracağız. 7 stratejik sektör olarak ifade ettiğimiz enerji, maden, petrokimya, turizm, bilişim, otomotiv ve ilaç sanayilerine yönlendirilmesini daha etkin kılacağız. Biz bunları yaparken diğer bakanlıklarımız ve kurumlarımızla farklı stratejik dönüşümleri de eş zamanlı gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

"Güven Veren ve Erişilebilir Bir Adalet Sistemi"

Bakan Albayrak, bir diğer reform alanının "Yargı Reformu" olduğunu, kapsamlı bir katılımla hazırlanan bu reform paketinin "Yargı Reformu Strateji Belgesi" ile Adalet Bakanlığı tarafından yakın bir süreçte kamuoyu ile paylaşılacağını söyledi.

Yargı Reformu'nun vizyonunun, "güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi" olacağına dikkati çeken Albayrak, ekonomik refahın sağlanması ve toplumsal tabana yayılmasında hukuk ve ekonominin birbirini tamamlayan iki önemli çalışma alanı olduğunu vurguladı.

Albayrak, şöyle devam etti: "Güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayla, adil ve etkin işleyen bir hukuk sistemi arasındaki ilişki açıktır. Uzun vadeli yatırımlar, öngörülebilir, sonuçları kestirilebilir bir hukuk pratiğine yakından bağlıdır. Yargı sisteminin kalitesi, hızı, ihtiyaçlara cevap verme kapasitesi yatırım ortamını geliştirmenin temel şartları arasındadır. Bugüne kadar, ülkemize üretim ve istihdam katkısı sunan, piyasa kural ve koşullarında faaliyet yürüten her yatırımcıya desteğimizi sunmaktan geri durmadık. Yatırımcının, hukuki güvence ve istikrar beklentisini, mümkün olan en yüksek seviyede karşıladık. Hukukun kolaylaştırıcı, teşvik edici ve güvence verici imkânlarını geliştirme irademizi koruduk. Bu iradenin bir tezahürü olarak Adalet Bakanlığımız da yargı alanında önemli reformlara imza attı. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin güncellenmesi çalışmaları devam ediyor. Yakın zamanda Adalet Bakanımız tarafından bu yıl içerisinde paylaşılacak."

"Lojistik Master Planı Hazırlanıyor"

Bakan Albayrak, diğer bir reform alanının "Lojistik Master Planı" olduğunu belirtti. Türkiye’nin stratejik konumundan kaynaklanan lojistik avantajının ve rekabet gücünün artırılarak, iktisadi ve sosyal gelişmeyi hızlandırmak ve Türkiye'nin uluslararası ticarette bölgesel lojistik üs haline getirme bakış açışıyla Lojistik Master Planı'nın, ilişkili bakanlık ve Türkiye Varlık Fonu tarafından hazırlandığı bilgisini veren Albayrak, şunları kaydetti: "Taşımacılıkla ilgili tüm hizmetlerin tek bir merkezden ve etkin bir şekilde verildiği ve birden fazla taşımacılık moduna erişim imkanı sağlayacak lojistik merkez planlaması sayesinde, taşıma modları arasındaki tüm bu rekabetin artırılması başta olmak üzere, mevcut lojistik alt yapısının karayolu, denizyolu ve havayolu eksenlerinde etkin bir şekilde incelenmesi, lojistik ihtiyaçların belirlenmesi, rekabet ve güvenliği esas alarak stratejik önceliklerin saptanması, belirlenen ihtiyaçlar ve önceliklere göre kamu lojistik varlıkları arasındaki potansiyel sinerjilerin ortaya çıkartılarak etkin bir model mimarisinin oluşturulması, planlanan hedeflerin gerçekleştirilmesi için yerli ve yabancı tüm paydaşlara kazan-kazan modeline dönük iş birliklerinin gerçekleştirilmesi kurumsal ve uluslararası kamusal iş birlikleri ile hayata geçirilecektir."

"İhracat Master Planı Ağustos Ayında Açıklanacak"

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bir diğer adımın, "İhracat Master Planı" olduğunu söyledi. İhracat noktasında Ticaret Bakanlığının, ağustos ayında açıklayacağı planla kısa-orta ve uzun vadede ihracat potansiyelinin belirlenerek Türkiye'nin ihracatının arttırılması için sürdürülebilir bir stratejinin yürürlüğe konması ve bu stratejiden sapmadan doğru adımların atılmasını sağlayacağını ifade eden Albayrak, ihracatın ithalatı karşılama oranının sürdürülebilir bir şekilde artırılması için stratejiler oluşturulup bunların uygulanması için gerekli adımların ortaya konulacağını dile getirdi.

Albayrak, "Ağustos ayında açıklanacak bu plan ile katma değeri yüksek ürün ihracatının arttırılması amacıyla, etki analizleri yapılarak ihracatta devlet yardımlarını yeniden düzenlemek, hedef ürün ve pazarlara odaklanmış bir bakış açısıyla, birim ihraç fiyatlarının yükseltilmesini sağlayacak." ifadelerini kullandı.

"2019'da 35 Milyar Doların Üzerinde Turizm Geliri Bekleniyor"

Berat Albayrak, bir diğer reform alanının "Sanayi Yerlileştirme Programı" olduğunu belirterek, "Sanayi Bakanlığımız, bu programla, Ar-Ge’den yatırım ve ihracata tüm adımların tek pencereden yönetildiği, arz-talep bileşenlerinin desteklendiği, öncelikli orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlere yönelik stratejileri hayata geçirecek." dedi.

300 ürünün yerlileştirmesini ortaya koyacak bu programın mayıs ayında kamuoyu ile paylaşılacağı bilgisini veren Albayrak, diğer alanın "Turizm Master Planı" olduğunu ifade etti.

Albayrak, Turizm Bakanlığının Turizm Master Planının hazırlığına başladığını ifade etti. Tüm paydaşların katılımı ile hazırlanacak olan Turizm Master planının Turizm Bakanı tarafından en geç eylül ayında kamuoyu ile paylaşılacağını dile getiren Albayrak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu plan çerçevesinde turizmde hem ülke ve desitnasyon çeşitliliğini hem turist sayısını hem de turist başına düşen geliri arttırarak 4 yıl içerisinde 70 milyon turist 70 milyar dolar turizm gelirine ulaşma hedefi gerçekleştirilecektir. Bu plan çerçevesinde gastronomi, inanç, kültür, golf, kış ve kongre turizmleri başta olmak üzere kıyı turizmine çeşitlilik ve turizm gelirimize katkı sağlamış olacaktır. 2019 yılı içerisinde YEP planlarımızla uyumlu biçimde 2019 yılı turist sayısı 50 milyonun kişinin, turizm geliri ise 35 milyar doların üzerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Ayrıca kurulacak olan Turizm Geliştirme Fonu ile de hem ülkemiz turizminin tanıtımı daha etkin yapılacak hem de turizmde bölgesel çeşitliliğin arttırılması için yatırımcılar teşvik edilerek yatırımlara destek olunacaktır."

"Eğitim ve İstihdamın Uzun Vadeli Perspektifle Planlanacak"

Albayrak, İstihdam Bazlı Eğitim Planlaması reformuna değinerek, kurumlardaki eğitim ve istihdam verileri entegre edilerek, eğitim programı ve meslek bazında arz talep dengesi oluşturulacağını, böylece eğitim ve istihdamın uzun vadeli perspektifle planlanacağını söyledi.

PISA 2021 uygulamasında ortaokullar lehine farkın yüzde 20, bölgeler arası farkın yüzde 10 azaltılmasının hedeflendiğini dile getiren Albayrak, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu programı eylülde açıklayacağını bildirdi.

Albayrak, "İşte tüm bu dönüşümle birlikte büyük ve güçlü Türkiye için, ihracata dayalı, teknolojik üretimi önceleyen, rekabetçi, katma değerli ürün üretimi alt yapısını tamamlamış bir ekonomi dönüşümünü gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

Bakan Albayrak, hayata geçirmeyi hedefledikleri reform paketinin ve yeniliklerin ülkeye, millete ve ekonomiye hayırlı olması temennisinde bulundu.

"Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019" hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz buradaki sunumu inceleyebilirsiniz.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Üniversiteliler, 2242 Araştırma Proje Yarışması Başvuruları Başladı!

$
0
0

Ön lisans ve lisans öğrencilerinin, ülkemizin ihtiyaç duyduğu tüm alanlarda bilimsel çözümler üretmelerini ve bu doğrultuda bilgi ve becerilerini geliştirmelerini teşvik etmek amacıyla açılan 2242-Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışma'sının başvuruları devam ediyor. Son başvuru tarihi 10 Mayıs 2019.

TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı'nca ön lisans ve lisans öğrencilerinin, ülkemizin ihtiyaç duyduğu tüm alanlarda bilimsel çözümler üretmelerini ve bu doğrultuda bilgi ve becerilerini arttıracak projeler geliştirmelerini teşvik etmek amacıyla 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları düzenleniyor.

2019 yılında yedinci kez düzenlenecek olan yarışma "Akıllı Şehirler ve Ulaşım",  "Bilgi ve İletişim Teknolojileri", "Eğitim", "Enerji ve Çevre",  "Gıda ve Tarım",  "Makine İmalatı ve Otomotiv", "Sağlık", "Savunma, Uzay ve Havacılık", "Sosyal Yenilikçilik ve Girişimcilik" kategorilerinde başvuruya açılmış olup, 10 Mayıs 2019 tarihine kadar başvuru yapılabilinecek.

2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma Proje Yarışmaları hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tubitak.gov.tr/bideb/2242 web adreisini ziyaret edebilir, başvuru işlemlerinizi ise buradan gerçekleştirebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

ASELSAN, Savunma Sanayisine Milli Kızılötesi Dedektör Geliştiriyor!

$
0
0

ASELSAN, uzun yıllar boyunca kararlı şekilde yürüttüğü çalışmalar sonucunda kızılötesi dedektörlerin geliştirilmesi, üretilmesi ve görev yapacağı platforma entegre edilmesini milli imkanlarla sağladı. Bu teknoloji, Türkiye'de tasarımı ve üretimi yapılan kızılötesi görüntüleme sistemlerinin dedektörlerinin yurt dışı bağımlılığını ortadan kaldıracak.

Uzun ve kapsamlı araştırmalar sonucu hakim olunan kızılötesi dedektör teknolojisinde, bilim ve teknolojinin en gelişmiş olanaklarını kullanılıyor. Bu alandaki uygulamalar etkinlik ve üstünlük sağlıyor, genelde başka kritik teknolojilerin üretilmesine zemin hazırlıyor. Sınırlı sayıda gelişmiş ülke ve üreticinin elinde bulunan bu teknoloji, sahip olan ülkenin ulusal koruması altında olup, varlığı gelişmişlik ve üstünlük göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Ülkeler Arası Güç Dengelerini Değiştirebiliyor

Yüksek performanslı askeri sistemlerin ana bileşenlerinden biri olan kızılötesi dedektörler, aynı zamanda farklı sivil uygulamalarda da kullanılabiliyor. Bu teknolojiye sahip ülkeler, gece veya gündüz, özellikle toz, duman ve sis gibi olumsuz hava koşullarında tehdit unsurlarına karşı diğer ülkelere göre daha avantajlı durumda bulunuyor. Bu kapsamda kızılötesi dedektör teknolojisi ülkeler arası güç dengelerini değiştirebiliyor.

Temini Maliyetli ve Kısıtlamalarla Geliyor

Bu teknolojiye sahip olmanın yarattığı avantajlar ve üstünlükler sebebiyle ülkeler, edindikleri bilgi ve teknoloji birikimini diğer ülkelere transfer etmeye sıcak bakmıyor, bunun yerine ürettikleri kızılötesi dedektörleri ürün olarak satma yoluna gidiyor. Kızılötesi dedektörlerin ürün olarak temini, yüksek maliyet ve ihraç izni gibi kısıtlamaları da beraberinde getiriyor. Yurt dışından ithal edilen kızılötesi dedektör kullanılarak oluşturulan herhangi bir sistemin, başka ülkeye ihracı, iznine bağlı oluyor. Bu gibi durumlar kızılötesi dedektör teknolojisinin milli imkanlarla geliştirilmesini zorunlu kılıyor.

Füzeler, İHA'lar, MMU'da Kullanılacak

Son yıllarda yapılan yoğun Ar-Ge çalışmaları sonucunda orta dalgaboyu kızılötesi bandında çalışan, 640x512 formatında ve 15 mikrometre piksel adımına sahip cıva kadmiyum tellür tabanlı kızılötesi dedektörler ASELSAN’da üretilebilir hale geldi. Bu dedektörler keşif gözetleme, füze arayıcı başlık, hedefleme sistemleri, insansız hava araçları ve Milli Muharip Uçağın (MMU) elektro-optik sistemleri gibi birçok platformda kullanılabilecek. Bu sayede geliştirilecek elektro-optik sistemlerin performans limitleri ve dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) yeteneklerinin sınırları düşman unsurlar tarafından tahmin edilemeyecek. Bunun yanı sıra milli olarak geliştirilen kızılötesi dedektör teknolojisi, olası ihraç izni kısıtlarını ortadan kaldırarak savunma sanayisinin uluslararası arenada daha kolay rekabet edebilir duruma gelmesini de sağlayacak.

Hedef, Altay Tankının Atış Kontrol Sistemi

Orta dalgaboyu kızılötesi bandının yanı sıra elektromanyetik spektrumun 8-12 mikrometre bant aralığını kapsayan uzun dalgaboyu kızılötesi bandı, oda sıcaklığındaki cisimlerin en fazla yayınım yapması sebebiyle, kızılötesi görüntülemede önem arz ediyor. Uzun dalgaboyu kızılötesi bandı özellikle atış kontrol sistemleri, hedefleme ve keşif/gözetleme uygulamalarına yönelik kara ve hava platformlarında kullanılıyor.

ASELSAN’da son yıllarda uzun dalgaboyu kızılötesi bandında algılama yapmaya yönelik cıva kadmiyum tellür kızılötesi dedektörler üzerine yoğun Ar-Ge çalışmaları gerçekleştirilerek ilk laboratuvar prototipleri elde edildi. Bu dedektörlerin, Altay Tankı Tank Atış Kontrol Sistemi'nde ve MMU'nun ilgili elektro-optik sistemlerinde kullanılması hedefleniyor.

Gelinen Nokta IDEF'te Sergilenecek

Uzun dalgaboyu bant aralığında görüntüleme yapabilen mikrobolometre tipi soğutmasız dedektörlerin Ar-Ge çalışmaları da ASELSAN bünyesinde tamamen milli imkanlarla gerçekleştiriliyor. Silikon tabanlı üretim teknolojisinin sağladığı avantajlar ile soğutucu birimine ihtiyaç duymaması gibi nedenlerden dolayı mikrobolometre dedektörler pek çok sistemde geniş bir kullanım alanı buluyor.

Bu dedektörler Altay ve M60 tankları başta olmak üzere birçok zırhlı araç gözetleme sistemlerinde, UMTAS, OMTAS ve KARAOK füze arayıcı başlıklarında ve termal silah dürbünleri gibi birçok kara, hava ve deniz platformunda yaygın olarak kullanılıyor.

ASELSAN tarafından kurulan mikrobolometre kızılötesi dedektör üretim tesisinde, 17 mikrometre piksel adımlı ve 640x480 formatlı mikrobolometre dedektörlerin ilk prototipleri başarılı şekilde üretildi. Milli imkanlarla geliştirilen dedektörlerin yakın gelecekte ASELSAN sistemlerinde kullanılmaya başlanmasıyla savunma sanayisi açısından kritik öneme sahip bir teknoloji ülkeye kazandırılmış olacak.

ASELSAN, kızılötesi dedektörlerin millileştirilmesi noktasında geldiği aşamayı, 30 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 14'üncü Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF'19) sergileyecek.

TRT Haberkaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Siber IQ Nedir? Çalışanlarınızın Siber IQ’sunu Nasıl Arttırabilirsiniz?

$
0
0

Siber güvenlik ihlallerinde hacker saldırıları kadar şirketlerin kendi çalışanlarının da büyük rolü olduğu görülüyor. Siber saldırıların artış gösterdiği günümüz iş dünyasında veri sızıntılarının hackerler, ekonomik avantaj kazanmak isteyen devletler, fikri mülkiyet haklarını çalmak isteyen rakipler ya da hoşnutsuz çalışanlar gibi çok çeşitli kaynaklardan meydana gelebiliyor. 

Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’e göre çalışan hatalarından kaynaklanan siber güvenlik ihlallerinin azaltılması için çalışanlara siber güvenlik konusunda eğitimler verilerek siber IQ’larının artırılması gerekiyor.

IQ ve EQ’dan Sonra Şimdi De Siber IQ

Siber güvenlik ihlallerindeki temel nedeni çalışanların siber güvenlik konusundaki kişisel sorumluluklarının farkında olmayışı olarak gören Bitdefender Antivirüs, şirketlerin güvenlik tehditlerini ele almak için attığı adımlarda yetersiz bir anlayışa sahip olduğunu ve iş süreçlerindeki risklerin, çalışanların siber IQ’ları ile orantılı olduğunu belirtiyor.

Veri Sızıntılarında Kilit Nokta Çalışanlar

Amerika Birleşik Devletleri’nde üst ve orta düzey 1000 IT uzmanıyla yapılan anket sonuçlarına göre, şirketlerin ve müşterilerinin önemli bilgilerinin sızdırılmasında şirket çalışanlarının başrol oynadığı düşünülüyor. Şirkete ait bilgilerin genellikle organizasyonel bir hata sonucu yanlışlıkla ifşa edildiğini gösteren araştırmada IT görevlilerinin %83’ü, önemli veri sızıntılarının çalışanların sorumluluklarını yerine getirmedikleri nedeni ile oluştuğunu düşünüyor.

En Büyük Sorumlusu E-Postalar

Çalışanların kazara veri ihlallerine karışmasına neden olan en yaygın beş teknolojinin sırayla; kişisel e-posta hizmetleri (%51), kurumsal e-postalar (%46), dosya paylaşım hizmetleri (%40) ve mesajlaşma uygulamaları (%35) olduğu görülüyor. Veri ihlallerine yol açan en yaygın e-posta kazaları arasında ise bilgilerin yanlış e-posta adresine gönderilmesi, hassas verilerin e-postayla iletilmesi ve verilerin kişisel e-posta hesaplarına iletilmesi yer alıyor.

Şirketlerin %79’u Verilerini Şifrelemeden Paylaşıyor

Ankete katılan şirketlerin %79’unun verilerini, veri gizliliğine önem göstermeyerek şifrelemeden paylaştıkları görülüyor. Şifreleme ile ilgili başarısız olan şirketlerin, çalışanlara yönelik hazırladıkları bilgi güvenliği kurallarında da başarı elde edemediğini gösteren anket sonuçlarına göre, şirketlerin sadece %59’u bilgi güvenliği konusunda kurallara ayak uydurabiliyor.

Çalışanların Siber IQ’su Artırılmalı

Şirketlerde siber güvenlik ihlallerinin azaltılması için ilk önceliğin çalışanlara siber güvenlik konusunda eğitimler verilerek siber IQ’larının artırılması olduğunu belirten Bitdefender Antivirüs, IT yöneticileri ile pazarlama departmanlarının birlikte hareket ederek çalışanlara hızlı, kolay kavranabilen ve etkili siber güvenlik eğitimleri hazırlamaları gerektiğini öneriyor.

Özellikle çok çalışanı bulunan şirketlerde bu eğitimlerin organize edilmesiyle ilgili sıkıntıların ortaya çıktığını ve genellikle eğitimlerde verimliliğin de yüksek olmadığını belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, “Bu eğitimler, dijital olarak verilip kullanıcılara eğitimlerin sonunda küçük sınavlar uygulanarak başarılı olanlara küçük havuçlar konulabilir.” ifadelerinde bulunuyor. “Örneğin bir gün fazladan izin, bir maaş fazladan ikramiye ve sinema bileti gibi ödüller, çalışanların bu eğitimlere katılımını daha verimli hale getirecektir.” diyen Akkoyunlu, işin ucunda milyonlarca liralık zarar ve prestij kaybını önlemek gibi çok daha büyük faydalar olduğunu da unutmamak gerektiğini belirtiyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


TÜBİTAK TTO Destekleme Programı 2019 Yılı Çağrısı Açıldı!

$
0
0

1513 kodlu TÜBİTAK Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) Destekleme Programı 2019 Yılı Çağrısı açıldı. Son başvuru tarihi 31 Temmuz 2019.

1513 kodlu TÜBİTAK Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı ile yükseköğretim kurumlarında üretilen bilgi ve teknolojinin, uygulamaya dönüştürülerek ticarileştirilmesine ve bu süreç sonucunda ekonomik, sosyal ve kültürel değer kazanmasına yardımcı olmak, üniversite ve özel sektör kuruluşları arasında işbirliği oluşturmak, mevcut işbirliklerini artırmak, sanayinin ihtiyaç duyduğu bilgi ve teknolojinin üniversitede üretilmesine yardımcı olmak, bu işbirlikleri sonucunda üniversite ve sanayi arasında bilgi ve teknoloji aktarımına ve somut çıktıların geliştirilmesine katkı sağlamak için kurulmuş teknoloji transfer ofislerinin (TTO) geri ödemesiz olarak desteklenmesi amaçlanıyor.

TÜBİTAK 1601 Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı çerçevesinde açılmış olan 1601-2014-1, 1601-2015-6, 1601-2016-3 ve 1601-2017-1 çağrılarından en az bir tanesinde destek almış olan yükseköğretim kurumları adına yapılan başvurular kabul edilecek.

Bu şartı sağlayan yükseköğretim kurumları adına, aşağıda sıralanan kuruluşlar başvuru yapabilir:

  • İlgili yükseköğretim kurumu bünyesinde üniversite – sanayi işbirliğine ve üniversitede üretilen bilginin ekonomik değere dönüşmesine katkı vermek üzere faaliyet gösteren birimler,
  • 07/12/2017 tarih ve 30263 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim Kurumları Teknoloji Transfer Ofisi Yönetmeliği’ne göre faaliyet gösteren sermaye şirketleri

Proje önerileri basılı ve ıslak imzalı olarak iki kopya halinde 31/07/2019 tarihi mesai bitimine kadar aşağıda belirtilen adrese teslim edilmeli. Teslim tarihi olarak evrakın TÜBİTAK’a giriş tarihi esas alınacak.

1513 TÜBİTAK Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) Destekleme Programı 2019 Yılı Çağrısı hakkında daha detaylı bilgi edinmek, ayrıca çağrı duyurusu, proje öneri formu, bütçe formu, performans göstergeleri gibi ilgili dökümanlara ulaşmak için www.tubitak.gov.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Gıda ve Perakendenin Yıldızları YZB 2019'da Bir Araya Geliyor!

$
0
0

Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından düzenlenen organize gıda perakende sektörünün en büyük konferans ve fuar organizasyonu Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB), 17-18 Nisan 2019 tarihleri arasında 11'inci kez kapılarını aralayacak. 

Bu yıl "Değer" temasıyla Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek organizasyonda iki gün boyunca sektöre değer katan 26 isim katılımcılarla buluşacak. 300 markanın yeni ürün, çözüm ve hizmetlerini tanıtacağı YZB'de sektörün gelecek hedefleri belirlenecek.

Doğa ve İnsanlık İçin Yeni Bir Başlangıç Yapmak Mümkün mü? 

Üreticiden tedarikçiye, perakendecilerden sektöre hizmet sunan firmalara kadar binlerce paydaşı aynı çatı altında buluşturacak organizasyonun ilk gününde yeryüzünde yaşayan 7,2 milyar insanı, doğayı ve doğadaki canlıları olumsuz etkileyen çevre ile geri dönüşüm konuları masaya yatırılacak. WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli moderatörlüğünde, Unilever Ambalaj Geliştirme Ar-Ge Müdürü Atahan Özgünay ve Hakmar Grup Yönetim Kurulu Üyesi İsa Albayrak’ın katılımıyla gerçekleşecek “Doğa ve İnsanlık İçin Yeni Bir Başlangıç Yapmak Mümkün mü?” oturumunda plastiğin çevremize, doğadaki hayvanlara ve besin sistemi ile birlikte insanlığa zararları örnekleriyle aktarılacak.

Küresel Ekonomide 2019 Öngörüleri Katılımcılar İle Paylaşılacak

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emre Alkin ile Coca-Cola İçecek Kurumsal İlişkiler Direktörü Servet Yıldırım, Yerel Zincirler Buluşuyor sahnesinde bir araya gelerek küresel iş dünyasının tehlikeli sularında iş insanlarının nelere karşı tetikte olması gerektiğini, bekleyen fırsatları ekonomi tarihinden örneklerle anlatacak. Organizasyonun ilk günü "Dalgalı Denizde Gemi Yüzdürme Sanatı" oturumunda bir araya gelecek iki deneyimli isim, küresel ekonominin gidişatını ve beklentileri inceleyip, 2019 yılı öngörülerini katılımcılarla paylaşacak.

Türkiye'de artan nüfusla birlikte açığa çıkan su kıtlığına dikkat çekmek için yeni bir farkındalık hareketi başlıyor. M. Serdar Kuzuloğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilecek “Yarının Suyunu Korumak İçin Söz Ver” başlıklı panelde RB Türkiye Hijyen Ev Birimi Genel Müdürü Selim Akiş ile WWF Türkiye Doğa Koruma Yönetmeni Eren Atak bir araya gelerek su ayak iziyle Türkiye'nin suyunu korumak için alınması gereken önlemleri masaya yatıracak.

Uzun yıllar Türkiye’yi karış karış gezip gıda üretim zincirinin tüm aşamalarında çalışan herkesle pek çok röportaj yapan Cem Seymen, YZB sahnesinde tarımın ülkeye kattığı değerlerden, yeni ve bilimsel bakış açılarıyla Anadolu topraklarında birer umut vahası yeşerten girişimcilerden ve şehirli çiftçilerden örnekler verecek. Seymen, yerli tarım ürünlerinin yerel ihtiyacı karşılayamadığı mevcut ortamda, küresel rekabette kaybolmamak için gereken vizyonu, toplumsal refahı nasıl arttırabileceğimizi ve ülkemizin yakalayabileceği fırsatları anlatacak.

Tüketici Trendleri ve Hassasiyetleri Paylaşılacak

Gıda sektöründe ürün ve marka çeşitliliğinin arttığı günümüzde, tüketicilerin ürün seçimindeki hassasiyetleri, seçim kriterleri, fiyat baskısının tüketici davranışlarındaki etkisi, sağlıklı ürün konusundaki hassasiyetler araştırmalarla paylaşılacak. Nielsen Türkiye Genel Müdürü, Doğu Avrupa, Rusya, Orta Doğu ve Afrika Perakende Lideri Didem Şekerel Erdoğan ile Perakendeci Hizmetleri Direktörü İlker Unutkan FMCG sektöründeki değişimleri, yaşanan değişimlerin sektöre yansımalarını, tüketici eğilimlerini ve alışverişlerde yükselen değerleri yapılan araştırmaların bulgularıyla aktaracak.

Yerli Ürün Yerel Marketten Alınır

TPF, geçen yıl başlattığı “Yerli Üretim Yerel Marketten Alınır” kampanyasıyla yerel üretimin hem üretici hem de tüketici için sağladığı avantajları ve ülke ekonomisine katkılarını paylaşmaya devam ediyor. Yerel ekonomiyi güçlendirmek için atılması gereken adımlar, yerel işaretli ürünler, küresel talebe ayak uydururken yakalanacak fırsatlar, yerel ürünler, markalaşmanın önemi YZB 2019’da konuşulacak. Gazeteci ve ekonomi yorumcusu Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünü üstleneceği panelde Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, Communication Partner Ajans Başkanı Kerem Ayırtman, Düzgün Marketçilik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Düzgün konuşmacı olarak yer alacak.

Yerliyiz, Milliyiz, Güçlüyüz 

Futbol yazarı ve yorumcusu Mehmet Demirkol moderatörlüğünde gerçekleşecek “Yerliyiz, Milliyiz, Güçlüyüz” panelinde ise Azmüsebat Çelik Ticaret Direktörü Serhat İkiz, Derby’nin çıkış hikayesini, Türkiye’nin en bilinir markalarından biri olma sürecini, küreselleşme serüvenini katılımcılarla paylaşacak.

Gıda ve perakende sektörüne değer katanların iki gün boyunca 9 oturumda yer alacağı YZB 2019’da Mesut Yar enerjisi yüksek bir oturumu yönetecek. Gazeteci ve TV sunucusu Mesut Yar, “Burada Enerji Çok” oturumunda Dünya ve Avrupa Taekwondo Poomsae Şampiyonu ve Red Bull sporcusu Kübra Dağlı, 6 kez Avrupa Dağ Koşusu şampiyonu, 2011 Dünya Dağ Koşusu şampiyonu ve Red Bull sporcusu Ahmet Arslan ve 652’nci ve 655’nci Kırkpınar Yağlı Güreşleri şampiyonu ve Red Bull Sporcusu İsmail Balaban'ı ağırlayacak.

Eğlenceli sunumlarıyla Kadir Çöpdemir'in sunuculuğunu üstleneceği YZB'nin ilk günü komedyen yazar Kaan Sekban, ikinci günü ise komedyen Doğu Demirkol tek kişilik gösterileri ile YZB 2019'a renk katacak.

 Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB), hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz yzb.focusfairs.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

E-ihracat Yaparken En Sık Tekrarlanan 7 Hata!

$
0
0

E-ihracat her ölçekten firma için gündemini korumaya devam ediyor. Büyük şirketler global anlaşmalar yaparak e-ihracata kolayca başlayabiliyor ancak KOBİ'lerin önemli bir bölümü için konu hala bilinmezliklerle dolu. Bu nedenle sık tekrarlanan hatalar var.

TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, e-ihracat firmalarının başarısız olmasına sebep, en sık karşılaşılan 7 hatayı sıraladı.

İşte E-İhracat Firmalarının Başarısız Olmasına Sebep Olan 7 Hata

1- Yanlış dilde reklam vermek: E-ihracatta en önemli basamaklardan biri, hedef ülkeye yönelik sosyal medya ve Google reklamları. İngilizce uluslararası bir dil olabilir ama potansiyel müşteri kitlenizin hepsinin İngilizce bildiğini varsaymak doğru bir yaklaşım değil. Belki Avrupa ülkelerinde hedef kitleniz İngilizce okuma konusunda sorun yaşamayabilir fakat Rusya, Balkanlar, Ortadoğu ve Türki coğrafyada herkesin İngilizce bildiğini düşünmemelisiniz. Mutlaka hedef ülkeye göre sitenizin çevirisini de yaptırarak, yerel dillere uygun reklam içerikleri hazırlatmalısınız. Web sitesinde dil seçeneklerinin kullanıcı tarafından değiştirilebilmesini tercihe bırakmalısınız.

2- Yanlış para birimi ile ödeme seçeneği: Yaygın hatalardan biri de yerel para birimlerine göre entegre edilmemiş fiyatlandırmalardır. Web sitenizde tüm dünya için olmasa da, en azından potansiyel 1 milyar müşterinin bulunduğu Rusya, Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa ülkeleri için kendi para birimleriyle ödeme yapma seçeneği sunuyor olmalısınız. Müşterilerinize ürün fiyatlarını kendi ülkelerinin para biriminde gösterebilirseniz, sepet terk oranlarının hızla düştüğünü de görebilirsiniz.

3- Ödeme sistemlerini ayarlamadan dünyaya açılmak: Çinlilerin e-ihracattaki başarılarının en önemli sebeplerinden birinin gittikleri ülkenin şapkasını takmaları olduğu bilinir. Şapkanın altındaki en önemli unsurlardan biri de ödeme sistemleri. Türkiye'de Paypal olmadığı için, yola çıkmadan önce ilk yapmanız gereken "Ödemeleri nasıl alırım?" sorusuna ülkelere göre cevaplar aramaktır. Bazı KOBİ'ler her ülkeden her kredi kartıyla ödeme alınabileceğini düşünüyor fakat durum böyle değil. Ödeme esnasındaki zorluklar da sepet terk oranlarının yükselmesine sebep oluyor. Mesela Ortadoğu’ya satış yapmak istiyorsanız, kapıda ödeme seçeneğiniz de olmalı. Almanya’yı hedefliyorsanız, burada kredi kartından ziyade Paypal, Giropay, Clickandbuy, Sofort Überweisung gibi e-ödeme sistemlerinin yaygın olduğunu bilmelisiniz. Ticimax altyapısında yurtdışı ödeme seçenekleri için kullanabileceğiniz 13 farklı alternatif ödeme sistemi bulunuyor. Eğer Amazon, Ebay, Walmart, Jet.com, Rakuten, Etsy, Souq, Cdiscount, Zalando, Ozan.ru gibi global ve yerel pazar yerlerinde satış yapacaksanız da sadece birine ya da birkaçına odaklanmanızı öneririm. Çünkü her birinin dinamikleri, müşteri kitlesi, kategorileri çok farklı.

4- Gümrük vergisini yanlış hesaplamak: Fiyatlandırma yaparken ülkelerin ekonomik durumlarını göz önünde bulundurmalısınız. Aksi halde bazı ülkeler için fiyatlarınız aşırı ucuz, bazı ülkeler için ise aşırı pahalı kaçabilir. Fiyatlandırmalara ülkelere göre gümrük vergi oranlarını da iyi hesaplayarak yansıtmalısınız ki yaptığınız satışın astarı yüzünden pahalıya denk gelmesin. Ayrıca fiyat belirlerken maliyeti arttıran diğer satış komisyonları, lojistik ücretler, akreditif masrafları ve sigorta gibi unsurları da düşünmekte fayda var.

5- Yanlış kargo firması seçimi: Yanlış kargo seçimi de sık yapılan hatalardan biri. Hedef bölgenizi iyi bilmeyen bir kargo firması, teslim süresini uzatacak ve müşterilerinizi bıktıracaktır. Ayrıca lojistikte iyi bir matematik yapmazsanız, ürün fiyatından fazla kargo parası ödemek ya da ödetmek zorunda kalabilirsiniz. Ürününüzü pazar yerlerinde satmak istiyorsanız, bazı pazar yerlerinin kargo hizmetleri oluyor, onlardan faydalanabilirsiniz. Ülkelere göre alışveriş alışkanlıklarına uyum sağlamak zorunda olduğunuzu da unutmamalısınız. Mesela Ortadoğu ve Rusya’da en yaygın ödeme biçimi, kapıda ödeme. Bu ödemeyi alabilecek yerel kargo firmalarıyla anlaşma yapılması önemli.

6- Yanlış ülkeye yanlış kampanya: Nabza göre şerbet vermek hayatta olduğu gibi e-ihracatta da mühimdir. Her ülkenin kendine göre adetleri, kültürleri, alışkanlıkları vardır. Bir ülkede işe yarayan pazarlama yöntemi diğerinde ters tepebilir. Hedef pazarlarınızla ilgili ayrıntılı bir pazar araştırması yapmanın yanı sıra, ne tür reklamların tercih edildiğini, ne tür kampanyaların iş yaptığını da araştırmalısınız. Yoksa müşteri kazanmak bir yana, pazarı daha başlangıçta kaybedebilirsiniz.

7- Her ürünü her ülkeye satmaya çalışmak: E-ihracata başlamadan önce hazırlık aşaması büyük önem taşıyor. Bu aşamada alanında uzman danışmanlarıyla iyi bir fizibilite çalışması yapmanız gerekiyor. Her ürünü her ülkeye satamazsınız. Mesela Rusya'ya deri ceket satabilirsiniz ama Ortadoğu'da bu ürün çok rağbet görmeyebilir. Sultan kayığı tarzında fantezi kahve fincanlarını Ortadoğu'ya satabilirsiniz ama belki Avrupalı müşteriye satamazsınız. Yola koyulmadan önce hangi ürünleri hangi ülkelere satabileceğinizi iyi bilmelisiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Teknoloji Çağında Rekabet İçin Fabrikaların Dijitalleşmesi Şart!

$
0
0

Büyük veri, yapay zeka, dijitalleşme, akıllı evler, akıllı çözümler gibi konuların alanında uzman dünyaca ünlü isimler tarafından masaya yatırıldığı Turkcell Teknoloji Zirvesi, 10 Nisan tarihinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti.

“Sen Yap Diye” mottosuyla düzenlenen etkinlikte Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika Otomasyon Sistemleri OEM İş Geliştirme Kıdemli Müdürü Tolga Bizel, “Gelenekselden Akıllı Üretime Dijitalleşen Endüstri” panelinde konuşmacı olarak yer aldı. Yaptığı konuşmasında Türkiye’nin üretim kabiliyetinin sürdürülebilir olması için global düzeyde rekabet edebilmesinin önemini hatırlatan Bizel, “Sanayicilerin dünya kalitesinde üretim yaparak küresel pazarlarda rekabet edebilmeleri ve ihracatta güç kazanmaları için üretim kalitesini artırırken maliyetlerini optimize etmesi gerekiyor. Bu noktada, fabrika otomasyon sektörünü yakından takip edip yeni teknolojilere hızla uyum sağlayabilmek ve gerekli altyapı yatırımlarını yapmak önem kazanıyor” dedi.

Yapay Zeka İş Modellerini Değiştirecek

Sanayi 4.0’ın beraberinde getirdiği dijital dönüşüm ve akıllı üretim sistemlerinin, toplumları ve dünya dengelerini değiştirecek kavramlar olduğunu söyleyen Bizel, sözlerine şöyle devam etti; “Birbirine bağlı üretim makineleri ve insan etkileşimiyle birlikte yeni bir üretim anlayışının oluşacağı önümüzdeki dönemde; sanayiciler, şehirler, devletler ve araştırmacıların sürekli gelişecek ve değişecek olan rekabet ortamına uyum sağlayabilmek amacıyla pek çok farklı alanda çalışmalara imza atacakları öngörülüyor. Sanayicilerin üretim aşamalarında, hükümetlerin ülke ve iletişim altyapılarında, yerel yönetimlerin şehir altyapılarında ve araştırmacıların Ar-Ge çalışmalarında öncelikleri Sanayi 4.0’ın gerekliliklerine yanıt verebilmek olacak. Bilişim ve teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde akıllı şehirler, akıllı binalar ve akıllı fabrikaların sayısının hızla artması bekleniyor. Mobil iletişim, giyilebilir cihazlar, akıllı araçlar, akıllı evler ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi teknolojiler çok daha geniş çapta ve daha güncel verinin şirketlerin kullanımına açılmasına imkan tanıyacak. Bu noktada, veriye ulaşımın kolaylaşması ve yapay zeka uygulamalarının artması ile geleneksel iş modellerinin değişmesi bekleniyor. Bu değişim sürecinde dijital dönüşümün işletmelerin olmazsa olmazı haline geleceğini söylemek mümkün.”

Nesnelerin İnterneti ile Teknoloji ve Haberleşmenin Önemi Artıyor

“Nesnelerin İnterneti” (Internet of Things) kavramının, nesne ve eşyaların internete bağlanarak veri alışverişi yapması ve bulut üzerinden hem insanlarla hem de birbirleriyle iletişim içerisinde olması şeklinde tanımlanabileceğini ifade eden Tolga Bizel, konuyla ilgili şu bilgileri aktardı; “Yeni sanayi evresinin merkezinde hiç şüphesiz üretim bulunuyor. Son dönemde şirketlerin ilgi odağı olan Sanayi 4.0 ve şirketlerin teknoloji yatırımları üzerinde büyük bir etki yaratan “Nesnelerin İnterneti” (IoT) konusuyla birlikte teknoloji ve haberleşmenin önemi daha da artıyor. Bu noktada biz de Mitsubishi Electric olarak, iş modellerimizi yeniden tasarlıyor ve performansımızı arttırmak için teknoloji yatırımlarımızı hangi alanlara yoğunlaştırmamız gerektiğini belirliyoruz. Köklü inovasyon mirasımız ve üstün teknolojimiz ile geliştirdiğimiz yenilikçi çözümlerle fabrikaların altyapısını, sistemlerini ve proseslerini dijital çağa uygun şekilde dönüştürüyoruz.”

Kişiselleştirilmiş Üretimin Yolu Dijital Fabrikalardan Geçiyor

Dijital dönüşüm çağında makinelerin çevrelerinde olup bitenleri anlayabilecek ve birbirleriyle internet protokolleri aracılığı ile iletişim kurabilecek duruma geldiklerini söyleyen Bizel; “Bu sayede fabrikalardaki üretim hatlarının kişiselleştirilmiş ihtiyaçlara göre optimize edilmesi sonucunda pazardaki rekabet koşullarına ayak uydurmak daha kolay hale gelecek” dedi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye'nin 'En Gözde Şirketleri' Belli Oldu!

$
0
0

Realta Danışmanlık3İK ve Pinaps Grup ortaklığında 2009 yılından bu yana yürütülen Türkiye’nin ilk işveren algısı araştırması “En Gözde Şirketler”in sonuçları yayınlandı. Öğrencilerin işveren tercihlerine ışık tuttuğu araştırmanın 14 sektördeki ödülleri 11 Nisan’da İstanbul Wyndham Grand’da düzenlenen ödül töreni ile kazananlarına takdim edildi.

Türkiye’de 11’inci kez gerçekleştirilen ve şirketlerin işveren algısını ölçen“En Gözde Şirketler Araştırması”nın sonuncusu yayınlandı. Bu yıl 15 Ekim – 25 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırmaya 116 üniversiteden 48 bini aşkın öğrenci katıldı. Yer alması planlanan şirketlerin öğrencilerle yapılan fokus grup çalışmaları ile belirlendiği araştırma sonucunda 12 sektör, 1 en gözde şirket ve 1 en gözde holding olmak üzere toplam 14 sektörde ödüller 11 Nisan 2019 tarihinde düzenlenen ödül töreninde sahipleriyle buluştu. Ödüller sahiplerine üniversite öğrencileri tarafından takdim edildi.

İşte Türkiye’nin En Gözde Şirketleri
En Gözde Şirketler KategorileriBirinciDiğer Finalistler
Denetim Sektörü:PwC Deloitte, EY, KPMG 
Bilgi Teknolojileri Sektörü:GoogleMicrosoft, IBM, Intel, SAP
Dayanıklı Tüketim / Elektronik Sektörü:Arçelik 

Samsung, B/S/H, Vestel, Philips

E-Ticaret Sektörü:SahibindenYemeksepeti, Trendyol, Hepsi Burada, N11
Hava Ulaşım Sektörü:Türk Hava YollarıAtlas Jet, Pegasus 
Telekom Sektörü:TurkcellVodafone, Türk Telekom Grubu
Bankacılık / Finans Sektörü:QNB FinansbankAkbank, İş Bankası, Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası 
Hızlı Tüketim Sektörü:UnileverP&G, Coca-Cola Company, L’Oreal, Nestle
İlaç Sektörü:PfizerAbdi İbrahim, GSK, Abbott, Bayer
Kamu Sektörü:Türk Hava YollarıAselsan, TAI, İstanbul Borsası, Merkez Bankası
Otomotiv Sektörü:Mercedes Benz TürkFord Otosan, Renault, Toyota, Otokar
Perakende Sektörü:MigrosCarrefourSA, Teknosa, Mavi, Boyner
Savunma Sanayii Sektörü:AselsanTürk Havacılık ve Uzay Sanayii, STM, Havelsan, FNSS
Türkiye’nin En Gözde Holdingi:Koç Holding
En Gözde Şirketler Sektör Liderleri:

Birinci:Unilever, İkinci:Türk Hava Yolları, Üçüncü: Mercedes-Benz

3İK İletişim ve Etkinlik Ajansı Kurucu Ortaklarından Alper Çakıroğlu, “Araştırma, gençlerin şirketlerden ne beklediğine ışık tutuyor. Artık teknoloji, hızlı tüketim, üretim firmaları en çok çalışılmak istenen sektörler. Bu değişimi şirketlerin anlaması çok önemli. 11 Nisan’da detaylarını paylaştığımız araştırmada şirketlerin üniversiteden yeni mezun olanlara olan ilgisinin önceki yıllara göre arttığını söyleyebiliriz. Ayrıca araştırma sonuçlarına dayanarak, değişen ve dönüşen bir dünyada gençlerin, geleceklerini teknolojiye ayak uydurabilen prestijli şirketlerde çalışmak istediğini görüyoruz” dedi.

En Gözde Şirketler Araştırması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.engozdesirketler.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizitüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 7043 articles
Browse latest View live