Quantcast
Channel: Girişim Haber
Viewing all 7043 articles
Browse latest View live

Sanayide Kadın Olmak Zor, Ama Başarılı Olmak Kolay!

$
0
0

MAKTEK Konya Fuarı kapsamında gerçekleşen ‘Sanayide Mühendis ve Kadın Olmak’ panelinde başarılı işlere imza atmış olan mühendis kadınlar, kız öğrencilerle tecrübelerini paylaştı. Büyük ilgi gören panelde konuşmacılar; sanayide kadın mühendis olmanın zor olduğunu, ancak kadın olmanın verdiği avantaj ile başarıya daha kolay erişilebileceği vurgusu yaptı.

Bu sene ilk kez kapılarını açan olan MAKTEK Konya Fuarı, sanayide kadın istihdamını artırmayı amaçlayan önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Tezmaksan Akademi, Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Faydasıçok Vakfı işbirliğiyle düzenlenen ‘Sanayide Mühendis ve Kadın Olmak’ isimli panelde sektöründe büyük başarılara imza atmış mühendis iş kadınları tecrübelerini anlattı.

Panelin moderatörlüğünü yapan Tezmaksan Müşteri İlişkileri Koordinatörü Yalçın Paslı “Üniversitelerden mezun olan kız öğrencilerimizin çalışma hayatına kısıtlı olarak katılıyor. Hem sanayideki iş gücüne katılım hem de kız öğrencilerimizin iş hayatına katılımını desteklememiz gerekiyor” dedi.

MESA Makine Döküm Ticaret A.Ş İcra Kurulu Başkanı Şeyma Ayhan gerçekleştirilen seminerin, özellikle mühendis olmak isteyen kız çocukları için önem taşıdığını belirterek “Seminerin kız çocuklarımıza mühendis olarak özel sektörde kariyer ve başarı elde etme, aynı zamanda kadın girişimci olmak için cesaret ve özgüven sağlamada ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Aile şirketleri olan mühendis kızlarımıza da aile şirketlerinde başlayacakları iş yaşamlarında yol haritaları sunacağını düşünüyorum. Kızlarımızın rol modellerden dinledikleri başarı ve hayat hikayelerinin kendilerine ilham olacağına ve onların hikayelerinde de çarpan etkisi oluşturacağına inanıyorum” açıklamasında bulundu.

Tülin Tezer: "Ön Yargıları Yendim"

Seger Ses ve Elektrikli Gereçler San. A.Ş. Genel Müdürü Tülin Tezer ise çalışma hayatının ilk yıllarında bazı önyargılarla karşılaştığını belirterek “Özellikle ilk 10 yıl kalite bölümünde proses kontrol görevim sebebiyle atölye ortamında çalışırken, insanlar atölye ortamında, preshanede, plastik enjeksiyonda yada kaplama atölyesinde kadın görmeye çok alışkın olmadıkları için bazı önyargılar elbette ki oldu. Ancak bu önyargıları çok fazla ciddiye almadım. Çünkü ben sorumlu olduğum işleri en iyi şekilde yaparsam, kararlı olursam ve yaptığım işte bir fark yaratırsam bu önyargıların kırılacağına inandım ve öyle de oldu” dedi.

Hatice Kesin: "Mühendislik Mesleğinin Cinsi Yok, Vazgeçmeyin, Kariyer Yapın"

Şakalak Tarım Makineleri Teknik Müdürü Hatice Kesin de mühendislik mesleğinin cinsi olmadığını belirterek “Mühendislik için gerekli olan Matematik zekâsı ve yaratıcılık yeteneği de cinsiyete bağlı değildir. Erkekler gibi kadınlar da bu mesleği başarılı bir şekilde icra edebilir ve etmektedir. Sadece Çocukluktan itibaren yerleşen bir algı söz konusudur. Erkek çocukları pozitif bilimlere yatkındır, kız çocukları ise sosyal bilimlere yatkındır algısı kızlarımızın meslek tercihlerini etkiliyor. Bu algının sonucu olarak mühendislik bölümlerinde kadınlar hem öğrenci hem de öğretim üyesi olarak düşük paya sahibiz. Ben 25 yılı aşan çalışma hayatımda mesleğimi hep çok severek ve isteyerek yaptım. Genç mühendislere tavsiyem asla işinizden vazgeçmeyin ve kariyer yapın” dedi.

Haberimizi mühendislik fakültelerinde okuyan kadın okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


KGF COSME Projesi ile KOBİ'lere 3 Milyar Liralık Yeni Destek!

$
0
0

Kredi Garanti Fonu'ndan (KGF) yapılan yazılı açıklamaya göre, Avrupa Birliği tarafından KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak ve büyümelerini desteklemek amacıyla yürütülen COSME projesi, Türkiye’de KGF iş birliği ile hayata geçecek.

Kredi Garanti Fonunca (KGF) sağlanacak kefalet desteğiyle "İşletmelerin ve KOBİ’lerin Rekabet Edebilirliği Programı" (COSME) kapsamında KOBİ'lere 3 milyar lira tutarında kredi kullandırılabilecek.

Bu kapsamda Avrupa Yatırım Fonu tarafından KGF’ye kontrgaranti anlaşması ile hibe fon sağlanacak olup kefalet işlemleri Kredi Garanti Fonu’nun öz kaynaklarından yapılacak. KGF de bu kredilerin yüzde 80’ine kefalet verecek.

Sağlanacak kefalet desteği ile her bir KOBİ, 12 ayı ödemesiz dönem olmak üzere toplam 60 ay vade ile 1 milyon liraya kadar kredi kullanabilecek. KOBİ’ler COSME projesi için Akbank, Alternatif Bank, DenizBank, Garanti Bankası, Halkbank, İNG Bank, Türkiye İş Bankası, QNB Finansbank, Şekerbank, Türkiye Ekonomi Bankası, Türkiye Finans Katılım Bankası, VakıfBank, Vakıf Katılım Bankası, Yapı Kredi Bankası, Ziraat Bankası ve Ziraat Katılım Bankası olmak üzere projeye dahil olan toplam 16 bankaya başvurabilecek. Bu proje kapsamında KOBİ'lere yaklaşık 3 milyar lira tutarında kredi kullandırılması bekleniyor.

Türkiye’de KGF iş birliği ile hayata geçecek COSME projesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.kgf.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi KOBİ'lerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

7. GİV Girişimcilik Ödülleri Başvuruları 15 Nisan'da Sona Eriyor!

$
0
0

Türkiye’de başarılı girişimleri ödüllendirmek ve fikirlerini girişime dönüştürmek isteyen vatandaşlarımıza destek ve cesaret vermek amacıyla Girişimci İş Adamları Vakfı tarafından her yıl düzenlenen Girişimcilik Ödülleri'nin 2019 başvurularımnda sona yaklaşılıyor.

7. GİV Girişimcilik Ödülleri'nin son başvuru tarihi15 Nisan 2019 Pazartesi 23:59.

Girişimci İş Adamları Vakfı GİV, girişimciliği sadece bir yönüyle değil tüm yönleriyle ele alan ve ekosistem olarak geliştirme gayretinde olan nadide yapılardan birisi. Genç GİV ile gençlere ulaşan, GİV Akademi ile girişimcilere ve iş dünyasına eğitimler veren, Bahariye Melek Yatırım Ağı BBA ile girişimlere yatırım üzerinde çalışan GİV, her yıl düzenlediği GİV Girişimcilik Ödülleri ile de başarılı girişimcileri ödüllendirip ülkemizin vitrinine çıkarıyor.

9 kategoride düzenlenecek olan 7. GİV Girişimcilik Ödülleri’nde 5 kategori için başvuru alınacak olup, başvurular değerlendirme heyeti tarafından titizlikle inceleniyor.

7. GİV Girişimcilik Ödülleri - Ödül Kategorileri

  • Yeni Girişimci Ödülü: Girişimcilik dünyasına yeni katılmış fakat yaptığı çalışmalarla, önemli başarılara imza atmış, firmasını ve kendisini geliştirmiş, fark edilir bir şekilde ihracat, AR-GE ve yatırımlarla farkındalık oluşturmuş firması henüz 0-5 yaş aralığında olan başarılı girişimcilere “Yeni Girişimci Ödülü” veriliyor. Başvuru için:  tıklayınız
  • Kurumsal Girişimcilik Ödülü: Projelerini hayata geçirmiş, özgün ürün veya hizmet ortaya çıkartarak başarıyı elde etmiş, AR-GE’ye ve inovasyona dayanarak işletmesine ve ülkesine değer katmış; Ülkesine, bulunduğu topluma, yaşadığı çevreye, değişen dünyanın değişen pazarlarına uyum sağlayan firması 5 yıl ve üzeri yaşta olan başarılı girişimcilere “Kurumsal Girişimci Ödülü” veriliyor. Başvuru için:  tıklayınız
  • Proje/Fikir Ödülleri: Değerlendirme Heyeti tarafından tespit edilen kriterlere göre yapılacak ticarileşmemiş yeni proje ve fikirlerle ilgili yapılan başvurular arasından seçilen ilk 3 projeye para ödüllü veriliyor. Başvuru için:  tıklayınız
  • Üniversite Girişimcilik Kulüp Ödülü: Üniversite içinde kurulmuş olan Girişimcilik Kulüpleri aracılığı ile üniversite içinde veya üniversite dışında girişimcilikle ilgili yapılmış olan başarılı faaliyet, etkinlik ve çalışmalarda bulunmuş girişimcilik kulüplerinin ödüllendirilmesi, desteklenmesi, teşvik edilmesi amacıyla “Üniversite Girişimcilik Kulübü Ödülü” veriliyor. Başvuru için:  tıklayınız
  • E-Ticaret Girişimi Ödülü: Klasik ticaret modellerinden farklı olarak internet veya mobil teknolojiler kullanarak iş fikrini bir elektronik ticaret projesi olarak hayata geçirmiş, bulunduğu sektöre yeni ticaret hacimleri oluşturabilmiş, kurulduğu günden beri sürekli büyüyebilen girişimlere “E-Ticaret Girişimi Ödülü” veriliyor. Başvuru için:  tıklayınız

Ödüllere Siz de Aday Olabilirsiniz!

Eğer siz de bu 5 kategoriden birinde, başarılı işler yaptğınızı, ülkemize ve girişimcilik ekosistemimize katkı ile katma değer sağladığınızı düşünüyorsanız ödüllere aday olabilirsiniz.

Unutmayın: Başvurularda sona yaklaşılıyor, başvurunuzu 15 Nisan 2019 Pazartesi 23:59'a kadar www.girisimcilikodulu.com üzerinden hızlıca yapabilirsiniz. Acele edin!

Haberimizi ekosistemimizdeki işletme ve veya iş fikri sahibi girişimci okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

KOSGEB 2019'un İlk Çeyreğinde Girişimcilerin Yüzünü Güldürdü!

$
0
0

Bir taraftan yeni destek programlarını duyuran diğer yandan revizyon çalışmalarını sürdüren KOSGEB, Ocak-Mart döneminde KOBİ ve girişimcileri sevindirdi. KOSGEB, güncellenen programları ve yeni çıktığı çağrılarla yılın ilk çeyreğinde 565 milyon TL’lik destek ödemesi gerçekleştirdi. 

2019 yılının ilk üç ayında ödemesi gerçekleşen KOSGEB desteklerine ilişkin veriler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından açıklandı. Bakan Varank, 2018’in ilk çeyreğinde KOSGEB’in 216 milyon TL destek ödemesi gerçekleştirdiğini hatırlatarak, “2019’un aynı döneminde bu rakam, iki katını aştı. KOSGEB olarak, ilk üç ayda yaklaşık 565 milyon TL destek ödemesi yaptık. Bu üç aylık periyotta 35 bin 150 KOBİ ve girişimcimize destek verdik. 550 milyon TL’lik ödemenin 415 milyon TL’si geri ödemesiz olurken, 47 milyon TL’si geri ödemeli olarak gerçekleşti. İşletmelerin ve girişimcilerin finansmana erişimini kolaylaştırmak amacıyla da 104 milyon TL’lik destek sağladık.” dedi.

İlk Sırada Girişimcilik

İlk çeyrekteki KOSGEB desteklerine program bazlı bakıldığında 178 milyon TL ile girişimcilik desteklerinin ilk sırada yer aldığını kaydeden Varank, KOBİ Gelişim Destek Programı kapsamında 129 milyon TL’lik ödeme yapıldığını söyledi. Varank, geri kalan 259 milyon TL’nin de KOBİ’lerin teknolojik üretim ve yatırımları için diğer programlar çerçevesinde aktarıldığını bildirerek, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, yeni hükümet sistemimizin sağladığı güçlü koordinasyondan faydalanarak başta KOBİ'lerimiz olmak üzere sanayicilerimizin gücüne güç katacak gerekli adımları atmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

Yüksek Teknolojili Üretim

“Milli Teknoloji, Güçlü Sanayi” vizyonuyla yollarına devam ettikleri anlatan Varank, “Vizyonumuza uygun olarak ilerlememizde KOBİ ve girişimcilerimizin büyük rolü olduğunu düşünüyoruz. Bunun için de yüksek teknolojili üretim olmazsa olmazımız. Bu anlamda, KOBİ’lerin yüksek teknolojiyi tabana yaymasını istiyoruz. Ülkemizin uluslararası rekabette gücünü kalıcı olarak arttırmasının yolu da yüksek teknolojiden geçiyor. Bu nedenle nihai hedefimiz, KOBİ’leri uluslararası rekabetin aktörü haline getirmek.” dedi.

Tek Gündem Ekonomi

31 Mart yerel seçim sürecinin geride kaldığını vurgulayan Varank, “Önümüzdeki 4,5 yıl boyunca seçim yok. Bu fırsat penceresinden en iyi şekilde faydalanacak, tüm enerjimizi yapısal temellerimizi güçlendirici adımlar için harcayacağız. Tek gündemimiz ekonomi olacak. Katma değerli üretim öncülüğünde büyüme hedefimiz var. Bu amaçla; yerlileşme programından yatırım ortamının iyileştirilmesine, yatırım teşviklerinin etkinleştirilmesinden, nitelikli işgücünün yetiştirilmesine varıncaya dek pek çok alanda önemli reformlara imza atacak, güçlü bir büyüme için vargücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

Odak Yüksek Teknolojili

KOSGEB, 2019 yılı ile birlikte Girişimciliği Geliştirme Destek Programı’nı yüksek teknolojiye uyarladı ve girişimcilere 360 bin TL’ye kadar destek imkanı sağladı. İş Birliği Destek Programı ile ilk kez teknoloji düzeyi yüksek KOBİ’lere büyük işletmelerle iş birliği yapmaları durumunda 10 milyon TL’ye varan miktarda destek kararı alan KOSGEB, Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı’nda orta yüksek ve yüksek teknolojili her bir ürün için 5 milyon TL’ye kadar bir bütçe ayırdı. KOSGEB ayrıca, KOBİ Gelişim Destek Programı’nda “İmalat Sanayinde Dijitalleşme” çağrısına çıktı.

KOSGEB kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Mobil Abonelik Sözleşmeleri Artık e-Devlet'te Dijital Ortamda!

$
0
0

Elektronik haberleşmeye ilişkin abonelik sözleşmeleri, artık e-Devlet üzerinden yapılabilecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, e-Devlet Kapısı üzerinden elektronik haberleşmeye ilişkin birçok işlemin gerçekleştirilebildiğini söyledi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, devlet ile vatandaşlar arasında interaktif iletişim kuran e-Devlet uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığının eylem planları kapsamında, vatandaşların e-Devlet üzerinden mobil abonelik sözleşmesi yapabilmesine yönelik çalışmaların tamamlandığını ifade etti. 

Mobil hat, borç ve alacak bilgilerinin sorgulanması gibi işlemlerin e-Devlet Kapısı üzerinden verildiğini dile getiren Bakan Turhan, "Böylelikle bürokratik işlemler kaldırılarak, vatandaşımıza kolaylık sağlandı." diye konuştu.

"Güvenlik Artacak, Kağıt İsrafı Azalacak"

Kamu kuruluşları tarafından verilen tüm hizmetlerin elektronik ortamda vatandaştan belge istenmeksizin kendi içinde sorgulama ve doğrulama yoluyla hizmet verilmesi yönünde yoğun çalışma yürütüldüğünü dile getiren Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, mevcut düzenlemeler gereğince elektronik haberleşme sektöründe abonelik sözleşmelerinin yazılı olarak tesis edildiğini anımsattı.

Turhan, gelişen teknolojik imkanlarla elektronik haberleşme sektöründe hizmet alan tüketicilerin de faydalanabileceği yönde mevzuat değişikliği yoluna gidilmesi ihtiyacının ortaya çıktığını kaydetti. Sözleşme kurulma süreçlerinde kağıt israfının önlenmesi, güvenliğin artırılması, bürokrasinin azaltılarak abonelik işlemlerinin daha hızlı bir şekilde yapılmasına imkan sağlandığına dikkat çeken Turhan, "Vatandaşlara önemli kolaylık sağlayan bu hizmetlerin süreçlerinin dijitalleşmesi, verimliliğin artması ve tasarruf sağlanması gibi birçok faydası olacak." ifadesini kullandı.

"Sözleşme E-İmza ile Yapılacak"

Turhan, elektronik haberleşme sektörü gibi teknolojinin öncüsü olan sektörün dijitalleşme dönüşümünü hızlı bir şekilde gerçekleştirmesinin ülke ekonomisine de olumlu katkı sağlayacağını vurgulayarak, e-Devlet üzerinden sözleşme yapmak isteyen vatandaşların, kendilerine uygun tarife/paketler ile sunulan alternatif cep telefonu numaralarından birini seçebileceğini anlattı. Gerekli bilgi ve belgeleri e-Devlet üzerinden sağladıktan sonra güvenli e-imza ile sözleşmeyi imzalayabileceklerine işaret eden Turhan, "Akabinde, SIM kart işletmeciler tarafından kargoyla vatandaşlara ulaştırılacak." değerlendirmesinde bulundu.

TRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Keiretsu Forum Türkiye’nin Yeni Genel Müdürü Duygu Eren Oldu!

$
0
0

Hem Türkiye’de hem de dünyada melek yatırımcılığın önemli şirketlerinden biri olan Keiretsu Forum’un Türkiye ayağı olan Keiretsu Forum Türkiye’nin yeni genel müdürü girişim ve yatırımcılık ekosisteminin de yakından tanıdığı bir isim olan Duygu Eren oldu.

Girişimcilik alanında mentorluk görevi de üstlenen Keiretsu Forum Türkiye’nin yeni genel müdürü Duygu Eren, Türkiye'deki yatırımcılar kadar genç girişimci sayısının artması için yürüttüğü çalışmalara Keiretsu Forum Türkiye çatısı altında devam etmeyi amaçlıyor.

Eren, Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasındaki ticari işbirlikleriyle ilgili çalışmalarının yanı sıra, kişisel gelişim, pazarlama, sanat, yatırım ve networking konularında verdiği eğitimlerle birlikte, kişisel kariyerindeki başarılı girişimcilik tecrübesiyle de hem girişimcilere hem de yatırımcılara destek olmayı amaçlıyor. 

Peki Duygu Eren Kimdir? 

Üniversite öğrenimine 1998 yılında İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde başlayan Eren, yüksek lisans eğitimini de İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Uluslararası Ticaret Bölümü'nde tamamladı. Yüksek lisans öğrenimi sırasında iş hayatına atılan Eren, Avrupa'nın en büyük hurda demir şirketleri arasında yer alan European Metal Recycling'te çalışmaya başladı. Bu zaman zarfında Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasındaki ticari işbirlikleriyle ilgili çalışmalara da imza atan Eren, 2003'te ise Eren Yayıncılık Kitap Yayın Dağıtım şirketinde satış ve pazarlama bölümünde çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra kitap online satış ve e-ticaret sitesini kuran, şirketin yurtdışı ilişkilerini ve basın sözcülüğünü yürüten Eren, 2010 yılında DP Danışmanlık ve Pazar Araştırması Şirketi'ni kurdu. Eren, yürüttüğü çalışmalar kapsamında 2014'te Turkish Time dergisi tarafından aile şirketinden ayrılıp, kendi işini kuran en başarılı patronlar arasında gösterildi. İş geliştirme, iletişim ve pazarlama konularında danışmanlıklar veren ve mentorluk görevi de üstlenen Eren, bir süre Marmara Üniversitesi Pazarlama Yüksek Lisans Programı kapsamında girişimcilik ile ilgili dersler verdi.

Uzun yıllar, Büyük Kulüp Derneği'nde (Cercle D'Orient) kurduğu Genç Girişimciler Komitesi'nde de başkanlık görevini yürüten Eren, halen çalışmalarına Büyük Kulüp Yönetim Kurulu Üyesi olarak ve TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası İşbirliği Platformu Organizasyon Komitesi'nde devam ediyor. Eren, Startupbootcamp, Global Cleantech Innovation Programı, Türk Telekom Pilot'ta da gönüllü mentorluk çalışmaları gerçekleştirdi. Halen, G3 Forum ve Genç Başarı Vakfı Mütevelli Heyeti'nde görev alan Duygu Eren, liselerde girişimciliği özendirmek için gönüllü mentorluk görevini üstlendiği gibi, Türkiye'de ilk kez, Anadolu'daki girişimcilere destek olmak amacıyla ticaret odalarında “melek yatırımcılık eğitimleri” de düzenledi. Eren, İngilizce, İtalyanca ve İspanyolca biliyor. 

İHA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye Diş Sağlığı Turizminden 50 Milyon Dolar Kazandı!

$
0
0

Diş Malzemeleri Sanayici Ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD) Başkanı Ali Çakır, "Geçtiğimiz yıl sadece diş için 100 bin turist ülkemize gelerek, 50 milyon dolar civarında döviz bıraktı. Bu yıl da bu rakamı IDEX İstanbul Fuarı'nın da katkısıyla yüzde 20 artırmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

CNR Holding’den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Diş Malzemeleri Sanayici Ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD) Başkanı Ali Çakır, Türkiye’ye diş tedavisi için özellikle Arap ülkelerinden yoğun bir ilgi olduğunu şu sözlerle belirtti “Dünyanın herhangi bir yerinden Almanya'ya implant tedavisi için giden bir turist minimum 10 bin avro civarında bir harcama yaparken, ülkemize gelen turistler bu hizmet için 3-4 bin avro gibi bir bedel ödüyor. Üstüne de ülkemizin doğal güzelliklerinden yararlanarak tatilini de yapıp ülkesine dönüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

50 Milyon Dolar Bıraktılar

Türkiye’nin tek, bölgenin en büyük 3 fuarından biri olan IDEX İstanbul Fuarı’nda özellikle implant tedavisindeki teknolojilere ilginin büyük olduğunu belirten Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de sağlık turizminde özellikle saç ve dişe ilgi büyük. Geçtiğimiz yıl sadece diş için 100 bin turist ülkemize gelerek, 50 milyon dolar civarında döviz bıraktı. Bu yıl da bu rakamı IDEX  İstanbul Fuarı'nın katkısıyla yüzde 20 artırmayı hedefliyoruz. IDEX İstanbul fuarımız Türkiye'de sektörün tek fuarı olması nedeni ile yerli ve yabancı sektör profesyonellerinin buluşma noktası. Bu yıl fuarımızda özellikle Balkan ülkeleri, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Türki Cumhuriyetler, Azerbaycan ve İran'dan çok sayıda diş hekimi ağırlıyoruz. Sektör olarak en büyük hedefimiz diş tedavisinde özellikle Avrupalı turistleri ülkemize çekmek. İşte burada imdadımıza fuarımız yetişiyor. Bu yıl fuarımıza Avrupa ülkeleri de dahil 75 ülkeden  ağız ve diş sağlığı profesyoneli ağırlıyoruz. Bunun kıymetini bilerek hareket ediyoruz. Burada yabancı ziyaretçilerimize ülkemizdeki diş tedavisi avantajlarını en ince ayrıntısına kadar anlatıyoruz. Sektör olarak Avrupa'da düzenlenen fuarlara da ciddi katılımlarımız var. İnşallah yakın zamanda bunun dönüşünü alacağız. Avrupalı turistlerin diş tedavisinde en çok tercih ettiği ülke haline geleceğiz.”

Sözcü kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Mustafa Varank: Tek Gündemimiz Güçlü Ekonomi!

$
0
0

Türkiye ekonomisini 4,5 yıllık seçimsiz dönemde katma değerli yerli üretimle yeniden şaha kaldıracak projeler bir bir hayata geçmeye başlıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Manisa Organize Sanayi Bölgesi’ndeki İnci GS Yuasa’nın yeni nesil akü fabrikasının açılışına katıldı.

Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde İnci GS Yuasa'nın yeni nesil fabrikasının açılışına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Sanayide Yerlileşme Programı'nın detaylarını paylaştı. "Ürün bazlı bir yaklaşımımız olacak. Önceliğimiz orta yüksek ve yüksek teknolojili segmentte yer alan ürünler." diyen Bakan Varank "Seçilen ürünün Ar-Ge'sinden ihracatına varıncaya kadar tüm gelişim sürecini tek pencereden yönetecek bir sistem tasarlıyoruz" dedi.

Yeni Ekonomi Programı'na değinen Varank, bu kapsamdaki Sanayide Yerlileşme Programı'nın kendilerinin sorumluluğunda hayata geçirileceğini ifade etti. Varank, "Bu sistemde alıcı ve satıcıyı eş anlı destekleyeceğiz, böylece ölçeklendirme sorununu aşmayı ümit ediyoruz. Yine sistemimiz yerli katma değeri esas alacak" şeklinde konuştu.

Ağırlık Üretim ve İstihdam

Yeni dönemde hedeflerine odaklanacaklarını vurgulayan Mustafa Varank, şunları aktardı: "Tek bir gündemimiz var: Ekonomimizi güçlendirmek, Türkiye'yi büyütmek. Bu yolda adımlarımızı kararlılıkla atacağız. Milletimizin refahını yükseltecek, her alanda bağımsızlığımızı pekiştirecek politikalar üretmeye devam edeceğiz. Şunu açık ve net ifade etmek istiyorum, Türkiye olarak yönümüz katma değerli üretimdir, istihdamdır. Bu hedefimizden bir milim bile sapmadan inşallah Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokacağız."

120 Milyon Liralık Tesis

120 milyon liralık yatırımla faaliyete geçen fabrikanın Türk-Japon iş birliğinin en güzel örneklerinden biri olduğunu belirten Varank, fabrikada ileri teknoloji "start stop" araç aküleri ve otomotiv ana sanayi tedarikçileri için en yüksek kalitede yeni nesil aküler üretileceğinin bilgisini verdi. Varank, ürünlerin yüzde 60'ının ihraç edileceğini de vurguladı.

Destek Yatırıma Dönüyor

Yüksek teknolojili, dış ticaret hacmini artıracak yatırımların artmasını istediklerini belirten Varank, "Bunun için de yatırımcı ve üreticilerimizi aktif bir şekilde destekliyoruz. İnci GS Yuasa da bakanlığımızca sunulan imkanlardan faydalandı. Yatırım teşviklerimiz, Ar-Ge merkezi desteklerimiz ve TÜBİTAK hibeleri firmanın bugünlere gelmesinde rol oynadı" dedi.

İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Neşe Gök ise hizmete giren fabrikanın iki ülke arasındaki sürdürülebilir iş birliğinin kanıtı olduğunu söyledi. GS Yuasa Başkanı Osamu Murao de Türkiye’de yeni bir yatırımı dünyanın hizmetine sunmaktan gurur duyduklarını anlattı.

Türkiye’de Üreten Herkes Yerlidir

Bakan Mustafa Varank, yerli sanayiyi büyütecek yeni destek programının tüm detaylarını mayıs ayında paylaşacaklarını aktardı. Varank, şöyle devam etti: Programımızın adı yerlileşme ama bu, yabancılara kapımız kapalı anlamına gelmiyor. Biz üretimdeki yerli katma değerin payını artırmanın peşindeyiz. Dolayısıyla ülkemizde üretim yapan yerli ya da yabancı her kim olursa olsun bizim için eşit öneme sahip olmaya ve imkanlardan eşit ölçüde faydalanmaya devam edecek. Çünkü Türkiye’de üreten herkes bizim için yerlidir.

Teşvikler Katma Değerliye

Yatırım ortamını iyileştirme çalışmalarına da büyük önem verdiklerini dile getiren Sanayi Bakanı Mustafa Varank, “Atacağımız başka bir adım da mevcut teşvik sisteminin etkinliğini artırmak. Yatırım teşviklerimizde yerli katma değere ve teknoloji yoğunluğu yüksek işlere öncelik vereceğiz. İlk kez yatırım yapacak firmaları ve öz sermaye yatırımlarını özendirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Nitelikli İş Gücü Hamlesi Tuttu

Nitelikli iş gücünün yetişmesiyle ilgili iki çok önemli vizyoner politikayı hayata geçirdiklerini aktaran Bakan Varank, “Sanayi Doktora Programı” ve “Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı”na araştırmacılardan yoğun talep geldiğini söyledi. Varank, bu araştırmacıların katkılarıyla akademik birikimin sanayiyle ve üretimle kucaklaşacağını da dile getirdi.

Yazılımda Dışa Bağımlılık Azalacak

Kamu-özel sektör işbirliğiyle Türkiye Açık Kaynak Platformu’nu kurduklarını ve açık kaynak kodlu yazılımlar yoluyla yazılım lisans maliyetlerinin yükünü hafifletip dışa bağımlılıktan kurtulmayı hedeflediklerini anlatan Bakan Mustafa Varank, “Yapay zeka, büyük veri ve blok zincir alanlarında stratejilerimizi Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile yakın iş birliği halinde hazırlıyoruz” dedi.

Yıllık Akü Üretimi 7 Milyon Olacak

Manisa’da faaliyet gösteren otomotiv tedarik sanayisi firması İnci GS Yuasa, şehirdeki üçüncü fabrikasının açılışını gerçekleştirdi. İnci GS Yuasa İcra Kurulu Direktörü Cihan Elbirlik, fabrikanın, sanayi 4.0 altyapısı ile desteklendiğini anımsattı. Ürettikleri akülerin yüzde 60’ını dünyanın 80 ülkesine ihraç ettiklerini dile getiren Elbirlik, şöyle konuştu: “Yeni fabrikamızla yıllık 5 milyon olan akü üretim kapasitemizi 7 milyona çıkardık. Fabrikamız tam kapasite devreye alındığında bölge istihdamına katkımız yüzde 25 artacak.”

Yeni Şafak kaynaklı Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


TESK: İşsizliği Azaltmak İçin SGK Primleri Düşürülmeli!

$
0
0

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, işsizliğin önüne geçmek için yapılan çalışmaların işverene büyük külfet getiren sigorta primlerinin düşürülmesi ile daha iyi sonuçlar vereceğini belirtti.

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Asgari ücrete bağlı olarak her yıl artan sigorta primleri işverenin belini büküyor. En az brüt asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primleri esnafımıza büyük külfet getiriyor. Yıllık bazda hesaplanınca esnafımız neredeyse sermayesi kadar sigorta primi ödüyor. Ülkemizde yüzde 11 seviyesine gelen işsizliği azaltmak için SGK primleri düşürülmeli. Esnaf ve sanatkarımız başta olmak üzere işverenler sigorta primlerinin altında ezilmekten kurtarılmalı." dedi.

Esnafın Ödediği Sigorta Primi 2 Yılda %43 Arttı

Ekonominin barometresi olan esnaf ve sanatkarın yüksek sigorta primlerinden mustarip olduğuna işaret eden Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bağ-kurlu esnaf ve sanatkarımızın 2017 yılında ödediği en düşük sigorta primi 613 TL'yken,  2018'de 700 TL'ye, 2019'da ise 882 TL'ye yükseldi. Yani esnafımızın ödediği sigorta primleri 2 yılda yüzde 43 oranında artış gösterdi. Esnaf ve sanatkarımız bu meblağları ödemekte büyük güçlük çekiyor. Hem kendi sigorta primi hem de yanındaki işçinin sigorta primi derken esnafımızı zora sokuyor. Acilen bu konuda esnafımıza bir kolaylık sağlanmalı, işçi ve işveren üzerindeki sigorta yükü hafifletilmelidir" dedi. 

Sigorta Primlerinin Düşürülmesi Esnafın Maliyetini Düşürür

Maliyetlerin düşürülmesi ve işsizliğin önlenmesi için esnafın sigorta prim yükünden kurtarılması gerektiğini söyleyen Palandöken, "Ülkemizde şu an en önemli sorunlardan birisi işsizlik. Maliyetler arttığı için işverenler eleman almaktan çekiniyor. Eğer sigorta primlerinde işverene kolaylık sağlanırsa bu kolaylık doğrudan ekonomiye ve istihdama etki eder. Sigorta primleri düşerse esnaf hem yanındaki elemanı çalıştırmaya devam eder hem de ihtiyacı varsa eleman almaktan kaçınmaz. Yeni eleman alınması ise istihdama destek sağlar ve işsizliği azaltır. Daha fazla kişi istihdam edileceği için SGK'nın sigorta primlerinden elde ettiği tahsilat düşmeyeceği gibi artış gösterir" şeklinde konuştu.

TESK kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

NöroPazarlama İle Müşterilerinizi Keşfetmek İster misiniz?

$
0
0

Belki de hepimizin işi dünyanın en zor işi. İşimiz müşteriyle yani, insanla ilgili. Onunla iletişim kurmanın ve ikna etmenin zorlukları ve dahası. Her an bu zoru başarmanın bitmez tükenmez heyecanı ve telaşı için çabalıyoruz. İnsan içinde var olan sonsuz denilebilecek sürekli değişen ve birbirlerine benzemeyen farklı davranış özelliklerine sahip. Elbette onun davranışlarını ve kararlarını etkileyebilecek milyonlarca değişken var. Bu değişkenlere de her an yenileri ekleniyor. Bizler, öncelikle bir müşteri olarak insanı tanımak, anlamak ve ikna etmek durumundayız. Bunun için mutlaka müşteriyi keşfetmenin bir yolunu bulmalıyız.

Bir satışçı olarak başarıda işin en hayati kısmı bizim pazardaki müşterimizi tanımamız ve onu etkileyebilmemizdir. Çünkü; satışçı potansiyel müşterileri ve onların taleplerini araştırır. Şirketin satış politikasına uygun olarak ürün ya da hizmetleri sunar. Ve de müşteriyi satın almaya ikna eder. Çünkü; artık hayati öneme sahip bu paydaşı memnun etmek çok zor. Tüm dünyada ve her yerde pazarda her ürün/hizmetin her çeşidi var. Elbette bu durumda; müşteri daha özgür, daha seçici, daha değerli, daha nazlı. Ve hepsinden önemlisi müşteri ilişkileri çok değişken ve kırılgan. Müşteri bin bir zahmet ve emekle ürettiğimiz/pazara sunduğumuz ürünler/hizmetler hakkında ne düşünüyor? Ne hissediyor? Ne söylüyor? Ne yapıyor? Konularında açıklıklar/eksiklikler var mı? Varsa neler?

Şüphesiz her işletme pazarda başarılı olmak ister. Bunun yolu bu sorulara tam olarak doyurucu cevap vermekten geçer. Neden pazarda bazı işletmeler diğerlerinden daha başarılı? Daha çok satış yapıyorlar. Bunun sihirli formülü ne? Başarılı olmak isteyen şirketler müşteri tatmin düzeyini artırarak bunu sürdürülebilmek için öncelikle müşterinin ne istediği/isteyeceğini/istemesi gerektiğini bilerek buna çözüm üretebilmek amacıyla ilgili pazarlama strateji ve politikaları belirlemelidirler. Bunun için de insan aklı, duygu ve düşüncelerinin ön planda olduğu duyusal (bilişsel) pazarlamanın dayalı yeni yöntemler kullanılıyor. Peki bunun için ne yapılmalıdır? Elbette bir müşteri olarak insanı keşfetmek. Özellikle de insan beyninin satın alma bölgesini (merkezini) keşfetmek. Yani; Nöropazarlamayı kullanmak.

Öncelikle pazarlamaya esas olan satışa (satın almaya) bir bakalım. Satış nedir? Satış bir davranıştır. Davranış nedir? Davranış, insanın çeşitli uyarıcılara verdiği bir tepki olup, uyarıcılar insanın beş duyu organını harekete geçiren etkilerdir. Satın alma davranışı da bu etkilere verilen bir tepkidir. Örneğin; ses, koku, renk, ısı, ışık, tat, dokunma, vb. Pazarlama ve özellikle duyusal pazarlama insanın satın alma davranışının arkasında yer alan nörobilim konusuyla ilgilenmektedir. İnsanlar duygusaldır. İnsanın kalbini kazanmanın yolu beynini keşfetmekten geçiyor. Nöropazarlama tam da bu noktada işe yarıyor.

Pazarlamada satın alma davranışında kararın temelini nelere dayanır? Nelerden etkilenir? Bunu anlamanın yolu nedir? Bu bağlamda müşteri olarak insanların satın alma davranışındaki duygularını, sezgilerini, içgüdülerini, ihtiyaçlarını anlamadan onları anlamak mümkün değil. Bunun için müşterilerin algılarını oluşturan duygusal ve bilinçdışı tepkilerin ölçülerek açığa çıkarılması ve pazarlamada kullanılması nöropazarlama.

Konuyu çok basit bir örnekle açıklayalım. Çoğunlukla hepimizin başına da gelmiştir. Bir alışveriş merkezine gittiğimizde vitrinde beğendiğimiz bir elbiseyi satın aldıktan sonra giyip dışarıya çıktığımızda çoğunlukla elbisenin aynı renk olmadığı ve/veya farklı olduğu yönünde bir hissiyata ve düşünceye kapılırız. Çoğu zaman tezgâhtar bu elbisenin aynı olduğunu iddia etse bile biz farklı olduğunu söyleriz. Peki, biz bunu söylemeye iten faktörler neler? En basit ifadeyle, vitrin düzenlemesi, ışıklandırma, mağazanın çekiciliği ve ortam vb. Bizi satın almaya iten duyusal faktörlerin başında gelmektedir. Elbette her şey bu örnekte olduğu kadar basit olmayabilir. Satış ve satın alma işlemleri çoğu zaman çok karışık ve kompleks bir yapıda ortaya çıkar. Örneğin; yirmi çift ayakkabısı olan bir kişinin yine birkaç çift ayakkabı almak istemesi durumu ne ile açıklanabilir? Belki de akla ilk gelen kışkırtılmış tüketim, aşırı istek, tatmin olamama denebilir. Neden bazı reklamlar, vitrin düzenlemeleri ve satışçılar diğerlerinden daha başarılı? Neden bazı müşteriler hep daha çok tüketmek isterler? Neden hep satın almak ve bunu paylaşmak bazılarımız için her şeyden önemlidir? Neden satın alıyoruz? Bu ve benzeri soruları cevaplamanın ve davranışları anlamanın yolu Nöropazarlamadan geçiyor.

Nöropazarlama satın alma kararı üzerinde etkili olan beş duyu organın algıladığı uyarıcı ve alt uyarıcıların etkileriyle ortaya çıkan irrasyonel kararları ölçmekte. Bu bağlamda insanların farklı mesajlara verdiği tepkileri kayıt altına almaktadır. Başlangıçta reklamların insanların satın alma davranışı üzerindeki etkisini inceleyen nöropazarlama artık sınırlarını çok genişletmiştir.

Reklamlardaki mesajların insanın bilinçaltını etkileme düzeyinin en ileri seviyede etkileme (neredeyse hipnoz) seviyesindeki örneklerine rastlamak mümkün. Buna göre işletmeler insan beyninin aktivitelerini test edip ölçerek reklamın afiş ve spot reklamlarını buna göre hazırlanmaktadır. Müşteri satın alma davranışı süreci, reklam etkisiyle birlikte insan bilinci dışında kontrolsüz olarak gerçekleşir. Örnek olarak televizyon reklamları; Yüz Tanıma (Facial Coding), Göz Tarama (Eye-Tracking) ve Elektroensefalografi (E.E.G.) gibi nörotekniklerden faydalanarak yapılmıştır. Burada amaç; müşteriyi satın almaya zorlayan beyin bölgesini harekete geçirerek satış yapmaktır.

Benzer şekilde mağaza içi ürün yerleştirme, raf düzenleme, mağaza içi ışıklandırma gibi satış yapılan her yerde nöropazarlama tekniklerinden faydalanılır. İnsan duygularını etkileyerek satın alma dürtüsünü harekete geçirmek. Elbette duygularıyla harekete geçen müşteri, pazarlama bilimindeki gelişmeler ışığında tüm pazarlamacıların ilgi odağı haline gelmiştir. Bu konu pazarlamada özellikle de reklamlarda nöropazarlamanın hızla gelişerek önünü açmıştır. Duyusal pazarlama bağlamında nöropazarlama, bir bakıma müşteri satın alma davranışının arkasındaki müşteri psikolojisine bağlı olarak nörobilimin etkileşeminin bir sonucudur.

Nöropazarlamanın konusu olan insan beyni vücuttaki en akıllı organdır. Bizim davranışlarımızın, düşüncelerimizin ve kararlarımızın %95’inin beyinde bilinçaltı olarak verilmektedir. Bu bağlamda pazarlamacılar, insanın bu kararları nasıl verdiğini ve bilinçaltını araştırıyorlar. Nöropazarlama müşteri beyanından çok, ölçme ve gözleme dayalı bir bilimdir. Nöropazarlama, müşterilerin ürün/hizmetle ilgili markaların reklamlarına verdiği tepkileri ve satın alma kararında müşterinin ikna olma sürecini beyin görüntüleme ve biyolojik ölçümlerinden yararlanarak gerçekleştirmektedir. Bu süreçte tüketicinin etkilendiği satın alma kararlarına yön veren bilinçaltı düşünceler, duygular ve arzuları açığa çıkararak müşteri nörobilimi olarak bundan yararlanılır.

Küresel marka olan; eBay, Coca-Cola, Mercedes-Benz, Microsoft, Frito-Lay, Campbell’s ve Unilever nöropazarlamayı etkin olarak kullanmaktadırlar. Coca-Cola, Nöropazarlamayla müşterilerin gördüğü ve duydukları karşısındaki davranışlarını ölçüyor. Şirket markanın ürünü tanıtırken hangi reklamların, hatta hangi karelerin en etkili olacağına belirleyerek düzenleme yapıyor. Pepsi markası Tropicana vişne suyu reklamında Nöropazarlamayı kullanmıştır. eBay, online ödeme şirketi Paypal üzerinden müşterilerin hizmetlerini kullanma hızıyla ilgili olarak iletişim yaparak bilgi güvenliği iletişiminin öneminin nöropazarlamayı kullanarak yapmıştır.

Mercedes-Benz, arabaların ön kısımlarının insan yüzlerini simüle ettiği, doğrudan beynin zevk merkeziyle bağlantı kurmak üzere nöropazarlamadan faydalanarak satışlarını artırmıştır. Ve şirket yeni otomobil tasarımlarında geliştirdiği yapay zekâ uygulamalarında nöropazarlamayı kullanıyor. Fiat, reklamlarındaki müziklerde nöropazarlama yönteminden yararlanmıştır. Microsoft, nöropazarlamayı insan beyninin birkaç bölümünü heyecanlandıran reklamı yapılan ürünü satın almayı teşvik ettiği ölçmek amacıyla kullanmıştır. CampbeLL’s, lezzetli ve aromalı sıcak bir çorba algısını tasarlamak üzere nöropazarlamayı kullanmıştır. Bu bağlamda şirket, logoları küçülterek boyu ve rengi, göze daha hoş ve tüketicinin zihninde daha iyi yer edecek şekilde geliştirdi. Nöropazarlamayı dondurma kategorisi için uygulayan Unilever, buzun çikolata veya yoğurttan daha fazla zevk verdiğini belirlemiştir.

Küresel bir dünyada işimiz kolay mı? Dün için elbette değildi. Ve bugün gelişen teknolojiyle artık çok kolay. Tabii ki nöropazarlamayla birlikte. Müşteri davranışlarını keşfetmede nöropazarlama işimizi inanılmaz derece de kolaylaştırıyor. Asıl olan onu tanımak ve kullanabilmek. Ya da işimizi şansa bırakmak. İşimizi şansa bırakamayacağımıza göre bir an önce nöropazarlamayı işimizin bir parçası haline getirsek iyi olacak galiba. Başka da bir seçeneğimiz yok gibi. Ne dersiniz?

Retail Türkiye yazarı Mahmut Tekin'in kaleme aldığı alıntı makalemizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

YASAD, İstihdam Sözüne Karşılık 5 Yıl Vergi Muafiyeti İstedi!

$
0
0

Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) Başkanı Doğan Ufuk Güneş, yerli ve milli yazılıma pozitif ayrımcılık yapılarak gelirinin yüzde 75’ini kendi ürettiği yazılımlardan sağlayan şirketlere 5 yıl boyunca Teknoparklar’daki yazılım firmalarına uygulanan SGK işveren-işçi payı ile gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti sağlanmasını istedi. 

Beyin Göçüne Çözüm Olacak Talep

YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş, “Hükümetimizin ihracata öncelik verdiğini görüyoruz. Katma değeri en yüksek ihracatı kuşkusuz yazılım sektörü sağlıyor. Sektörümüz aynı zamanda beyin göçünü sonlandırabilecek en önemli sektör. Hükümetimizin sektörümüze yönelik attığı adımlarla birinci basamağı tamamladık ve Teknoparkları kurup, onun içindeki şirketlere vergi muafiyetleri tanıdık. Şimdi sıranın ikinci basamağa geldiğini düşünüyoruz. İkinci basamak olarak tüm Türkiye’de yazılım üreten ve ürettiği yazılımlardan cirosunun yüzde 75’ini sağlayan bütün yazılım firmalarımızın en az 5 yıl boyunca SGK işveren payından, çalışan payından, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmasını istiyoruz. Eğer bunu yaparsak sektörümüz uçar gider. Sektörümüz uçtuğu gibi, ülkemizin de bir üst lige çıkması noktasında çok önemli bir katkı sağlar. Ayrıca önümüzdeki 5 yılda en az 250 bin gencimizi nitelikli bir şekilde sektörümüzde istihdam eder ve beyin göçünün önüne geçebilme fırsatını yakalamış oluruz. İnanıyoruz ki; yazılım sektörü genç işsizliğe ve istihdam seferberliğine en büyük ilaç olacak sektördür” dedi.

“Bu Tren Bin Yıldan Önce Bir Daha Gelmez”

Dünyanın hızlı bir değişim içinde olduğunu belirten Güneş,“Şu an dördüncü sanayi devrimi yaşanıyor. Bu trene bizim de binmemiz gerekiyor. Eğer bu trene şu anda binersek gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı 3-4 yıl içinde kapatmış oluruz. Ancak bu treni kaçırırsak, bir daha bu tren bizim istasyonumuza en erken bin yıl sonra gelir. Bu süreçte dünya ile entegrasyonumuz bir hayal olmaktan öteye geçemez. Bu nedenle bu trene mutlaka binmemiz gerekiyor. Bunun yolu da yazılım sektörümüzü büyütmekten geçiyor. Bugün bu sektörü büyütemezsek, yarın ihtiyacımız olduğunda yabancı yazılım şirketlerine muhtaç oluruz. Yazılımda yabancılara mahkum olanların yeni dünya düzeninde ayakta kalması imkansız olmasa da oldukça zordur” dedi.

“Yazılım Stratejik Sektör Olmalı”

Kamunun, vergi muafiyetinin yanısıra yazılım sektörünü “stratejik sektör” olarak ilan etmesi gerektiğini de dile getiren Güneş, “Türkiye’de para artık yazılıma akmalı. Yıllar önce nasıl ki turizm, stratejik sektör ilan edildi ve para turizme aktı. Bunun sonucunda turizm çok güçlü bir yere geldi. Aynı şekilde sermayenin yazılım ile buluşmasını sağlamalıyız ve bu seferberliği başlatmalıyız. Bu amaçla kamu başta kamu olmak üzere KOBİ’lerimiz ve büyük şirketlerimiz yerli yazılımları tercih etmeli ve bu noktada kamu gerekirse yerli yazılım kullanan şirketlere SSK indirimi, KDV indirimi uygulamalı ya da başka bir teşvik mekanizmasını harekete geçirmeli. Aynı zamanda yazılım sektörüne herhangi bir ipoteke gerek olmadan projelerini göstermeleri halinde finansmana erişmesi için kolaylıklar sağlanmalı. Ve kamu ben özel sektörle rekabet etmeyeceğim diyerek yazılım sektöründen çekilmeli. Bunlar yapılırsa Türkiye’nin 5 yıl içerisinde önümüzdeki 100 yılda rekabet edecek düzeyde bir yazılım sanayisi oluşur” diyerek sözlerini tamamladı.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Ekonomik Kriz Değil, Dijital Değişimin Sancılarını Yaşıyoruz!

$
0
0

Dünyada gelecek senaryoları üzerine düşünen ve geleceğe dair uzgörülerde bulunan kişiler fütürist yani 'gelecekçi' olarak tanımlanıyor. Dünyadaki en etkili 100 kadın fütürist arasında ise Türkiye’den ekonomist Ufuk Tarhan bulunuyor.

Bir dönem Türkiye’deki Fütüristler Derneği’nin başkanlığını da yapan Ufuk Tarhan ile geleceğin dünyası ve bu yeni dünyada Türkiye’nin konumu konuşuldu. 

- En çok merak edilen soruyla başlayayım; robotlar bizim yerimizi alacak mı… Fütüristlerin bu konudaki tahminleri nasıl? 

Biz artık insansılarla yani insanvari şeylerle yaşamaya, çalışmaya alışacağız. Mesela bugün Michigan’da insansız araba üreten ilk fabrika açıldı. Bizden çok daha düzgün, doğru, üşenmeden yorulmadan yapabilen sistemler geliştikçe, bizim fiziksel olarak dokunmamızı gerektiren işler gereksiz hale gelecek. Onlara devredeceğiz. 

- Hangi seviyedeki çalışanlardan bahsediyorsunuz, mavi yakalı mı? 

Şimdiye kadar bir işsizlik dalgası olduğunda daha alt seviyeler etkileniyordu. Önümüzdeki 5 sene içinde orta kademedeki aracılık hizmeti yapan, onay merci yönetme sorumluluğu olan profillerin de işinin tehlikeye girdiğini göreceğiz. Çünkü artık akıllı sistemler o yöneticinin kontrol edeceği her şeyi yapabiliyor. Şu anda Türkiye’de şirketler roboworker (robot işçi) almaya başladılar. 

- Nasıl alınıyor bu robot işçiler? 

Teknoloji şirketine gidip diyorsunuz ki; ‘Benim iş süreçlerinde şu hatalar tekrarlanıyor. 100 kişiden şu işleri üretiyorum’. O da diyor ki; “Ben sana 5 tane robot işçi vereyim. Onlar şu kadar zamanda, şu işleri yaparlar. Boş kalınca da potansiyel müşterilere teklif atarlar.’ Bu robotların insan çalışana göre inanılmaz derecede maliyet avantajı var. Üstelik hiç mola vermeden, yorulmadan, üşenmeden kendisine tanımlanan her görevi yapıyor. Müşterileri tarıyor, ödeme vadesi gelenlere ‘ödemeniz gecikti’ diye mail atıyor. Gelen soruları cevaplıyor. Kendisine tanımlanmamış bir soru gelirse bu soruları da yetkililere yönlendiriyor. 

- Bu iş hayatında bir devrim sayılabilir. Peki biz ne yapacağız? 

Dünyadaki nüfusun çok az bir kısmının yoğun çalışmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Belki şu anda çalışan kesimin yüzde 20’sinin bugünkü manada çalışması gerekecek. Herkesin beyni işyeri olacak. Herkes bir konuda derinleşip, o konuda yenilikler geliştirmeyi ve bunu üretmeyi iş edinecek. Yani iş dediğimiz şey her ay düzenli olarak maaşını aldığın, belli bir kalıbın içinde olduğun bir sistem olmayacak. Dünyaya yapabileceğin her katkı iş olacak. 

- Çalışma saatleri de kısalıyor mu?

Haftada 6 -7 gün 15 saat çalışmak dişe bir şey söz konusu olmayacak. Zaten şu anda da pek çok ülkede insanların haftada 3-4 gün çalışması konuşuluyor. Bundan 10 sene önce ofis dışı çalışmayı söylediğimde dalga geçiyorlardı. Şimdi bu normalleşti. İleride ofis sayısı iyice azalacak. 

- Bu kadar plaza ne olacak peki? 

Bütün bu plazalar, topraksız tarımın yapıldığı dikey çiflikler olacak. Tarımın ve hayvancılığın kodları değişiyor. Labaratuvar etleri var artık. Bu kadar hayvan öldürmemize gerek yok. Gıdayı labarotuvarda üreteceğiz.  

- Sizin fütürizm dünyasına girişiniz nasıl oldu? 

Ben ODTÜ’de ekonometri okudum. Sonra bir bilgisayar şirketinde işe başladım. 1995’te bir yurtdışı seyahatimde The Futurist dergisini gördüm. Heyecandan delirdim. Derhal abone oldum. Sonra da derneğe üye olmak için başvurdum. Böylece fütürizm dünyasına girmiş oldum. Bir süre sonra dedim ki; ‘Maaşlı çalışma ileride bir gün sıkışacak. Geç olmadan kendimden yeni bir Ufuk yaratmam gerekiyor’.  2006’da bir masa bir kasayla işe başladım.

- Herkes kendini gözden geçirsin diyorsunuz… Sözünüz gençlere mi,  40 yaş üstünün de işleri tehlikede mi? 

Önce onlar düşünsün. Burada esas muhatap ‘mesleğim var’ zannedenler. Artık herkes kendine daha fazla katma değer katmak zorunda. Kıymetli olan sadece teknolojiyle entegre olmuş beyinler olacak. Çalışmak istemeyenler de ufak işler yapacak. İşsizlik de bir iş olacak. Çalışmayanlara da devlet bakacak. Şimdi ‘devlet pirinç, makarna dağıtıyor’ diye söyleyenler var ama ileride kimse bundan yüksünmeyecek. Yeni dünyada çalışmayanların sayısı çalışanlardan fazla olacak ve bu kitlelerin geçimi toplanan vergilerden sağlanacak.  

- Sürekli bir gelecekten bahsediyoruz.. Ne zaman gelecek bu gelecek? 

Gelecek akışkan bir süreç. Bu telefonları elimize almamız henüz 10 sene bile olmadı. Ve şu anda bu aletlerle tek tuşla yaptığımız işlemi yapmak için 15 sene önce milyon dolar yatrım yapmak gerekiyordu. Şirketten koca bir departman benim şu anda tek tuşla yaptığım işleri yapmak için çalışıyordu. Bu bir süreç. Ve biz bu sürecin içine girdik. Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Dijital ok çipten çıktı. 

- Kapanan şirketlerin dijitalleşmeyle ilgisi var mı sizce? 

Ben krizin mazeret eğildiğini düşünüyorum. Dönüşülüyor. Ve elbette bu yeni döneme uyum sağlayamayan şirtketler oluyor. Dünya yeni bir şey doğurmaya çalışıyor, bunun hiç sancısı olmayacak mı. Türkiye kesinlikle tek başına bir kriz geçirmiyor. Dünyanın 17’nci ekonomisiyiz. Tabii ki etkileneceğiz. Payımıza ne düşüyorsa onu yaşıyoruz. Tabii bu süreçte batının sömürgen politikalarına ve ayak oyunlarına karşı dirençli olmamız lazım.  

Akşam kaynaklı haberimizitüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İstanbulkart ile Çok Yakında Alışveriş Yapılabilecek!

$
0
0

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki BELBİM A.Ş. ile Bankalararası Kart Merkezi arasında İstanbulkart'ın yerli ve milli ödeme sistemi TROY ile entegre edilmesi için iyi niyet protokolü imzalandı.

İmzalanan protokol ile 18 milyon aktif kullanıcısı bulunan İstanbulkart'ın, market, restoran, kafeterya gibi iş yerlerinde alışveriş kartı olarak kullanılması için ilk adım atılmış oldu. Yıl sonuna kadar tamamlanması planlanan çalışmalar sonunda, kredi kartı veya hesap kartı ile POS cihazlarından yapılan ödeme işlemleri İstanbulkart'a uyumlu olacak. İstanbulkart, banka kartına gerek duymaksızın tüm ATM'lerden para çekme veya yatırma işlemlerinde kullanılabilecek.

İstanbulkart, Türkiye genelinde 50 bini aşkın ATM ve yaklasık 2,4 milyon ödeme noktasında, dünya genelinde ise 190 ülke, 2 milyon ATM ve 42 milyonu aşkın noktada kullanılabilir uluslararası ön ödemeli bir kart haline dönüşecek. Vatandaşlar İstanbulkart ile toplu ulaşım ücretini öder gibi market, restoran, kafeterya gibi iş yerlerinde ödemelerini yapabilecek. İstanbulkart ile alışverişlerde ödemeler tek çekim olarak gerçekleştirilecek.

İstanbulkart hakkında daha detaylı bilgiye www.istanbulkart.istanbul adresinden ulaşmanız mümkün. TGRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Araştırdı Keşfetti, Ürettiği Çubuk Çayı 22 Ülkeye Satıyor!

$
0
0

Kocaeli'de damlatmayan ambalaj özelliğiyle "çubuk çay" üretimine başlayan genç girişimci Serhat Çalışkan, Almanya'dan Hollanda'ya, Belçika'dan Fransa'ya, Moğolistan'dan Kanada'ya, İngiltere'ye, Amerika'ya kadar dünyanın 22 ülkesine ihracat yapıyor.

Kocaeli'nin Başiskele ilçesinde 4 yıl önce "çubuk çay" üretimine başlayan Serhat Çalışkan, çubuk çayın dünyada var olan bir ürün olduğunu, bu ürünü 2013 yılında tanıdıklarını ve daha fazla geliştirmeye karar verdiklerini anlattı. Yaptıkları Ar-Ge çalışmasının ardından 2014 yılı ekim ayında üretime başladıklarını aktaran Çalışkan, şu ana kadar dünyada 21'in üzerinde fuara katıldıklarını dile getirdi.

"Her Geçen Gün Pazarımızı İkiye, Üçe Katlayarak Devam Ediyoruz"

14 Avrupa ülkesine çubuk çay ihracatı yapmanın gururunu yaşadıklarını dile getiren Çalışkan"Dünyada 22 ülkeye ihracatımız var. Almanya'dan Hollanda'ya, Belçika'dan Fransa'ya, Moğolistan'dan Kanada'ya, İngiltere'ye, Amerika'ya kadar, dünyada 22 ülkeye ihracatını yapıyoruz ve her geçen gün pazar payımız büyüyor. Dünyadaki rakiplerimiz 100 yılın üzerindeki firmalar. 100 yılın üzerindeki firmalara karşın 4 yıldır mücadele veriyoruz ve her geçen gün pazarımızı ikiye, üçe katlayarak devam ediyoruz" dedi.

Dünyanın en güzel bahçelerinden toplanan çaylarla üretim yaptıklarını, aldıkları belgelerle de bunları kanıtladıklarını anlatan Çalışkan, 12 kişinin istihdam edildiği şirkette, 14 çeşit çubuk çay ve 2 çeşit çubuk kahve ürettiklerini aktardı.

İhracat yaptıkları ülkelerden gelen taleplere göre ürün çeşitliliğini ve içeriğini elde etmek için Ar-Ge merkezinde çalışmalar yaptıklarına işaret eden Çalışkan, Orta Doğu pazarında ekşi ürünlerin, Avrupa'da ise vanilya çayı, nane ve zahter çaylarının ilgi gördüğünü söyledi.

"Başiskele'de Üretilip Dünyaya İhraç Edilen Bir Ürün"

Çalışkan, iç pazara yönelik üretime 2018 Ocak ayında başladıklarını bildirerek, "2018 yılında başladığımızda ürünümüz tanınmıyordu. Biz bunu tanıtmak için birçok fuarlar, aktiviteler, tadım faaliyetleri, marketlerde promosyon ürünler düzenledik. İlk güne göre çok büyük yol katettik. İlk gören korkuyor, acaba nasıl kullanılır? Bu nedir diye bakıyorlar ama kullandıktan sonra çok enstantane şeyler yaşıyoruz. Bu bir 'Avrupa ürünü mü?' gibi şeyler söylüyorlar. Halbuki bu Türk ürünü, Kocaeli ürünü, Kocaeli Başiskele'de üretilip dünyaya ihraç edilen bir ürün" şeklinde konuştu.

Ürünlerinde ilaç ve gıda sanayinde kullanılan bir ambalaj kullandıklarını, bu ambalaj sayesinde kaşık kullanımına gerek duyulmadığını kaydeden Çalışkan, "Bizim ambalajımızla karıştırıyorsunuz ve ne kadar karıştırıyorsanız o kadar demleniyor. Şekerinizi ambalajımızın stiğiyle karıştırıyorsunuz ve en önemlisi bir kere yukarı kaldırıp yan tuttuğunuzda damlatmıyor. Ambalaj yapımızın en önemli özelliği ise ürünümüz kolay kullanımlı yanında taşınabilir pratik damlatmayan bir ambalaj yapısına sahip." ifadelerini kullandı.

"Hayalimiz Çubuk Çay Denildiğinde İlk Akla Gelenin Türk Stick Çayı Olması"

Rakip ülkelerinin ABD, İngiltere, Kanada ve Almanya olduğunu aktaran Çalışkan, şunları söyledi: "Biz öncelikle Türk markası olarak bu ürünü dünya pazarında yaymak için yola çıktık. En önemli hedefimiz ise dünyada gurbetçilerimizin etkin olduğu Türk marketlere değil Avrupalının marketlerine girmek, ülkemize gerçek bir euro getirebilmek, Türk'ün parasını Türk'e değil Avrupalının parasını getirebilmekti. Hayallerimiz hala çok yüksek. Hala hayallerimize ulaşamadık. Bizim asıl amacımız, asıl hayalimiz, dünyanın neresine giderseniz gidin çubuk çay denildiğinde ilk akla gelenin Türk stick çayı olmasıdır. Bizler bu süre zarfında Brüksel'de üstün lezzet ödülü, Türkiye'de ise eczacılar alanında inovatif ambalaj ödülü, altın havan ödülüne de layık görülmüş bir firmayız. Bizim ambalajımız, dünyadaki rakiplerimiz 400 demleme deliği kullanırken, biz bin 200 demleme deliğiyle bu üretimi yapıyoruz. En önemli şey, biz firma olarak ihracat ihracat hedefli olan bir firmayız. Ülkemize katma değer getirmek isteyen bir firmayız."

Çalışkan, yıl içerisinde ABD'ye ihracat rakamının arttırılmasını amaçladıklarına işaret ederek, yıl sonuna kadar istihdam sayısını 30'a çıkartacaklarını sözlerine ekledi.

TRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İnovasyonun Lider İsimleri Digital Age Summit’te Buluştu!

$
0
0

 VakıfBank ana sponsorluğunda 16 Nisan 2019 Salı günü UNIQ İstanbul’da düzenlenen Digital Age Summit 2019, “Future 4 All” teması ile teknoloji dünyasının liderlerini buluşturdu. Etkinlikte 5G, blockchain, algoritmalar, tüketici teknolojiisi, trendler, dijital dönüşüm, ulaşımın ve iş dünyasının geleceği gibi başlıklarda yaşanan tüm yeni gelişmeler ele alındı.

Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Digital Age Summit, dijital dünyanın en ünlü isimlerini bir araya getirdi. Dijital dünyanın birbirinden önemli isimlerinin deneyimlerini ve hikâyelerini paylaştıkları etkinlikte; Evgeny Morozov, Gadi Amit, Eric Reiss, Seval Öz, Chris Roberts, Chakib Labidi, Soner Canko, Deniz Güven, Faris & Rosie Yakob ve Lucie Greene gibi isimler sahne aldılar.

Etkinliği değerlendiren Kapital Medya Yayın Yönetmeni Pelin Özkan, Digital Age Summit’te bu sene; yapay zekâ, nesnelerin interneti, kullanıcı deneyimi, 5G, blockchain, algoritmalar ve dijital dönüşüm gibi başlıklarda yaşanan yeni gelişmelerin ekonomik, toplumsal ve insani yönleriyle ele alındığını belirtti. Bu yıl “herkes için gelecek” diyerek; teknoloji sayesinde yükselen devasa imparatorlukların yanında, dijital dünyanın nimetlerinden mahrum kalmanın yaratacağı eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin de altını çizmeye çalıştıklarını ifade etti.

UNIQ İstanbul ana salonda gerçekleşen sabah oturumunda konuşan siber güvenlik konusundaki sayılı uzmanlardan olan Chris Roberts, kendi hayatımızı teknolojinin eline teslim etmemizi sorgulamamız gerektiğini belirtirken, Wunderman Thompson İnovasyon Grubu Dünya Başkanı Lucie Greene ise, 2019’u şekillendirecek tüketici teknolojisi ve dijitaldeki trendleri ele aldı. Greene, bu trendlerin; iyi hissetme hali, kendi kendini geliştirme deneyimi ve feminizm olduğunu aktardı.

Dijital Bankacılıkta Başarılı Olmak İçin Stratejik Ortaklıklar Kurmalısınız

Digital Age Summit’in ikinci bölümünün ilk oturumunda,  BKM Genel Müdürü Soner Canko’nun sorularını yanıtlayan Standard Chartered Virtual Bank CEO’su Deniz Güven, dijital bankacılıkta pazara sıfırdan girip başarılı olmanın mümkün olmadığını ve ekosistemi etkin biçimde kullanabilmek için stratejik ortaklıklar kurmanın önemini vurguladı.

Etkinlikte sahne alan The FatDUX Group CEO’su Eric Reiss,  Bilgi 4.0’ın komplike bir kavrammış gibi sunulduğunu ancak anlaşılır içerikler sunan, makinelerin birbirlerini anlayabilecekleri standartları yaratan profesyonellerin gelecek yıllarda başarıya ulaşacaklarını dile getirdi.

Dijital Dönüşüme Yön Verenler Paneli'nde konuşan VakıfBank Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Abdi Serdar Üstünsalih, müşteri deneyimindeki farklılıkların rekabet hızını kolaylaştırdığını ve VakıfBank olarak sektörde yenilikçi teknolojileri kullandıklarını ifade etti. Aynı panelde sahne alan Turkcell Müşteri Deneyimi ve Bilgi Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serkan Öztürk ise, 5G teknolojisinin müşterilere neler getireceği hakkında bilgiler verdi.

Aksigorta Strateji ve Transformasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Esra Öge ise panelde, sigorta sektörünün çok geleneksel olduğunu fakat bunun değişeceğine dair uygulamalar olduğunu, kendilerinin de bu konuda yatırım yaptığını belirtti. Aynı panelde konuşan, Arçelik Dijital Strateji ve Pazarlama Yöneticisi Metin Cherasi de günümüz teknolojisinin, müşteriyi çok daha iyi tanıma imkânı sağladığını belirtti Panelistlerden Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ, teknolojiyi tüketen değil üreten bireyler yetiştirmeye çalıştıklarını ve kodlamanın tüm çocukların öğrenmesi gereken bir dil olduğunu ifade etti.

Öğleden sonra sahne alan Yazar, Araştırmacı ve İnternet Uzmanı Evgeny Morozov ise, kişisel verilerimizin paylaşımı karşılığında ücretsiz hizmetlerle ödüllendirildiğimiz günlerin geride kaldığını, bireysel şirketlerin kendi dijital yollarını çizerken çok daha stratejik davranmak zorunda olduklarını belirtti. Tasarımcı, NewDealDesign CEO’su Gadi Amit, dijital platform yöneticilerinin veriyi konumlandırarak ölçeklendirmeleri ve teknolojiyi insanlara daha erişilebilir hale getirmeleri gerektiğini ifade etti.

"Bireysel Araçlar Yerine Toplumsal Araçlar Üretilmeli"

Aurima.AI CEO’su Seval Öz konuşmasında akıllı araç sistemlerindeki en önemli şeyin yazılım olduğunu belirtirken bugün gelinen noktada bireysel araçlar yerine toplumsal araçlar üretilmesi ve akıllı araç sistemlerine geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Medyanın Yeni Vaat Edilmiş Toprakları: E-Ticaret panelinde, Kapital Medya Yayın Yönetmeni Pelin Özkan’ın sorularını yanıtlayan FOX Networks Group Türkiye Genel Müdür Yardımcısı ve Satış Grup Başkanı Mehmet İçağasıoğlu, 4N1K dizisi ile gündeme gelen FOXplay uygulamalarını anlattı. Hepsiburada CMO’su Yüce Zerey ise bir markanın, hikâyenin organik parçası olduğunda tüketiciyi satın almaya yönlendirdiğini belirtti.

Digital Age Summit'te etkinliğin kapanışını yapan Facebook EMEA Pazarlama Lideri Riccardo Scotti Di Uccio, sunumunda dünyanın en hızlı büyüyen mecrası mesajlaşma trendi ile ilgili bilgiler paylaştı. Ayrıca şirketlerin, mesajlaşmanın sağladığı kişisel, anlamlı ve samimi iletişim formlarını keşfederek bu alandaki yatırımlarını artırmaları ve yaratıcı kaslarını geliştirmeleri gerektiğini ifade etti.

Gün boyunca Bilgi Mimari ve FatDux Grubu CEO’su Eric Reiss, Siber Güvenlik ve Teknoloji Uzmanı Chris Roberts, UX Playground ve Adobe XDI Kurucusu Chakib Labidi gibi uzman isimlerin seminerlerine ev sahipliği yapan VakıfBank Dijital Teknoloji Salonu’nda ise dijital pazarlamadan deneyim tasarımına ve makineyle insanı bir araya getirecek bilgi mimarisine kadar pek çok günümüz iş modellerini mümkün kılan teknik arka planlara dair bilgiler katılımcılara aktarıldı.

En Kapsamlı Blok Zinciri Eğitimi: “Design Thinking for Blockchains”  

Etkinlik bu yıl Design Thinking for Blockchains isimli özel bir workshop’a da ev sahipliği yaptı. Blockchain’de yatırım platformu geliştirme konusunda faaliyet gösteren Patara Labs Kurucu Üyesi Burak Arıkan tarafından verilen workshop; blockchain teknolojisinin temellerini anlamak ve açtığı yeni fırsat alanlarını keşfetmek isteyenler için düzenlendi.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Liseli Öğrenciler İthalata Son Veren Üretime İmza Attı!

$
0
0

Kayseri'de bir lisedeki döküm atölyesinde, kentin içme suyu şebekesinde kullanılan ve daha önce İngiltere, Almanya gibi ülkelerden ithal edilen döküm malzemeleri öğretmen-öğrenci iş birliğiyle üretiliyor.

Kayseri'de, Merkez Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin Metalurji Bölümü öğrenci ve öğretmenleri, daha önce Almanya ve İngiltere'den ithal edilen, içme suyu şebekesinde kullanılan döküm malzemelerini üreterek ülke ekonomisine katkıda bulunuyor.

2018'de Üretilen Malzemelerle Yaklaşık 600 Bin Lira Ciroya Ulaşıldı

"Bölge Sanat Okulu" adıyla 1942'de temelleri atılan Merkez Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde, 2 bin 500 öğrenci eğitim görüyor. Lisenin Metalurji Bölümü öğrencileri, öğretmenlerinin önderliğinde, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresinin (KASKİ) muhtelif içme suyu şebekesinde kullanılan döküm malzemelerini, evlere su götürülmesini sağlayan kelepçeleri, ana boru tamiratlarında kullanılan hazır tamir gereçlerini ve vana muhafaza kapaklarını üretiyor.

Okulda döküm yapmayı uygulamalı öğrenen 41 öğrenci, döner sermayeden elde edilen kazanç sayesinde de aile bütçesine katkı sunuyor. Özel kıyafetleri ve baretleriyle titizlikle çalışan liseli ustalar, iş güvenliği kurallarına dikkat ederek, birkaç gün öncesinden kalıbını hazırladıkları malzemelerin dökümünü yapıyor. Kalıptan çıkarılan, temizlenen ve boyanan malzemeler, ambalajlanarak firmalara sunuluyor. Türkiye'de aktif çalışan sayılı atölyelerden biri olan döküm atölyesinde 2018'de üretilen malzemelerle yaklaşık 600 bin lira ciroya ulaşıldı. Üretilen malzemelerin bilgisayar ortamındaki tasarım, model ve çizimi de aynı okulun Makine Model Bölümü öğrencileri tarafından yapılıyor. 

Almanya ve İngiltere'den İthalata Son

Metalurji Bölümü Alan Şefi Murat Çalışlar, AA muhabirine, öğrencisi olduğu okulda 1997'den bu yana görev yaptığını söyledi. Bölümlerinin 12 ay boyunca döner sermayeyle çalıştığını anlatan Çalışlar, "Öğrencilerimiz aile bütçesine katkı sağlayacak bir ücret alıyor. Bu da öğrencileri buraya bağlıyor. Mesleklerinde kendilerini güzel yetiştiriyorlar. Mezun olduklarında işsiz kalma problemi yaşamıyorlar. Geçen hafta İskenderun Demir Çelik Fabrikasından arayıp bölüm mezunu öğrencilerimizden istediler. Sadece 4 işsiz öğrenci bulabildik. Aranan meslek kollarından birisi." diye konuştu. 

Çalışlar, talepte bulunulan ürünün tasarımından ambalajlanmasına kadar her aşamasında bulunduklarını dile getirerek, şunları kaydetti: "Makine Model Bölümü'müzde tasarımı yapılan ürün türlü aşamalardan geçiyor ve ambalajlanıyor. Bizden önce bu ürünlerin büyük bölümü ithal ediliyordu. İlk yaptığımız ürünü KASKİ, İngiltere'den ithal ediyordu. 15 yıldır bu ürünü biz üretiyoruz. Daha sonra Almanya'dan da ithal edilen bazı ürünleri üretmeye başladık. Bu yıl, indüksiyon ocağıyla beraber katma değeri yüksek ürünler üreterek yaklaşık 1 milyon lira civarında ciro hedefliyoruz."

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

BizBizze Girişimci Güçlendirme Programı Başvuruları Başladı!

$
0
0

BizBizze 2019 Girişimci Güçlendirme Programı; mevcut işini, şirketini güçlendirmek isteyen kadın girişimcilerin başvurularını almaya başladı. Son başvuru tarihi 24 Nisan 2019.

BizBizze Girişimci Güçlendirme Programı, şirket sahibi olan ve sahip olduğu işi güçlendirmek
isteyen kadın girişimcileri ihtiyaç duyabileceği destek ve donanımla buluşturmayı hedefliyor. BizBizze Girişimcilik Programı kadın girişimcilere sıkı bir kişisel güçlenme ve girişimcilik eğitimi sunarken bu eğitim; koçluk, mentorluk ve danışmanlık hizmetleriyle de destekleniyor.

Kimler Başvurabilir?

Tamamen ücretsiz olan programa İstanbul’da yaşayan en az lise mezunu 18 yaş üstü, var olan girişimini güçlendirmek isteyen tüm kadınlar programa katılabilir.

Neden Başvurmalısınız?

  • Şirketim var, destek alabileceğim, danışabileceğim bir merkez var mı?
  • Bir iş yerim var onu nasıl büyütebilirim?
  • Şirket gelirlerimi nasıl arttırabilirim?
  • Kurumsal kapasitemi nasıl geliştirebilirim?
  • Yeni pazarlara girebilir miyim?
  • Şirketim için yeni hedefler belirleyebilir miyim?
  • İşimle ilgili yeni bir strateji geliştirebilir miyim?
  • Operasyonel süreçleri nasıl daha iyi yönetebilirim?
  • Yöneticilik/Liderlik özelliklerimi işimde nasıl daha etkin kullanabilirim?
  • Girişimci olarak kendimi ve işimi nasıl güçlendirebilirim?

Sizlerinde aklında bu ve benzeri sorular var ise BizBizze 2019 Girişimci Güçlendirme Programı’na buradaki başvuru formunu doldurarak başvurabilirsiniz. (Formu eksik dolduran adayların başvurusu geçersiz sayılacak.)

BizBizze 2019 Girişimci Güçlendirme Programı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.bizbizze.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

eSIM Teknolojisi, 2020'de Türkiye'de Kullanılmaya Başlanacak

$
0
0

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yeni Nesil ARGE Kulübü, Bilişim Teknolojileri Kulübü ve IEEE Öğrenci Kulübü tarafından bu yıl ilki düzenlenen WEEKENG 2019 ’Hafta sonu Teknoloji Zirvesi’, teknoloji dünyasının profesyonelleriyle teknoloji sevenleri buluşturdu.

Zirvede yapay zeka, endüstri 4.0, 5G haberleşme, blok zincir, otonom veritabanı, 3D organ modelleme, moleküler görüntüleme dijital dönüşüm unsurları farklı yönleri ile ele alındı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu'nun da katıldığı zirvede, Türkiye'nin mobil iletişimde 5G'ye geçiş süreci ve cep telefonu teknolojileri konuşuldu. Karagözoğlu, 2020 yılında Türkiye’nin eSIM teknolojisine hazır hale geleceğini açıkladı.

"Alt Yapımız 2020 Yılına Hazır"

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, zirve öncesi Demirören Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. SIM kartsız telefonlarla çok yakında karşılaşılacağını dile getiren Karagözoğlu, "BTK olarak aldığımız kurul kararıyla eSIM’ler konusunda operatörlerimiz önümüzdeki yıl şubat ayına doğru düzenlemeyi yapmış olacaklar. eSIM teknolojisi 2020 itibari ile Türkiye’de de kullanılabilir hale geliyor olacak" dedi.

Elektronik SIM olarak tanımlanan, eSIM uygulamasının detaylarını anlatan Karagözoğlu, "Kullanıcı telefonuna bir profil yükleyecek. Böylelikle operatör değişikliği yapmak istediğiniz zaman herhangi bir fiziksel SIM kart değişikliği yapmaksızın, elektronik SIM üzerinde, ilgili operatör üzerinden hizmet almaya başlanabilecek. Türkiye’de ithal etmeye başladığımız bir takım ürünlerde şu anda eSIM teknolojisi zaten gelmeye başladı. Türkiye’de de ilgili cihazlarda hem fiziksel hem de eSIM teknolojisi mevcut" diye konuştu.

"Yerli ve Milli Olması Önceliğimiz"

Alt yapının tamamen yerli ve milli olarak kurulmasının öncelikli hedefleri olduğuna dikkat çeken Karagözoğlu, "2020 yılında alt yapımız eSIM için hazır olmuş olacak. Burada BTK olarak bu alt yapının tamamen yerli ve milli olarak kurulmasını önceliklendiriyoruz. Operatörlerle bir araya gelerek bu süreci başlatmış durumdayız. Nesnelerin interneti dediğimiz yapıyı konuştuğumuz zaman burada artık nesne kavramı gündeme geliyor ve artık nesnelerin içinde fiziksel olarak bir SIM kart koymanız çok zor. Bunlar fabrikadan çıkarken kendi üzerlerinde elektronik SIM’lerle birlikte geldiği için ilgili ülkeye veya mekana geldiğinde direkt operasyona geçebilecekler ve siz bunu uzaktan da profil değişikliği yaparak, isterseniz operatör değişikliği yapabileceksiniz. Güvenlik önlemlerinin hepsini değerlendiriyoruz. Bu süreçte bütün koşullar için tedbirler alarak eSIM’leri halkımızın kullanımına açıyor olacağız" ifadelerini kullandı.

"5G’ye Geçen İlk Ülkelerden Olacağız"

5G teknolojisi ile otonom araçlar ve robotların ön plana çıkacağını vurgulayan Karagözoğlu, "2020’de 5G’ye geçen ilk ülkelerden olma hedefimiz var. Bu hedef için şu anda 5G vadisinde testlerimiz devam ediyor. Bunları firmalarımıza açtık, start-uplarımızı açtık ve burada artık 5G’yi deneyimleyip, ürün üretebilecek alt yapıları oluşturuyoruz" dedi.

"Pişman Olacağınız Dijital İzler Bırakmayın"

FSMVÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Yılmaz Çamurcu ise, iletişim teknolojisinin alt yapısının ileride çok fazla değişeceğini belirterek gençlere tavsiyelerde bulundu. Çamurcu, gençlere ’siber gençler’ dediğini ifade ederek, "Yazılımdan kazanılan para, bilgisayar teknolojilerinden kazanılan para, dünya ölçeğinden baktığımızda çok daha üst düzeylere ulaşacak. Bu gelişmeler karanlık fabrikalara yani insansız fabrikalara, robotların daha fazla çalışacağı teknolojilere doğru bir gidiş olacak. Her alanda biz teknolojiyi isteyeceğiz. Gençler ileride pişman olacağı dijital izler bırakmamalılar. Gelecekte, pişman oldukları takdirde insanların bir kısmı, soyadlarını değiştirecek deniyor. Bütün bunlara çok dikkat edilmeli. Gençlere tavsiyem şu, biz siber genciz ama kimseyi incitmeyiz" diye konuştu.

Bugün de devam eden zirvede ise sağlık sektöründeki dijital dönüşüm konuşuldu. Medikal sektörde ARGE'nin önemi, sağlıkta kullanılan robotlar ve yapay zeka, 3D organ modelleme başlıklarında alanın uzmanları bilgi verdi.

Hürriyet kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

EGİAD İş'te Kadın İşte Kadın Zirvesi 25 Nisan'da İzmir'de!

$
0
0

2019 yılının Ocak ayında tüzük değişikliğine giderek ismini, kadın erkek eşitliği ve cinsiyetsiz bir yaklaşım vurgusuyla Ege Genç İş İnsanları Derneği olarak değiştiren EGİAD, “İş’te Kadın, İşte Kadın” başlığıyla önemli bir zirve hazırlığı yürütüyor. 

25 Nisan’da İzmir Ticaret Odası (İZTO) ve Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) iş birliği ile İZTO Seminer Salonunda saat 12.30’da “Başarı cesaret ister” sloganıyla gerçekleşecek zirveye, kendi alanlarında başarılı olmuş ve fark ortaya koyan kadın girişimciler ve iş kadınları konuk konuşmacı olarak katılacak. Türkiye’nin başarılı iş kadınlarının bir araya geleceği zirvede, üniversite öğrencilerinden çalışan kadınlara, iş hayatının başında olan genç girişimcilerden, üst kademelerde iş hayatlarını sürdüren iş insanlarına kadar geniş bir katılımcı kitlesi bulunacak. EGİAD ayrıca, üniversitelerdeki öğrencilerle buluşarak kadın hareketini gençlere de yayacak.

“Topyekun Başarmamız Lazım”

EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, zirve ile bu dünyayı bir de kadınların gözünden görmek ve iş dünyasında yer almak isteyen kadınları cesaretlendirmek istediklerini belirtti. Zirveye, kendilerine güzel bir hikaye yazmış, kadınlara ve topluma rol model olmuş kadınları davet ettiklerini kaydeden Aslan, zirveye üniversite öğrencilerinin de katılacağını belirterek, “EGİAD olarak geçmiş dönemde gençlik komisyonumuzu kurmuştuk. Üniversitelerle uzun dönemdir işbirliği içindeyiz. Gençliği ve dinamizmi önemsiyoruz ama onlarla çalışacağımız çok önemli bir konu daha var. Gençlerimizle birlikte, Türkiye’de kadının ekonomik ve sosyal hayata katılmasını topyekun başarmamız lazım” diye konuştu.

Program Akışı
SaatProgramKonuşmacılar
12:30 - 13:00Kayıt
13:00 - 13:15

Açılış 

  • EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, 
  • İZTO İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener
  • BASİFED Başkanı Seda Kaya
13:15 - 14:30

Panel 1: Başarı Cesaret İster 

Moderatör: Demirören Haber Ajansı Ege Temsilcisi Elif Demirci İşleğen

  • İnci Holding CEO’su Neşe Gök 
  • Sinpaş GYO Genel Müdürü Seba Gacemer 
  • Vodafone Türkiye Kurumsal İş Birimi İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Şahin
14:30 - 14:45Kahve Arası
16:30 - 17:15

Panel 2: Girişimcilik 

Moderatör: EGİAD Yönetim Kurulu’nun Girişimcilik ve Melek Yatırımcılıktan Sorumlu Başkan Vekili Alp Avni Yelkenbiçer 

  • Girişimci Kadınlar Grubu Kurucusu Ülkü Hür 
  • TutumluAnne.com Kurucusu Özden Pusat
  • Tekkredi Kurucusu ve Ceo Pelin Anlı Bedirhanoğlu
  • Ev Tekstili Kurucusu Gül Güler Goncagül
17:15 - 17:30Kahve Arası
17:30 - 18:30

Panel 3: Kadınlar Kilidi Kırıyor 

Moderatör: Dikkan Grup İK Direktörü Füsun Toros

  • BSH Ev Aletleri Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve BDT Bölgeleri Kurumsal İletişim Müdürü Burçin Girit
  • Coca Cola Bilgi Teknolojileri Direktörü (CIO) Leyla Deli

İş’te Kadın, İşte Kadın Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.istekadinistekadin.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi kadın okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yatırımcıların Özel Sermaye Fonlarına İlgisi Artıyor!

$
0
0

EY, 2019 Küresel Özel Sermaye Fonu Anketi’nin sonuçlarını açıkladı. Dünya genelinden 103 özel sermaye fonu şirketinin finans yöneticileri (CFO) ile yapılan görüşmeler sonucu oluşturulan rapor, CFO’ların stratejik öncelikleri ile birlikte şirketlerin teknoloji ve veri dönüşümü, yetenek yönetimi ve dış kaynak kullanımını inceleyerek sektörün 2019 görünümüne ışık tutuyor.

Bu yıl 6.’sı gerçekleştirilen anketin sonuçları, özel sermaye fonlarının 2018 yılında yeni ürün sunulması ve teknolojik çözümlere yatırım yapılması alanlarında kayda değer gelişim gösterdiklerine ancak bu doğrultuda giderlerin de varlıklar kadar hızlı bir şekilde artmaya devam ettiğine işaret ediyor. Öte yandan anket sonuçlarında, CFO’ların kar marjlarını artırmak amacı ile dış kaynak kullanımının maliyetleri azaltmaya yardımcı avantajını önceliklendirmeye başladıkları ve aynı zamanda şirketlerini büyütmek için dijital alanda vasıflı işgücü istihdamı gerektiğinin farkında oldukları görülüyor.

Fon Yönetimdeki Varlıkların Büyütülmesi En Önemli Öncelik

Anket sonuçlarına göre; yatırımcıların özel sermaye fonu yatırımlarını giderek daha fazla tercih etmeleriyle birlikte CFO’lar varlık büyümesini artırmaya ve hedge fonları ile rekabet etmeye yöneliyor. Ankete katılan özel sermaye fonu şirketi CFO’larının %76’sı yönetimleri altındaki varlıkların büyütülmesini şirketlerinin en önemli önceliği olarak tanımlıyor. Bununla birlikte tipik bir yatırımcının alternatifler portföyünün %18’i mevcut durumda geleneksel özel sermaye fonu yatırımlarından oluşuyor. Pek çok hedge fonunun durağan bir performans sergilediği göz önünde bulundurularak, yatırımcıların yaklaşık %40’ının önümüzdeki dönemde özel sermaye fonu şirketlerine daha fazla sermaye aktaracağı öngörülüyor. Böyle bir ortamda CFO’ların bu hareketlenmeden faydalanmak istediği ve iyimser bir tablo çizdikleri görülüyor. Ankete katılan CFO’ların yarısından fazlası 2019’da yeni bir fon oluşturulmasını ve %65’i ise bu yeni fonun sonuncuya göre daha büyük olmasını bekliyor.

Geleneksel Olmayan Ürün Geliştirmeye Odaklanıyorlar

Özel sermaye fonu CFO’larının, geleneksel alternatif varlık yönetimi tekliflerinden tatmin olmayan yatırımcılara yönelik olarak yeni stratejiler geliştirdikleri görülüyor. Müşterilerine geleneksel olmayan ürünler sunan veya önümüzdeki iki yıllık dönemde sunmayı planlayan CFO’ların %46’sı özel kredi,%25’i ise gayrimenkul, taşınmaz varlıklar ve girişim sermayesine odaklanacağını ifade ediyor.

Teknoloji Yatırımları ve Dış Kaynak Kullanımı Maliyetleri Azaltacak

Anketin sonuçlarına göre; varlıkların hızlı bir şekilde artırılması özel sermaye fonu şirketlerinin kar marjlarına olumsuz yansıyor. Ankete katılan CFO’ların %40’ı kar marjlarının geçtiğimiz iki yılda gerilediğini, üçte biri sabit kaldığını, %28’i ise yükseldiğini belirtiyor. Böyle bir ortamda maliyetleri azaltmayı hedefleyen CFO’ların çeşitli alanlara odaklandıkları görülüyor. CFO’ların %39’u teknoloji yatırımlarının kar marjı erozyonunun sınırlandırılmasında bir öncelik olduğunu belirtirken, %37’si dış kaynak kullanımına yöneliyor.

Öte yandan özel sermaye fonu CFO’ları pek çok fonksiyon için yakın zamanda teknoloji yatırımı yaptığı ve yapmayı planladığına işaret ediyor. Ankete katılan CFO’ların %66’sının geçtiğimiz iki üç yıllık dönemde fon muhasebesi alanında teknoloji yatırımı gerçekleştirdiği, %62’sinin yatırımcı ilişkileri, %57’si ödeme hesapları ve giderler, %56’sının ise düzenlemelere uygunluk ve düzenleme raporlaması alanlarında teknoloji yatırımı yaptığı görülüyor.

Sektörde Dijital Yetkinliklere Sahip İşgücü İhtiyacı Var

Teknolojide kaydedilen ilerleme ve dijitalleşme ile birlikte CFO’lar yatırım ve finans alanlarının ötesinde işgücü yetkinliklerine ihtiyaç duyuyor. Anketin sonuçlarına göre; CFO’ların %52’si veri ve analiz deneyimine sahip çalışan arayışında olduklarını dile getirirken, %23’ü kodlama ve programlama becerilerine sahip çalışanlara ihtiyaç duyuyor. Anket sonuçları, CFO’ların dış kaynak kullanımını maliyetleri azaltmak amacıyla öncelikleri arasında aldıklarına işaret ediyor. CFO’ların %94’ü vergi fonksiyonunun bazı bölümleri için bir tedarikçiden hizmet aldıklarını, %89’u ise fon muhasebe hizmetleri vergi raporlaması alanlarında bir tedarikçiden hizmet almayı planladıklarını belirtiyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 7043 articles
Browse latest View live