Quantcast
Viewing all 7043 articles
Browse latest View live

Liseli Gençlerin Dijital Becerilerini Geliştirecek İşbirliği!

Liseli gençlerin, kod yazmadan robot yapımına kadar birçok konuda akademisyenlerden ve iş dünyasındaki tecrübeli isimlerden eğitim alacağı proje için Milli Eğitim Bakanlığı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Yıldız Teknopark ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri A.Ş arasında bir işbirliği protokolü imzalandı.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlük binasında geçtiğimiz günlerde gerçekleşen imza törenine, YTÜ Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, Uyumsoft AŞ Başkanı Mehmet Önder, Uyumsoft AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin ve ilgili kurumlardan yetkililer katıldı. Proje kapsamında, teknolojik değişimlerin hızına ayak uydurabilecek kabiliyet ve yeteneklere sahip gençlerin, daha lise çağlarında ellerinden tutularak yetiştirilmesi hedefleniyor. 

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Yıldız Teknopark’ında 5 Nisan 2019 tarihinde imzalanan işbirliğine göre yürütülecek programın hedefleri arasında:  

  • Yeni yetişen gençlerin, teknolojik imkanlar ve değişime hızlı ayak uydurabilmelerinin sağlanması;
  • Gençlerin, kendi yeteneklerini ürün ve sistemlere dönüştürmesine destek verilmesi;
  • İleri düzeyde yüksek teknolojik zekaya sahip ve potansiyel yetenek deposu olan gençlerin yeteneklerinin körelmesinin önlenmesi;
  • Gençlerin sahip oldukları yeteneklerle değişim ve dönüşümün bulundukları alanlarda en etkili şekilde yaşanmasına destek verilmesi;
  • Dijital becerilerin geliştirilmesine yönelik içerikler üretebilecek öğrenciler yetiştirilmesi yer alıyor.

Seçici kurul tarafından seçilecek liseli gençler, yaklaşık 10 kişilik laboratuvar sınıflarda kod yazmadan robot yapımına kadar birçok konuda akademisyenlerden ve iş dünyasındaki tecrübeli isimlerden eğitim alacak.

"Gelecekteki Meslek Seçimlerine Katkıda Bulunuyoruz"

Kamu ve özel sektör kurumları ile işbirliği yapmanın önemine değinen Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, şunları söyledi:“Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği için her alanda işbirliğini geliştireceğiz. Bu alandaki çalışmalarımız kapsamında ilk defa lise öğrencileri için yaz okulu açtık. Gelecekteki meslek seçimlerine katkıda bulunacak olan bu yaz okulunda, liseli gençler yazılımdan elektroniğe, makineden kimyaya, enerjiden gıdaya kadar birçok sektör hakkında bilgi sahibi oluyor. Bunun dışında disiplinlerarası çalışmaya imkan sunan Sosyopark ve Sanat ve Tasarım Parkı kurduk. Sosyopark göç, mobbing gibi sosyal konulara çözüm üretirken, Sanat ve Tasarım Parkı, teknopark şirketlerinde patenti alınmış olan ürünlerin görsel tasarımlarını gerçekleştiriyor. Böylece, disiplinler arası çalışarak, hem iyi projelerin çıkışına altyapı oluşturuyoruz, hem de kaynak israfının önüne geçiyoruz.” dedi.

"Çocuklarımızın Zihinlerini Ateşlemeyi Amaçlıyoruz"

Eğitime destek olabilecek tüm kurumlarla işbirliği yaptıklarını ifade eden İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, şunları kaydetti: “Yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri gibi eğitime destek olabilecek tüm yapılarla işbirliği yapıyoruz. Hayata geçirdiğimiz işbirlikleri ile yapay zekanın, robotik kodlamanın ve bunu bütünleştiren tüm unsurların çocuklarımızın zihinlerini ateşleyip, geliştirmesini amaçlıyoruz. Çocuklarımızı, geleceğe tek boyutlu yetiştirmemeye gayret ediyoruz. Onları bilişimle yazılım ile teknoloji ile yetiştirirken; sanatı kültürü de unutmuyoruz. Çocuklarımızı akıl ve ruh birlikteliğini sağlayacak şekilde geliştiriyoruz. Amacımız, bugünün ve geleceğinin becerileri ile donanmış, bu becerilerini de insanın faydasına kullanabilen, hem bilime sevdalı, hem kültüre sanata duyarlı ve meraklı, aynı zamanda ahlaklı ve nitelikli çocuklar yetiştirmek.” dedi. 

"Ekosistemler Ne Kadar Güçlü Olursa, O Kadar Güçlü Olunur"

Teknopark’taki kuluçka firmaları dahil bütün firmalarla yönetim olarak iç içe olduklarını ifade eden Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner, “Yazılım, donanım, enerji, savunma sanayi, kimya, ilaç, elektronik gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren 430 firmada 7 bin 500’ün üzerindeki Ar-Ge personeline ev sahipliği yapıyoruz. Yönetim olarak, teknoparkımızdaki firmalar Teknoloji Transfer Ofisimiz vasıtası ile üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştiriyoruz. Bugünün ve geleceğin dünyasında, kuracağımız ekosistemler ne kadar nitelikli olursa, bizler de ülke olarak, şirketler olarak o kadar güçlü oluruz. Gençlerimizi, geleceğe hazırlamak için kamu ve özel sektör kurumlarıyla her alanda işbirliği yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

"Çocukların Teknolojik Zekalarının Eğitim Hayatları Boyunca Canlı Tutulması Önemli"

Gençlerin, küçük yaşlardan itibaren yeteneklerinin gelişmesinin önemini anlatan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi: “Gençlerimizin, küçük yaşlardan itibaren yeteneklerinin gelişmesi önemli. Bu nedenle onları geleceğe bugünden hazırlamayız. Öğrenciler, okullarda sınav yarışına girdiklerinde diğer alanlardaki motivasyonlarını kaybedebiliyor, teknolojik zeka başta olmak üzere birçok konuda yaklaşım ve istekleri körelebiliyor. Bu projeyle öğrencilerin teknolojik zekalarının, eğitim süreleri boyunca azalmadan canlı tutulmasını sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.

Dijital değişim ve dönüşümün hızla gerçekleşmeye devam ettiğini kaydeden Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin,“Bilişim sektörü, bu değişimin ve dönüşümün itici gücü. Ülkemizin geleceğin dünyasında yarışta olması için yetkin bireylerin yetişmesi önemli. Gelecekte yeni meslekler doğacak ve bu mesleklerin temelinde teknolojik gelişmeler de olacak. Uyumsoft olarak, bu sürece öncülük ederek destek vermekten gurur duyuyoruz.” dedi.  

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


TAİDER'in Yeni Başkanı Candan Çilingiroğlu Oldu!

Aile İşletmeleri Derneği'nin 7. Genel Kurul toplantısı 14 Nisan 2019 tarihinde İstanbul'da gerçekleşti. TAİDER 2019-2021 dönemi Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerinin seçildiği toplantıda TAİDER'in yeni Yönetim Kurulu Başkanı Candan Çilingiroğlu oldu.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Türkiye'deki aile işletmelerinin nesiller boyu gelişmesine ve ülke ekonomisinin daha sağlıklı, istikrarlı büyümesine destek olmak amacıyla kurulan TAİDER'in dördüncü başkanı seçilen Çilingiroğlu, böylece bu görevi yürütecek üçüncü kadın başkan oldu.

İstanbul'da yapılan genel kurul toplantısının açılış konuşmasını TAİDER 2017-2019 dönemi Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Öğücü yaptı. TAİDER'in aile şirketlerinin sürdürülebilir büyümesi ve devamlılığı konusunda dünyanın en başarılı ülkesi olma vizyonunda yedinci yılı geride bıraktığının altını çizen Aydın Öğücü, “Genç ve dinamik bir dernek olarak yedi yılda sayısı 200'e ulaşan etkinlikle beş bin kişiye doğrudan dokunduk. Bu etkinliklerde üyelerimiz ve tüm paydaşlarımızla aile şirketlerinin ülke ekonomimize sunduğu katkılara dair farkındalığı artırmaya çalıştık. TAİDER'liler olarak ülkemizin büyümesi ve kalkınması adına üzerimize düşenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz” dedi.

TAİDER Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Aydın Öğücü'den devralan Candan Çilingiroğlu, konuşmasında şunları söyledi: “TAİDER'in en yüksek katılımlı genel kurulu oldu. Yedi yıl önce başlayan bu heyecan hiç azalmadı, her geçen yıl birbirimize daha çok bağlandık. Bu görevi bizlere layık gören tüm üyelerimize teşekkür ediyorum. Bizim için çok büyük bir onur. Bir dernek olarak müthiş bir ivmeyle büyüyoruz. Üyelerimizin, komitelerimizin, temsilcilerimizin ve profesyonel kadromuzun desteğiyle aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini yükseltme misyonumuza kararlılıkla devam edeceğiz.” 

Candan Çilingiroğlu Kimdir?

İzmir Karşıyaka doğumlu Candan Çilingiroğlu, Ege Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 1985 yılından itibaren Çilingiroglu aile şirketinde çeşitli görevlerde bulunan Çilingiroğlu, halen şirketin yönetim kurulu başkan vekilliği ve Shoe City ayakkabı mağazalarının genel koordinatörlüğü görevini yürütüyor. Uzun yıllar İzmir Amerikan Koleji Yetişenler Derneği Yönetim Kurulu üyeliği ve iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapan Çilingiroğlu, Sağlık Eğitim Vakfı (SEV) geçmiş dönem yönetim kurulu ve 20 yıldır SEV Mütevelli Heyeti üyesidir. 2008 yılında İzmir'in ilk iş kadını derneği olan İzmir İş Kadınları Derneği İZİKAD'ı kuran yedi iş kadınından biri olan ve 2011-2016 yılları arasında İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanlığını yapan Çilingiroğlu, Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Federasyonu (BASİFED) ile TURKONFED geçmiş dönem yönetim kurulu üyesi, Tarim 4.0 Teknoloji ve Etki Derneği yönetim kurulu üyesi, TAİDER kurucu üyesi ve EGEAYSAD üyesidir. İş hayatında ve STK çalışmalarında çeşitli ödüller alan Çilingiroğlu, 2014 yılında “Yılın En Başarılı İş Kadını” seçildi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

TAİDER hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.taider.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Sertifier, Tarvenn’den 1,2 Milyon TL Değerleme ile Yatırım Aldı

Akıllı sertifika hizmeti sunarak sertifikaların kolayca tasarlanmasını ve katılımcılara dijital ortamda dağıtılmasını sağlayan girişim SertifierTarvenn’den 1,2 Milyon TL değerleme ile yatırım aldı.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Sertifier, blockchain teknolojisinden de yararlanarak; kurumlar ve bireyler için tüm eğitim bilgilerinin güvenli bir şekilde oluşturulmasını, dağıtılmasını ve paylaşılmasını sağlıyor. İlk günden itibaren global pazar hedefi ile yola çıkan girişim, şimdiden 11 ülkede 25 binden fazla sertifikanın dağıtımı gerçekleştirdi. Türkiye İş Bankası’nın ana destekçisi olduğu Workup Girişimcilik Programı’nın 4. dönemine seçilen başarılı girişimlerden biri olan Sertifier, Tarvenn’den aldığı yatırım ile uluslararası pazarda önemli bir oyuncu olmaya hazırlanıyor.

“Hedefimiz Dünyada Dijital Sertifika Alanında Bir Numara Olmak”

Sertifier kurucu ortakları Arda Helvacılar ve Bengisu Doğan, Tarvenn’in desteği ile uluslararası pazardaki yayılıma devam edeceklerini belirtiyor. Bengisu Doğan, "Kendimize ve ekibimize çok güveniyoruz. Türkiye’de akıllı sertifikaların öncülüğünü yaptık. Kısa süre içerisinde 11 ülkede 25 binden fazla sertifika gönderimi gerçekleştirdik ve 68 kurumsal müşteri elde ettik. Tarvenn’in tecrübesi ve desteği ile bu ülkelerin sayısını arttırmak ve milyonlarca kişinin eğitim verisini güvenli şekilde sunan bir Büyük Veri (Big Data) şirketi olmak istiyoruz. Sertifier rakiplerine oranla daha başarılı bir tasarım ve kullanım ara yüzüne sahip. Kurumsal çözümümüz ile binlerce çalışana sahip şirketlerin tüm sertifikasyon ihtiyacına karşılık verebiliyoruz. Hedefimiz bu avantajlarımızı doğru kullanarak dünyada dijital akıllı sertifika alanında bir numara olmak." ifadelerini kullandı.

“Sene Sonuna Kadar 55 Ülkeye Ulaşmak İstiyoruz”

Tarvenn Ventures Genel Müdürü Mustafa Kopuk, eğitim sektöründeki dijitalleşmenin gün geçtikçe arttığını ve Sertifier’ın kurumlar için harika bir kolaylık sunduğunu ifade etti. Mustafa Kopuk, "Eğitim sektörü tüm dünyada dijitalleşiyor ve eğitim teknolojileri yani EdTech girişimlerinin önemi artıyor. Sertifier kurumlar için sertifikasyon süreçlerini kolaylaştırırken doğrulama ve paylaşım özellikleri ile sektördeki önemli bir eksiğe çözüm üretiyor. Global pazarda hızlı bir büyüme elde ederek sene sonuna kadar 55 ülkeye ulaşmak istiyoruz." dedi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Akıllı sertifika hizmeti sunan girişim Sertifier hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.sertifier.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye Robotik Süreç Otomasyonuna Hazır mı?

KPMG'nin Türkiye ortaklarından Tanıl Durkaya, günümüzde artan Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) ve akıllı otomasyon uygulamalarının Türkiye ekonomisi için büyük fırsat potansiyeli taşıdığını söyledi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Şirketlerin ve kurumların verimliliklerinin artırılmasında büyük role sahip olan RPA uygulamalarının ülkemizdeki verimlilik problemine çözüm sağlayabileceğinin altını çizen KPMG Türkiye ortağı Tanıl Durkaya, "Bu konjonktürde verimlilik probleminin çözülmesi, Türkiye'deki firmaların katma değerli işlere daha fazla odaklanabilmesinin önünü açacak" diye konuştu.

Sürdürülebilir Kalkınmada RPA’nın Yaratacağı Fırsatlar Neler?

Türkiye'nin RPA teknolojilerinde henüz başlangıç aşamasında olduğunu hatırlatan Durkaya, "RPA uygulamalarına ilişkin 5 seviyeli bir olgunluk tablomuz var. Türkiye henüz bunun başında. Gelecek 5 yılda bu teknolojilerin kullanımıyla birlikte yatırımlar da hızla artacak. RPA teknolojisi ile eşleşecek çözümler geliştirerek ülke olarak bu ekosistemde yer edinmemiz lazım. Aksi takdirde trenin gerisinde kalırız, bu teknolojilerin sadece kullanıcısı değil, bunlara katkıda bulunan bir ülke olmalıyız. Bu bizi dünya arenasında da ön plana çıkaracaktır" dedi.

Peki Ülkemiz RPA Ürünlerine Hazır mı?

KPMG Türkiye'nin iş ortaklarından, RPA platformu sağlayan UiPath'ın Türkiye Genel Müdürü ve Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen ise Türkiye’de faaliyete başlarken akıllarındaki en büyük soru işaretinin, "Ülkemiz RPA ürünlerine hazır mı?" olduğunu söyledi. Türkiye’deki firmalardan büyük ilgi gördüklerini kaydeden Yeğen, "Çünkü RPA uygulamalarına geçen firmalar inanılmaz hızlanıyor.
Japonya'daki şirketler binin üzerinde RPA uygulaması kullanıyor. Batı Avrupa'da bu rakam 100'le 500 arasında. ABD'de ise 500 ile bin arasında. Ülkemizdeki şirket ve kurumlar RPA kullanmadıkları için bu anlamda rekabet avantajını da kaybediyor
." ifadelerini kullandı.

100 kişilik bir firmanın RPA kullanmaya başladığı zaman bir yılda 150 kişilik çıktı elde ettiğini vurgulayan Yeğen, bu uygulamaların çalışan memnuniyetinin artırılmasına da yardımcı olduğunu, zira robotlara aktarılan işler sayesinde vakitleri artan çalışanların kendilerini geliştirebilecekleri eğitimlere yönlendirdiğini ifade etti.

Araştırmalar, yakın gelecekte insanlar ve makineler arasında iş dağılımında yaşanacak dönüşümle ilgili çarpıcı rakamlar sunuyor:

  • Avrupa Ekonomik Forumu verilerine göre 2022'de 130 milyon yeni iş imkânı olacak. Bunların 70 milyonunu robotlar alacak, 60 milyonunu ise insanlar üstlenecek. Araştırmalar çalışanların yüzde 54'ünün yeni ortaya çıkacak işleri yapmaya hazır olmadığını gösteriyor.
  • 2019-2025 yılları arasında, 9 trilyon dolar değerindeki bilgi çalışanı piyasasının üçte ikilik bölümünün, insanlarla makineler arasındaki görev dağılımında yaşanan değişimden etkileneceği öngörülüyor.
  • Dünya Ekonomik Forumu'nun 'İşlerin Geleceği' konulu son araştırmasına göre şu an mevcut işlerin ortalama yüzde 71'ini insanlar, yüzde 29'unu makineler üstleniyor. Bu dağılımın 2025 yılında insanlar tarafından yapılan işlerin yüzde 48’ine karşılık, yüzde 52 oranında makineler tarafına kayacağı tahmin ediliyor.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

KPMG'den 5 Aşamalı İşgücü Kılavuz Modeli

KPMG Türkiye, 2018'de yapılan 2 ayrı araştırmanın sonuçlarına dayanarak, şirket yöneticilerinin insan-robot işgücünü entegre etmede yaşadığı zorlukları aşmalarına yardımcı olmak için 5 aşamalı bir 'İşgücü Kılavuz Modeli' geliştirdi:

  1. Dönüştürme:İş ve teknoloji stratejisini çalışanlar için çıkarımlara dönüştürme
  2. Şekillendirme: Robotların işlemsel olan ve tekrarlayan işleri devralmasının ardından çalışanların artan serbest zamanlarını değerlendirme
  3. Tasarlama: RPA uygulamalarının mevcut işgücü üzerindeki etkilerini tasarlama ve yönetme
  4. Değişim: Mevcut iş süreçlerini ayrıntılı şekilde anlatılması ve süreç sahiplerinin seçilen RPA konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirilmesi
  5. İzleme: RPA uygulamalarıyla kaydedilen ilerlemenin izlenmesi ve olası senaryolara karşı hazırlık. Ayrıca RPA kullanımıyla robot-insan işbirliğinin kurgulanmasına ilişkin yönetişim modeli de iş planı içerisinde önemli bir başlık oluşturuyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Önce Eğitim Sonra Borç Alarak İşlerini Kurdular, Örnek Oldular!

Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde yaşayan Resmiye Gültekin çocukluk hayalini gerçekleştirmek için Kadirli Halk Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği mantar yetiştiriciliği kursuna katıldı. Kursu başarılıyla tamamlayan Resmiye Gültekin arkadaşı Sibel Gonca ile kolları sıvayarak çocukluk hayalleri olan mantar üretim işine girmeye karar verdi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Sermayeleri olmayan iki kadın mahalle içerisindeki borç parayla kiraladıkları 75 metrekarelik mağazada istiridye mantarı işine girdi. Mağazayı mantarın yetişeceği uygun bir ortama getiren iki kadın kurdukları tezgahlarda 400 torba ile mantar üretimine başladılar.

Yaklaşık 5 bin TL sermaye ile işe başlayan iki kadın 75 metre kare mağazada aylık 1 buçuk ton istiridye mantarı yetiştiriyor. Kilosunu 15 TL’den satışa sunan kadınlar pazar sıkıntısı çekmediklerini söyledi.

Mantar üretim işinin yıllardır hayali olduğunu söyleyen Resmiye Gültekin, “Bir vesile ile halk eğitim merkezinin açtığı mantar yetiştirme kursuna katıldım. İlçe tarımında ziraat mühendisleri yardımcı oldular. Bu şekilde öğrenme babında küçük bir atölye açtık kendimize. Burada işi öğrendikten sonra daha da büyütmeyi düşünüyorum. Arkadaşım da en büyük destekçim oldu. Ben çalışan bir insanım. Gündüzleri ilgilenme imkanım yoktu. Bu işe girerken paramda yoktu. Eşimizin dostumuzun destekleriyle kurduk. Şu anda üretimini yaptığımız mantarı toptan satış şeklinde bir pazarımız yok. Ama mahalleli veya bizim bu işi yaptığımızı bilenler alıyorlar. Satış konusunda sıkıntı çekmiyoruz” dedi. 

Arkadaşıyla birlikte istiridye mantar yetiştiriciliği yapan Sibel Gonca ise, “Arkadaşım sayesinde başladım bende. Mantar yetiştiriciliği konusunda hiçbir bilgim yoktu. Beraber başladık ve burada öğrendim. Tüm kadınlara da tavsiye ederim. En azından kendilerine ek bir gelir olur” şeklinde konuştu.

Milliyet kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

11’inci Yıldızlı Projeler Yarışması’nın Kazananları Belli Oldu!

Yıldız Teknopark, Yıldız Teknoloji Transfer Ofisi ve Yıldız Teknik Üniversitesi IEEE Öğrenci Kulübü iş birliğinde ‘Fikrini geleceğe taşı’ sloganı ile düzenlenen 11’inci Yıldızlı Projeler Yarışması’nın kazananları belli oldu. 

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Bu sene 11'inci kez düzenlenen yarışmaya 500’e yakın projenin başvurdu, iki kategoride altı proje ise ödüle layık görüldü. Yarışma başladığından bugüne ise 11 yılda 44 üniversiteden 2.500 proje Yıldızlı Projeler Yarışması’nda yarıştı.

Proje sunumlarının ardından ödüle layık görülen girişimler şu şekilde sıralandı:

11’inci Yıldızlı Projeler Yarışması’nın Kazananları 
KategoriKazanan Girişim / Girişimci
Startup
  1. Gugagon / Önder Güzel,
  2. Teşhis ve Tedavi Amaçlı Zeki Robotik Rehabilitasyon Sistemi / Mehmet Emin Aktan,
  3. Phototherma Hybrid Solar Panel / Erhan Demircioğlu
Öğrenci 
  1. Atık Kauçuklardan Enerji Depolama Sistemleri ile Uyumlu Aktif Karbon Geliştirilmesi / Erdem Mutlu,
  2. Sesle Oynanan Oyun / İrem Kömürcü,
  3. Dişçilik Sektöründe Yerli Medikal Teknoloji Üretim / Mustafa Doğan

Dereceye giren proje sahiplerinden birinciye 10 bin, ikinciye 5 bin, üçüncüye 2.500 TL verilirken, Türkiye’nin en büyük kuluçka merkezi olan Yıldız Kuluçka Merkezi’nde özel ofis, Yıldız Prototip Atölyesini kullanım hakkı, mentorluk ve sponsor özel ödülleri gibi farklı ödüller de verildi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Yıldızlı Projeler Yarışması hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.yildizliprojeler.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Blok Zincir Teknolojisi Yatırımları 2022'de 4 Katına Çıkacak!

KPMG'nin son araştırması, blok zincirine yapılan risk sermayesi yatırımlarının 2022'de 11.7 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Bu rakam 2018'de gerçekleşen blok zinciri yatırımlarının 4 katına denk geliyor.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

KPMG'nin yürüttüğü Teknoloji Sektöründe İnovasyon Araştırması'nın sonuçları, blok zinciri teknolojisine yönelik yatırımların önümüzdeki senelerde çığ gibi büyüyeceğine işaret ediyor. Araştırmaya göre blok zincirine yapılan risk sermayesi yatırımları 2018'de 2.85 milyar dolara ulaştı. Bu rakam 2017 yılına kıyasla yüzde 316 oranında bir artışa denk geliyor. Blok zinciri çözümlerine yönelik küresel ölçekteki harcamaların 2022 yılında 11,7 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Blok zincirinin şirketlere sağladığı katma değerin ise 2025 yılına kadar 176 milyar doları; 2030 yılına kadar ise 3,1 trilyon doları aşacağı tahmin ediliyor.

KPMG’nin CIO Araştırması’na göre teknoloji şirketlerinin yüzde 15’i; telekomünikasyon şirketlerinin yüzde 14’ü ve medya şirketlerinin yüzde 6’sı blok zinciri teknolojisine önümüzdeki 3 yıl içerisinde orta/büyük ölçekli bir yatırım yapılacağını öngörüyor. KPMG’nin 2019 yılında yürüttüğü Teknoloji Sektöründe İnovasyon Araştırması'na göre ise, katılımcıların yüzde 41’i şirketlerinin önümüzdeki 3 yıl içerisinde blok zincirini uygulamaya koyacağını tahmin ediyor.

Araştırmaya göre blok zincirinin sağlayacağı faydalar şöyle sıralanıyor: verimlilikte artış (%23), ürün veya hizmette farklılaşma (%12), maliyette azalma (%9) ve daha iyi bir içgörü (%9).

Blok zincirini uygulamaya koymanın önündeki en büyük zorluklar ise şöyle: ispatlanmamış iş vakası (%24), teknolojik karmaşıklık (%14), yeni yatırım için sermaye yetersizliği (%12).

KPMG’nin 2016-2017 yılları arasında yürüttüğü blok zinciri projelerine dayanan tahminlere göre, blok zinciri kullanımı, mutabakat sürecinde veya hatalarda yüzde 95’e varan azalma; verinin etkinliğinde yüzde 40’a varan artış ve yüzde 25’e varan gelir artışına imkan sunuyor.

Blok Zincirinin Sunduğu Faydalar

Araştırmada TMT şirketlerinin blok zincirini uygulamaya koyabileceği alanlar şu şekilde özetleniyor:

  • Şirketler arasında doğrudan ödeme yapılmasını sağlamak,
  • Farklı varlık, mülkiyet, lisans ve IP türlerinin takibi ve işlemi,
  • Bazı tam tasdik işlemlerinin düzene koyulması

Bunlara ek olarak blok zinciri birçok üçüncü tarafı da kapsayan karmaşık bir tedarik zincirinin idaresini sağlayabilir ve duran varlıkların alımını dönüştürebilir. IT sistemlerini, faaliyetleri düzene koyacak ve rutin adımları azaltacak şekilde değiştirebilir. Üçüncü tarafların performansı, otomatikleştirilebilir ve gözlenebilir; böylelikle hizmet seviyesi anlaşmasının (SLA) takibi iyileştirilebilir.

'Akıllı Sözleşmeler'

Blok zinciri uygulamasının temel özellikleri arasında 'akıllı sözleşmeler' de yer alıyor. Akıllı sözleşmeler, daha önceden kararlaştırılan bir düzenlemeyi otomatik olarak yürürlüğe koyan bir protokol. Örneğin; akıllı sözleşme belirli koşullar altında otomatik bir iade süreci başlatıyor veya bir satıştan sonra kararlaştırılan komisyon için otomatik ödeme yapıyor. Böylelikle geleneksel süreçlerdeki gecikmeler ortadan kalkarken; şeffaflık artıyor, taahhütlerin yerine getirilmesi için aracıya duyulan ihtiyaç azalıyor.Akıllı kontratlar da blok zincirinin diğer kısımları gibi tarafların onayı olmadan değiştirilemeyeceği için mali tabloların doğruluğu ve güvenilirliği de artıyor.

'Standart Süreçler Daha Uygun'

KPMG Türkiye'den Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Sektör Lideri Serkan Ercin, şirketlerin öncelikle hangi süreçlerini blok zinciri uygulaması için uygun olduğuna karar vermesi gerektiğini söyledi. Ercin, "Bir süreç ne kadar standartlaşmışsa, blok zinciri kullanımı için o kadar uygun. Ayrıca blok zincirinin özellikle parçalı veriler için, tüm paydaşlar arasında senkronize olarak çalışan tek bir kaynak oluşturarak büyük fayda sağladığı söylenebilir" diye konuştu.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye İnovasyon Haftası 3-4 Mayıs'ta Sizleri Bekliyor!

Türkiye’de inovasyon kavramının yerleşmesine ve gelişmesine büyük katkı sağlayan, inovasyon ekosisteminin en büyük buluşması olan “Türkiye İnovasyon Haftası”, Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ile Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 3-4 Mayıs 2019 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Dünyada ve Türkiye’de fark yaratan uluslararası profesyonelleri, sanayicileri, akademisyenleri ve üniversite öğrencilerini İstanbul’da bir araya getirerek inovasyon odaklı konferans, sergi ve atölye çalışmaları ve deneyim alanları ile dünya çapında bir etkinlik olan “Türkiye İnovasyon Haftası”nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile Türkiye’nin İlk İnovasyon Geliştirme Programı “İnovalig Ödül Töreni”de gerçekleştirilecek.

Bugüne kadar 400 bin ziyaretçiyi ağırlayan etkinlik bu yıl da konferans, sergi, atölye çalışmaları ve deneyim alanları ile dünyada ve Türkiye’de inovasyon konusunda çok sayıda konuşmacıyı, sektör devlerini, akademisyenleri ve öğrencileri buluşturacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ‘in katılacağı etkinlikte Shazam Kurucu Ortağı Chris Barton, Estonya Eski Devlet Başkanı Toomas Hendrik Ilves gibi global düzeyde alanında uzman isimler konuşmacı olarak yer alacak.

“Teknolojik İlerlemede Çarpan Etkisi: Savunma Sanayi”, “Hayata Dokunan İnovasyon”, “Türkiye’de İnovasyon Ve Gelecek”, “Dijital Dönüşümden Üretim Dönüşümüne: Sanayide Yeni Ufuklar”, “İhracatın Yeni Rotası: Fiyat Rekabetinden Bilgi Rekabetine”, “Finansta İnovasyon: Fintech ve Blokzincir Teknolojileri” başlıklı panellerin yer alacağı etkinlik kapsamında,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleştirilecek “İnovalig Ödül Töreni”nde 2018 yılı inovasyon şampiyonları açıklanacak. Etkinlikte paralel olarak uluslararası arenada güçlü işbirlikleri kurarak Türkiye’nin sahip olduğu üretim gücü ve kapasitesi e-ihracat ile gelişmesine katkı sunan ulusal ve uluslararası organizasyon “World E-Commerce Forum” düzenlenecek.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

“Türkiye İnovasyon Haftası” hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.turkiyeinovasyonhaftasi.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Tanıştıralım, Şirketinizdeki Yeni Çalışma Arkadaşınız: Yapay Zeka!

Yapılan araştırmalar 2019 yılı sonunda şirketlerin dijital dönüşüm çerçevesinde yapacakları yatırımların %40’ının yapay zeka ile ilgili konularda olacağını gösteriyor. Yatırım planları arasına hızla giren yapay zekanın en önemli kullanım şekilleri arasında yer alan chatbotlar ise yakın gelecekte en çok konuşulacak uygulamalar arasında olacak gibi görünüyor. 

Image may be NSFW.
Clik here to view.

"Yapay Zekalı Chatbotlar Bankacılık ve E-Ticaret Sektörlerini Domine Ediyor"

Türkiye’de yapay zeka tabanlı chatbot alanında yerli yazılım sertifikası alan ilk teknoloji şirketi Cbot’un Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş, geliştirdikleri uygulamalar ile şu anda finans sektöründe %40’ın üzerinde bir pazar payına sahip olduklarını vurguluyor. Aktaş “Yapay zekalı chatbotlar şu anda bankacılık ve e-Ticaret sektörlerini domine ediyor. Cbot olarak bu sektörlerde pek çok şirket tarafından tercih ediliyoruz ve bu alanlarda chatbotların ne kadar önemli olduğunu görebiliyoruz. Bununla birlikte önümüzdeki süreçte NLP ve Deep Learning teknolojilerinin daha da gelişeceğini öngörerek yeni alanlarda uygulama geliştirme çalışmalarımızı hızlandırıyoruz. Yakın zamanda yapay zekalı chatbotların büyük kolaylıklar sunacağı bilgi teknolojileri ve insan kaynakları sektörlerine yönelik destek chatbotlarımızı da hayata geçireceğiz. Ayrıca yapay zekanın gelişmesiyle akıllarda büyük bir soru işareti olan konuları ortadan kaldıran ve bu merkezlerde insan ve yapay zekanın bir arada çalıştığı yapılar sunuyoruz”

Sohbet bazlı yapay zeka konusunda geliştirdiği teknolojiler ile Türkiye’de lider konumda olan Cbot, yapay zeka tabanlı chatbotların NLP ve Deep Learning teknolojilerinde yaşanacak gelişmeler ile çok daha farklı kullanım alanlarının olacağına dikkat çekiyor. Türkiye'de yapay zeka tabanlı ilk chatbotu geliştiren ve yakın zamanda Amazon UK üzerinde hizmet veren bir alışveriş botunu da hayata geçiren Cbot’un Kurucu ve CEO’su Mete Aktaş, hali hazırda kullanılan bankacılık ve e-Ticaret botlarının yanı sıra şirketlere farklı çözümler de sağlayacaklarını aktarıyor.

IT ve İK Ekiplerinin Yeni Ekip Arkadaşı Yapay Zeka Olacak

Cbot, şu anda insan kaynakları süreçlerini iyileştirmeye yönelik İK Destek botu ve bilgi teknolojileri departmanları için de farklı bir IT Helpdesk botu geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Cbot, çalışanların İK ve IT konularında günlük sorularına otomatik olarak yanıt veren ve basit işlemlerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan bu chatbotlar ile şirketlerin iş süreçlerinden elde ettikleri verimliliklerini artırmalarına destek olacak.

Çağrı Merkezi Çalışanlarının Yükü Hafifleyecek

Bugün en basit süreçlerde rol alan yapay zekanın üstleneceği işlerin karmaşıklık seviyesi giderek artıyor. Bu durum özellikle iş dünyasında da büyük dönüşümü beraberinde getiriyor ve yapay zekanın insanlar ile nasıl bir işbirliği yapacağı, rolleri nasıl paylaşacağı ve özellikle çağrı merkezlerindeki mevcut iş gücünü nasıl dönüştüreceği merak ediliyor. Kendi geliştirdiği ve tüm dillerde yüksek doğruluk oranına sahip NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisiyle tercih edilen Cbot, bu hassas noktayı göz önüne alarak çağrı merkezleri için insan ve yapay zekanın birlikte çalıştığı bir yapı sunuyor. Bu yapıda yapay zeka, çağrı merkezi çalışanlarına destek oluyor; ya yapay zeka çağrıların bazılarını yani çok basit ve çok fazla tekrarlanan çağrıları üstlenip müşteriye cevap veriyor ya da bilgi sağlama, yanıtı otomatik getirme gibi işler yaparak çalışanlara destek oluyor. Her iki durumda çağrı merkezlerindeki verimlilik artıyor ve müşteriye de beklemeden, hızlı ve basit bir deneyim sunulmuş oluyor.

Başta Amazon, eBay, İş Bankası, ING Bank, Türk Telekom, Anadolu Hayat Emeklilik ve n11 olmak üzere pek çok şirkete sunduğu sohbet bazlı yapay zeka teknolojileri ile lider konumda bulunan Cbot, önümüzdeki dönemde hem Türkiye’de hem de global arenada başarılı işlere imza atmaya hazırlanıyor.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Livio Manzini: Türkiye'de Yabancı Yatırımcılar İçin İyi Fırsatlar Var!

İtalya Ticaret Odası Derneği Başkanı Livio Manzini, "Türkiye'de tüm yabancı yatırımcılar için iyi fırsatlar var. Türkiye, birçok anlamda belli bir bölgenin en büyük aktörü." dedi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Manzini, AA muhabirinin Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilere ve ticaret hacmine yönelik sorularını yanıtladı. İtalya'nın Avrupa'da en büyük ikinci sanayi ülkesi olduğunu dile getiren Manzini, Türkiye'nin de sanayileşme yolunda üretim yapan bir ülke olmak istediğini ve iki ülkenin birbirini tamamladığını söyledi.

İtalya Ticaret Odası Derneği Başkanı Livio Manzini, Türkiye'de tüm yabancı yatırımcılar için iyi fırsatlar bulunduğunu belirterek, "Bir kere son derece önemli bir iç pazar var. İkincisi ise Türkiye birçok anlamda belli bir bölgenin en büyük aktörü. Dolayısıyla bu bölgeye ihracat, iş yapmak gibi imkanlar doğuyor." dedi.

"Türkiye ile İtalya Arasında Dengeli Bir Dış Ticaret Var"

Tedarik zincirlerinin birbirine oldukça yakın ve birbiriyle entegre bir şekilde devam ettiğini belirten Manzini, "İtalya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 20 milyar dolar seviyesinde. İthalata ve ihracata baktığımızda Türkiye'nin 5. büyük partneridir İtalya ama enerjiyi çıkarırsak örneğin Rusya'dan alınan gazı, o zaman Türkiye'nin 3. büyük dış ticaret partneri konumuna geliyor." diye konuştu.

Ancak ithalat ve ihracatın birbirine oldukça yakın olmasının daha da önemli olduğuna dikkati çeken Manzini, "Yani dengeli bir dış ticaret var. Çin'den örnek verecek olursak toplam 23 milyar dolar civarındaki ticaret hacminin 3 milyarı Türkiye, 20 milyarı Çin tarafında. İtalya-Türkiye ticaret hacmi ise 10'ar milyar dolar olarak dengeli. Hatta bu senenin başında Türkiye avantajlı. Türkiye'nin ilk ayda İtalya'ya olan ihracatı İtalya'dan olan ithalatını geçmiş durumda. Bu bakımdan bu ilişkinin dengeli olması sürdürülebilir olmasını beraberinde getiriyor. Ayrıca ilişkilerin ne kadar derin olduğunu ve gösteriyor." ifadelerini kullandı.

Manzini, ilişkilerin karşılıklı güven olmadan yüzeysel kalabileceğini ifade ederek, iki ülke iş adamları arasındaki güvenin, ilişkilerin derinlemesine gitmesini sağlayan unsurlardan olduğunu dile getirdi.

"Türk Firmalarının da İtalya'ya Yatırımları Artarak Devam Ediyor"

Livio Manzini, geçmişe bakıldığında iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin sadece ticaret dayandığını ancak bir kaç senedir iki ülke yatırımcılarının sermaye yatırımı da yaptığını kaydetti.

İtalya'nın Türkiye'den önce sanayileştiği için yurt dışına yatırım yapmasının Türkiye'den önce başladığını anımsatan Manzini, "Ancak şimdi görüyoruz Türk firmaları da yurt dışına yatırım yapmaya başladı. Yani Türkiye sermaye ihracatında bulunmaya başladı. Ve gidilen ülkelerden bir tanesi de İtalya'dır. Türk firmalarının İtalya'ya yatırımları artarak devam ediyor. Bu yine ilişkilerin yüksek bir düzeye gelmesini sağlıyor." dedi.

"İtalya Gibi Bir Pazarda Ortaklaşa İşler Yapılabilir"

Türk firmaları için İtalya'da fırsatlar bulunduğunu aktaran Manzini, "Çünkü İtalya'nın iş dünyasının yapısı daha ziyade KOBİ'lere dayalıdır. Türkiye yapısı da biraz KOBİ'ye dayalı. İtalya gibi bir pazarda ya ortaklaşa işler yapılabilir ya da iş yapış şekli yakın olduğu için onlara iş imkanları da doğuyor." diye konuştu.

Türkiye'de tüm yabancı yatırımcılar için iyi fırsatlar bulunduğunun altını çizen Manzini, şunları söyledi: "Türkiye, bir kere son derece önemli bir iç pazar var. 80 milyon insanın halen tüketim alışkanlıklarına baktığımız zaman birçok sektörde dünya ya da Avrupa ortalamasının altında. Bu da tüketim açısından daha büyük bir potansiyel olduğunu gösteriyor. İkincisi ise Türkiye birçok anlamda belli bir bölgenin en büyük aktörüdür. Dolayısıyla bu bölgeye ihracat, iş yapmak gibi imkanlar doğuyor."

"Gümrük Birliği'nin Güncellenmesinde Sanırım Siyasi Bir Kilitlenme Var"

Manzini, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi sürecine ilişkin de soruları yanıtladı. Ticaret odası olarak anlaşmanın güncellenmesini desteklediklerini belirten Manzini, "Gümrük Birliği anlaşmasının bir an evvel modernleştirilmesini ve bugünün şartlarına adapte edilmesini destekliyoruz. Unutmayalım ki bu anlaşma bir ara anlaşmaydı. Türkiye, Avrupa Birliği'ne tam entegrasyon yolunda bununla başlayıp sonra ful entegrasyona girecekti. Ama bu tam entegrasyon geciktikçe ve zaman geçtikçe Gümrük Birliği Anlaşması'nın eksiklikleri bariz bir şekilde kendini göstermeye başladı.Gümrük Birliği anlaşmasını modernize etmek her iki tarafın da faydasına olacak. Bu her iki tarafın da GSYH'sine bir katkı yapacak olan bir anlaşma ve herkes de bunu kabul ediyor. Ama siyasete alet oluyor, bunu da maalesef görüyoruz. Şu anda sanırım siyasi bir kilitlenme var çünkü teknik olarak hiç kimse 'hayır olmasın' demiyor. Bu belli ki iki tarafa da ilave katma değer getirecek olan bir süreç. Maalesef şu anda çok fazla ilerleyemiyor." değerlendirmesinde bulundu.

AA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiyenin BOR İhracatı 1 Milyar Doların Üzerine Çıktı!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Uluslararası Bor Sempozyumu'na (BORON 2019) katıldı. Bakan Dönmez BORON 2019'un açılışında yaptığı konuşmasında "Geçen yıl Bor ihracatımız toplamda 1 milyar doların üzerine çıktı. Bu rekoru daha da geliştirmeyi hedefliyoruz." dedi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Türkiye'nin dünya bor rezervinin yüzde 73'üne sahip olduğunu ifade eden Bakan Fatih Dönmez, bordan katma değeri yüksek ürünler üretilmesi için yeni bir yapılanma sürecini başlattıklarını ve "Bor Araştırma Merkezi" kurulmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini aktardı.

Bor madeninin mukavemet artırıcı ve alev geciktirici özellikleri yanında kanser önleyici, enerji taşıyıcı ve depolayıcı özellikleriyle 250'den fazla alanda kullanıldığını söyleyen Bakan Dönmez, bor alanında kalifiye eleman ihtiyacının karşılanması ve bu alandaki profesyonelliğin uluslararası standartlara çıkarılması için BOREN aracılığıyla 15 öğrenciye burs verdiklerini dile getirerek, "Bu sayı önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Bu sene ilk defa 10 öğrencimizi her biri borla ilgili farklı alanda master yapmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine göndereceğiz." diye konuştu.

Borda ürün geliştirme ve ticarileştirme çalışmalarının hızla devam etiğini belirten Dönmez, "Yüksek teknoloji açısından hayati önem taşıyan elektrikli araçlar için menzil artırmaya ve uçuş süresini artırmaya yönelik bor temelli yerli yakıt pili sistemlerini de üretme noktasında belli bir noktaya geldik." ifadesini kullandı.

"110 Ülkeye Bor ihraç Ediyoruz"

Dönmez, borun tarım sektöründeki kullanımının da gün geçtikçe arttığını dile getirdi. Borun bitkilerin büyüme ve gelişiminde önemli rol oynadığını bildiren Dönmez, şöyle konuştu: "Bor bitkilerin soğuklara, hastalıklara ve zararlı türlere karşı dayanıklılığını artırarak tarımsal verime önemli katkı sağlıyor. 2018'de tarımda toplam 4 bin tonun üzerinde rafine bor ürünü kullanıldı. Yaptığımız araştırmalar sonucu farklı ürünlerde bor uygulamasının yapıldığı projeler sonucunda verimde yüzde 20'lere varan artış olduğunu gözlemledik. Bunlara ilaveten yurt dışına 9 bin tonun üzerinde borlu gübre Etidot-67 ihraç ettik. Hindistan'dan Amerika'ya, Çin'den Brezilya'ya kadar geniş bir coğrafyadaki tarım sektörüne borlu gübremiz hayat verdi. Geçen yıl bor ihracatı1 milyar doların üzerine çıktı. Böylece ham madde satan değil, işlenmiş uç ürün ihraç eden bir konuma yükseldik. Bugün itibarıyla 110 ülkeye bor ihraç ediyoruz. Bu rekoru daha da geliştirmeyi hedefliyoruz."

Yerli ve milli temizlik ürünü BORON'un da pazarda öneminin giderek arttığını belirten Dönmez, "Petrol türevleri içermeyen ve insan sağlığını birinci planda tutan BORON, milletimizden büyük ilgi gördü. Sadece birkaç ay içinde 10 bin tonun üzerinde üretim yapıldı. Yoğun talep ve ilgi nedeniyle üretim tesisimizde genişletme çalışmalarını da sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Uluslararası Bor Sempozyumu'nda basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Dönmez, bor madeninin sağlıktan enerjiye, savunmadan otomotive kadar geniş bir yelpazede kullanıldığını anlattı. Bor madeniyle ilgili çalışmaların hidrojenli yakıt teknolojisine dayandığını dile getiren Dönmez, "Hem otomobillerde hem de insansız hava araçlarında menzili artırmış olacağız. Bununla ilgili BOREN ve TÜBİTAK ortak çalışmalarını devam ettiriyor." ifadesini kullandı. 

Savunma Sanayisine Bor Dopingi

Dönmez, bor madeninin savunma sanayisindeki kullanımının arttığına işaret ederek, "Arazide olan askeri personelin enerji ihtiyacını bor hidrür temelli yakıtlardan temin etme imkanımız var. Askeri personelin haberleşme ihtiyacında kullandığı pillerin şarjı gerekiyor. Bu yıl içinde söz konusu ürünlerin pilot denemeleri bitmiş olacak. Ondan sonra da ticarileşmeye bakacağız." diye konuştu.

Savunma sanayisinde bor karbür üretimiyle ilgili çalışmaların da sürdüğünü söyleyen Dönmez, şöyle devam etti: "Özellikle zırhlı araçların mukavemetinin artırılması yönünde bor ciddi performans artırıcı bir ürün. Hem mukavemeti hem de malzemenin kalitesini artırıyor. Şu an Eti Maden bazı firmalarla görüşmelerine devam ediyor. Türkiye'de bir üretim tesisi planlanıyor, bu yıl içinde temellerini atacağız. İki yıl içinde üretime geçeceğiz. Sadece milli savunma açısından değil, yurt dışında da piyasası olan bir ürün. Görüşmelerde son noktaya geldik."

Nükleer Lise İçin Çalışmalar Sürüyor

Nükleer lise kurulmasıyla ilgili süreçleri de dikkatle izlediklerini belirten Dönmez, "Meslek lisesi ve meslek yüksek okullarında bazı bölümlerin açılmasıyla ilgili girişimlerimiz devam ediyor. İlk etapta belki doğrudan bir nükleer meslek lisesi açılmayabilir. Meslek liselerine nükleer derslerinin ilave edilmesi suretiyle kapasiteyi artırmak şeklinde çalışılabilir. Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyor. İleride belki tematik bir nükleer meslek lisesi olabilir ama şu anda pratik olan, nükleerle alakalı derslerin mevcut meslek lisesine eklenmesi şeklinde olacak." dedi.

TRT Haber kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

AIESEC Türkiye’den Girişimcilere Uluslararası İstihdam Desteği!

Uluslararası sosyal sorumluluk projeleri, girişimcilik stajları ve profesyonel staj imkanları sağlayan gençlik organizasyonu olarak bilinen AIESEC Türkiye’den girişimcilere ücretsiz uluslararası istihdam desteği geldi.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Gençlerin liderlik potansiyellerini geliştirmeleri adına; uluslararası sosyal sorumluluk projeleri, girişimcilik stajları ve profesyonel staj imkanları sağlayan gençlik organizasyonu olarak bilinen AIESEC Türkiye'den girişimcilere ücretsiz uluslararası istihdam desteği geldi. Yapılan açıklamaya göre, girişimcilerin uluslararası pazara açılmasında en önemli sorunlardan biri olan yabancı çalışan desteği artık tamamen ücretsiz bir şekilde sağlanacak. Türkiye'de Girişimci Projesi kapsamında 18-30 yaş arası uluslararası gençler Türkiye'deki Start-Up'larda 4 hafta ile 8 hafta arasında staj yaparak, girişimcilerin en büyük sorunlarından olan nitelikli insan kaynağı ihtiyacına çözüm oluyor. 

AIESEC Vizesi ile Çalışma İznine Gerek Kalmıyor

Yapılan açıklamaya göre, AIESEC Vizesi adı altında özel bir vize ile gelen uluslararası gençler bu vizenin getirdiği kolaylık sayesinde çalışma izni almaktan muaf bir şekilde stajlarını yapabiliyorlar. Bu sayede uluslararası çalışana sahip olmanın evrak işleriyle uğraşmak zorunda kalmayan girişimciler, projeden efektif bir şekilde faydalanabiliyorlar.

Başvurular 2 Bin 500'ü Geçti 

Türkiye'deki Girişimcilerde stajlarını yapmak üzere başvuruda bulunan uluslararası genç sayısı 2 bin 500'ü geçti. Türk Girişimcilik ekosisteminin gelişmekte olması uluslararası gençlerin dikkatlerinden kaçmadı. İleride bölgenin en büyük girişimci atmosferine sahip olacak bir potansiyeli olan ülkemiz uluslararası gençler tarafından girişimcilik stajı yapmak için aranan yer oldu.

Her Start-Up Başvurabilir mi? 

Verilen bilgilere göre program dahilinde, yazılım,insan kaynakları,pazarlama,yönetim alanlarında uluslararası insan kaynağı ihtiyacına sahip her start-up AIESEC Türkiye web adresi üzerinden başvurabilir. Başvuru sonrası AIESEC temsilcilikleri tarafından ücretsiz danışmanlıkla sürece hızlı bir şekilde başlayan Start-Up'lar en çok 2 ay içerisinde stajyerlerine kavuşabiliyorlar.

AIESEC Türkiye’den girişimcilere ücretsiz uluslararası istihdam desteği hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.aiesec.org.tr  web adresini ziyaret edebilirsiniz.

İHA kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Lonca Girişimcilik Merkezi'nin 4. Dönemi 11 Startup İle Başladı!

Teknoloji odaklı ve ölçeklenebilir iş fikirlerinin ülke ekonomisine kazandırılması amacıyla Kuveyt Türk tarafından kurulan Lonca Girişimcilik Merkezi, yüzlerce başvuru arasından seçtiği 11 girişimciden oluşan ekiple dördüncü dönemine başladı. 

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Yeni dönem ekiplerinin tanıtım toplantısı, Lonca’nın ilk döneminden itibaren girişimcilere Türkiye’nin çeşitli illerinde çalışma alanı sağlayan Workinton’un Sapphire ofisinde gerçekleştirildi. Toplantıya, Kuveyt Türk Bankacılık Servis Grubundan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İrfan Yılmaz, Workington CEO’su Cihan Seyithanoğlu, mezun girişimciler, yeni dönem girişimciler, Kuveyt Türk’ün iş ortakları ve davetliler katıldı.

Lonca Girişim Merkezi’nin dördüncü döneminde yer alan 11 startup ve faaliyet alanları ise şu şekilde:

  1. Architicket: Güncel yapı planlarını tüm çalışanların erişimine kolayca sunan, yapı işlerini ve şantiye çalışanlarını etkin yönetmeye yarayan, verimlilik, performans değerlendirmesi, raporlama ve iletişim gibi çözümler sunan inşaat ve yapı yönetim aracı. 
  2. biProjeksiyon: Günlük hayatta kullanım yoğunluğu düşük ve satın alma maliyeti yüksek olan, dolayısıyla pek hazırda bulun(durul)mayan projeksiyon cihazlarının “kiralama yöntemiyle” hizmete sunulması. 
  3. Kube: Birçok lokasyondaki Otel ve Hazır ofiste çalışmayı, toplantılar gerçekleştirmeyi, abonelik ve kontör altyapısı sayesinde hiçbir operasyon ile uğraşmadan sağlayan uygulama. 
  4. Sopyo: İnternet üzerinde çok kanallı satış yapan veya yapmak isteyen KOBİ’lerin e-ticaret operasyonlarını tek bir noktadan yönetmelerini sağlayan SAAS çözümü. 
  5. Frise: Kullanıcılarının envanterine göre yemek tarifleri öneren akıllı bir mobil uygulama. 
  6. Yeşil Diyafon: Ev, iş yeri, kampüs gibi temel yaşam alanlarında oluşan atıkların ilk aşamadan tasniflendirilerek değere dönüştürülmesini ve bu sürecin tüm zahmetlerden arındırılarak dönüşüm bilincinin davranış biçimi haline getirilmesini sağlayan bir geri dönüşüm süreç yönetimi.
  7. Predy: Yayıncı, ajans ve çok markalı şirketler için sosyal medya analizi, tahmini ve optimizasyon önerileri veren bir platformdur. Özellikle yayıncıların sosyal medya reklamlarının en yüksek ROI değerlerine ulaşması için reklam önerileri vererek deneme-yanılma yaklaşımına alternatif sağlar.
  8. StuffApp: Elektronik eşyaların her an her yerden, iyi fiyat avantajıyla korunmasını sağlayan bir mobil uygulama platformu. 
  9. FilameX: 3 boyutlu yazıcıların sarf malzemeleri olan filamentleri atık plastiklerden geri dönüştürerek ürettirmeyi hedefleyen bir girişim. 
  10. Booking For Kid: Türkiye’nin ilk ve tek çocuk bakım rezervasyon portalı. 
  11. Pollective: Markalar ile tüketicileri doğrudan bir araya getiren dijital araştırma platformu.

Lonca Girişimcilik Merkezi yeni döneminde 11 girişimci ekibe eğitim, mentorluk, kuluçka hizmeti, hibe ve Ar-Ge desteği gibi ayrıcalıklardan yararlanma imkânı sunacak.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yenilikçi Ürünlerin Estirdiği Kasırganın Neresindesiniz?

Son yıllarda yaşanan küresel ekonomik dalgalanmalar, kârlarda azalma ve yüksek rekabete yol açarak dünyayı ‘sıfır kâr’ noktasına getirmiş durumda.

Fortune 500 listesine göre son 15 yılda listedeki şirketlerin yüzde 52’si kayboluyor. Ayrıca, 1955’te, bu listedeki şirketlerin ömürleri ortalama 61 yılken, 2017’te ortalama ömürleri 15 yıla düşmüş durumda. Yani, yeniye uyum sağlayamayan ortadan kalkıyor. Uzun yıllar aynı işi yapan firmalar açısından dahi yeniye adaptasyon, hayati konuların başında geliyor.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Ülkemizde de durum çok farklı değil; istatistikler, firmaların ayakta kalmakta gittikçe zorlandığını gösteriyor. Verilere göre ilk beş yılda 100 firmanın 80’i kapatıyor. İkinci beş yılda kalan 20 firmanın 15 tanesi daha kapatırken üçüncü beş yılda ise elimizde kala kala, birkaç tane firma kalıyor. Eski nesil işlerde açma oranı %10’lara kadar düşerken kapatma oranlarında ise ciddi artış var. Buna karşılık yeni nesil işlerde açma oranları % 80’leri bulmuş durumda. Kapatma oranları ise çok düşük; şimdilik… Çünkü yeni nesil işlerde de ciddi rekabet var ve ayakta kalmak da o kadar kolay değil. 

Bu tabloda asıl üzerinde durulması gereken, eski nesil işlerin yavaş yavaş tedavülden kalkıyor olması; çünkü işletmelerimizin büyük kısmı eski nesil işlerde bulunuyor.

Ayrıca ikinci ve üçüncü nesle geçişte de büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Yeni neslin daha dayanıksız olduğundan mıdır, yoksa internetin çoktan seçmeli bir dünyanın kapılarını müşterilere aralamasından mıdır bilinmez, artık firmaları sürdürülebilir kılmak, tabiri caizse deveye hendek atlatmaktan çok daha zor bir iş hâline geldi. Güçlü firmaların azalmasının, ‘zayıf piyasa’ların ortaya çıkmasına ve küresel rakipler karşısında aciz kalmamıza yol açtığı kesin...

Batmalar Neden Artıyor?

  • Geleceğin ‘belirsizlik’ içeren karakteri, firmaların kimyasını altüst etmektedir. Bizim bu sürece ‘kafa’ olarak adapte olmamız biraz zaman alacak gibi gözüküyor. Buna karşın her geçen saniye ise bizi çöküşe bir adım daha yaklaştırıyor. 
  • Küresel savrulmaların bozduğu dengeler, her yerde olduğu gibi bizde de patolojik sonuçlar ortaya çıkarmaya başladı: bozulan dengenin karakterini kavrayamayan firmalar, küçülme ve içe kapanmaya başvururken bu, rekabette şansını tamamen kaybetmesiyle sonuçlanıyor.
  • Teknolojik ve sosyal alanda meydana gelen ‘travmatik değişimler,’ uyum sağlama maliyetlerini de beraberinde getirirken uyum sağlayamayanları da hızlı şekilde elimine ediyor. 
  • Güçlü ülkelerin piyasaları ‘tek silah’ gibi kendi içinde daha örgütlü hareket ederken, ortak silikon vadileri kurup, üniversitelerle sıkı şekilde birlikte olurken bizim piyasalarımızın dağınıklığı bizi daha da zayıf kılıyor.
  • İnternetin etkisi ise hepsinden daha fazla ve derin olmuştur. Sanal dünyanın benzersiz alternatifleri keşfetmeye imkân sunması, müşterinin sürekli sorgulamasını beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla müşteri ile firmalar arasında bambaşka etkileşimler bizleri beklemektedir.
  • Müşterinin firmalara aidiyet duyacağı bir vasattan gittikçe uzaklaşılmaktadır. Bağlılık yaratmayan müşteri ve firma ilişkisi artık eskisi kadar kutsal (vazgeçilmez) değildir.  Bu durum sürekli rakip firmalarda avantaj arayan kaygan, pragmatist müşterilerin sayısında patlamaya sebep olmuştur.
  • Değişen müşteri davranışları ve müşterinin firmaya olan sadakatinin düşmesi, firmalarımızın kafasını allak bullak etmektedir. Çünkü firmalarımızın kafası -üzücü ama- hala otuz sene öncesinin ‘müşteri ilişkilerinde’ takılı kalmış durumdadır.
  • ‘Z’ neslinin müşteri olmasıyla birlikte bambaşka değişkenlerin devreye gireceği bilinmektedir. ‘Z’ neslinin özgürlükçü ve sürekli değişim isteyen yapısı, piyasa dinamiğine yeni kalıplar getirecek ve uyum sağlamayanları da baypas edecektir.
  • Durum böyleyken hala eski yöntemlerle satmaya çalışmak ‘imkânsızı istemekle’ eş anlamlıdır…
  • Sermaye güç olmaktan çıkalı beri, bizimde piyasalara hükmetme gücümüz yokuş aşağı freni patlamış yüklü kamyon misaline dönüşüverdi. Durum böyleyken her batma, kendiyle beraber birçok firmanın da batmasını kolaylaştırıcı bir etki oluşturuyor.

Yeni Nesil Ürünlerin Gücü

Küreselleşme zokasını yutmanın üzerinden yirmi yıldan daha fazla zaman geçmişken, küreselleşmenin firmalarımız için anlamı büyük rekabetin altında inim inim inlemek oldu. Kaldı ki bu yüksek rekabetle nasıl baş edileceği meselesi de can alıcı önemini hala korumaktadır.

Bu yüksek rekabette ar-ge bütçelerinin artmasıyla birlikte yenilikçi ürünlerin sektörlerde estirdiği kasırgalarda işin cabasıdır. Bizim gibi kârlarının çok düşük olan ülkelerin kârı kadar ilerlemiş ülkelerin ar-ge paylarının olması işi daha da zora sokan başka bir etmendir. Bu nedenle ar-ge bütçelerini arttıramayacak olan firmalar, orta vadede batma riskiyle karşı karşıyadır.

Çözüm olarak:

  • Batmalardaki artış konusuna çok daha ciddi önlemler alınması gerekmektedir. İşletmelerin yaşadığı sorunlara piyasa aktörleri, akil kişiler ve ilgili katmanlarının bir araya gelmesiyle kalıcı çözümler aranması gerekmektedir. 
  • Firmaları ayakta tutmak millî bir görev olduğu için başarılı olan firmalara ilave haklar ve yatırım avantajları tanınmalıdır.
  • Rekabette zorlanan firmalara bu zorlukları aşmaları için seçenekler sunulmalı ve ortaklıkların kolaylaştırıldığı formüller üzerinde çalışılmalıdır.
  • Firmaların ar-ge ve inovasyon süreçlerini destekleyecek ilave enstrümanlar geliştirilmelidir.
  • Önerim odur ki on yılı geçen firmalara çeşitli vergi avantajları sağlanmalı ve yenileşme süreçlerine destek olunmalıdır. Bu geleceğimiz adına atılacak önemli bir adım olacaktır.

En İyi Yönetilen Şirketler Programına Başvurular Başladı!

Türkiye’nin büyük ve orta ölçekli özel şirketleri ile aile şirketleri ve girişimcilerine hizmet veren Deloitte Private Türkiye, En İyi Yönetilen Şirketler (Best Managed Companies) programını Türkiye’de ikinci kez hayata geçiriyor. Son başvuru tarihi 31 Mayıs 2019.Image may be NSFW.
Clik here to view.

En İyi Yönetilen Şirketler (Best Managed Companies) programı, Türkiye’deki şirketlerin uluslararası en iyi uygulamalar çerçevesinde yönetim performanslarının değerlendirilmesini temel alıyor.

Programa Hangi Şirketler, Nasıl Başvurabiliyor?

Programa katılmak isteyen şirketlerin yıllık 25 milyon TL’nin üzerinde ciro elde etmeleri, en az 5 yaşında olmaları ve en az 25 çalışana sahip olmaları gerekiyor. Ayrıca başvuracak şirketlerin halka açık olmaması ve hisselerinin en az %60’ının ya da kontrollerinin Türkiye’de kurulu şirket veya T.C. vatandaşı şahıslara ait olması da başvuru kriterleri arasında yer alıyor. Bu şartları sağlayan şirketler, Best Managed Companies web sitesi üzerinden başvuru formunu doldurarak, 31 Mayıs 2019 tarihine kadar programa aday olabiliyor.

Şirketler Değerlendirme Süreci Nasıl İşliyor?

Başvuru kriterlerini karşılayan ve ikinci aşamaya geçerek aday olan şirketleri “Deloitte koçları” tarafından gerçekleştirilecek bir değerlendirme süreci bekliyor. Bu ikinci aşamada “Deloitte koçları”; şirketleri strateji, yetkinlik ve inovasyon, kültür ve adanmışlık ve yönetişim ve finansallar başlıkları altında kapsamlı bir şekilde ele alacak ve yüz yüze görüşmeler gerçekleştirecek. Eylül ayına kadar devam edecek ikinci aşama sonrasında ise bağımsız jüri üyeleri, finalist şirketleri uluslararası olarak kabul görmüş en iyi uygulamalar çerçevesinde değerlendirerek, bu unvana hak kazanan şirketleri belirleyecek. Seçilen şirketler ise düzenlenecek gala gecesinde ödüllerine kavuşacak.

Programın bağımsız jürisini; Ali Sabancı, Batu Aksoy, Ebru Özdemir, Hamdi Akın, Lucien Arkas, Umran İnan, Ümit Boyner ve Zeynep Bodur Okyay gibi iş ve akademi dünyasının başarılı liderleri oluşturuyor.

Program, Şirketlere Nasıl Bir Fayda Sağlıyor?

Program; Koç Üniversitesi’nin akademik desteğini alırken Türkiye Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER), Türkiye İç Denetim Enstitüsü (TİDE) ve TÜRKONFED’i iş ortağı olarak bir araya getiriyor. Finalist olmaya hak kazanan şirketler, Deloitte Private Türkiye müdür ve üzeri seviye yöneticileri arasından seçilmiş, bu konuda eğitim alarak kendilerine özel olarak atanmış şirket koçları ile bire bir çalışma, kurumlarını anlatma ve kurumsal olgunluk seviyeleri hakkında geri bildirim alma fırsatı elde ediyor. Best Managed Companies programı aynı zamanda firmaların birbirlerinden öğrenebilecekleri ve tecrübelerini paylaşabilecekleri saygın bir iş platformu sunuyor. Bağımsız bir değerlendirme sonucunda ödüllendirilen firmalar ise 2 yıl boyunca ‘Best Managed Companies of Turkey’ logosunu kullanmaya hak kazanıyor.

bestmanagedcompanies.deloitte.com.tr web adresini ziyaret ederek En İyi Yönetilen Şirketler Programı hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz. 

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Türkiye'nin İlk Onaylı Kimlik Doğrulama Cihazı biOnay Oldu!

Türkiye dijital kimlik doğrulama sistemine geçiyor. Yeni kimliklerde yer alan çipler, elektronik cihazlarla doğrulanacak ve kimlik gerektiren tüm işlemler daha güvenli hale gelecek. Türk mühendislerinin geliştirdiği mobil kimlik doğrulama cihazı biOnay, tüm güvenlik testlerinden geçerek Türkiye'nin ilk onaylı kimlik doğrulama cihazı oldu. 

Image may be NSFW.
Clik here to view.

 Uluslararası standartlarda ve güvenlik kriterlerinde geliştirilen yeni kimliklerde tüm özel bilgiler çiplerde saklı olarak korunuyor. Fakat işlemlerin daha güvenli ve pratik hale getirilmesi için geliştirilen kimliklerin sunduğu avantajlar, e-kimlik doğrulama sisteminin uygulaması hayata geçmediği için kullanılamıyordu. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin attığı önemli adımlarla süreç tekrar hız kazandı.

Yeni çipli kartlarda yer alan parmak izi, dijital fotoğraf, PIN ve dijital sertifika unsurlarını kullanarak 3-faktör kimlik doğrulama gerçekleştirebilen biOnay cihazları, kullanım için gerekli olan iki sertifikasyon sürecini başarıyla tamamladı.Güvenlik testleri için “Ortak Kriterler (CC) EAL4+” sertifikasını Eylül 2018 tarihinde aldıklarını söyleyen biOnay Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, fonksiyonel testler için şart koşulan “TSE Uyumluluk” sertifikasını da aldıklarını ve böylece Türkiye'nin ilk onaylı kimlik doğrulama cihazı üreticisi olduklarını duyurdu.

“Türkiye'de Dijital Dönüşüm Şimdi Başlıyor”

“İnsan hatalarına son derece açık olan mevcut kimlik doğrulama yöntemi e-kimlik doğrulama cihazlarının uygulamaya alınmasıyla tarihe karışacak” diyen Usta, cihazların kullanımıyla nasıl bir dönüşüm yaşanacağını anlattı: “Kimlik doğrulama sürecini dijitale taşıyan kurumlar, sahte kimlikle yapılan işlemler nedeniyle uğranılan maddi kayıpları engelleyecek ve itibar kaybının önüne geçecek. Kimlik fotokopisi, kâğıt arşivleri, ıslak imza gibi manuel süreçler geride kalacak ve tüm kurumlarda önemli derecede tasarruf sağlanacak. Ayrıca kurumlar kimlik doğrulama alanında yeni yöntemler geliştirmek için ilave yatırımlar yapmak zorunda kalmayacak. Vatandaş kimliğini uzatması gereken her yerde aynı teknolojiyle karşılaşabilecek ve hem kurumların hem de şahısların güvenlik endişesi son bulacak. Çiplerde yer alan kişisel veriler korunacak ve sadece yetkili kurumlar yetkili oldukları alanları okuyabilecek. E-kimliklere uzaktan e-imza yüklenebilmesi sayesinde ıslak imzalar yerini e-imzaya bırakacak.”

“e-Kimlik Uygulamalarımızla Dünyaya Örnek Olabiliriz”

Avrupa Parlamentosu'nun kimlik kartları için ortak güvenlik standartları konusunda anlaştığını hatırlatan Usta, e-kimlik üretimi konusunda olduğu gibi kimlik doğrulama cihazları konusunda da Türkiye'nin dünyaya örnek olabileceğini vurguladı: “Avrupa standartlarına göre, kimlik kartlarının bir kredi kartı formatına sahip olması ve makineler tarafından okunabilmesi gerekiyor. Biz de biOnay olarak, elektronik kimliklerin güvenli ve pratik bir şekilde okunabilmesi için uzun bir süredir önemli çalışmalar yürütüyoruz. Türk mühendislerin geliştirdiği kimlik doğrulama cihazının bu alanda da öncü olacağına inanıyoruz.”

Image may be NSFW.
Clik here to view.

biOnay hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.bionay.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz. Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Yönetim Kurullarınızın Gündeminde Bulunması Gereken 10 Konu!

KPMG Türkiye, 2019’da yönetim kurullarının karşılaşabileceği olası konuları ve kurulların gündeminde dikkate alınması gereken 10 konuyu listeledi. KPMG Türkiye uzmanlarının son 12 ayda yönetim kurulu başkanları, üyeleri ve şirket yöneticileriyle yaptığı görüşmelerden yola çıkarak hazırladıkları raporda şirketlere, gelecekteki yerlerini konumlandırabilmeleri için, yönetim kurulu gündemlerini geliştirmeleri tavsiyesinde bulunuluyor.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

KPMG Türkiye Denetim Komitesi Enstitüsü Başkanı, Denetim ve Güvence Hizmetleri Şirket Ortağı Şirin Soysal, bu yıl yönetim kurullarının gündemleri bulundurması gereken 10 konu şöyle sıraladı:

1. Yönetim Kurulu Yapısı

Kurul yapısını sıkı şekilde inceleyin. Kuruldaki yetenek yelpazesini çeşitli ve şirketin stratejisi ile gelecek ihtiyaçlarıyla uyumlu tutmaya çalışın. Günümüz iş ve risk çevresinin talepleri göz önüne alındığında, yönetim kurulundaki yetenek yapısını Şirketin kısa ve uzun vadeli stratejileriyle uyumlu hale getirmek öncelik bir hal alıyor. Teknolojiye ayak uydurmak veya uluslararası tecrübesi olan kişileri görevlendirmek farketmeksizin, yetenek başlığı strateji tartışmalarının parçası olmalı. Yönetim kurulu yapısı ve yedeklemesi, şirket stratejisi üzerine netlik ve belirli zaman dilimlerinde gerekli iş ihtiyaçlarının açık olarak belirlenmesi ile başlamalı ve bu ihtiyaçlarla alakalı olarak eksik olan becerilerin araştırılması ile devam etmeli. Uzun vadeli yedekleme için plan yapmadan önce, şimdiki ve gelecekteki yetenek açıklarını tanımlamak için yetenek matrisini kullanmayı göz önünde bulundurun ve zaman gereksinimleri, devamlı profesyonel gelişimin rolü ve yıllık kurul değerlendirme uygulamasının sonuçları hakkında düşünün. Rutin işler ve acil durum senaryoları hakkında düşünün. Kurul çeşitliliği, yedekleme planlaması, bağımsızlık, görev süresi, fazla üye sayısı ve kurul bildirimlerini de içeren geniş bir konu yelpazesi hakkında kurul üyelerinin açıklama yapmasını isteyen yatırımcılar olduğundan haberdar olun.

2. Dijital Yıkım, Strateji ve Risk

Dijital yıkıcı risklerin yönetimi ve stratejiyle bağlantısını kurmak, eskiye göre daha önemli ve daha zor bir hale geldi. Bulut bilişim, robotik süreç otomasyonu, makine öğrenimi, yapay zeka ve blok zinciri gibi dijital teknolojilerdeki ilerlemeler iş modellerini bozuyor ve şirketlerin iş yapış tarzlarını dönüştürüyor. 2018’de NACD Blue Commission Raporu'nda (Uyum Sağlayabilen Yönetişim: Yıkıcı Riskler Hakkında Kurul Gözetimi) tartışıldığı gibi, geleneksel risk yönetim süreçleri bu dijital ilerlemeler tarafından sebep olunan yıkıcı riskleri yönetmek için veya şirketin stratejisi ve iş modelini dayandırdığı ana varsayımlarının sürekli geçerliliğini değerlendirmek için tasarlanmayabilir. Dijital ilerlemeden kaynaklanan risk ve fırsatları tanımlamak ve şirket stratejileri üzerine etkilerini değerlendirmek için, yönetime şirketin süreçlerini tekrar değerlendirmesinde desteklenmeli.

Yönetimin dış çevredeki teknoloji değişimlerini gözlemlemek için etkili süreçleri var mı? Bu süreçler, şirket stratejisinde bir değişiklik gerekip gerekmediği konusunda erken uyarı sağlar mı?

Şirketin veriyi nasıl topladığını, koruduğunu, analiz ettiğini ve kullandığını anlayın. Şirketin dijital stratejisinin amaçları nelerdir ve büyük verinin ve ileri seviye analitiklerin kullanımı işi yönetmeye nasıl yardımcı olur? Şirketin kaliteli büyük veri geliştirmek için doğru araçları, teknolojiyi, kaynakları ve yeteneği var mı?Şirket için hangi bilginin değer yarattığına nasıl karar veririz (örnek: müşteri, çalışan, tedarikçi ve iş süreçleri hakkında bilgi) ve veriyi sorumlu ve etik tarzda nasıl yönetiriz?

Şirkete stratejik varsayımlarını test etmede; noktaları birleştirerek, farklı düşünerek, dünyada olan konulara tetikte ve çevik kalarak büyük resmin nasıl değiştiği takip etmede yardım edin. Kısacası, dijital yıkım, strateji ve risk konuları kurul toplantılarında birbirlerine bağlanmalı.

3. Uzun Vadeli Değer Yaratma ve Şirketin Toplumdaki Rolü

Şirketin uzun vadeli değer yaratmaya odaklanmasına ve tüm paydaşların görüşlerini anlamasına yardımcı olun. Büyük yatırımcılar şirketlerden beklentilerinin uzun vadeli değer yaratmaya ve bunu sağlayan itici faktörlere (strateji ve risk, yetenek, AR&GE yatırımı, kültür ve teşvikler, özellikle iklim değişimi ve çeşitlilik başta olmak üzere; çevresel, sosyal ve yönetişim konuları) odaklanmaları olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Aynı zamanda, bu yatırımcılar şirketin iş modelinin sürdürebilirliğinin önemini vurguluyor.

CEO’lara 2018 de yazdığı mektupta, BlackRock Larry Fink bu konuyu genişletti ve amaç ve paydaş-odaklı yönetişim modelini vurguladı: “Amaç olmadan, halka açık veya özel hiçbir şirket tam potansiyelini başaramaz. Eninde sonunda kilit paydaşlardan operasyonlarına devam etmek için desteği kaybedecektir. Bu süreçte, uzun vadeli büyüme için gerekli olan çalışan gelişimine yatırımlardan, yeniliklerden ve sermaye yatırımlarından fedakarlık ederek, kısa vadeli kar dağıtımı baskılarına boyun eğecektir. Sadece en kısa ve dar kapsamlı hedeflere hizmet etse bile, şirket daha açık hedefler isteyen aktivist kampanyalarına maruz kalacaktır. Ve en sonunda, şirket emekliliklerini, ev alımlarını veya yüksek eğitimlerini finanse etmek için kaynağa ihtiyacı olan yatırımcılara, ortalamanın altında getiriler sağlayacaktır.”

Yeni uluslararası Kurumsal Yönetişim İlkeleri bunu, temel ilke olarak başarılı şirketin sadece hissedarlar için değer yaratan değil daha geniş çerçevede topluma katkı sağlayan şirket olduğunu vurgulayarak daha kapsayıcı kurumsal amaç altında yansıtmaktadır. Bu ilkeler ayrıca, kurulun kilit paydaşların görüşlerini anlamasını ve bu görüşlerin kurul tartışmalarında ve karar verme mekanizmasında nasıl göz önünde bulundurulduğunun açıklanmasını gerekli kılar. Kurulların pratikte nasıl raporlama yapacakları henüz net değil, ancak başlangıç noktasının kilit paydaşların ve kurul tarafından yapılan kritik kararların tanımlanması olması olasıdır.

Kurulun işi Şirket’in çıkarlarını diğer paydaşlarınki ile dengelemek değildir. Aksine, Şirketi en iyi şekilde başarıya götürecek aksiyonları göz önünde bulundurarak, tüm ilgili faktörlerin değerlendirilmesidir.

Hissedar/Paydaş mücadelesi felsefi görülebilir, ancak şirketin stratejisi ve bu stratejinin yatırımcılara ve diğer paydaşlara nasıl iletileceği hakkında pratik sorular ortaya çıkardığı için, her yönetim kurulunun yapması gereken bir tartışma olduğuna inanıyoruz.

4. Yetenek Yönetimi ve Katılım

CEO yedeklemesini ve yetenek gelişimini tüm organizasyonda öncelik yapın. Yönetim kurulu sorumluluklarından çok azı CEO işe alma ve işten çıkarmadan daha önemli sayılır. Günümüzün karmaşık ve yıkıcı iş ve risk çevresini düşünürsek, Şirketin stratejiyi geliştirmek, riski yönlendirmek ve işletme için uzun vadeli değer yaratmak için doğru CEO’sunun olması gerekli. Kurul, şirketin hem planlı hem de plansız CEO değişimi için hazır olmasını sağlamalı. CEO değişim planlaması dinamik ve devam eden bir süreç ve kurullar daima potansiyel adaylar geliştirmeyi düşünüyor olmalı.Değişim planlama yeni CEO belli olur olmaz başlamalı.

Kurulun değişim planlama süreç ve aktiviteleri ne kadar güçlü? Diğer kilit yöneticiler için değişim planları var mı?

Doğru CEO’ya sahip olmanın önemine sıkı şekilde bağlı olan konu, şirketin stratejisini yönetmek ve doğru yolda tutmak için gerekli yeteneğin bulunması (organizasyonun tepesinden en aşağı pozisyonlara kadar). Kurumsal yatırımcılar insan sermayesi, yetenek gelişimi ve bunların stratejiye bağlantıları hakkında seslerini daha çok yükseltmeye başladı. Şirketlerin, organizasyonun tüm seviyelerinde yetenekleri bulma, geliştirme ve elde tutma süreçlerinde gittikçe artan zorluklarla karşılaşmaları bekleniyor.

Yönetimin kısa ve uzun vadeli strateji ve tahmin ihtiyaçları ile uyumlu yetenek planı var mı?Hangi yetenek kategorileri için kaynak az ve Şirket bu yetenek kategorileri için nasıl başarılı şekilde rekabet edecek? Geniş anlamda, Y kuşağı artan sayıda iş gücüne katıldığı için ve yetenek havuzu küresel olarak çeşitlendiği için, Şirket tüm seviyelerde en iyi yetenekleri çekmek, geliştirmek ve elde tutmak için doğru konumlandı mı?

5. Kurumsal Kültür

Kültürü stratejik varlık ve kritik risk olarak değerlendirin, gözlemleyin ve güçlendirin. Kurumsal kültür, her yönetim kurulu için olması gerektiği gibi, şirketler, hissedarlar, düzenleyici kurumlar, çalışanlar ve müşteriler için de bir önyüz ve merkez.

Cinsel taciz, kabalık ve diğer yanlış uygulamalarla ilgili manşetler dikkatleri yönetim kurullarının ve sanık olarak şirket kültürünün üzerine çekti: Kurul neredeydi? Ve kültürü düzeltmek için ne yapıyor?

Şirketin performans ve itibarını yönetmede şirket kültürüne önemli rol verildiği için, kurulların kurumsal kültürü anlamada, şekillendirmede ve değerlendirmede daha fazla proaktif yaklaşımlar sergiledikleri görülüyor. Yönetim kurul üyelerinin verdiği mesajlar arasında: Kıdemli yönetim tarafından belirlenen üsluba keskin şekilde odaklanın ve şirketin değerleri ve etik standartları ile tutarsız davranışlar ve böyle davranışlar için olan “sessizlik kodu” için sıfır tolerans sergileyin. Erken uyarı işaretlerine duyarlı olun ve Şirketin güçlü bir içeriden bilgi alma ve diğer raporlama mekanizmaları olduğuna ve çalışanların bunları kullanmaya korkmadığına emin olun.

Şirketin gerçek kültürünü anlayın (yazılı olmayanlar ve ofis duvarında yazılı olanlar);kültürü gözlemleyin ve yerinde görmek için anketler, iç denetim, danışma hattı, sosyal medya, şirket koridorları ve tesis ziyaretleri gibi araçları kullanın.

Yönetim kurulu organizasyonun orta seviyesi ve alt kademesine nasıl daha görünür olur? Çalışanlar kötü davranışlarını bildirmek için güveni var mı ve kaygılarının ciddiye alınacağına inanıyorlar mı?

Teşvik yapılarının strateji ile uyumlu olmasını sağlayın, doğru davranışları cesaretlendirin ve grup düşünme işaretleri veya bağımsızlığı/karşıt sesleri olmayan tartışmalar için kurulun kendi kültürünü ciddi şekilde inceleyin. Sadece sonuçlara değil, sonuçlar için itici güç olan davranışlara da odaklanın.

6. Siber Güvenlik

Siber güvenlik ve veri gizliliği hakkında kurulda yapılan tartışmaları, risk yönetim konuları olarak değerlendirin.

Siber tehditler, iş dünyasının her safhasına etkileri ile daha karmaşık ve agresif oldu. Bu saldırılara karşı tüm organizasyonlar açık. Yönetim kurulu tartışmaları bu gerçeği engellemenin ötesine geçmeli, tespit etme, önleme ve karşılık vermeye ve siber güvenliği (stratejiyi, uyumu, ürün geliştirmeyi, satın alma & birleşmeleri, yeni bölgelere genişlemeyi, ve tedarikçiler ve müşterilerle ilişkileri etkileyen) işletme geneli iş konusu olarak görmeye doğru hareket ediyor olmalı. Güçlü yönetim kurulu diyaloğu, Şirketin siber risk ile yaşamasını öğrenmesine ve siber güvenliği tüm iş aktivitelerinde ana yetkinlik olarak tanımlanmasına yardım etmesi açısından önemli.

Şirketin siber güvenlik risk yönetim çerçevesinin kalitesi ve yeterliliği ne kadar sıklıkla değerlendirilmekte? Şirket yasal değişikliklere ve yeni yasal gerekliliklere nasıl ayak uydurmakta? Şirket endüstri uygulamalarından haberdar mı ve kanuni zorunlulukları takip ediyor mu? Şirketin gözden geçirilmiş ve test edilmiş, olaylara hazırlık ve karşılık planı var mı? Kurul, siber güvenlik çabalarını yönetmek için ihtiyacı olan bilgiyi (siber pano) alıyor mu?

Büyük verinin kullanımı hangi risklere sebep olabilir ve verinin toplanması ve kullanımı hakkında kararlar vermek için kim sorumlu?

Genel Veri Koruma Düzenlemesi (GDPR) gibi gizlilik kuralları, şirketlerin veri uygulamalarının sıkı şekilde değerlendirilmelerini teşvik etmeli. Aslında, veri gizliliğinin güven ve itibara sıkı şekilde bağlı hale gelmesi ile, gerçeklik kontrolünün yönetimi esas oldu.

7. Kriz Yönetimi

Şirketin kriz önleme süreçlerini ve krize hazır olup olmadığını yeniden değerlendirin. Kriz önleme ve hazır olma, yönetim kurulları ve yönetim için artan önem ve aciliyet kazandı ve şirketlerin son yıllarda karşılaştıkları krizlerin listesi büyümeye devam etmekte. Kriz önleme sağlam risk yönetimi ile yakın ve risk yönetimi riskleri tanımlama ve öngörmeyi, risklerin gerçekleşmesini engellemeye ve riskler gerçekleştiği zaman etkilerini azaltmaya yardımcı olacak kontrol sistemleri kurmayı gerektirmekte. Kurulların, tüm küresel organizasyon boyunca kilit operasyonel riskler kadar kültürel risklere de artan odaklanmaları olduğunu açıkça görülüyor (tedarik zinciri ve taşeron riskleri, bilgi teknolojileri ve veri güvenlik riskleri gibi).

Kurul şirketin kritik operasyonel risklerini anlıyor mu? Operasyonel çevrede ne değişti? Şirket herhangi bir operasyonel başarısızlık yaşadı mı? Yönetim güvenlik, ürün kalitesi ve uyum konuları hakkında erken uyarı işaretlerine duyarlı mı?

Yönetimin geniş yelpazede senaryo analizleri yapmasına ve sonuçlarını analiz etmesine yardımcı olun (tedarik zinciri ve tedarikçilerin finansal sağlığından, jeopolitik risklere, doğal afetlere, terörist saldırılara, ve siber tehditlere kadar).

Şirketin krize karşı planı güçlü ve kullanıma hazır mı? Plan aktif olarak test edildi mi veya tatbikat yapıldı mı ve ihtiyaç olan yerlerde güncellendi mi? Plan kritik altyapının (telekomünikasyon şebekesi, finansal sistemler, nakliye, ve enerji tedarikleri) kaybını göz önünde bulundurdu mu? Kurulu olaylardan ve şirketin verdiği karşılıktan haberdar edecek iletişim protokolünü içeriyor mu? Elbette, en iyi hazırlanan şirketler bile krizle karşı karşıya kalabilir, ancak hızlı ve etkili şekilde karşılık veren şirketler krizleri daha iyi savuşturabilir.

8. Jeopolitik

Maruz kalınan jeopolitik riski anlayın ve azaltın. Towers Watson ve Oxford Analytica tarafında yakın zamanda yapılan "Önde Gelen Şirketler Günümüzün Politik Risklerini Nasıl Yönetiyor?" adlı araştırmasına göre jeopolitik konular açısından karışık bir yıl oldu. Brexit kabusu ve olası İngiltere genel seçimleri ötesinde, ABD Çin ile artan ticaret savaşına kilitlendi; artan petrol fiyatları Ürdün, Brezilya ve Meksika’da şiddetli isyan, grev ve protestolara sebep oldu; ve olumsuz ekonomik koşullar gelişmekte olan pazarları daha çok vurdu.

Jeopolitik riskler hakkındaki kaygılar yönetim kurulunun karar alması üzerinde önemli etkileri olabilir; ilgili ülkedeki operasyonların küçültülmesi, tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması, veya paranın yerel bankalardan çekilmesi gibi; veya jeopolitik risk kaygıları sebebiyle planlanan yatırımların iptali gibi.

Pratikte tüm şirketlerin küresel tedarikçileri, küresel müşterileri, küresel yatırımcıları veya küresel rakipleri var. Sonuç olarak, stratejik araç olarak senaryo planlaması 2019’da yönetim kurulunda daha fazla popüler olacak.

9. Hissedar Katılımı

Kurumsal yatırımcılar yönetim kurulunu performans ve yönetişim standartlarından giderek daha fazla sorumlu tuttuğu için, hissedar katılımına öncelik verin. Yatırımcılar, icracı olmayan kurul üyeleriyle direk etkileşim de dahil olmak üzere daha fazla şeffaflık beklemekte. Zor sorular sormak ve kurulların kendi etkinliklerini ciddi olarak değerlendirip değerlendirmediklerini anlamak kadar, strateji ve risk yönetiminde kurulun rolünü de anlamak istiyorlar. Proaktif olarak hissedarlar ile iletişime geçerek ve kaygılarını anlayarak, bu kaygılar ve şirketin aktivist yatırımcılara karşı kırılganlığı hakkında dikkatli olun. Kurul yatırımcı görüşlerini anlıyor mu? Şirket aktivist müdahelesine karşılık vermek için hazır mı? Şirkete dışarıdan bir gözle bakarak aktivist rolünü oynayın ve hissedarlara fayda sağlamak için değişimi içeriden teşvik edin.

10. Regülasyon

Artan regülasyon devam eden bir eğilim olacak. Yeni pazarlardaki yenilikleri ve fırsatları geliştirmek ve değerlendirmek için hızlı hareket etmek amacıyla, yeni teknoloji ve verileri kullanmak amacıyla ve/veya daha uzun ve git gide artan karmaşılıkta tedarik zincirlerini yönetmek için daha fazla tedarikçi ve üçüncü taraflar ile etkileşim içinde olunması nedeniyle; çoğu şirket artan uyum riski ile karşı karşıya. Karmaşık küresel regülasyon çevresi ile birlikte (çevresel düzenlemeler, finansal hizmetlerle ilgili düzenlemeler ve veri gizlilik düzenlemeleri), bu uyum riskleri ve kırılganlıklar dikkatli olmayı gerektirecek.

Şirketin regülasyonla ilgili uyum ve izleme programlarının güncel olmasını, küresel tedarik zincirindeki tüm tedarikçileri kapsamasını ve şirketin yüksek etik standartlar için beklentisini açıkça ifade etmesini sağlamaya yardım edin. Şirketin ihbar programının etkinliğine yeni bir gözle bakın. Kurul şirket içi şikayetler hakkında düzenli rapor alıyor mu ve bu şikayetler nasıl yönetiliyor? Kurula raporlanan şikayetleri filtrelemek için kullanılan süreç nedir?

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

İş ve Teknoloji Haftası &NOW İçin Geri Sayım Başladı!

Management Centre Türkiye (MCT) tarafından bu sene ikincisi düzenlenen Türkiye’nin ilk ve tek iş ve teknoloji haftası “&NOW Business&Tech Week” 2-3 Mayıs tarihleri arasında Volkswagen Arena’da gerçekleştirilecek.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Management Centre Türkiye’nin düzenlediği merkezinde teknoloji olan, yönetim ve insan kaynakları kavramlarının iç içe geçtiği &Now Business&Tech Week için geri sayım başladı. Dünyanın lider isimlerinin bir araya geldiği ve geleceğin liderlerine yeni yetenekler kazandıracak &NOW ile iş dünyası gelecekle buluşma fırsatı yakalayacak.

İnsan Kaynakları Zirvesi, Dijital Liderlik Zirvesi, Future of Work Zirvesi, HR Tech Leaders, Be Digital Yönetim Fuarı gibi pek çok etkinliği bünyesinde barındıran &NOW, bu sene katılımcılarına dijital dönüşümle yeni dünyanın kapılarını aralayacak.

Geleceğe Nasıl Hazırlanacağız?

Dünya Ekonomik Forumu ‘İşin Geleceği’ 2018 raporuna göre 2022 itibariyle tüm dünyada toplam 133 milyon yeni iş fırsatı doğarken 75 milyon pozisyon yok olacak. Bu dönüşüme iş dünyasının nasıl hazırlanacağı,&NOW Business&Tech Week kapsamındaki en önemli etkinliklerden biri olan “Hello HR” teması ile düzenlenecek 24’üncü İnsan Kaynakları Zirvesi’nde cevap bulacak.

“Dijital Dünya, Teknolojik Dönüşüm ve İnsan Kaynakları” alt başlığında, değişen İK teknolojileri ve iş modelleriyle yeni dijital dünyada insanın konumlanmasının tartışılacağı zirvenin konuşmacılar arasında Richard Watson, Ian Bailie, Peter Wood, Lee Andrews, Alfonso Diez David, Di Macdonald, Andy Swann, Ghislaine Caulat, Paul Huges, Cenk Akıncılar, Fatih Uysal ve Tanyer Sönmezer gibi önemli isimler bulunuyor.

Geleceğin İş Dünyası Şifreleri Çözülüyor

&NOW Business&Tech Week kapsamında; gelecek vadeden girişimler, kurumsal firmalar ve en iyi teknoloji şirketlerini binlerce profesyonelle buluşturan Be Digital Yönetim Fuarı, katılımcıları teknolojinin geleceğiyle tanıştıracak Dijital Liderlik Zirvesi, geleceğin yetkinliklerinin konuşulacağı Future Of Work Zirvesi, İK dünyasında teknolojinin en iyi kullanım örneklerinin dinlenebileceği HR Tech Leaders etkinlikleri katılımcılara unutamayacakları iki gün yaşatacak.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

İş ve Teknoloji Haftası &Now Business &Tech Week hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.andnowweek.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Türkiye'nin İlk ve Tek B2B Radyosu Yayına Başladı!

İstanbul FM gibi 25 yıllık efsane markayı 2017 yılında satın alarak radyoculuk sektörüne giren Endüstri Medya'nın ikinci yayını olan ST Endüstri Radyo yayın hayatına başladı. Image may be NSFW.
Clik here to view.

Kobilerin radyosu olarak yayın hayatına başlayan ST Endüstri Radyo; üretim, yatırım, ihracat üçgeninde hiç müzik yayını yapmadan 24 saat boyunca sadece iş dünyasına yönelik yayınlar yapıyor.

105.8 frekansında yayın yapan ST Endüstri Radyo, üretimin içindeki her sektöre yönelik konu ve konuklarıyla endüstri dünyasına ayna tutuyor. Türkiye’de tek ve dünyada çok az sayıda örnekleri olan şirketlerin radyosu ST Endüstri Radyo’da hiç müzik yayını olmadan sadece iş dünyasına yönelik konular konuşuluyor. Sektör temsilcileri ve her ölçekten KOBİ’lerin konuk olduğu programlarda, firmalar kendilerini tanıtma fırsatı bulurken bir yandan da sektörün sorunları ve çözüm önerileri konuşuluyor. Endüstrideki son gelişmelerin nabzının tutulduğu programlarda robottan makinaya, enerjiden otomasyona çok farklı alanlarda konular ele alınıyor.

İşte Türkiye'nin İlk ve Tek B2B Radyosu ST Endüstri Radyo'da Program ve Programcılar

Ekonomi Gazetecileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi gazeteci, yazar ve programcı Çetin Ünsalan, Reel Piyasalar ve İş’te Gündem olmak üzere iki farklı programla gündeme ışık tutuyor. Hafta içi her gün 10:00 – 12:00 Saatleri arasında canlı yayınlanan programlarda farklı sektörlerden konukları mikrofon başında ağırlıyor. 

ST Endüstri Radyo’da canlı olarak dinleyiciyle buluşulan bir diğer program ise Eve İş Götürme. Hafta içi her gün 18:00 – 20:00 saatleri arasında gazeteci ve televizyoncu Can Karadut’un hazırlayıp sunduğu programda dinleyiciler telefon bağlantısıyla yayına katılabiliyorlar. 

Otomasyon Sohbetleri programıyla ENOSAD Başkanı Dr. Hüseyin Halıcı, Dijital Gelecek programıyla akademisyen Kozan Demircan, Makinanın Gündemi programıyla AİMSAD Genel Sekreteri Arif Onur Kaçak, Maliyet Düşürme Stratejileri programıyla Dr. Sevgi Yılmaz ve Fabrikalarda Enerji Maliyetleri Nasıl Sıfırlanır programıyla Hatice Nazlı Aydoğan farklı konu ve konuklarla dinleyicilere ulaşıyor.

ST Endüstri Medya Genel Müdürü ve Fabrika Odaklı Pazarlama Kitabı yazarı Recep Akbayrak’ın Şirketler Arası Pazarlama’yı anlattığı programının yanı sıra, ST Endüstri Medya editörleri de kendi alanlarına yönelik çok sayıda programlarda, sektörlerin uzman isimlerini konuk ediyor.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

ST Endüstri Radyo hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz radyo.stendustri.com.tr web adresini ziyaret edebilir, ayrıca 105.8 frekansı yada IOS ve Android dijital platformları üzerinden de radyonun programlarını takip edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Bilişimciler, 27 Nisan'daki Gelecekte Bilişim Konferansını Kaçırmayın!

Gelecekte Bilişim Konferansı, #GelecekGeliyor sloganıyla 27 Nisan 2019 tarihinde SETA İstanbul Konferans Salonu’nda gerçekleşecek. Türkiye’nin en kapsamlı dijital dönüşüm platformu olan Smart Future Forum’un düzenlediği konferansta dijital ve akıllı sistemler, IoT, yapay zekâ, bulut bilişim, siber güvenlik ve büyük veri gibi geleceğin dünyasını şekillendiren teknolojiler konuşulacak.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

Türkiye’nin en kapsamlı dijital dönüşüm platformu olan Smart Future Forum, dönüşüm ve iş liderlerini geleceğin dünyasını şekillendiren teknolojileri tartışmak üzere 27 Nisan 2019 tarihinde “Gelecek Geliyor” sloganıyla İstanbul’da buluşturuyor.

Gelecekte Bilişim Konferansı, dijital dönüşüm ve değişimi bilişim sektörü perspektifinden değerlendirerek dijital teknolojiler konusundaki farkındalığın artırılması, alanında uzman konuşmacıların sektöre vizyoner bir bakış açısı kazandırması ve gelecek vizyonu çizmesini hedefliyor.

Gelecekte Bilişim Konferansı ile Dijital Dünyaya Bağlanın

Türk bilişim sektörünün en geniş tabanlı düşünce topluluğu Bilişimler ve BİLİŞİM GRUBU desteği ile Smart Future Forum tarafından düzenlenecek Gelecekte Bilişim Konferansı’nda; dijital ve akıllı sistemler, IoT, yapay zekâ ve robotların desteklediği dönüşümün sonuçları, ülkemizde ve bölgemizde her geçen gün artan çok yönlü güvenlik ihtiyacı ve bilişim alanında yerli üretimin önemi gibi başlıkların bugünü ve geleceği konuşularak, bu alandaki fırsatlar değerlendirilecek.

Yaşanan dönüşüm birçok sektörde olduğu gibi bilişim sektöründe de bir paradigma değişimine neden oluyor. Bu paradigma değişimi sektördeki araçlardan, iş yapış modellerine nasıl etkileyeceği, bu alandaki fırsat ve tehditlerin belirlenmesi, geleceğe güvenle bakmak adına zamanında doğru aksiyonların nasıl alınması gerektiği gibi farklı konu başlıkları ekseninde konunun uzmanları tarafından tartışılacak.

Türkiye ve dünyada teknolojinin geldiği konumu ve gelecek hedeflerini sektörün önemli isimlerinden keşfetmek ve dijital dünyaya bağlanmak için www.smartfutureexpo.com/gelecektebilisim adresinden hemen yerinizi ayırın.

Gelecekte Bilişim Konferansı'na Girişim Haber olarak medya sponsoru olduk. Bu vesile ile teknolojinin önümüze koymaya hazırlandığı yeni trendleri farkedip, bu trendleri sorgulamak ve iş modellerinize uygulayabilmek için bu değerli konferansa katılmanızı önemle tavsiye ediyoruz.

Image may be NSFW.
Clik here to view.

www.smartfutureexpo.com/gelecektebilisim internet adresini ziyaret ederek konferans programına ve kayıt formuna erişebilirsiniz. Unutmayın "Gelecekte Bilişim Konferansı", 27 Nisan'da SETA İstanbul Konferans Salonu'nda yapılacak.

Haberimizi bilişim sektöründeki okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 7043 articles
Browse latest View live